Davacı, davalı işveren nezdinde çalıştığı günlerin tespitine karar verilmesini istemiştir. Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin reddine karar vermiştir. Hükmün, davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi. Davacı, önceleri davalılar murisi sonra davalılara ait çiftlik işyerinde 1.11.1983-1.3.2000 tarihleri arasında hizmet akdine dayalı olarak sürekli çalıştığının tesbitini istemiştir. Mahkemece davanın reddine karar verilmiş ise de bu sonuca eksik araştırma ve inceleme ile varılmıştır. Davanın yasal dayanağını oluşturan 506 sayılı Yasanın 79/10. maddesinde, bu tür hizmet tespiti davalarının kanıtlanması yönünden özel bir yöntem öngörülmemiştir. Kimi ayrık durumlar dışında; resmi belge veya yazılı delillerin bulunması, sigortalı sayılması gereken sürelerin saptanmasında güçlü delil olmaları itibariyle sonuca etkili olurlar. Ne var ki bu tür kanıtların bulunmaması, salt, bu nedene dayalı istemin reddine neden olmaz. Somut bilgilere dayanması, inandırıcı olmaları koşuluyla, Kuruma bildirilen dönem bordroları, tanıkları veya iş ilişkisini bilen veya bilmesi gereken işverenler tarafından Kuruma bildirilen komşu işyerleri çalışanları gibi kişilerin bilgileri ve bunları destekleyen kimi diğer kanıtlarla dahi sonuca gitmek mümkündür. Somut olaya gelince; mahkemece açıklanan şekilde fiili çalışmanın varlığının yöntemince araştırılmadan sonuca gidildiği ortadadır.Davacı 1983-2000 yılları arasında davalıların murisi işveren N. M.ve davalılar M. M.,R.M.yanında hizmet akdine bağlı olarak çalıştığını ileri sürmüştür, 1.12.1998 tarihli işe giriş bildirgesi başka işverene ilişkin gözüküyorsa da gerçekte başkasının yanında çalışmadığını , bu işe giriş bildirgesinin davalıların miras bırakanının ricası üzerine başka işverence düzenlendiği ileri sürülmüştür. Bu durumda 1998 tarihli işe giriş bildirgesini düzenleyen işveren ile o işyerinde kayıtlı bordro tanıklarının araştırılarak tanık sıfatı ile dinlenmesi davacının gerçekten söz konusu işe giriş bildirgesi verilen işyerinde eylemli bir çalışmasının olup olmadığı araştırılması gerekir. Bundan başka köy muhtarı ve E.T.,M.Y. isimli tanıklar dinlenmiş ve çalışmayı doğrulamışlarsa da bu tanıklar kayıtlı komşu işyeri tanıkları olup olmadığı , işyerinin bulunduğu köyde ikamet edip etmedikleri usulen araştırılıp değerlendirilmemiş, bu tanıklardan davacının davalı işyerinde çalışmasının şekli mahiyeti ve süresi yönünden ayrıntılı bilgiler istenmek suretiyle sorulması gerekirken bu yönün göz ardı edilmesi yanlıştır. İşyerinin kayıtlı olmadığı anlaşıldığından soruşturmanın genişletilmesi ,komşu işyeri tanıklarının tesbit edilip dinlenerek davacının fiilen çalışıp çalışmadığı, çalışmasının sürekli olup olmadığı saptanmalıdır.Mahkemece deliller toplanmadan salt vergi kayıtlarının sona erdiği tarihten itibaren hak düşürücü süre yönünden davanın reddi doğru değildir.Kaldı ki dinlenen tanıklar E.T.,M.Y.davacının önce babaları sonra davalılar yanında 2002 yılına kadar çalıştığını da belitmişlerdir. Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın eksik inceleme ve araştırma ile yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir. O halde, davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır. SONUÇ:Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 27.6.2007 gününde oybirliğiyle karar verildi.