13. Hukuk Dairesi 2017/8989 E. , 2019/6212 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün davalılardan ... avukatınca duruşmalı, davacı avukatınca duruşmasız olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde davalı ... vekili avukat ... geldi. Diğer davalı ile davacı taraftan gelen olmadığından onların yokluğunda duruşmaya başlanılmış ve hazır bulunan avukatın sözlü açıklaması dinlenildikten sonra karar için başka güne bırakılmıştı. Bu kez temyiz dilekçesinin süresinde olduğu saptanarak dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
KARAR
Davacı, davalı ...’in murisinden intikal eden paranın ...’tan diğer davalı mirasçı tarafından usulsüz çekilmesi nedeniyle, davalı ...’in avukatı olarak diğer davalı ve dava dışı banka aleyhine ... 1. Asliye Ticaret Mahkemesine ait 2001/479 esas sayılı dosyası üzerinden dava açtığını, bu davanın açılmasından sonra davalıların kendi aralarında miras taksim mukavelesi yaptıklarını ve davalı ... vekili tarafından mahkemeye verilen dilekçe ile dava konusu miktarın tamamının miras taksim yoluyla alındığının belirtildiğini, bunun üzerine davanın davalı ... yönünden sulh nedeniyle, banka yönünden ise esastan reddine karar verildiğini, kararın temyiz aşamasında davalı ... tarafından yeni vekil atanmak suretiyle kendisinin vekilliğine son verildiğini, vekalet ücretinin ise ödenmediğini ileri sürerek, Avukatlık Kanunu’nun 164. 165. maddeleri gereğince, %20 oran üzerinden 150.000,00 TL ve karşı taraf vekalet ücreti olarak da 33.623,33 TL ücret alacağından, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, şimdilik 100.000 TL’lik kısmının, alacağın muaccel olduğu tarihten itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalılar, davanın reddini dilemişlerdir.
Mahkemece, davanın kısmen kabulüne, 1.557,32 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müteselsilen tahsiline, fazlaya ilişkin talebin reddine dair verilen kararın temyizi üzerine Dairemizin 10.11.2015 tarihli ilamı ile bozulmuş, mahkemece bozma ilamına uyularak davanın kısmen kabulüne 778,66 TL sözleşmeden doğan 33.623,26 TL karşı yan vekalet ücret alacaklarının müteselsilen davalılardan tahsiline karar verilmiş; hüküm, davacı ile davalı ... tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davacının tüm, davalının aşağıdaki bendin dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine; karar vermek gerekmiştir.
2-Dava, vekalet ücreti alacağının tahsili istemine ilişkin olup, davacının davalılardan..."e vekaleten diğer davalıya karşı açmış olduğu davada, tarafların sulh olmaları üzerine davanın reddine karar verildiği anlaşılmaktadır. Davacı, vekil olarak takip ettiği davanın sulhle sonuçlanması nedeniyle doğan vekalet ücreti alacaklarının tahsilini istemiş, mahkemece, her iki davalı yönünden de davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Mahkemece, hükme esas alınan bilirkişi raporunda tespit edilen 778,66 TL akdi vekalet ücreti alacağı için davalı hasım ..."in de sorumlu tutulduğu anlaşılmaktadır. Hemen belirtilmelidir ki; kural olarak sonradan yürürlüğe giren yasa hükümlerinin ve İçtihadı Birleştirme Kararlarının kazanılmış hak (usulü müktesep hak) ilkesinin 28.6.1960 tarihli, 21/9 Sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı gereğince istisnai niteliği gereği kesin hüküm halini almamış eldeki davalarda da gözetilmesi ve uygulanması gerekeceği tartışmasızdır.
