20. Hukuk Dairesi 2015/10133 E. , 2016/11516 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı Hazine vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne duruşma isteminin giderden reddine karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
2004 yılında 3402 sayılı Kanun hükümleri uyarınca yapılan kadastro sırasında ... ili, ... ilçesi, ... köyü 102 ada 176 parsel sayılı ....341.551,68 m² yüzöçümündeki taşınmaz orman niteliği ile Hazine adına tespit edilmiştir.
Davacı Hazine; 102 ada 176 sayılı parselin dava dilekçesine ekli memleket haritasında (B) harfi ile işaretlenen kesiminin kadim mera olduğunu belirterek kadastro tespitinin iptal edilip mera niteliğiyle özel siciline yazılmasına karar verilmesi istemiyle dava açmıştır.
Mahkemece; davanın kısmen kabulüne, çekişmeli taşınmazın kadastro tespitinin iptal edilip fen bilirkişi raporunda (...) orman bilirkişi raporunda (B) harfi ile işaretlenen bölümünün mera niteliği ile Hazine adına tesciline, fen bilirkişi raporunda (...) orman bilirkişi raporunda (A) harfi ile işaretlenen kesiminin orman niteliği ile Hazine adına tapuya tesciline karar verilmiş, hükmün taraf vekillerince temyizi üzerine .... Hukuk Dairesinin ........2006 tarih 2006/10810 E. - 2006/13173 K. sayılı kararıyla Hazinenin temyiz itirazları reddedilip (A) harfi ile işaretlenen kesime yönelik hükmün onanmasına, Orman Yönetiminin temyiz itirazlarının kabulü ile (B) harfi ile işaretlenen kesim yönünden hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
Bozma kararında özetle; "...Mahkemece mera olduğuna karar verilen kesimin üzerinde ardıç ağaçlarının olduğu, memleket haritasındaki konumuna göre bu kesiminin bir bölümünün eski tarihli memleket haritasında iğne yapraklı orman ağacı işaretli alanda kaldığı gibi, kuzeyde yoldan sonra gelen arazininde ...-6 m boylu ardıç orman ile kaplı olması sebebiyle aynı niteliği taşıdığı izlenimini verdiği bu sebeple verilen kararın yerinde olmadığından yöreye ait en eski tarihli memleket haritası, hava fotoğrafları ve amenajman planı getirtilerek üç orman yüksek mühendisi ve bir fen elemanı marifetiyle yeniden yapılacak keşifte yöntemine uygun şekilde orman araştırması yapılması, sonucuna göre karar verilmesi..." gereğine değinilmiştir.
Mahkemece bozma kararına uyulduktan sonra ....04.2007 tarihinden bu yana keşif ara kararı oluşturulduğu halde, Hazinenin keşif giderlerini ödemediği, HMK"nın 291. maddesine aykırı hareket ettiği, davayı sürüncemede bıraktığı, eldeki davanın re"sen araştırma ilkesine tâbi davalardan olmadığı, usûlüne uygun keşif ara kararına uymayan davacının keşif deliline dayanmaktan vazgeçmiş sayılacağı, dosyadaki mevcut delillere göre bozma öncesinde mera olduğuna karar verilen kesimin üzerinde ardıç ağaçlarının olduğu, memleket haritasındaki konumuna göre bu kesiminin bir bölümünün eski tarihli memleket haritasında iğne yapraklı orman ağacı işaretli alanda kaldığı gibi, kuzeyde yoldan sonra gelen arazininde ...-6 m boylu ardıç orman ile kaplı olması sebebiyle aynı niteliği taşıdığı izlenimini verdiği, bu haliyle orman bütünlüğü içinde kaldığı, öncesi orman olan yerin üzerindeki bitki örtüsü kaldırılmış olsa dahi salt orman toprağının orman sayılan yerlerden olduğu gerekçesiyle davanın reddine, 102 ada 176 sayılı parselin tespit gibi tapuya tesciline karar verilmiş, hüküm davacı Hazine tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, kadastro tespitine ve orman kadastrosuna itiraza ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yörede 3402 sayılı Kanunun .... maddesi hükmüne göre yapılıp kesinleşmeyen orman kadastrosu vardır.
Mahkemece verilen karar usûl ve kanuna aykırıdır. Şöyle ki; mahkemece .../04/2007 tarihli oturumdan itibaren pek çok keşif ara kararı oluşturulmuş, ancak ... kez hava muhalefeti, ... kez bilirkişi temin edilemediği, ... kez kez adliyede tek hakim bulunduğu, iki kez başka mahkemelerin keşfinin bulunduğu, dört kezde keşif için başvuruda bulunulmadığı belirtilerek keşfin yapılamadığına ilişkin tutanaklar tutulmuştur. Bu durumda davacının HMK"nın 291. maddesine aykırı hareket ettiği, davayı sürüncemede bıraktığı da düşünülemez.
Diğer taraftan, kabule göre de davanın niteliği itibariyle bilirkişi incelemesi yaptırılması gerekli olduğu halde mahkemece oluşturulan keşif ara kararında keşifte dinlenecek bilirkişilerin isimleri ve ücretleri, bilirkişi ve taraflara keşif gününün haber verilebilmesi için gönderilecek davetiye giderleri de belirtilmemiştir. Dolayısıyla usûlünce oluşturulmuş keşif ara kararı da bulunmamaktadır.
Yargıcın dava konusu şeyi inceleyerek onun hakkında bütün duygularıyla bilgi edinmesi olarak tanımlanabilen keşif; taşınmazlarla ilgili davalarda, dava konusunun yerinde görülüp incelenmesi biçiminde gerçekleşir. Keşfe gidilebilmesi için mahkemenin bu konuda bir ara kararı oluşturması zorunludur. Bu kararda keşif giderlerinin, açıklıkla anlatılması; tanık dinlenip, bilirkişi incelemesi yapılacak ise bu hususun ve keşif günü ile saatinin belirtilmesi; bunun doğal sonucu olarak; hâkim, katip ve götürülecekse mübaşir için yol tazminatının, keşif isteyen taraftan keşif aracını bizzat sağlaması istenemeyeceğinden; mahkeme, yapacağı işe, süresine ve gideceği yere göre gerekli gördüğü aracı kendisi belirleyip, temin edeceğinden, araç için ödenecek para miktarının; keşifte dinlenecek bilirkişi ve tanıkların isimlerinin ve ücretlerinin; bilirkişi ve tanıklarla, gerekiyorsa taraflara keşif gününün haber verilebilmesi için gönderilecek davetiye giderlerinin gösterilmesi yanında, yatırılacak avansın tutarı ile yatıracak tarafın ekonomik gücü, keşif tarihi ve tebligatların ulaşması için geçecek süre gözetilerek keşif gününden önceye rastlayan bir tarihin belirlenmesi ve bunda Tebligat Kanunu ile Tebligat Tüzüğünün gözönünde tutulması zorunludur.
Anılan hususları tam olarak kapsamayan biçimde kurulan ara kararlarının sonuç doğurması olanağı bulunmamaktadır.
Bu durumda keşif giderinin yatırılması yönünde usulünce verilmiş keşif ara kararı da oluşturulmamıştır.
Mahkemece açıklanan hususlar gözetilmeksizin dosya kapsamına uygun düşmeyen gerekçe ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru değildir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı Hazine vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre diğer yönlerin bu aşamada incelenmesine yer olmadığına 30/.../2016 gününde oybirliği ile karar verildi.