Abaküs Yazılım
23. Hukuk Dairesi
Esas No: 2011/4965
Karar No: 2012/1939
Karar Tarihi: 13.03.2012

Yargıtay 23. Hukuk Dairesi 2011/4965 Esas 2012/1939 Karar Sayılı İlamı

23. Hukuk Dairesi         2011/4965 E.  ,  2012/1939 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

    Taraflar arasındaki üyeliğin tespiti veya tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, Gereği konuşulup düşünüldü.
    -K A R A R-
    Davacı vekili, müvekkilinin davalı kooperatifçe inşa edilen konutlardan B Blok 5 nolu daire için kooperatife şartlı ortak olduğunu ve sözleşmeyle kararlaştırılan 19.750 TL’ sını kooperatife ödediğini ancak yeni yönetimin müvekkilinin ortaklığını kabul etmediğini ileri sürerek, müvekkilinin B blok 5 numaralı daire için kooperatif ortağı olduğunu tespitine, aksi halde sözleşme uyarınca ödenen 19.750,00 TL" nin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
    Davalı vekili, davacının, müvekkili kooperatifin ortağı olmadığını, kooperatife aidat ödemediğini savunarak, davanın reddini istemiştir.
    Mahkemece, iddia, savunma ve dosya kapsamına göre, davacının, davalı kooperatifin ortağı olduğu, ancak davacının aidat ödemediği, ödediğini ileri sürdüğü miktarın kooperatifin kayıt ve belgelerinde bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
    Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
    1- Dava, kooperatife peşin ödemeli ortak olduğunun tespiti, olmadığı takdirde ortaklık için ödenen 19.750,00 TL’nin tahsili istemine ilişkindir. Dosyadaki 06.05.2004 tarihli sözleşmeden davacının, davalı kooperatifin yönetim kurulu kararıyla B blok 5 numaralı daire için ortaklığa kabul edildiği anlaşılmaktadır. Kooperatif ortaklığı yönetim kurulu kararıyla açıkça kazanılabileceği gibi kooperatifin, ödenen aidatları kabul etmesi, ortak sıfatıyla genel kurullara çağırması, yazışma yapması gibi işlemleri ile de, bir kişi zımni olarak ortaklığa kabul edilebilir. Somut olayda, davacı ile davalı kooperatif yönetim kurulu arasındaki sözleşmede, davacının ortak olduğu belirtildiğine ve mahkeme gerekçesinde davacı ortak olarak kabul edilmesine rağmen davalı kooperatifin gerekçeye yönelik temyizi bulunmamasına göre davacı kooperatif ortağı olarak kabul edilmelidir. Ancak, 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu"nun 23. maddesi hükmü uyarınca, ortaklar hak ve yükümlülüklerde eşit konumda olup yönetim kurulu bu ilkenin dışına çıkmak istediği takdirde, bu hususu genel kurul gündemine alarak, genel kurulun tartışmasına açıkça sunması gerekmekte veya genel kurulun yapılan uygulamayı açıkça yada zımnen benimsemesi icap etmektedir. Bu nedenle, sabit ve peşin aidat ödemek suretiyle ortaklığa alınmadaki bu usule uyulmamışsa, böyle bir ortağın (devam eden inşaatların finansmanına katılımı için) aidat yükümlülüğü devam eder. Açıklanan usule uyulmuşsa, ortaklığa alınmadaki bu farklılık, ortaklığa alındıktan sonra üyelik aidatı istenmesini mümkün kılmaz ise de, kooperatifin amacına ulaşıncaya kadar yapılan genel yönetim ve alt yapı giderlerinden ortağın sorumluluğu devam eder. Genel kurulca açık yetki verilmedikçe yada benimsemedikçe 1163 sayılı Yasa"nın 23. maddesine aykırı şekilde yönetim kurulunun diğer ortaklardan farklı statüde ortaklığa kabul kararı vermesine veya akçalı konularda bir ortağı farklı statüde konumlandırmasına geçerli hukuki sonuç bağlanamaz. O halde mahkemece, davacının peşin ortaklığa alınmasına ilişkin geçerli bir genel kurul kararı bulunup bulunmadığı belirlenerek, geçerli bir peşin ortaklık varsa, davacının inşaat finansman giderlerinden sorumlu olmadığı bunun dışındaki yukarıda belirtilen giderlerden sorumlu olduğu, peşin ödemeli ortaklık bulunmuyorsa, davacının da diğer ortaklar gibi genel kurullarca belirlenen aidatlardan sorumlu olduğu düşünülmelidir.
    2- Dairemize intikal eden dosyalardan davalı kooperatife yönelik benzer iddialarla çok sayıda dava açıldığı, davalı kooperatifin yönetim kurulu üyelerinin bir çok ortağın şikayeti nedeniyle ... Ağır Ceza Mahkemesi’nde yargılandıkları anlaşılmaktadır. İncelenen dosyalardan, bazı durumlarda bir dairenin birden fazla ortağa tahsis edildiği, kooperatifin defter ve kayıtlarının sağlıklı şekilde tutulmadığı anlaşılmaktadır. Bu durumda, sadece dava konusu dairenin incelenerek sağlıklı bir sonuca varılması mümkün değildir. Mahkemece bilirkişi incelemesi yaptırılarak karar verilmiş ise de bilirkişi incelemesi hüküm kurumak için yeterli olmadığından mahkemece konusunda uzman üç kişilik bilirkişi kurulu oluşturularak, kooperatifin tüm belgeleri, defterleri, genel kurul tutanakları, ortakların ödeme belgeleri, kur’a tutanakları, kat karşılığı inşaat sözleşmesi ve tahsise ilişkin tüm belgeler getirtilmeli, kooperatife benzer iddialarla yöneltilen tüm dosyalar ve ağır ceza mahkemesi dosyası göz önünde bulundurularak kooperatifçe inşa edilen dairelerden hangi dairenin hangi ortağa tahsis edildiğinin kuşkuya yer vermeyecek şekilde denetime ve keşfi izlemeye olanak veren bilirkişi raporuyla belirlendikten sonra, aynı daire üzerinde hak iddia eden birden fazla ortak varsa, davacıya bu kişilere karşı dava açması için süre verilmeli, dava açıldığı takdirde davaların birleştirilmesi düşünülerek dava konusu daire veya başka bir dairenin davacıya tahsis edilip edilmediği veya davalı kooperatifin elinde davacıya tahsis edilebilecek daire bulunup bulunmadığı belirlenmelidir.
