14. Hukuk Dairesi 2020/136 E. , 2020/1245 K.
"İçtihat Metni" 14. Hukuk Dairesi
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 09.11.2010 gününde verilen dilekçe ile kadastral parselin ihyası talebi üzerine bozma ilamına uyularak yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 28.03.2017 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalılar vekilleri ve dahili davalılar vekilleri tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava, kadastral parselin ihyasına yönelik tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
Davacı vekili, müvekkilinin 580 parsel sayılı taşınmazın maliki iken yapılan imar uygulaması sonucu taşınmazı 7568 ada 2 sayılı imar parselinin oluşturularak müvekkilinin bu taşınmazda paydaş kılındığını, imar uygulamasının idari yargı yerinde iptal edildiğini ileri sürerek 580 parsel sayılı taşınmazın ihyasını ve davacı adına tescilini istemiştir.
Davalılar vekilleri ve dahili davalılar vekilleri, davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece, davanın kabulüne dair verilen kararın temyizi üzerine Dairemizin 09.02.2015 tarihli 2014/8833 Esas - 2015/1298 Karar sayılı ilamı ile; "...mahkemece yaptırılan bilirkişi incelemesi ile iptal edilen imar uygulaması ile 580 sayılı kadastro parselinin sınırları üzerinde imar yolu, 7568 ada 1 ve 3 sayılı imar parsellerinin tesis edildiği belirlenmiş olup husumet sadece ... ve Hazine"ye yöneltilmiştir. Bu durumda mahkemece, öncelikle ihyası istenen kadastral parselin çapı sınırları içerisinde kalan 7568 ada 1 ve 3 sayılı imar parsellerine ait tapu kayıtları getirtilip tapu kayıt malikleri davada taraf olarak yer almıyor ise davada usul hükümlerine uygun şekilde taraf olmaları sağlandıktan sonra 7568 ada 1 ve 3 sayılı imar parsellerinin 580 sayılı kadastral parselin çapı sınırları içerisinde kalan kısımlarının tapu kayıtlarının iptali ile davacı adına tesciline ve kadastral parselin ihyasına karar vermek gerekirken belirtilen hususlar gözetilmeden eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş..." gerekçesiyle bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmü, davalılar vekilleri ve dahili davalılar vekilleri temyiz etmişlerdir.
1-Yapılan yargılamaya, toplanan delillere ve dosya kapsamına göre davalılar vekilleri ve dahili davalılar vekillerinin aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiş, reddi gerekmiştir.
2- Davalılar vekilleri ve dahili davalılar vekillerinin diğer temyiz itirazlarına gelince;
Hemen belirtilmelidir ki; bozmaya uyulmuş olmakla lehine bozma kararı verilen taraf yararına usuli kazanılmış hak oluşacağından bozma gereklerinin aynen yerine getirilmesi zorunludur.
Tapu sicilinin tutulması prensiplerinden biri tescil, diğeri sicilin aleniliği (güvenilirliği) bir diğeri Hazinenin kusursuz sorumluluğu, sonuncusu ise geçerli bir hukuki sebebinin bulunması, yani kaydın illetten mücerret olmamasıdır.
O halde; imar parselinin dayanağı olan idari işlemin iptal edilmesi ile sicilin dayanıksız kalacağı ve TMK"nin 1025. maddesi hükmü uyarınca yolsuz tescil durumuna düşeceği; bu durumda; dayanıksız kalan tapu kaydının iptal edilerek kadastral parselin geometrik ve hukuki durumunun ihyasına karar verilmesi gerekeceği tartışmasızdır.
Ayrıca; kadastral parselin ihyasının, imar uygulamasıyla kadastral parsel sınırları üzerinde oluşturulan imar parsellerinin kadastral parsel içerisinde kalan kısımlarının tapu kaydının iptali ile eski hale getirilerek tescili suretiyle mümkün olabileceği gözetildiğinde; ihyası istenilen kadastral parselin çap sınırları içerisinde kalan imar parsellerinin tamamının tespitiyle kayıt maliklerinin davada yer almaları gerektiği de açıktır.
Öte yandan, imar işleminin iptali sebebiyle kadastral mülkiyet durumunun ihyası isteğine ilişkin bu davalarda, taraflar arasında mülkiyet ihtilafının bulunmadığı; davacının talebinin kamusal tasarruftan kaynaklanan sicil kaydının düzeltilmesine ilişkin olduğu gözetilerek, hüküm altına alınması gerekli karar ilam harcı ile vekalet ücretinin maktu olması ve ayrıca yargılama gideri ve bu giderlerden sayılan vekalet ücretinden iptal edilen idari işlemi yapan davalı ..."nin sorumlu tutulması gerekir.
