9. Hukuk Dairesi 2014/21186 E. , 2015/20334 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : ................ . ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ (İŞ)
DAVA : Davacı, kıdem tazminatı, ihbar tazminatı ve kötüniyet tazminatı alacaklarının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Yerel mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
A) Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, açıklama dilekçesi ile, müvekkilinin davalı kurumda 08.05.2000 tarihinde çalışmaya başladığını, 15.01.2002 tarihine kadar olan çalışmasının sigortaya bildirilmediğini, bu dönemde maaşlarının çekle banka vasıtasıyla ödendiğini, davacının davalı kurumda daha sonra da 16.01.2002 tarihinden 03.12.2002 tarihine ve 31.03.2003 tarihinden 09.12.2003 tarihine kadar zincirleme sözleşmelerle toplam 1 yıl 6 ay 25 gün daha çalıştığını, davacının davalı kurumda toplam çalışmasının 3 yıl 3 ay 2 gün olduğunu, davacının aynı zamanda Genel İş Sendikası üyesi olduğunu, davacının 09.12.2003 tarihinde iş akdine son verilmesinin haksız ve kötüniyetli olduğunu, zira fesih işleminin davacının ücretinin ödenmemesi üzerine İş Kanununun 34. maddesine göre işe gitmeme hakkını kullanmasından ve sendikadan istifa etmemekte direnmesinden kaynaklandığını, bunun dışında davacı ve bir kısım arkadaşının iş akdini bu şekilde sona erdiren işverenin işyerine aynı işi görecek yeni işçiler aldığını, bu işçilerin halen çalıştığını, iş hukuku uygulamasında geçici işçilik şeklinde bir kavrama yer verilmediğini, davacının davalı kurumda diğer arkadaşları gibi zincirleme sözleşmelerle çalıştığını, bu nedenle kendisinin belirli süreli hizmet sözleşmesi ile çalıştığını söylemenin mümkün olmadığını, dolayısıyla kıdem ve ihbar tazminatına da hak kazandığını, davacının iş akdinin haksız ve kötüniyetle feshi nedeniyle yasadan ve Toplu İş Sözleşmesinden doğan alacakları bulunduğunu iddia ederek kıdem, ihbar ve kötüniyet tazminatı alacaklarının faiziyle tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
B) Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili, belirli süreli işçi olarak 16.01.2002-03.12.2002 tarihleri ile 31.03.2003-08.12.2004 tarihleri arasında çalıştığını, belirli süreli olduğu için süre sonunda iş akdinin sona erdiğini, bu sürelerin valilikçe verilen vizeye göre belirlendiğini, kendisinin de bunu bildiğini, kötüniyetle işine son verilmediğini, bu nedenle kötüniyet tazminatı talep edemeyeceğini, aynı şekilde ihbar tazminatı da talep edemeyeceğini, iş akdi belirli süreli olduğu için iş akdinin ne zaman sona ereceğinin zaten belli olduğunu ve işçi tarafından bilindiğini, ihbar tazminatının 4857 Sayılı Yasanın 17nci madde hükmü çerçevesinde belirsiz süreli işçilere ödenen bir tazminat olduğunu, istenilen tazminat miktarlarının da gösterilmesi gerekirken gösterilmediğini, onun için bu konuda beyanda bulunma haklarını saklı tuttuklarını savunarak davanın reddini talep etmiştir.
C) Yerel Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, davacının davalı belediyede 08.05.2000 tarihinden 09.12.2003 tarihine kadar çalıştığı, ancak son dönemde belediyenin itfaiye garajında çalışan davacı da dahil olmak üzere işçilerin maaşlarının 1/3"ünü ödediği, geri kalan kısmını ödemediği, bunun üzerine bu işçilerin bir araya gelerek işe gittiği, ancak iş yapmama kararı aldıkları, o dönemdeki belediye başkanının da bu duruma sinirlenerek ben size gösteririm diyerek çalışanları tehdit edip, daha sonra da davacı da dahil olmak üzere belediyeden yaklaşık 30-35 işçiye toplu olarak çıkış verdikleri, böylece davacının iş akdinin haksız ve kötüniyetli olarak feshedildiği gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile kıdem, ihbar ve kötüniyet tazminatı alacaklarının tahsiline karar verilmiştir.
D) Temyiz:
Karar davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
E) Gerekçe:
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delilerle kararın dayandığı yasal gerektirici nedenlere göre davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Uyuşmazlık, taraflar arasındaki ilişkide kötüniyet tazminatının koşullarının oluşup oluşmadığı noktasında toplanmaktadır.
Belirsiz süreli iş sözleşmesinin taraflarca ihbar öneli tanınmak suretiyle ya da ihbar tazminatı ödenerek her zaman feshi mümkün ise de, bu hakkın da her hak gibi Medenî Kanunun 2 nci maddesi uyarınca dürüstlük ve objektif iyiniyet kurallarına uygun biçimde kullanılması gerekir. Aksi takdirde fesih hakkının kötüye kullanılmış olduğundan söz edilir.
Fesih hakkını kötüye kullanan işveren, 4857 sayılı İş Kanununun 17 nci maddesi uyarınca, bildirim sürelerine ait ücretin üç katı tutarında tazminat ödemek zorundadır. Bahsi geçen tazminata uygulamada kötüniyet tazminatı denilmektedir.
Kötü niyet tazminatına hak kazanma koşulları ve tazminat miktarının hesaplanması açısından, 4857 sayılı Yasada önemli değişiklikler öngörülmüştür. Yasanın 17 nci maddesinin altıncı fıkrasının açık hükmü gereğince, iş güvencesi kapsamında olan işçiler yönünden kötüniyet tazminatına hak kazanılması mümkün değildir.
1475 sayılı Yasada, “işçinin sendikaya üye olması, şikâyete başvurması” gibi sebepler ileri sürülerek iş sözleşmesinin sonlandırılması, kötüniyetin varlığı açısından örnekseme biçiminde sayıldığı halde, 4857 sayılı Yasada genel anlamda fesih hakkının kötüye kullanılmasından söz edilmiştir. Maddenin gerekçesinde de belirtildiği üzere, işçinin işvereni şikâyet etmesi, aleyhine dava açması veya tanıklık yapması nedenlerine bağlı fesihlerin kötü niyete dayandığı kabul edilmelidir.
Tazminat miktarının belirlenmesi de Yasa ile açıklığa kavuşturulmuş, “kötüniyet tazminatının” ihbar önellerine ait ücretin üç katı tutarında olacağı belirtilmiş ve ayrıca ihbar tazminatının da ödeneceği hüküm altına alınmıştır.
Yasanın 17nci maddesinin son fıkrasındaki düzenleme kötüniyet tazminatını da kapsamakta olup, bu tazminatın hesabında da işçiye ücreti dışında sağlanmış para veya para ile ölçülebilir menfaatler dikkate alınmalıdır (Yargıtay 9.HD. 12.6.2008 gün 2007/21422 E, 2008/ 15336 K).
Somut olayda;
Davacı işçinin kıdeminin 6 aydan fazla olduğu, davalı işyerinde çalışan işçi sayısının da 30’dan fazla olduğu ve bu nedenle işgüvencesi kapsamında bulunduğu ve iş güvencesi kapsamında olan işçinin kötüniyet tazminatı talep edemeyeceği anlaşıldığından, buna ilişkin talebin reddi gerekirken, kabulü hatalı olup, bozmayı gerektirmiştir.
F) Sonuç:
Hükmün yukarıda açıklanan nedenle BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 03.06.2015 tarihinde oybirliği ile karar verildi.