23. Hukuk Dairesi 2012/847 E. , 2012/1940 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki üyelik tesbiti veya tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
-K A R A R-
Davacı vekili, müvekkilinin davalı kooperatifçe inşa edilen konutlardan C Blok 18 nolu daire için kooperatif ortağı olduğunu, yönetim kurulunca müvekkilinin anılan daire için ortaklığa kabul edilmesine rağmen, düzenlenen sözleşmede C Blok 17 numaralı daire için ortak olduğundan bahsedildiğini, dairenin sözleşmede belirlenen şartlarda teslim edilmediğini ileri sürerek, müvekkilinin kooperatif ortağı olduğunu tespitine, dairesine vaki müdahalelerin önlenmesine, olmadığı takdirde dairenin raiç değeri karşılığı şimdilik 10.200,00 TL" nin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davacının, müvekkili kooperatifin ortağı olmadığını, kooperatife aidat ödemediğini savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma ve dosya kapsamına göre, davacının, davalı kooperatifin ortağı olduğu, davacı ile davalı kooperatif arasında düzenlenen sözleşmede davacıya verilmesi kararlaştırılan C Blok 17 nolu dairenin düzenlenen kur"ada kooperatif ortaklarından..."e tahsis edildiği, kooperatifçe davacıya verilebilecek başka daire bulunup bulunmadığının dosyadaki belgelerden anlaşılamadığı, davacının ödeme yaptığına ilişkin delil bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
1- Dava, kooperatife peşin ödemeli ortak olduğunun tespiti, tahsis edilen daireye vaki müdahalenin önlenmesi, olmadığı takdirde dairenin rayiç değerinin tahsili istemine ilişkindir. Dosyadan, davacının, davalı kooperatif yönetim kurulunun 20.04.2005 tarihli kararıyla C blok 18 numaralı daire için ortak olduğu anlaşılmaktadır. Davacı ile yönetim kurulu arasında düzenlenen sözleşmede ise davacıya verilecek daire 17 numaralı daire olarak belirlenmiştir. Ayrıca mahkeme gerekçesinde davacı ortak olarak kabul edilmiş olup, davalı yan gerekçeye yönelik bir temyizde de bulunmadığı göz önüne alınarak davacının davalı kooperatifin ortağı olduğunun kabulü gerekir. Ancak, 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu"nun 23. maddesi hükmü uyarınca, ortaklar hak ve yükümlülüklerde eşit konumda olup yönetim kurulu bu ilkenin dışına çıkmak istediği takdirde, bu hususu genel kurul gündemine alarak, genel kurulun tartışmasına açıkça sunması gerekmekte veya genel kurulun yapılan uygulamayı açıkça yada zımnen benimsemesi icap etmektedir. Bu nedenle, sabit ve peşin aidat ödemek suretiyle ortaklığa alınmadaki bu usule uyulmamışsa, böyle bir ortağın (devam eden inşaatların finansmanına katılımı için) aidat yükümlülüğü devam eder. Açıklanan usule uyulmuşsa, ortaklığa alınmadaki bu farklılık, ortaklığa alındıktan sonra üyelik aidatı istenmesini mümkün kılmaz ise de, kooperatifin amacına ulaşıncaya kadar yapılan genel yönetim ve alt yapı giderlerinden ortağın sorumluluğu devam eder. Genel kurulca açık yetki verilmedikçe yada benimsemedikçe 1163 sayılı Yasa"nın 23. maddesine aykırı şekilde yönetim kurulunun
diğer ortaklardan farklı statüde ortaklığa kabul kararı vermesine veya akçalı konularda bir ortağı farklı statüde konumlandırmasına geçerli hukuki sonuç bağlanamaz. O halde mahkemece, davacının peşin ortaklığa alınmasına ilişkin geçerli bir genel kurul kararı bulunup bulunmadığı belirlenerek, geçerli bir peşin ortaklık varsa, davacının inşaat finansman giderlerinden sorumlu olmadığı bunun dışındaki yukarıda belirtilen giderlerden sorumlu olduğu, peşin ödemeli ortaklık bulunmuyorsa, davacının da diğer ortaklar gibi genel kurullarca belirlenen aidatları ödemekle yükümlü olduğu düşünülmelidir.
2- Dairemize intikal eden bazı dosyalardan davalı kooperatife yönelik benzer iddialarla çok sayıda dava açıldığı ve davalı kooperatifin yönetim kurulu üyelerinin bir çok ortağın şikayeti üzerine ... Ağır Ceza Mahkemesinde yargılandıkları anlaşılmaktadır. İncelenen dosyalardan, bazı durumlarda bir dairenin birden fazla ortağa tahsis edildiği anlaşılmaktadır. Nitekim somut olayda da yönetim kurulunca davacıya tahsis edilen her iki daire de 2003 yılındaki kur’aya göre başka ortaklara tahsis edilmiştir. . Bu durumda sadece dava konusu dairenin incelenerek sağlıklı bir sonuca varılması mümkün değildir. Mahkemece bilirkişi incelemesi yaptırılarak karar verilmiş ise de bilirkişi incelemesi hüküm kurumak için yeterli olmadığından mahkemece konusunda uzman üç kişilik bilirkişi kurulu oluşturularak, kooperatifin tüm belgeleri, defterleri, genel kurul tutanakları, ortakların ödeme belgeleri, kur’a tutanakları, kat karşılığı inşaat sözleşmesi ve tahsise ilişkin tüm belgeler getirtilmeli, kooperatife benzer iddialarla yöneltilen tüm dosyalar ve ağır ceza mahkemesi dosyası göz önünde bulundurularak kooperatifçe inşa edilen veya inşası devam eden, inşasına başlanmayan konutlardan hangi dairenin hangi ortağa tahsis edildiğinin kuşkuya yer vermeyecek şekilde denetime ve keşfi izlemeye olanak veren bilirkişi raporuyla belirlendikten sonra, davacıya, dava konusu veya başka bir dairenin tahsis edilip edilmediği kuşkuya yer vermeyecek şekilde belirlenmesi, yine kooperatifin tüm kayıt ve belgeleri, yöneticilerin ceza mahkemesindeki beyanları irdelenerek davacının aidat ödeyip ödemediği, ödemiş ise ne kadar ödediği belirlenmeden eksik incelemeye dayalı karar verilmesi doğru değildir.
Diğer yandan, davacının ödemeleri kooperatif kayıtlarında görünmese dahi, davacının aidatı kooperatifi temsile yetkili kişilere ödediğinin saptanması halinde, davacının aidat ödediği kabul edilmelidir. Zira, yetkili kişiye yapılan ödemelerin kooperatifin hesaplarına aktarılmaması kooperatif ile yetkilisi arasındaki iç ilişkiyi ilgilendirir.
3- Konut yapı kooperatifleri aidat ödeme yükümlüğünü yerine getiren ortaklarına kullanılabilir durumdaki bir daire tahsisle yükümlüdür. Kooperatif anasözleşmesinin 62. maddesi uyarınca, konutlar maliyet bedelleri kesinleştikten sonra ortaklar veya temsilcilerinin katılımıyla noter önünde çekilecek kura ile dağıtılır. Konutların anasözleşmenin 59/2. maddesine göre ortaklara dağıtılması halinde kur’aya başvurulmaz. Bu durumda, bir konutun ortağa tahsis edildiğinden söz edilebilmesi için ya kur’a sonucu konutun tahsis edilmiş olması veya konutların genel kurulca belirlenecek esaslar dahilinde ortaklara dağıtılmış olması ve genel kurulun bu dağıtımı açık veya zımni olarak onaylaması gerekir. Anlatılan ilkeler dışında, yönetim kurulu genel kurulun karar veya onayı olmaksızın bir konutu belli bir ortağa tahsisine karar veremez. Dosya içindeki 28.08.2003 tarihli düzenleme şeklindeki ku’ra zaptına göre dava konusu 18 numaralı daire...’e, sözleşmede belirtilen 17 numaralı daire ise Yaşar Tüzün’e tahsis edilmiştir. Geçerli bir işlemle bir ortağa tahsis edildikten sonra, daire tahsis edilen ortağın ortaklığı devam ettiği sürece, bu ortağın rızası olmaksızın kendisine tahsis edilen dairenin başka ortağa tahsisine olanak bulunmamaktadır. Davacı tapu iptali ve tahsis isteminde bulunmadığından davacıya daire tahsis edildiği veya kooperatifin elinde davacıya tahsis edilebilecek bir daire
bulunduğunun saptanması halinde, davacının ortaklık tespiti istemi ve bu daireye yönelik müdahalelerle ilgili karar verilmekle yetinilmelidir.
Davacıya daire tahsis edilmediği ve kooperatifin elinde davacıya tahsis edilebilecek daire bulunmaması halinde davacının, daire karşılığı tazminat isteminde bulunduğu da göz önüne alınarak daire tahsisi mümkün olmayan ortağa verilecek tazminat hesabına ilişkin Dairemizin yerleşik uygulamasında ( 20.102.2011 tarih 2011/965 E. 2011/1185 K. sayılı ilamı ) benimsenen altı aşamalı formüle göre hesaplama yapılması gerektiği göz önüne alınmalıdır.
4- Kabule göre de, mahkeme gerekçesinde davacının ortak olduğunun benimsendiği ve davacının istemleri arasında da ortaklık tespiti de bulunduğu halde hüküm fıkrasında davacının tüm istemlerinin reddine karar verilmesi suretiyle gerekçe ve hüküm arasında çelişki oluşturularak HMUK’nun 388 ve HMK’nun 297. maddesine aykırı davranılması doğru değildir.
SONUÇ: Yukarıda (1), (2) ve (3) numaralı bentlerde açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 13.03.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.