Davacılar murisinin davalı işverene ait işyerinde çalıştığının tespiti ile işçilik alacaklarının tahsiline karar verilmesini istemiştir. Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kabulüne karar vermiştir. Hükmün, davacılar ile davalı kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi. Davacı; davalı işverene ait işyerinde 1997 yılı başından dava tarihleri arasında kalan süredeki çalışmalarının tesbitini istemiş; istem mahkemece aynen hüküm altına alınmış ancak Dairemizin 9.11.2004 tarihli kararı ile eksik inceleme nedeniyle bozulmuştur. Mahkemece, bozma ilamına uyulmasına karar verilmesine karşın; bozma gereğince işlem yapılmadan yazılı şekilde karar verilmesi yerinde değildir. Mahkemenin Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 6.3.2002 gün ve 1/119-135 sayılı kararında da belirtildiği üzere; bozma kararına uyması ile bozma kararı lehine olan taraf yararına usuli kazanılmış hak doğar ve mahkemenin bozma kararı doğrultusunda işlem yapma ve hüküm verme yükümlüğü vardır. Bu ilke Usul Kanunun dayandığı ana esaslardan olup Kamu düzeni ile ilgilidir. Yargıtay’ın bozma kararına uymuş olan mahkeme, bu uyma kararı ile bağlı olup, bozma gereğince inceleme yaparak yeni bir hüküm kurmak zorundadır. Dairemize ait 9.11.2004 gün ve 2004/5987 Esas - 9641 Karar sayılı bozma ilamında belirtildiği üzere; Mahkemece, davacının 15.8.1987-30.10.1990 tarihleri arasında davalı işveren murisi H.P.’a ait işyerinden bildirimlerinin bulunduğu dikkate alınarak davacının sonraki dönemleri kapsayan çalışma iddiasında çalışılan yer aynı işyeri ise işverenlerin yada mirasçılarının, aksi halde ise davalı işyerinin işhanı olduğu ve ayrı bir yönetiminin de oluşmadığı iddiaları gereğince bu yerde bulunan işyeri sahiplerinin dahi yöntemince davaya dahil edilerek taraf teşkilinin sağlanması gerektiği açıktır. Usule ilişkin bu sorun giderildikten sonra, işyeri ve işverenlere ait çalışma dönemini kapsayan davacı ile ilgili tüm işyeri kayıt ve belgeleri varsa ücret bordroları birlikte istenmeli davacıya ait Sosyal Sigortalar Kurumunda bulunan şahsi sicil dosyası ile işyerinin Kurum da bulunan işyeri sicil dosyası eklenmeli ve çalışma dönemini kapsayacak şekilde işyerinden Sosyal Sigortalar Kurumu’na bildirilen dönem bordroları da dosyaya eklenmelidir. Eklenen belgeler ve yapılacak değerlendirmelerden sonra işyerinde kayıtlı bordro tanıkları ayrıntılı bir şekilde dinlenmeli tesbiti istenilen dönemlere ilişkin işyeri kayıtlı tanıklarının tesbit edilmemesi halinde ise komşu ve yakın işyerlerinde aynı dönemlerde çalışan kayıtlı tanıklar dinlenmelidir. Davanın niteliği dikkate alınarak gerektiğinde resen yapılacak araştırma ve incelemeler ile çalışmanın niteliği ve süresi saptanıp tüm veriler birlikte değerlendirilerek Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 16.6.1999 gün ve 1999/21-510-527, 30.6.1999 gün ve 1999/21-549-555, 5.2.2003 gün ve 2003/21-35-64 ile 10.11.2004 gün 2004/21-538 sayılı kararları da dikkate alınarak bir sonuca varılması istenildiği halde sadece yarğılamalar sırasında öldüğü anlaşılan davacı mirascıları ile davalı işveren mirasçıları davaya katılmış ve muris işveren adına kayıtlı işyerinin SSK kapsamı sorulduktan sonra başka işlem yapılmadan tesbite karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olmuştur. Yapılacak iş; Yukarıda açıklanan tüm bozma kapsamı gereğince işlem yapıldıktan sonra sonucuna göre bir karar vermekten ibarettir. O halde,tarafların bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır. SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcınınistek halinde davacıya iadesine, 25.6.2007 gününde oybirliğiyle karar verildi.