Esas No: 2020/2054
Karar No: 2020/12312
Karar Tarihi: 08.12.2020
Danıştay 6. Daire 2020/2054 Esas 2020/12312 Karar Sayılı İlamı
T.C.
D A N I Ş T A Y
ALTINCI DAİRE
Esas No : 2020/2054
Karar No : 2020/12312
DAVACI : …Belediye Başkanlığı- …
VEKİLİ : Av. …
DAVALI : … İdaresi Başkanlığı-…
VEKİLİ : Av. …
DAVANIN KONUSU :
… ili, … ilçesi, …Mahallesi, … ve … parsel sayılı taşınmazlara ilişkin olarak Hazine ve Maliye Bakanlığı Özelleştirme İdaresi Başkanlığının … tarih ve … sayılı kararı ile onaylanan parselasyon işleminin iptali istenilmektedir.
DAVACININ İDDİALARI :
Dava konusu alanda 10.01.2019 tarih ve 591 sayılı Cumhurbaşkanı Kararı ile imar planlarının kabul edildiği, daha önce askeri alan olarak belirlenen alanda imar planı değişikliği aşamasında … Bakanlığından görüş alındığına dair bir bilgiden bahsedilemediği, ana ulaşım hattı güzergahında olmayan alan açısından belirlenen resmi kurum alanı kullanımı yönünden ulaşım sisteminin çözülememiş olduğu ve çıkmaz yollar oluşturulduğu, I. derece doğal sit alanı bitişiğinde yer alan bölge açısından ne dayanak imar planları ne de parselasyon işlemi yönünden Ankara I Numaralı Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulundan görüş alınmadığı ileri sürülmektedir.
DAVALININ SAVUNMASI :
Davacının dava açma ehliyeti olmadığı, dava dilekçesinde parselasyon işleminin teknik boyutlarından ziyade dayanak imar planları yönünden iddialara yer verildiği, hem planlama aşamasında hem de daha önce kısmen I. derece doğal sit alanı olan yerin ifraz edilerek dava konusu parsellerin oluşturulması aşamasında ilgili Kurul'dan görüş alındığı, parselasyona tabi tutulan taşınmazlar açısından herhangi bir kısıtlamanın bulunmadığı, açıklanan nedenlerle dağıtım tekniklerine ve mevzuata uygun olan işlem yönünden davanın reddi gerektiği savunulmaktadır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Altıncı Dairesince Tetkik Hakimi …ın açıklamaları dinlendikten ve dosya incelendikten sonra, 2577 sayılı Kanunun 14. Maddesi uyarınca, işin gereği görüşüldü:
İNCELEME VE GEREKÇE:
MADDİ OLAY: Mülkiyeti Maliye Hazinesine ait … ili, … ilçesi, … Mahallesi, (eski) … ve …parsel sayılı taşınmazlar,1990 yılında onaylanan … 1/25.000 ölçekli Nazım İmar Planında askeri alan olarak tanımlanmış, 1998 yılında onaylanan 1/5000 ölçekli nazım imar planında kısmen düşük yoğunluklu konut alanı, kısmen yüksek yoğunluklu konut alanı, kısmen temel eğitim alanı, kısmen ticaret alanı, kısmen yeşil alan, kısmen yol kısmen de otopark olarak planlanmıştır.
Ankara Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulunun … tarih ve …sayılı kararı ile dava konusu alanın bir kısmı “1. derece doğal ve tarihi sit alanı” olarak ilan edilmiştir.
Ankara Büyükşehir Belediye Meclisinin … tarih ve …sayılı kararı ile onaylanan 1/25.000 ölçekli 2023 B... Nazım İmar Planı ile anılan belediye meclisinin … tarih ve … sayılı - … tarih ve …. sayılı kararları ile onaylanan 1/100.000 ölçekli 2038 ... Çevre Düzeni Planında taşınmazlar, askeri alan olarak belirlenmiş olup dava konusu işlemin tesis edildiği tarihte alana ilişkin 1/5000 ölçekli nazım ve 1/1000 ölçekli uygulama imar planı bulunmamaktadır.
… Bakanlığına tahsisli iken taşınmazların özelleştirme kapsam ve programına alınmasına ilişkin olarak … Bakanlığından görüş alınmış, tahsis kararının kaldırılmasının satış gelirlerinin … Bakanlığı saymanlık hesabına aktarılması şartıyla uygun olduğuna karar verilmesi üzerine, Özelleştirme Yüksek Kurulunun … tarih ve … sayılı Kararı ile taşınmazlar özelleştirme kapsam ve programına alınmıştır.
