Davacı, 01.01.1985 tarihinden itibaren tarım Bağ-Kur sigortalısı olmadığının tespitine, aksine kurum işleminin iptaline karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin reddine karar vermiştir.
Hükmün, davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
Dava, davacının 15.10.1990 tarihinden itibaren zorunlu tarım Bağ-Kur sigortalısı olmadığının tesbiti istemine ilişkindir.
Mahkemece istemin reddine karar verilmiştir.
Sosyal güvenlik sistemimizde çifte sigortalılığa yer verilmemiş olup " çakışan sigortalılık" olarak adlandırılan, bir sigortalının aynı anda birden fazla sosyal güvenlik kurumuna tabi olması hali, zorunlu sigortalılıkların çakışması halinde yasalarda yer alan düzenlemelerde önceden başlayan sigortalılığa isteğe bağlı sigortalılıkla zorunlu sigortalılığın çakışması halinde ise zorunlu sigortalılığa geçerlilik tanınarak, "çakışan sigortalılık" sorunu çözüme kavuşturulmalıdır
Davacı S.S.K.na tabi isteğe bağlı sigortalı olduğu dönemde zorunlu tarım Bağ-Kur sigortalısı olduğundan mahkemece istemin reddine ilişkin verilen karar bu yönüyle doğru ise de 1479 sayılı Yasa’nın 22.2.2006 gün ve 5458 sayılı Yasa’nın 13.maddesi ile değişik 1.3.2006 tarihinde yürürlüğe giren Ek 19.maddesinde bu Kanun ve 2926 sayılı Kanuna göre kayıt ve tescili yapıldığı halde, 5 yıl ve daha fazla süreye ilişkin prim borcu bulunan sigortalıların bu sürelere ilişkin prim borçlarının Kurumca yapılacak bildirimde belirtilen süre içerisinde ödenmemesi halinde daha önce prim ödemesi bulunan sigortalının ödediği primlerin tam olarak karşıladığı ayın sonu itibariyle, prim ödenmesi bulunmayan sigortalının ise tescil tarihi itibariyle sigortalılığı durdurulur. Prim borcunun ait olduğu süreler sigortalılık süresi olarak değerlendirilmez ve bu sürelere ilişkin Kurum alacakları takip edilmeyerek, Kurum alacakları arasında yer verilmez. Ancak, sigortalı veya hak sahipleri daha sonra sigortalının en son bulunduğu basamağın başvuru tarihindeki değeri üzerinden hesaplanacak borç tutarlarını tebliğ tarihinden itibaren üç ay içinde ödedikleri takdirde bu süreler sigortalılık süresi olarak değerlendirilir. Bu madde kapsamına giren sigortalılar hakkında zaman aşımının kesilmesi ve zaman aşımının işlememesi ile ilgili olarak 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun 103 üncü maddesinin 1.fıkrasının (6),(8) ve (10) numaralı bentleri hariç diğer hükümleri ile aynı Kanunun 104 üncü maddesi hükümlerinin uygulanacağı , yine 5458 sayılı Yasa’nın 14.maddesi ile eklenen ve 1.3.2006 tarihinde yürürlüğe giren Geçici 26.maddesine göre bu Kanun ve 2926 sayılı Kanuna göre kayıt ve tescili yapıldığı halde 31.3.2005 tarihi itibariyle beş yıl ve daha fazla süreye ilişkin prim borcu bulunan sigortalılar ve hak sahiplerinden bu sürelere ilişkin prim borçlarını yeniden yapılandırma talebinde bulunmayanlar veya yeniden yapılandırma talebinde bulundukları halde yapılandırma haklarını kaybedenler hakkında ek 19.madde hükmü uygulanacağı bildirilmiştir.
Somut olayda davacının 1.1.1985-30.4.2002 tarihleri arasında 2926 sayılı Yasa"ya tabi sigortalı olduğu, 5.3.1971-18.4.1971 tarihleri arasında S.S.K.na tabi zorunlu sigortalı olarak çalıştığı, 1.3.1994-30.5.2001 ve 1.7.2003-30.7.2005 tarihleri arasında SSK isteğe bağlı sigortalı olduğu, 7.10.1987-30.5.2002 tarihleri arasında Tarım Kredi Kooperatifine 1.7.1988-1.7.2000 tarihleri arasında da Ziraat Odasına kayıtlı olduğu, 2.5.2002 tarihinde düzenlenen T-İB Formuna göre 7.10.1987-30.4.2002 tarihleri arasında ve 30.9.2005 tarihinde düzenlenen T-İB Formuna göre ise 20.9.1985-15.10.1990 tarihleri arasında tarımsal faaliyetin devam ettiği, 15.11.2005 tarihli tarım Bağ-Kur sigortalılığı bilgi dökümünden davacının Bağ-Kur"a sigortalılığı ile ilgili olarak prim ödemediği görülmektedir.
Davacının davadaki isteminden prim borcunu ödeme isteği olmadığı sonucu çıktığından talebide gözetildiğinde uyuşmazlığa hüküm tarihinden önce 1.3.2006 tarihinde yürürlüğe giren 1479 sayılı Yasa"nın değişik Ek 19 ve Geçici 26. maddesinin uygulanacağının kabulü gerekir. Hukuk Genel Kurulu"nun 21.6.2006 gün ve 2006/21-363 E. 2006/ 466 K., 28.6.2006 gün ve 2006/21-485 E., 2006/483 K. nolu kararları da bu yöndedir.Yapılacak iş; davacının tescil tarihi olan 1.1.1985 tarihi itibariyle sigortalılığını durdurmak, prim borcunun ait süreler sigortalılık süresi olarak değerlendirilmeyerek 506 sayılı Yasa"ya tabi isteğe bağlı sigortalılığa geçerlik tanımaktır.
Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular göz önünde bulundurulmadan yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 26.06.2007 gününde oybirliğiyle karar verildi.