Kadastral parselin ihyası yani tapu kaydının eski hale getirilmesi, hükmün, ihdas parseli üzerinde oluşturulan tüm alanları (imar parselleri, yol, orman, park vs. dahil olmak üzere hepsini) kapsaması halinde mümkündür. Farklı bir ifadeyle kısmi ihya kararı verilemez. Öte yandan, verilecek ihya kararının, kapsamında kalan tüm imar parsellerinin maliklerinin mülkiyet haklarını etkileyeceği kuşkusuzdur.
Somut olaya gelince; çekişmeli 580 parsel sayılı taşınmazda yapılan imar düzenlemesinin idari yargı yerinde iptaline karar verildiği ve bu kararın kesinleştiği dosya kapsamıyla sabittir. İmar şuyulandırmasıyla oluşturulan parsellerin sebebini teşkil eden idari işlemin idari yargıda iptal edildiği, böylece imar parsellerinin illetsiz ve sebepsiz kaldığı gözetilerek, imar öncesi hak durumu dikkate alınarak karar verileceği kuşkusuzdur. Davadaki istek bir bütün olarak değerlendirildiğinde istemin önceki kadastral parsele dönüştürülme niteliğinde bulunduğu sonucuna varılmaktadır.
Hal böyle olunca, yukarıda açıklandığı üzere, kadastral parsel sınırları üzerinde, iptal edilen imar uygulamaları ile oluşturulan alanlar ile miktarları açıkça belirlenerek, bu kısımlara ilişkin imar sicil kayıtlarının iptali ile 580 sayılı kök parselin sınırları içinde kalan yol ve park vb. olarak ayrılan alanlarıyla birlikte kök parselin ihyası ve davacı adına tesciline karar verilmesi gerektiği kuşkusuzdur. Bu hususlar bozma ilamında belirtilmiş olmasına rağmen bozma ilamının gereklerinin tam olarak yerine getirildiğini söyleyebilme imkanı bulunmamaktadır. 580 parsel sayılı taşınmazın 8.000m2 yüzölçümlü olduğu halde 15.05.2013 tarihli fen bilirkişi raporunda "1960 yılındaki teknolojik imkanlar dahilinde 580 parsel sayılı taşınmazın yüzölçümünün yanlış hesaplandığı, sayısal yüzölçümünün 7.506,60m2 olduğunu, tespit edildiği" belirtilmiş olmasına rağmen mahkemece hükme esas alınan 04.05.2016 tarihli fen bilirkişi raporu ve krokinin incelenmesinde öncelikle belirtmek gerekir ki tapu kaydının iptaline karar verilen rapor ve krokide "A" harfi ile gösterilen kısmın 7568 ada 2 sayılı imar parseli sınırı içerisinde kaldığı krokiden anlaşılmakta ise de bu hususun tam olarak netleştirilmediği ve hükümde de "A" harfi ile gösterilen kısmın niteliğinin belirtilmediği, öte yandan krokinin ölçekli olmayıp ihyası istenen 580 parsel sayılı taşınmazın kadastral sınırlarının da anlaşılamadığı, yine krokide "D" harfi ile gösterilen kısmın 7562 ada 2 sayılı imar parseli sınırı içerisinde kaldığı krokiden anlaşılmakta ise de bu hususun tam olarak netleştirilmediği ve hükümde "D" harfi ile gösterilen kısmın niteliğinin belirtilmediği, ifade edildiği üzere kısmi ihyaya karar verilemeyeceği halde 580 parsel sayılı taşınmazın yüzölçümünün, 15.05.2013 tarihli raporda 1960 yılındaki teknolojik imkanlar dahilinde yanlış hesaplandığı ve sayısal yüzölçümünün 7506,60 m2 olduğunun tespit edildiği belirtilmişse de öncelikle bu hususun bilirkişilerce çelişkiye yer vermeyecek şekilde açıklığa kavuşturulması gerekirken mahkemece, taşınmazın 7731,25m2 olarak (hem tapu kaydında belirtilen yüzölçümüne hem de bilirkişi raporunda tespit edilen yüzölçümüne aykırı olarak) eski hale getirilmek suretiyle davacı adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesi de doğru görülmemiş, hükmün bu nedenlerle bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenle davalılar ve dahili davalılar vekillerinin temyiz itirazlarının reddine, (2) numaralı bent uyarınca davalılar ve dahili davalılar vekillerinin temyiz itirazının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatıranlara iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 04.02.2020 tarihinde oy birliği ile karar verildi.