Yargıtay İçtihatı Birleştirme Büyük Genel Kurulu tarafından 05.10.2018 tarihinde 2017/6 esas 2018/9 karar sayılı ilamla "İçtihadı birleştirmenin konusu, Avukatlık Kanununun 165. maddesinde yer alan ücret dolasıyla müteselsil sorumluluk hallerinden olan sulh veya her ne suretle olursa olsun taraflar arasında anlaşma ile sonuçlanan ve takipsiz bırakılan işlerde karşı tarafın avukatı lehine her iki tarafın müteselsil olarak ödenmesinden sorumlu olacağı avukatlık ücreti kapsamına avukat ile iş sahibi arasında yapılan ücret sözleşmesine göre avukata ödenmesi gereken akdi vekalet ücretinin girip girmediği hususudur.... Avukatlık bir kamu hizmeti olmakla birlikte ücret karşılığında müvekkiline hukuksal yardım hizmeti sunan avukat ile iş sahibi/müvekkili arasındaki ilişki bir özel hukuk ilişkisidir...Özel hukukta, bir borç ilişkisinden doğan alacak hakkı da nisbi hak niteliğindedir. Böyle olunca alacak hakkı ancak o borç ilişkisi nedeniyle borçlu olan kişi yada kişilere karşı ileri sürülebilir, yargısal kararlarda ve doktrinde borç ilişkilerinin nisbiliği ilkesi denilen bu ilke uyarınca sözleşmeler kural olarak yalnızca sözleşmenin tarafları bakımından hüküm ve sonuç doğururlar. Akdi vekalet ücretinin iş sahibi ile hasmın müteselsil sorumluluğu kapsamında bulunduğunun kabul edilmesi hukuk güvenliği ilkesini zedeleyecektir. Ayrıca vekalet ücreti avukatın yaptığı hukuki yardımın karşılığı olan bir meblağ veya değeri ifade ettiği halde avukattan hiçbir hukuki yardım almayan hasmın, karşı yanın yaptığı sözleşmeden doğan vekalet ücreti nedeniyle onun avukatı lehine müteselsilen sorumlu tutulması, avukatlık ücretinin mahiyet ve amacına da uygun değildir. Tarafların aralarındaki dava ve uyuşmazlığı sulh ile sonuçlandırmaları herşeyden önce dava açılmakla bozulan toplumsal barış ve huzurun yeniden tesis edilmesini sağladığı gibi tarafların bir an önce hak ve alacaklarına kavuşmasını da temin etmektedir. Nitekim 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren HMK"nın 140/2. maddesinde hakimin tarafları sulhe davet edeceği düzenlenerek sulh teşvik edilmiştir. Böyle olunca, usul hukuku bakımından bu kadar önemli bir müessesenin önüne sözleşmenin tarafı olmayan kişinin akdi vekalet ücretinden sorumlu tutulması şeklindeki bir engelin konulması da doğru olmayacaktır. Hal böyle olunca, Avukatlık Kanunu"nun 165. maddesinde düzenlenen "ücret dolasıyla müteselsil sorumluluk" hallerinden olan "sulh veya her ne suretle olursa olsun taraflar arasında anlaşmayla sonuçlanan ve takipsiz bırakılan işlerde" karşı tarafın avukatı lehine her iki tarafın müteselsil olarak ödenmesinden sorumlu olacağı avukatlık ücreti kapsamına avukat ile iş sahibi arasında yapılan ücret sözleşmesine göre avukata ödenmesi gereken "akdi vekalet ücretinin" dahil olmadığı sonuç ve kanaatine varılmıştır." şeklinde karar verilmiş olup, somut olaya ilişkin çıkan bu İçtihatı Birleştirme Kararına göre, davalı ...""in davacının hak ettiği akdi vekalet ücretlerinden sorumlu olmayacağının kabulü gerekir. Bu durumda mahkemece, yukarıda anlatılan İçtihatı Birleştirme Kararına göre değerlendirme yapılarak hasıl olacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesis edilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
SONUÇ: Yukarıda 1. bentte açıklanan nedenlerle davacının tüm davalı ..."in sair temyiz itirazlarının reddine, 2. bentte açıklanan nedenlerle temyiz olunan hükmün davalı ... yararına BOZULMASINA, 2.037,00 TL duruşma avukatlık parasının davacıdan alınarak davalıya ödenmesine, aşağıda dökümü yazılı 13,00 TL kalan harcın davacıdan alınmasına, peşin alınan 31,40 TL harcında davacıya iadesine, HUMK’nun 440/I maddesi uyarınca tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 16/05/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.