18. Ceza Dairesi 2015/18143 E. , 2016/3159 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Ceza Mahkemesi
SUÇ : Kişilerin huzur ve sükununu bozma
HÜKÜM : Beraat
KARAR
Yerel Mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle, başvurunun süresi ve kararın niteliği ile suç tarihine göre dosya görüşüldü:
Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.
Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede başkaca nedenler yerinde görülmemiştir.
Ancak;
Katılan ..."in yargılamanın tüm aşamalarında değişmeyen beyanları ile sanığı daha önceden tanımadığını ifade etmesi, yapılan yargılamada katılanın sanığa suç isnat etmesini gerektirecek bir sebebin tespit edilememiş olması karşısında, katılanın olay günü sanığın aracı ile ısrarla kendisini takip ederek laf attığını söylemesi şeklindeki beyanına itibar edilmeyerek eksik inceleme ve yetersiz gerekçe ile yazılı şekilde beraat kararı verilmesi,
Kanuna aykırı ve O Yer Cumhuriyet Savcısının temyiz nedenleri yerinde görüldüğünden, tebliğnamedeki görüşe uygun olarak HÜKMÜN BOZULMASINA, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın esas mahkemesine gönderilmesine, 22/02/2016 tarihinde oy çokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY
Sanık hakkında yerel mahkemece kişilerin huzur ve sükununu bozma suçundan hükmedilen beraat kararının katılan beyanına itibar edilmeyerek eksik inceleme ve yetersiz gerekçeyle yazılı şekilde beraat hükmü kurulduğu gerekçesiyle bozulmasına ilişkin sayın çoğunluğun kararına aşağıdaki gerekçelerle katılmıyorum.
Yasa yollarından olan Yargıtay temyiz incelemesinin kapsamı mutlak bozma nedenleri bakımından yürürlükteki 1412 sayılı CMUK"nun 308. maddesi ile belirlenmiş/sınırlandırılmıştır. Nisbi bozma nedenleri ise sınırlandırılmamış olmakla birlikte hukuka aykırılığa konu delil hükme esas alınmış yada hükmü etkilemişse bozma nedeni olmaktadır. Yerel Mahkemece yapılan yargılama ve toplanan delillere göre varılan vicdani kanaat sonucu kabul edilen sübut, deliller değerlendirilip üstün tutma gerekçeleri gösterilmiş ise kanuna muhalefet olarak nitelendirilemez. Yargıtay bu konuda CMUK"nun 308/7. maddesi uyarınca gerekçe denetimi yapacaktır. Çünkü, delillerle yüzyüze gelen bizzat duruşmayı yapan yerel mahkemedir. Hangi delile neden üstünlük tanıdığı, hangi delile neden itibar etmediğini akıl, mantık ve bilim ölçülerine uygun olarak tartışan yerel mahkemede oluşan kanaat üstün tutulmalıdır. Sübuta ilişkin vicdani kanaat, Anglo-Sakson hukukunda uygulama yeri bulan jürinin vicdanında oluşmaktayken bizdeki sistemde"Türk Milleti" adına yargılama yapan hâkimin vicdanında oluşmaktadır. Zira; örneğin tanıkları dinleyen, onların ses tonunu hissederek duyan, mimiklerini gören, huzurun avantajını yaşayan yerel mahkeme hâkimidir. Bir olayda sağlıklı sesli görüntülü kamera kayıtları varsa, aynı zamanda tanık beyanları da olduğu durumlarda yerel mahkeme tanık beyanına üstünlük tanırsa ne olacaktır? Yukarıda da belirtildiği gibi mahkeme delilleri değerlendiriken bilimsel delile taktiri delil olan tanık anlatımına üstünlük tanımalıdır. Deliller değerlendirilirken akıl, mantık ve bilimin ışığında yürünmeli, bu hususlar temyiz incelemesinde gerekçe denetimi ile yapılmalıdır. Aksi görüş yerel mahkemelerin fonksiyonunu delil toplamaya indirgeyecektir.
Yargıtay denetimi, hukuk kurallarının tüm ülkede aynı şekilde yorumlanıp uygulanmasını amaç edinmiş olup suç nitelemesine imkan verdiği gözönüne alındığında CMUK"nun 322/1. maddesindeki düzenleme nasıl anlaşılmalıdır? Bir olayda niteleme yetkisi varsa bu aynı zamanda niteliksizi belirleme yetkisini de içerdiğinden yapılan yargılamada oluş belirlenmiş, mahkeme bu oluşu suç olarak değerlendirmiş ancak o eylem suç değilse Yargıtay yerel mahkeme kararını beraat kararı verilmesi gerekçeyle bozacaktır. Bu, yerel mahkemenin vicdanında oluşan sübutun değil, oluşun suç niteliği taşımadığını belirlemekten ibarettir.
Bu açıklamalar ışığında somut olaya baktığımızda; sanığın üzerine atılı mağdura karşı huzur ve sükunu bozma suçu yönünden yüzyüze yargılamayı yapan Yerel Mahkeme beraat kararı verirken lehe ve aleyhe beyanları değerlendirmiş üstün tutma gerekçelerini akıl, mantık kuralları içinde göstermiştir. Yerel Mahkemenin mağrur beyanına değil sanık savunmasına üstünlük tanıdığını kararında tartışmıştır. Yerel Mahkemenin gerekçesi yeterli olup eksik kovuşturma da bulunmamaktadır. Açıkladığım bu gerekçelerle Yerel Mahkemenin kararının onanması düşüncesinde olduğumdan sayın çoğunluğun bozmaya ilişkin görüşüne katılmıyorum.