21. Hukuk Dairesi Esas No: 2006/13430 Karar No: 2007/10204 Karar Tarihi: 26.06.2007
Yargıtay 21. Hukuk Dairesi 2006/13430 Esas 2007/10204 Karar Sayılı İlamı
21. Hukuk Dairesi 2006/13430 E. , 2007/10204 K.
"İçtihat Metni"
Mahkemesi : Amasya 1.Asliye Hukuk İş Mahkemesi Tarih : 10.05.2006 No : 661-340
Davacı, Bağ-Kur sigortalılığının iptali ile çakışmayan günlerde Bağ-Kur sigortalısı sayılması ile aksi yöndeki kurum işleminin iptaline, SSK. sigortalılığına üstünlük tanınmasına karar verilmesini istemiştir. Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kabulüne karar vermiştir. Hükmün davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi. Davacı SSK. çalışmaları ile çakışan dönemlerdeki Bağ-Kur sigortalılıklarının iptali ile çakışmayan sürelerde Bağ-Kur sigortalılığının geçerli olduğunun tesbitini istemiştir. Mahkemece, talep gibi davanın kabulüne karar verilmiştir. Dosyadaki bilgi ve belgelerden, davacının 16.02.1993-13.08.2001 tarihleri arasında vergi kaydının, 19.03.1993-04.09.2001 tarihleri arasında oda kaydının ve 1993-04.09.2001 tarihleri arasında Esnaf sicil kaydının bulunduğu, Bağ-Kur"un davacının tescilini 1993 yıl ında 16.02.1993tarihi itibariyle yaptığı ve 16.02.1993-04.09.2001 tarihleri arasında Bağ-Kur sigortalısı olarak kabul edildiği ve davacının primlerini 1994-2001tarihleri arasında düzenli olarak ödediği ,prim borcunun mevcut olduğu, davacının çakışan SSK. sigortalılık sürelerinin ise, 01.12.1994-14.04.1997 tarihleri arasında olduğu, anlaşılmaktadır. Uyuşmazlık, her iki sigortalılığın çakışması halinde hangi sigortalılığa öncelik verileceği noktasında toplanmaktadır. Gerek 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu gerekse 1479 sayılı Bağ-Kur Kanunu birbirine paralel düzenlemeler ile bir sigortalının aynı anda birden fazla sosyal güvenlik kurumuna tabi olmasını yasaklayıp, sigortalının önceden başlayıp devam ede gelen sigortalılığına geçerlik tanıyarak çözüme ulaştırmaya çalışmışlardır. Yasa sistemimize göre bir kimsenin Sosyal Sigortalar Kurumu kapsamında sigortalı olabilmesi için hizmet ektine tabi bir işte çalışması yanında başka bir sosyal güvenlik kurumu kapsamında da bulunmaması gerekir. 506 sayılı Yasa’nın 3.maddesinin I/f bendinde “kanunla kurulu emekli sandıklarına aidat ödemekte olanların” K bendinde ise “ herhangi bir işverene hizmet akdiyle bağlı olmaksızın kendi nam ve hesabına çalışanların” sigortalı sayılmayacağı belirtilmiştir. Aynı şekilde 1479 sayılı Yasa’nın 24.maddesinin I ve II. Fıkralarında da bir kimsenin Bağ-Kur kapsamına girebilmesi için kendi adına bağımsız çalışıp kazanç sağlaması yanında, başka bir sosyal güvenlik kurumu kapsamında bulunmaması koşuluda getirilmiştir. Bütün bu açıklamalardan anlaşılacağı üzere uyuşmazlığın önceden başlayıp devam eden sigortalılığa geçerlik tanınarak çözümlenmesi gerekir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 2001/21-627 Esas, 2001/659 Karar ve 3.10.2001 günlü kararında önceden başlayan sigortalılığın asıl sigortalılık olduğu özellikle belirtilmiştir. Öte yandan davanın SSK’nun hak alanını da ilgilendirdiği de göz önüne alınarak anılan kurumun davaya dahili sağlandıktan .verilecek cevap lahiyası ve yukarıda belirtilen ilkeler çerçevesinde karar verilmesi gerekirken mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular gözardı edilerek yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir. O halde, davalı Bağ-kur vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır. SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 26.06.2007 gününde oybirliğiyle karar verildi.