    3- Konut yapı kooperatifleri kural olarak aidat ödeme yükümlüğünü yerine getiren ortaklarına, kullanılabilir durumdaki bir daire tahsisle yükümlüdür. Kooperatif anasözleşmesinin 62. maddesi uyarınca, konutlar maliyet bedelleri kesinleştikten sonra ortaklar veya temsilcilerinin katılımıyla noter önünde çekilecek kura ile dağıtılır. Konutların anasözleşmenin 59/2. maddesine göre ortaklara dağıtılması halinde kur’aya başvurulmaz. Bu durumda, bir konutun ortağa tahsis edildiğinden söz edilebilmesi için, ya kur’a sonucu konutun tahsis edilmiş olması veya konutların genel kurulca belirlenecek esaslar dahilinde ortaklara dağıtılmış olması ve genel kurulun bu dağıtımı açık veya zımni olarak onaylaması gerekir. Anlatılan ilkeler dışında, yönetim kurulu genel kurulun karar veya onayı olmaksızın bir konutu belli bir ortağa tahsisine karar veremez. Geçerli bir işlemle bir ortağa tahsis edildikten sonra, daire tahsis edilen ortağın ortaklığı devam ettiği sürece, bu ortağın rızası olmaksızın kendisine tahsis edilen dairenin başka ortağa tahsisine olanak bulunmamaktadır.
    Dosya içindeki 10.05.2002 tarihli yönetim kurulu kararından dava konusu dairenin aynı zamanda ortaklardan...’e verildiği, eldeki dava ile.. tarafından açılan davanın aralarındaki fiili ve hukuki irtibat nedeniyle birleştirilmesine rağmen sonradan ayrıldığı anlaşılmaktadır. Aralarında fiili ve hukuki irtibat bulunan bu tür davaların birlikte görülmesi gerekirken davaların ayrılmasına karar verilmesi doğru değildir.
    4- Davacının, ortaklığının tespiti, olmadığı takdirde ödediği aidatın tahsilini istediği anlaşılmaktadır. Esasen mahkeme gerekçesinde davacının kooperatif ortağı olduğu kabul edilmiştir. Davacının tapu iptali ve tahsise yönelik bir istemi de bulunmadığından mahkemece davacının tazminat isteminin çıkma payı alacağına mı yönelik olduğu,yoksa daire karşılığı tazminat istemine mi yönelik olduğu üzerinde durulmalıdır. İstemin çıkma payı alacağına yönelik olduğunun anlaşılması halinde 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu`nun 17 nci maddesi uyarınca, ortaklık devam ettiği sürece, bir ortak kooperatife ödediği aidatların iadesini isteyemez. Anılan madde ve anasözleşmenin 15. maddesi hükümleri uyarınca, ödenen aidatlar ancak kooperatif ortaklığının devir dışında bir yolla sona ermesi halinde geri istenebilir. Davacının ortaklığının devam ettiği anlaşıldığına göre, davacı çıkma payı alacağının tahsilini isteyemez.
    İstemin daire karşılığı tazminata ilişkin olduğunun anlaşılması halinde ise bu kez yukarıdaki fıkra hükümlerine göre yapılacak araştırma sonucuna göre davacıya daire tahsis edilip edilmediği veya kooperatifin elinde davacıya tahsis edilebilecek daire bulunup bulunmadığı belirlenmelidir. Daire tahsis edildiğinin veya kooperatifin elinde tahsis edilebilecek daire bulunduğunun anlaşılması halinde davacının daire karşılığı tazminat isteminde de bulunamayacağı düşünülmelidir.
    Davalı kooperatifçe yukarıdaki ilkelere göre davacıya tahsis edilebilecek daire bulunmadığının kesin olarak belirlenmesi halinde ise, daire tahsisi mümkün olmayan ortağa verilecek tazminat hesabına ilişkin Dairemizin yerleşik uygulamasında ( 20.102.2011 tarih 2011/965 E. 2011/1185 K. sayılı ilamı ) benimsenen altı aşamalı formüle göre tazminat miktarının belirlenerek bir karar verilmesi gerekir.
    5- Kabul şekline göre de, mahkeme gerekçesinde davacının ortak olduğunun benimsendiği ve davacının istemleri arasında da ortaklık tespiti de bulunduğu halde hüküm fıkrasında davacının tüm istemlerinin reddine karar verilmesi suretiyle gerekçe ve hüküm arasında çelişki oluşturularak HMUK’nun 388 ve HMK’nun 297. maddesine aykırı davranılması doğru değildir.
    SONUÇ: Yukarıda (1), (2), (3) ve (4) numaralı bentlerde açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 13.03.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.





    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için destek@ictihatlar.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi