17. Hukuk Dairesi 2015/1497 E. , 2017/8201 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davacılar vekili ve süresi dışında davalı ... tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
- K A R A R -
Davacılar vekili, davalı ..."ın sevk ve idaresindeki aracın davacıların babası..."a çarpması sonucunda vefat ettiğini, kazaya sebebiyet veren aracın davalı ... adına kayıtlı olup davalı tarafından işletilen rent a car firmasınca davalı ..."e kiraya verildiğini belirterek davacılar için 10.000,00"er TL manevi tazminatın haksız fiil tarihinden işleyecek reeskont faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini talep etmiştir.
Davalı ... vekili ve davalı ... davanın reddini savunmuştur.
Diğer davalı davaya cevap vermemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, toplanan delillere ve benimsenen bilirkişi raporuna göre, davanın kısmen kabulüne herbir davacı için ayrı ayrı 5.000,00 TL manevi tazminatın davalılar ... ve ...den 05/07/2012 tarihinden itibaren yasal faizili ile alınarak davacıya verilmesine fazlaya ilişkin talebin reddine,davalı ... yönünden davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacılar vekili ve davalı ... tarafından temyiz edilmiştir.
1-Davalı ..."in temyiz itirazlarının incelenmesinde;
Mahkeme hükmü davalı ..."e 23.10.2014 tarihinde tebliğ edilmiş, anılan davalının temyiz dilekçesi HUMK’nun 432. maddesinde öngörülen 15 günlük yasal süre geçirildikten sonra, 13.11.2014 tarihinde harç yatırılarak temyiz defterine kaydedilmiştir. Süresinden sonra yapılan temyiz istemleri hakkında mahkemece bir karar verilebileceği gibi, 01.06.1990 gün ve 3/4 Sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca, ...’ca da bu yolda karar verilebileceğinden, davalı ... tarafından süresinden sonra verilen temyiz dilekçesinin reddi gerekmiştir.
2-Davacılar vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesinde;
Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre davacılar vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan ve yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine karar verilmiştir.
3-Dava trafik kazasından kaynaklanan manevi tazminat istemine ilişkindir.
2918 sayılı ....nun hükümlerine göre, trafik kaydı "işletenin" kesin olarak gösteren bir karine değilse de, onun kim olduğunu belirleyen güçlü bir kanıt niteliğindedir. Ancak, trafik kaydına rağmen işletenliğin 3. kişi üzerinde bulunmasını engelleyen bir yasa hükmü yoktur. Aynı yasanın 3. maddesinde, "İşleten: Araç sahibi olan veya mülkiyeti muhafaza kaydıyla satışta alacı sıfatıyla sicilde kayıtlı görülen veya aracın uzun süreli kiralama, ariyet veya rehin gibi hallerde kiracı, ariyet veya rehin alan kişidir. Ancak, ilgili tarafından başka bir kişinin aracı kendi hesabına ve tehlikesi kendisine ait olmak üzere işlettiği ve araç üzerinde fiili tasarrufu bulunduğu ispat edilirse, bu kimse işleten sayılır." şeklinde tanımlanmıştır. Aynı kanunun 85. maddesinde ise, "Bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüsün ünvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen bilet ile işletilmesi halinde, moturlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olurlar." hükmüne yer verilmiştir.
Bu yasal düzenleme karşısında, kazaya karışan araçların meydana getirdikleri zararlardan araç sahiplerinin hukuken sorumlu olacağı ilkesi benimsenmiş ise de, bu araçların sahipleri tarafından herhangi bir sebeple yararlanılmasının bir başka kimseye devir edilmesi halinde (çok kısa bir süre olmamak kaydıyla) artık üzerindeki fiili hakimiyeti kalmaması ve bu sebeple ekonomik yönden de bir yararlanma olanağının bulunmaması durumlarında, o aracı kaza sırasında fiili hakimiyeti altında bulunduran ve ondan ekonomik yönden yararlanan kimsenin işleten sıfatıyla meydana gelen zarardan sorumlu tutulması gerekip, bunun sonucu olarak da araç malikinin sorumlu tutulmaması gerekecektir. Gerek doktrinde, gerekse ..."ın uygulamalarında, kiracının işleten sıfatının belirlenmesinde, kira sözleşmesinin uzun süreli olması gerekmektedir.
Somut olayda, davacının yaralanmasına sebep olan...plakalı araç davalı ... adına kayıtlıdır. Dava konusu kazaya ilişkin ceza dosyası arasında bulunan sözleşme örneğine göre... plakalı araç davalı ... tarafından işletilen ... Rent A Car tarafından kira sözleşmesi ile davalı ..."e 03.07.2012-05.07.2012 arası 2 günlük süre kiralanmış kaza 5.7.2012 günü meydana gelmiştir. Bu konuda sunulan deliller üçüncü kişileri bağlayabilecek nitelikte ve güçte değildir. Bu konuda ibraz edilen belge ve deliller değerlendirilirken, özellikle zarara uğrayanların haklarını halele uğratacak bir sonuç yaratılmaması gerekir.
Yukarıda açıklanan yasal düzenlemelerde göz önünde bulundurularak, davalı ... adına kayıtlı araç davalı ..."a 2 günlük süre ile kiralandığına göre, taraflar arasında yapılan kira sözleşmesinin uzun süreli ve 3.kişileri bağlayacak güçte bir kira sözleşmesi olarak kabul edilemez. Sonucunda işleten olarak araç malikinin olduğu kabul edilerek sorumluluğuna karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
4-Borçlar Kanunu’nun 47. maddesi hükmüne göre (6098 sayılı BK. md. 56), hakimin özel halleri göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği bir para tutarı adalete uygun olmalıdır. Manevi tazminat, zarara uğrayanda, manevi huzuru gerçekleştirecek ve tazminata benzer bir fonksiyonu da olan özgün bir nitelik taşır. Manevi tazminat bir ceza olmadığı gibi, mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. Zarar görenin zenginleşmemesi, zarar sorumlusunun da fakirleşmemesi gerekmektedir. Takdir edilecek miktarın, mevcut halde elde edilmek istenen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22.6.1976 günlü ve 7/7 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde de takdir edilecek manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden, hakim bu konuda takdir hakkını kullanır iken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.
Manevi tazminat zenginleşme aracı olmamakla beraber, bu yöndeki talep hakkındaki hüküm kurulurken olay sebebiyle duyulan acı ve elemin kısmen de olsa giderilmesi amaçlanmalı ve bu sebeple tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile birlikte olayın meydana geliş şekli de gözönünde tutularak, hak ve nesafet kuralları çerçevesinde bir sonuca varılmalıdır. Zira, Türk Medeni Kanununun 4. maddesinde, kanunun takdir hakkı verdiği hallerde hakimin hukuka ve hakkaniyete göre hükmedeceği öngörülmüştür.
Yukarıda belirtilen hususlar dikkate alındığında, davacılar lehine takdir olunan manevi tazminatın az olduğu görülmüş ve hakkaniyete uygun bir manevi tazminata hükmedilmek üzere kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı ..."in temyiz dilekçesinin süre yönünden REDDİNE, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacılar vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, (3) ve (4) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacılar ve davalı ..."e geri verilmesine 26.9.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.