303.000 m2 büyüklükte alanın 1. derece doğal ve tarihi sit alanı kapsamındaki 95.306 m2'lik kısmı ifraz edilerek plansız bırakılmış, sit alanı dışında kalan kısım ise … ve … parsel sayılarını almış ve bu taşınmazlara ilişkin 1/1000 ölçekli uygulama imar planına esas jeolojik-jeoteknik etüt raporları Özelleştirme İdaresince yaptırılarak 28.09.2018 tarihinde ... Valiliği Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü tarafından onaylanmıştır.
Daha sonra, 1/100.000 ölçekli çevre düzeni planı değişikiğinde alan, kentsel bölgesel sosyal altyapı alanı ve birinci derece yol, 1/25.000 ölçekli nazım imar planı değişikliğinde kamu hizmet alanı ve rekreasyon, 1/5000 ölçekli nazım imar planında kamu hizmet alanı, rekreasyon alanı ve 15 metrelik taşıt yolu, 1/1000 ölçekli uygulama imar planında da resmi kurum alanı, rekreasyon alanı ile 10 ve 15 metrelik taşıt yolu olarak belirlenmesine dair Özelleştirme İdaresi Başkanlığı tarafından hazırlanan imar planları 10.01.2019 tarih ve 591 sayılı Cumhurbaşkanı Kararı ile onaylanmış, bu imar planlarına dayalı olarak dava konusu edilen parselasyon işlemi kabul edilerek 22.10.2019 - 22.11.2019 tarihleri arasında askıya çıkarılmıştır. Askı süresi içinde 05.11.2019 tarihinde davacı tarafından parselasyon işlemine yapılan itirazın, davalı idarenin … tarih ve …sayılı kararı ile reddedilmesi üzerine görülmekte olan dava açılmıştır.
İLGİLİ MEVZUAT:
İdari Yargılama Usulü Kanununun 2. maddesinin 1. fıkrasının (a) fıkrasında; iptal davalarının idari işlemler hakkında yetki, sebep, şekil, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı menfaatleri ihlal edilenler tarafından açılacağı belirtildikten sonra ilk inceleme konularının belirlendiği, 14. maddenin 3. fıkrasının (c) bendinde dilekçenin ehliyet yönünden inceleneceği, 15. maddenin 1. fıkrasının (b) bendinde ise; bu hususta kanuna aykırılık görülmesi halinde davanın reddedileceği hükme bağlanmıştır.
Aynı Kanunun "İvedi yargılama usulü" başlıklı 20/A maddesinde, "1. İvedi yargılama usulü aşağıda sayılan işlemlerden doğan uyuşmazlıklar hakkında uygulanır:
...
c) Özelleştirme Yüksek Kurulu kararları. ..." hükmüne yer verilmiştir.
3194 sayılı Kanuna 5398 sayılı Kanunun 12. maddesiyle eklenen ve 5793 sayılı Kanunun 15. maddesiyle değiştirilen Ek-3. maddesinde, "Özelleştirme programındaki kuruluşlara ait veya kuruluş lehine irtifak ve/veya kullanım hakkı alınmış arsa ve araziler ile özel kanunları uyarınca özelleştirilmek üzere özelleştirme programına alınan arsa ve arazilerin, 3621 sayılı Kıyı Kanunu veya 2634 sayılı Turizmi Teşvik Kanunu kapsamında kalan yerler dahil olmak üzere genel ve özel kanun hükümleri kapsamında yer alan tüm alanlarda imar planlarını yapmaya ve onaylamaya yetkili olan kurum veya kuruluşlardan görüş alınarak çevre imar bütünlüğünü bozmayacak her tür ve ölçekte plan, imar planı ile değişiklik ve revizyonları müellifi şehir plancısı olmak üzere Başbakanlık Özelleştirme İdaresi Başkanlığınca yapılarak veya yaptırılarak Özelleştirme Yüksek Kurulunca onaylanmak ve Resmi Gazetede yayımlanmak suretiyle kesinleşir, yürürlüğe girer. İlgili kuruluşlar bu madde kapsamında yapılan planları devir tarihinden itibaren beş yıl süreyle değiştiremezler. Bu süre içerisinde imar planlarına ilişkin olarak, verilecek mahkeme kararlarının gereklerinin yerine getirilmesini teminen yapılacak imar planı değişikliğine ilişkin iş ve işlemler Özelleştirme İdaresi Başkanlığınca bu maddede belirtilen usul ve esaslara göre gerçekleştirilir. İlgili kuruluşlar görüşlerini onbeş gün içinde bildirirler. Bu madde kapsamında yapılan her ölçekteki plan ve imar planlarında 2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanununun 17 nci maddesinin (a) bendinin ikinci ve sekizinci paragrafındaki hükümler uygulanmaz. Özelleştirme sürecinde ihtiyaç duyulması halinde, bu planlara göre yapılacak imar uygulamasına ilişkin parselasyon planları Özelleştirme İdaresi Başkanlığı tarafından yapılır veya yaptırılır. Bu parselasyon planları Özelleştirme İdaresi Başkanlığınca onaylanır. Bu planlara göre yapılacak yapılarda her türlü ruhsat ve diğer belgeler ile izinler, ilgili mevzuat çerçevesinde yetkili kurum ve kuruluşlarca verilir." hükmü bulunmaktadır.
