Davacı, 22.3.1985 tarihinden itibaren 1479 sayılı Yasa"ya tabi Bağ-Kur sigortalısı olduğunun tesbiti ile yaşlılık aylığına hak kazandığının tesbitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin reddine karar vermiştir.
Hükmün davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
1-Dosyadaki yazılara, kararın bozmaya uygun olmasına, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının reddine,
2-Dava davacının 22.12.1983-28.2.2003 tarihli arasında 1479 sayılı Yasa"ya tabi zorunlu Bağ-Kur sigortalısı olduğunun ve yaşlılık aylığına hak kazandığının tesbiti istemine ilişkindir.
Mahkemece istemin kabulüne ilişkin olarak verilen 29.11.2004 tarihli karar Dairemizin 14.11.2005 tarihli kararı ile bozulmuş, mahkemece bozma kararına uyularak istemin tümden reddine karar verilmiş ise de varılan sonuç doğru olmamıştır. 1.4.1972 tarihinde yürürlüğe giren 1479 sayılı Yasa"nın 24. maddesinde zorunlu Bağ-Kur sigortalılığı için esnaf sicili veya kanunla kurulu meslek kuruluşu kaydı aranırken 20.4.1982 tarihinde yürürlüğe giren 2654 sayılı Yasa ile 1479 sayılı Yasa"nın 24. maddesi değiştirilecek zorunlu Bağ-Kur sigortalılığı için gelir vergisi mükellefi olması şartı getirilmiş ancak gelir vergisinden muaf olanlar için meslek kuruluşuna kayıtlı olma yeterli görülmüş, 22.3.1985 tarihinde yürürlüğe giren 3165 sayılı Yasa ile 24. madde değiştirilerek zorunlu Bağ-Kur sigortalılığı için vergi kaydı veya esnaf sicil kaydı veya oda kaydının bulunması yeterli görülmüş, 2.8.2003 tarihinde yürürlüğe giren 4956 sayılı Yasa ile 24. madde değiştirilerek zorunlu Bağ-Kur sigortalılığı için gelir vergisi mükellefi olma şartı getirilmiş ancak gelir vergisinden muaf olanlar için esnaf sicil kaydı ve oda kaydının bir arada bulunması yeterli görülmüştür.Diğer yandan 507 sayılı Esnaf ve Küçük Sanatkarlar Yasa"sı 14.2.1985 tarihinde 3153 sayılı Yasa"nın 34. maddesi ile değişik 119. maddesinde bu kanun kapsamında esnaf ve küçük sanatkarların çalışmaya başladıkları tarihten itibaren 30 gün içinde yönetmelikte belirtilen ve sicile geçmesi gereken hususları sicile tescil ve ilan ettirmekle yükümlü oldukları, mesleki faaliyette bulunabilmeleri ve ilgili derneğe kaydedilmeleri için sicile kayıtlarının şart olduğu bildirilmiştir.
14.2.1985 tarihinden itibaren Esnaf siciline kaydı olmayan kişinin salt esnaf odası (meslek odası) kaydıyla Bağ-Kur sigortalısı olabilmesi mümkün değildir.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden davacının verdiği 30.12.1998 tarihli bildirge üzerine 1.1.1999 tarihi itibariyle 1479 sayılı Yasa"ya tabi isteğe bağlı sigortalı olarak kayıt ve tescil edildiği primlerini muntazam olarak ödediği, ancak davalı Kurumca davacının 22.12.1983 tarihinden beri Antalya Şöförler Odasına kayıtlı olduğunun öğrenilmesi üzerine davacının 21.12.1989 tarihli bildirge ile geriye doğru 22.12.1983 tarihi itibariyle oda kaydına istinaden 1479 sayılı Yasa"ya tabi sigortalı olarak kayıt ve tescil edildiği, bu bildirgede Şöförler Odası tarafından davacının 07/42423 sayı ile 1.8.1989 tarihinden itibaren Esnaf ve Sanatkarlar sicil memurluğuna kaydının bulunduğunun yazıldığı davacının isteğe bağlı sigortalılık kolundan ödediği primlerin zorunlu sigortalılık koluna aktarıldğı davacının prim ödemeye devam ettiği, geriye doğru tescil edildiği dönemle ilgili prim ve gecikme zammı borçlarını ise 2002 yılı 12. ayında tümüyle ödediği,davalı Kurum müfettişi tarafından tutulan 4.6.2003 tarihli tutanakta davacının odaya müracaat, kayıt tarihi, Yönetim Kurulu karar tarihi bölümleri boş olduğundan hangi tarihte kaydedildiğinin tesbit edilememesi nedeniyle oda kaydının olmadığı kanaatine varıldığı, davalı Kurumca esnaf odası ve esnaf sicil kaydı bulunmadığı gerekçesiyle davacının 1479 sayılı Yasa"ya tabi zorunlu sigortalılığının başlangıç tarihi olan 22.12.1983 tarihi itibariyle iptal edilip, davacı düzenli prim ödemelerinin bulunduğu 1.1.1999-28.2.2001 tarihleri arasındaki dönemde isteğe bağlı sigortalı olarak kabul edilip isteğe bağlı sigortalılığının prim ödemesinin başladığı 1.2.2003 tarihinde yeniden başlatıldığı görülmektedir.
Antalya Şöförler Odası Başkanlığı yazılarından davacının 22.12.1983 tarihinde 266961 nolu makbuzla kayıt ve aidat, 20.12.1999, 26.2.2003 tarihlerinde aidat ödediği anlaşılmakla 22.12.1983-7.3.2003 tarihleri arasında geçerli bir oda kaydının bulunduğu, ancak 22.12.1983-1.8.1989 tarihleri arasında esnaf sicil kaydı olmadığından davalı Kurumca 21.12.1999 tarihinde geriye doğru yapılan tescil işleminin hatalı olduğu, 22.12.1983-1.1.1999 dönemine ilişkin pqrim ve gecikme zammı borcu 2002 yılı 12. ayında ödenip davalı Kurumca alınan primlerin uzun süre kullanılmadan sigortalılık 4.6.2003 tarihinde iptal edildiğinden Medeni Kanunun 2. maddesinin olayda uygulanma olanağı bulunmadığından davacının 22.12.1983-1.1.1999 döneminde sigortalı sayılamayacağına ilişkin mahkeme kararı yerindedir.
Ancak 21.12.1999 tarihli bildirgede Antalya Şöförler Odasınca davacının 07/42423 no ile 1.8.1989 tarihinden itibaren Esnaf Sicil Kaydının bulunduğu bildirilmiştir. Davacının 1.8.1989 tarihinden itibaren Esnaf Sicil Kaydının bulunması halinde davalı Kurumca geriye doğru yapılan tescilin 1.8.1989 tarihinden itibaren geçerli olacağı ve davacının 1.8.1989 tarihinden itibaren 1479 sayılı Yasa"ya tabi sigortalı sayılması gerektiği açıktır.
Ne var ki; Dairemizin 14.11.2005 tarihli bozma kararında 21.12.1999 tarihli bildirgede Antalya Şöförler Odası tarafından davacının 07/42423 nolu ile 1.8.1989 tarihinden itibaren esnaf sicil kaydının bulunduğuna ilişkin bildirimi maddi hata sonucu farkedilmemiş ve davacının Esnaf Sicil Kaydının bulunmadığı gerekçesi ile davaya konu 22.3.1985-28.2.2003 tarihleri arasındaki dönemde 1479 sayılı Yasa"ya tabi zorunlu sigortalı sayılamayacağı gerekçesi ile karar bozulmuştur.
Öncelikle belirtilmelidir ki; 9.5.1960 gün ve 21/9 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında da açıkça vurgulandığı üzere, bir mahkemenin Yargıtay Dairesince verilen bozma kararına uyması sonunda mahkeme yönünden o kararda gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yaparak, yine bozma kararında açıklanan hukuki esaslar çerçevesinde hüküm kurmak yükümlülüğü doğar. Bu hukuki aşama “usulü kazanılmış hak” olarak adlandırılır. Bu hukuki kuralın istisnaları ise görevle ilgili yeni bir yasal düzenleme yapılması veya davada uygulanması imkanı olan yeni bir İçtihadı Birleştirme Kararının çıkmış olması, geçmişe etkili yeni bir yasanın yürürlüğe girmesi, usulü kazanılmış hak gereğince uygulanması gereken yasa hükmünün Anayasa Mahkemesi tarafından iptali, maddi hataya dayalı bozma kararına uyulmasıdır. Yargıtay HGK.’nun 2004-21-298 E. 2004-252 K. 2003-11-277 E. 2003-295 K. 2006-15-275 E. 2006-366 K. 2001-2-430 E. 2001-432 K. 2006-4-519 E. 2006-527 K. nolu kararlarıda bu yöndedir. O halde mahkemece Dairemizin maddi hataya dayalı bozma kararına uyulmuş olmasının davalılar yararına usulü kazanılmış hak yaratmayacağının kabulü gerekir.
Yapılacak iş; Antalya Şöförler Odası ve Antalya Esnaf Sicil Memurlugu kayıtları üzerinde bilirkişi marifeti ile inceleme yaptırılarak ilgili oda tarafından bildirgeye böyle bir kaydın yazılım nedeninin dayanaklarının oda belgeleri üzerinde, Esnaf Sicil Memurluğunda kaydının bulunup bulunmadığının Esnaf Sicil Memurluğu defter ve oda ile yazışmalar kartonunda bulunan belgeler üzerinde inceleme yaptırmak suretiyle tesbit etmek ve çıkacak sonuca göre hüküm kurmaktır.
Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular gözetilmeksizin eksik inceleme ve araştırma sonucu yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 26.6.2007 gününde oybirliğiyle karar verildi.