12. Ceza Dairesi 2016/345 E. , 2016/12931 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :Asliye Ceza Mahkemesi
Suçlar : Haberleşmenin gizliliğini ihlal, kişiler arasındaki konuşmaların dinlenmesi ve kayda alınması, özel hayatın gizliliğini ihlal
Hükümler : 5187 sayılı Basın Kanunu"nun 26 ve CMK"nın 223/8. maddeleri gereğince düşme
Haberleşmenin gizliliğini ihlal, kişiler arasındaki konuşmaların dinlenmesi ve kayda alınması, özel hayatın gizliliğini ihlal suçlarından sanık hakkındaki davaların düşmesine ilişkin hükümler, katılan vekili tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:
... Gazetesinin 26.02.2014 tarihli nüshasının 1. sayfasındaki “Türkiye, Bu Ses Kayıtlarını Konuşuyor” ve 13. sayfasındaki “İşte CHP liderinin Meclis"te dinlettiği ve Başbakan"a ait olduğu iddia edilen tapeler:” başlıkları altında yayımlanan haberden dolayı anılan gazetenin sorumlu müdürü olan sanığın, haberleşmenin gizliliğini ihlal, kişiler arasındaki konuşmaların dinlenmesi ve kayda alınması, özel hayatın gizliliğini ihlal suçlarını işlediğinin iddia edildiği olayda,
Katılan vekilinin 18.03.2014 havale tarihli şikayet dilekçesinin ardından başlatılan adli soruşturma sonunda, Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından 25.06.2014 tarihinde kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildiği ve bu karara katılan vekili tarafından itiraz edilmesi üzerine mercii Bakırköy 2. Sulh Ceza Hâkimliğinin 08.09.2014 tarihli, 2014/628 değişik iş numaralı kararıyla 25.06.2014 tarihli kovuşturmaya yer olmadığına dair kararın kaldırılmasını müteakip, sanık hakkında 26.09.2014 tarihinde mahkemece kabul edilen 25.09.2014 tarihli iddianamenin düzenlendiği,
5187 sayılı Basın Kanunu"nun, 05.07.2012 tarihli Resmi Gazete"de yayımlanarak yürürlüğe giren 6352 sayılı Yargı Hizmetlerinin Etkinleştirilmesi Amacıyla Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması ve Basın Yayın Yoluyla İşlenen Suçlara İlişkin Dava ve Cezaların Ertelenmesi Hakkında Kanun"un 77. maddesiyle yapılan değişiklikten sonraki 26. maddesinin 1. fıkrasına göre, basılmış eserler yoluyla işlenen suçlarla ilgili ceza davalarının günlük süreli yayınlar yönünden dört ay, diğer basılmış eserler yönünden altı ay içinde açılması gerektiği ve dava açma süresinin hak düşürücü nitelikte olduğu, aynı maddenin 2. fıkrasında bu sürelerin, basılmış eserlerin Cumhuriyet Başsavcılığına teslim edildiği tarihten itbaren başlayacağı, teslim edilmemesi halinde suçu oluşturan fiilin Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından öğrenildiği tarihin esas alınacağı, maddenin 5. fıkrasında ise kovuşturulması şikayete bağlı suçlarda dava açma süresinin, suç için kanunun öngördüğü dava zamanaşımı süresini aşmamak şartıyla, suçun işlendiğinin öğrenildiği tarihte başlayacağı hükümlerine yer verildiği,
İncelenen dosyada, iddiaya konu haberin yayımlandığı “...” gazetesi günlük süreli yayınlardan olup, dört aylık hak düşürücü süre içerisinde davanın açılması gerektiği, şikayete konu haberin Cumhuriyet Başsavcılığınca daha önce öğrenildiğine ilişkin belge ya da bilgi bulunmaması karşısında, katılan vekilinin 18.03.2014 havale tarihli dilekçesi ile haberin Cumhuriyet Başsavcılığınca öğrenildiği ve dört aylık dava açma süresinin de bu tarihte başladığı, Basın Kanunu"nun 26. maddesinin 6. fıkrasının ilk cümlesindeki, “Kamu davasının açılması izin veya karar alınmasına bağlı olan suçlarda, izin veya karar için gerekli başvurunun yapılmasıyla dava açma süresi durur.” hükmünün, sadece kamu davasının açılması izin veya karar alınmasına bağlı olan suçlarda uygulanabilecek bir düzenleme olduğu dikkate alındığında, Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığının 25.06.2014 tarihli kovuşturmaya yer olmadığına dair kararına katılan vekili tarafından 21.07.2014 tarihli dilekçeyle yapılan itiraz üzerine mercii Bakırköy 2. Sulh Ceza Hâkimliğince verilen 08.09.2014 tarihli karar tarihine kadar dava açma süresinin durduğunun kabul edilemeyeceği ve 25.09.2014 tarihinde düzenlenip, 26.09.2014 tarihinde mahkemece kabul edilen iddianameye dayalı olarak açılan davaların dört aylık süre geçtikten sonra açıldığı anlaşılmakla,
Kovuşturma koşulunun gerçekleşmediği gözetilerek, Basın Kanunu"nun 26 ve CMK"nın 223/8. maddeleri uyarınca, sanık hakkındaki davaların düşmesine ilişkin yerel mahkemenin kararında bir isabetsizlik görülmemiştir.
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanık hakkındaki davaların kovuşturma koşulu olan dört aylık süre içinde açılmamasından dolayı düşmesine ilişkin hükümlerde bir isabetsizlik görülmediğinden, katılan vekilinin somut olay adeletine uygun düşmeyen kararın bozulması gerektiğine ilişkin temyiz itirazlarının reddiyle, hükümlerin isteme uygun olarak ONANMASINA, 23.11.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.