23. Hukuk Dairesi 2011/4884 E. , 2012/1890 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hüküm süresi içinde davalılardan ..., ..., ... vekillerince duruşmalı olarak temyiz edilmiştir. 5219 Sayılı Kanun ile yapılan değişiklik sonucu HUMK"nun 438/I. maddesindeki parasal sınır, 5236 sayılı Kanunun 19’uncu maddesiyle HUMK’na eklenen Ek-Madde 4’te öngörülen yeniden değerleme oranı da dikkate alındığında 2011 yılı için 15.620,0TL’dir
Temyize konu 15.07.2011 tarihli kararda dava değerinin 15.000,00 TL olması nedeniyle, duruşma isteğinin miktar yönünden reddiyle incelemenin evrak üzerinde yapılmasına karar verildikten ve temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
-KARAR-
Davacı vekili, müvekkili kooperatifin eski yönetim ve denetim kurulu üyeleri olan davalıların, kooperatif üyesi olmayan iki kişinin arsasını kooperatife ait gibi göstererek, 108 konut yerine 110 konut için inşaat ruhsatı alıp, 2 konut giderini kooperatif kasasından ödediklerini ileri sürerek, şimdilik 15.000,00 TL. temerrüt faiziyle birlikte tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalılar, davacı kooperatif ile dava dışı arsa malikleri ... ve... arasında 13.11.1992 tarihli inşaat sözleşmesi imzalanıp kooperatifin 110 konut yapmayı ve 55"ini arsa maliklerine vermeyi taahhüt ettiğini, sözleşmeden sonra parsellerin ifraz gördüğünü, arsa maliklerinin 2670 nolu parseli sözleşmeden sonra dava dışı ... ve ...a satıp tapuda devrettiğini, bu kişilere verilen 2 konutun da ilk sözleşmede arsa maliklerine verilmesi kararlaştırılan konutlar arasında olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, dava konusu 557-558-559 parsel sayılı taşınmazlar üzerine 110 konut yapılması ve bunun % 50 sine karşılık gelen 55 adet konutun arsa sahiplerine bırakılmasına karar verildiği, dava konusu iki adet bağımsız bölümün bulunduğu arsanın sözleşme tarihinden sonra dava dışı ... ve ...’a satıldığı, daha sonra taşınmazda tevhit ve ifraz işlemi yapılmak suretiyle taşınmazın 2670, 2671 ve 2672 parsel numaralarını aldığı, bundan sonra 2671 parsel için aynı tarihte 65 ve 63 adet konut yapımı için iki adet farklı inşaat ruhsatı alınmış olduğu, 2670 parsel sayılı taşınmazı satan arsa sahipleri ile bu taşınmaz üzerine yapılacak inşatla ilgili 02.04.1993 ve 14.04.1993 tarihli iki adet protokol
düzenlendiği, taraflar arasındaki sözleşme gereğince kooperatif tarafından 2670 parsel üzerine iki adet, 2671 parsel üzerine 63 adet, 2672 parsel üzerine ise 45 adet olmak üzere toplam 110 adet konut inşa edildiği, arsa sahiplerine bırakılması kararlaştırılan 2670 parsel üzerindeki iki adet bağımsız bölümün 3. şahıslara satıldığı ancak sözleşme gereğince ve halefiyet kuralları gereğince davacı kooperatifin bu inşaatları tamamlama yükümlülüğünün devam ettiği gerekçesiyle davanın reddine dair verilen karar, Yargıtay 11. Hukuk Dairesi"nin 29.11.2010 tarih 2009/6152 Esas, 2010/12110 Karar sayılı kararı ile tapuda taşınmazı devralan 3. kişilerin kat karşılığı inşaat sözleşmesi bakımından kendi taşınmazlarını kooperatife devretmedikleri halde kendilerine 2 adet konut yapılması işinin, kooperatif bakımından tamamen karşılıksız bir işlem oluşturduğu, bu hususlar gözden kaçırılarak dava dışı 3. kişilerin arsa maliklerinin halefi olduğu, kooperatifin bu inşaatları tamamlama yükümlülüğünün devam ettiği gerekçesiyle bozulmuştur.
Mahkemece bozma ilamına uyularak kooperatifin davalıların yanıtması sonucu sözleşme dışı fazladan yaptığı iki adet taşınmazın dava tarihindeki yapı maliyet bedellerinin 16.000,00"er TL. olduğu, karşılıksız kazanç olması sebebiyle davacı kooperatifin bu miktarda davalılardan alacağı bulunduğu,taleple bağlı kalınması gerektiği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararı, davalılardan ..., ... ve ... vekili ile davalı ... mirasçıları ve vekilleri temyiz etmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ve davalı ... mirasçılarının süresinde olan temyizinden sonra vekilin verdiği temyiz dilekçesinin süresinde olmamasına ve mirasçıların kararı zamanaşımı yönünden temyiz etmemiş bulunmalarına göre, davalı ... mirasçılarının tüm, diğer davalılar vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazları yerinde değildir.
2- Zamanaşımı def"i ilk itirazlardan değil ise de, kural olarak süresinde verilen cevap dilekçesinde ileri sürülmelidir.Cevap süresi geçtikten sonra ileri sürülmesi halinde dinlenebilmesi, davacının savunmanın genişletilmesine hemen itirazda bulunmamasına ya da esas hakkında beyanda bulunarak bu savunmayı zımnen benimsemesine bağlıdır.
Öte yandan, temyiz veya karar düzeltme dilekçesinde hükmün verilmesinden önceki döneme ait yeni vakıalar ileri sürülemeyeceğinden, davalı, temyiz veya karar düzeltme aşamasında davacının rızası olsa dahi savunmasını genişletemez.Yani, hükmün verilmesinden önce var olup da hüküm mahkemesindeki yargılamada bildirmediği vakıaları temyiz veya karar düzeltme aşamasında ileri süremez. Fakat, hüküm Yargıtay tarafından bozulur ve mahkeme bozmaya uyarsa, bunun üzerine yargılamaya devam edileceğinden, davalı, bozmadan sonraki yargılama sırasında da savunmasını genişletebilir.(bkz: Prof. Dr. Baki Kuru, Hukuk Muhakemeleri Usulü, 6. Baskı, s.1837 )
Somut olaya gelince, diğer davalılardan ..., ... ve ... vekili, son bozma ilamına yönelik (red ile sonuçlanan) karar düzeltme dilekçesinde ilk kez sunduğu ve bozma sonrası yargılama sırasında tekrarladığı 23.06.2011 havale tarihli dilekçesinde, sorumluluk davalarında öngörülen zamanaşımı süresinin geçtiğini savunarak, zamanaşımı def"inde bulunmuş, yine takip eden celsede dilekçesini tekrar etmiştir. Dosya içerisinde anılan davalılar vekilinin zamanaşımı def"ine ilişkin dilekçesinin davacı tarafa tebliğine
ilişkin bir belgeye rastlanmamıştır. Yukarıda açıklanan ilkeler ve açıklamalar çerçevesinde inceleme yapılması, mahkemece dilekçenin davacı tarafa tebliğ edilip edilmediği, tebliğ edilmiş ise davacının savunmanın genişletilmesine açıkça karşı çıkıp çıkmadığı, savunmanın genişletilmesine bir süre karşı koymamak suretiyle zımnen benimseyip benimsemediği üzerinde durularak, zamanaşımı def"i hakkında bir karar verilmesi gerekirken, bu yönden eksik incelemeye dayalı olarak yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalılardan ... mirasçılarının tüm, diğer davalılar vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, diğer temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün davalılardan Yaşar, Muharrem ve Mehmet yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 12.03.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.