17. Hukuk Dairesi 2015/1518 E. , 2017/8200 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
- K A R A R -
Davacılar vekili, davalı ... şirketi nezdinde zorunlu mali sorumluluk ... poliçesi ile kayıtlı bulunan ... plakalı aracın..."ın sevk ve idaresinde iken 06/05/2012 tarihinde aracın takla atması nedeniyle meydana gelen kazada müvekkillerinin oğlu ..."in ölümüne neden olduğunu, müvekkillerinin, murisin mirasçıları olduğunu, murisin 1994 doğumlu olduğunu ve müvekkillerinin tek çocukları olduğunu, murisin ölümü nedeniyle müvekkillerinin destekten yoksun kaldıklarını belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 50.000,00 TL"nin destekten yoksun kalma tazminatı olarak ve kaza tarihinden başlayarak işletilecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiş,09.07.2014 tarihinde ıslah ile talebini davacı ... için 32.605,48 TL, davacı ... için 26.691,96 TL olmak üzere toplam 59.297,44 TL"ye yükseltmiştir.
Davalı vekili davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, iddia, savunma, toplanan delillere ve benimsenen bilirkişi raporuna göre, davanın kabulü ile, davacı ... için 32.605,48 TL, davacı ... için de 26.691,96 TL olmak üzere toplam 59.297,44 TL"nin davalı ... şirketi daha evvel temerrüde düşürülmediğinden dava tarihi olan 11/06/2013 tarihinden itibaren işleyecek olan yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacılara verilmesine, (sorumluluğun poliçe ile sınırlı olmasına), karar verilmiş; hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde ve özellikle, oluşa uygun olarak düzenlenen uzman bilirkişi raporunda belirtilen maddi tazminata ilişkin hesaplamanın (aşağıda 2 nolu bentte belirtilen hususlar dışında) hükme esas alınmasında bir usulsüzlük bulunmamasına göre, davalı vekilinin yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2-Dava, davacıların murisinin ölümü nedeni ile 6098 sayılı TBK m. 53 gereğince destekten yoksun kalma tazminatı istemine ilişkindir.
Bir insanın ölümü hukukî anlamda bir zarar olmamakla beraber, bu yüzden yine de bazı zararlar meydana gelmiş olabilir. İşte 6098 sayılı TBK 53/3.maddesinin öngörmüş olduğu hal, ölüm sonucu vukua gelen bir kısım zararların tazminini hükme bağlamaktadır. Bu hükme göre, ölenin yardımından faydalananlar, bu yüzden yoksun kaldıkları faydayı, tazminat olarak sorumludan isteyebilirler. Buna “destekten yoksun kalma tazminatı” denir. Yasa metninden de anlaşılacağı gibi destekten yoksun kalma tazminatının konusu, desteğin yitirilmesi nedeniyle yoksun kalınan zarardır. Buradaki amaç, destekten yoksun kalanların desteğin ölümünden önceki yaşamlarındaki sosyal ve ekonomik durumlarının korunmasıdır. Olaydan sonraki dönemde de, destek olmasa bile, onun zamanındaki gibi aynı şekilde yaşayabilmesi için muhtaç olduğu paranın ödettirilmesidir. Yani haksız bir eylem sonucu desteğini yitiren kimse BK"nın 53/3. maddesine dayanarak uğradığı zararın ödetilmesini isteyebilir.
Destekten yoksun kalma zararının hesabında, destekten yoksun kalanlara müteveffanın sağlığında sağlamış olduğu yardımın miktarı belirlenmelidir. Ölenin parasal veya bedensel destekliğinin derecesi ile bundan yoksun kalanların tazminat isteklerinin ölçüsü ya da hesaplama yöntemi konusunda öğretide görüş birliği yoktur. Gerçek yardım miktarının yeterli delillerle ispat edilemediği durumlarda yargıç, takdir hakkını kullanarak yardım miktarını belirleyebilecektir. Bu belirlemede destek ile destek olunan kimse arasındaki yakınlığın derecesi, aralarındaki manevi bağ, davacıların yaşları, dahil oldukları sosyal ve ekonomik çevre, yaşam standartları, cinsiyetleri gibi bakım ilişkisine ve miktarına etkili olabilecek unsurlar da göz önünde bulundurulacaktır. Hayatın olağan akışı içinde, destek sayılan kimsenin baktığı kimselere gelirini belli paylara bölerek baktığı pek söylenemese de tazminat hesabında bir paylaştırma yapmak zorunlu hale gelmektedir.
Buna göre öncelikle gelirin tamamının, yardım görenlere tahsis olunmuş varsayılamayacağı, ölenin gelirinden bir bölümünü kendisine ayıracağı, bu tahsisten vazgeçilemeyeceği ve bu suretle yardımın (payların) geliri yutmaması ilkesi dikkate alınmalıdır. Ayrıca ölenin kendi geçim masraflarından artan miktarın tamamının (hiçbir tasarruf düşüncesine yer bırakmadan) destek görenlere dağıtılması da kabul olunamaz. Öte yandan, destek görecek kimselere ayrılacak miktar da, bunların ihtiyaçlarının toplamı kadar olmalıdır.
Somut olayda, destekten yoksun kaldığını iddia eden davacılar, müteveffanın annesi ve babası olup, mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda desteğin evlenme ihtimali ve sonrasında çocuk sahibi olacağı değerlendirilmeden müteveffanın
sağlığında sağlamış olduğu yardımın miktarı anne baba birlikte iken %15"er, davacı babanın destekten çıkması sonrası davacı anne için %20 oranında desteklik payı olarak ayrılmıştır.
..., destek bekar olarak vefat etmiş olup, hayatın olağan akışına göre ileride evleneceği ve en az iki çocuk sahibi olacağı kabul edilerek, desteğin evleninceye kadar gelirinin yarısını kendi ihtiyaçları, yarısını da anne ve babası için ayıracağı varsayılarak bu dönemde desteğe iki anne ve babaya birer pay vermek suretiyle desteğin tüm gelirine oranlandığında evlenmeden önceki dönem içinde anne ve babaya bilirkişi raporunda olduğu gibi %25"er pay verilmesi gerektiği ancak desteğin ileride evlenmesi ile birlikte desteğe iki, eşe iki, anne ve babaya birer pay vererek yine desteğin tüm gelirinin oranlanarak anne ve babaya %16’şar pay ayrılması, desteğin bir çocuğunun olması durumunda iki pay desteğe, iki pay eşe, bir pay çocuğa ve birer pay anne ve babaya ayrılmak suretiyle desteğin tüm gelirine oranlandığında anne ve baba için %14’er pay verilmesi, daha sonra ikinci çocuğun doğacağı varsayılarak bu kez desteğe iki, eşe iki, çocukların her birine birer ve anne ve babaya birer pay verilerek desteğin tüm gelirine oranlanarak anne ve babaya 12,5’er pay verilmesi, daha sonra anne ve babadan yaşam tablosuna göre hangisi destekten çıkacaksa kalan kişiye diğerinin payının ilave edilerek destek tazminatlarının varsayımsal hesabının yapılması gerekirken, Dairemiz kriterlerine uygun olmayan hesaplama yapan bilirkişi raporunun hükme esas alınmış olması bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalıya geri verilmesine 26.9.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.