Yukarıda yer alan hükümlerin birlikte değerlendirilmesinden, özelleştirme kapsamına alınan taşınmazlar açısından parselasyon yapma yetkisi Özelleştirme İdaresi Başkanlığına ait olup, dava konusu edilen işlemin de başkan vekili tarafından onaylandığı dikkate alındığında, 2577 sayılı Kanunun 20/A maddesi uyarınca Özelleştirme Yüksek Kurulu tarafından tesis edilmeyen işlem açısından ivedi yargılama usulünün uygulanmayacağı açıktır.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
İdari işlemlerin hukuka uygunluğunun yargı yoluyla denetimini amaçlayan iptal davasının görüşülebilmesinin ön koşullardan birisi olan "dava açma ehliyeti", her idari işleme karşı herkes tarafından iptal davası açılmasının idare ile işlemlerinde istikrarsızlığa neden olmaması ve idarenin işleyişinin bu yüzden olumsuz etkilenmemesi için, dava konusu edilecek işlem ile dava açacak kişi arasında belli ölçütler içinde menfaat ilişkisinin varlığını ifade etmektedir. Her olay ve davada, idari işlem ile dava açacak kişi arasında öngörülen subjektif ehliyet koşulu olarak menfaat ihlalinin kişisel, meşru ve güncel bir menfaat olması ölçütleri ekseninde yargı mercilerince değerlendirilerek takdir edilecektir.
Yukarıda yer verilen Kanun maddesinde yer alan ve iptal davasının sübjektif ehliyet koşulu olan "menfaat ihlali" doktrin ve içtihatlarda dava konusu işlemle davacı arasında kurulan kişisel, meşru, güncel bir menfaat ilişkisi olarak tanımlanmaktadır. Sözü edilen menfaat ilişkisinin varlığı ve sınırları, iptal davasına konu idari işlemin niteliğine ve dava açanın hukuken korunması gereken haklarına göre idari yargı yerince belirlenmektedir.
İmar mevzuatına göre parselasyon işlemi, imar planlarındaki arazi kullanım kararlarının hayata geçirilmesi amacıyla mevcut tapu kayıtları esas alınarak arsa ve arazilerin düzenlenmesi amacıyla yapılan subjektif nitelikte bir imar uygulamasıdır.
Parselasyon işlemi ile kadastral mülkiyet dokusu imar planlarında belirlenen kullanım kararlarına göre yeniden düzenlemeye tabi tutulmakta olup kullanım kararlarında herhangi bir değişiklik yapılması söz konusu değildir. Bu nedenle, doğrudan mülkiyet hakkına yönelik sübjektif nitelikte bir idari işlem olan parselasyon işlemine karşı komşu parsel maliki, belde sakini, yatırımcı kuruluş vb sıfatlarla dava açılması mümkün olmayıp ancak parsel maliklerince dava açılabilir.
Olayda, Maliye Hazinesine ait alan açısından esasen dayanak imar planlarına yönelik iddialar ile subjektif nitelikte bir idari işlem olan parselasyon işleminin iptalinin istenildiği, davacı idarenin davaya konu edilen taşınmazla herhangi bir mülkiyet bağının bulunmadığı ve dava konusu parselasyon işlemi ile kişisel, güncel ve meşru bir menfaat ilişkisinin varlığını ortaya koyacak nitelikte bir iddiasının da bulunmadığı görülmektedir.
Bu durumda, parsel maliki olmayan davacı idare tarafından, parselasyon işlemine karşı açılan davanın ehliyet yönünden reddine karar verilmesi gerektiği sonucuna ulaşılmıştır.
KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1.2577 sayılı Kanunun 15. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendi uyarınca davanın EHLİYET YÖNÜNDEN REDDİNE,
2.Ayrıntısı aşağıda gösterilen toplam … TL yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
3.Yürütmenin durdurulması talebi değerlendirilmediğinden …-TL harcın davacının göstereceği hesap numarasına iadesine,
4. Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca belirlenen …-TL vekâlet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5.Posta gideri avansından artan tutarın kararın kesinleşmesinden sonra davacı tarafa iadesine,
6.2577 sayılı Kanunun 20/A maddesi kapsamında bulunmayan uyuşmazlığa yönelik verilen bu kararın tebliğ tarihini izleyen 30 gün içerisinde Danıştay İdari Dava Daireleri Kuruluna temyiz yolu açık olmak üzere, 08/12/2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.