Abaküs Yazılım
18. Ceza Dairesi
Esas No: 2015/32121
Karar No: 2016/3126
Karar Tarihi: 22.02.2016

Kasten yaralama ve hakaret - Yargıtay 18. Ceza Dairesi 2015/32121 Esas 2016/3126 Karar Sayılı İlamı

 

 

18. Ceza Dairesi         2015/32121 E.  ,  2016/3126 K.
"İçtihat Metni"

KARAR
Kasten yaralama ve hakaret suçlarından sanık ..."nin, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu"nun 86/2, 29. 125/1, 62 ve 52/2. maddeleri gereğince iki defa 1.500,00 Türk lirası adlî para cezası ile cezalandırılmasına dair Derik Sulh Ceza Mahkemesinin 26/02/2007 tarihli ve 2006/35 esas, 2007/10 sayılı kararının, Adalet Bakanlığı tarafından kanun yararına bozulmasının istenilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı"nın 17.04.2015 tarih ve 127501 sayılı istem yazısıyla dava dosyası Dairemize gönderilmekle incelendi:
İstem yazısında: “1) Sanığa yüklenen yaralama ve hakaret suçlarına İlişkin olarak kararın gerekçe ve hüküm kısmında asgari hadden uzaklaşıldığına dair bir ibare bulunmaması karşısında, her ne kadar hakaret suçundan hüküm kurulurken, yaralama suçunun aksine "takdiren" ifadesi kullanılmışsa da, hakaret suçundan fazla ceza vermeyi gerektirecek kanuni ve yeterli hiçbir gerekçe gösterilmediği cihetle, 06/12/2006 tarihli ve 5560 sayılı Kanun ile 5237 sayılı Kanun’un 61. Maddesine eklenen "Adli para cezasının seçimlik ceza olarak öngörüldüğü suçlarda bu cezaya ilişkin gün biriminin alt sınırı, o suç tanımındaki hapis cezasının alt sınırından az; üst sınırı da, hapis cezasının üst sınırından fazla olamaz." şeklindeki 9. fıkranın suçların işlendiği 30/06/2006 tarihi itibarıyla henüz yürürlükte olmadığı anlaşılmakla, anılan suçlar bakımından para cezasının seçimi durumunda 5237 sayılı Kanun’un 52/1. maddesi uyarınca beş gün adli para cezası üzerinden hüküm kurulması gerektiğinin gözetilmemesinde,
2) Adı geçen sanığın üzerine atılı yaralama suça bakımından mağdur .........."da meydana gelen yaralanmanın kızarıklık ve ekimoz düzeyinde olup, hakaret suçu bakımından da oluşmuş maddi bir zarar bulunmaması karşısında, sanığın sabıka kaydının olmaması da göz önüne alınarak 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu"nun 231. maddesi uyarınca sanık hakkında kurulan hükümlerin açıklanmasının geri bırakılıp bırakılmayacağı hususunda bir değerlendirme yapılmamasında; isabet görülmemiştir.” denilmektedir.
Hukuksal Değerlendirme:
1- Hükmün açıklanmasının geri bırakılması hususunun tartışılmamasına ilişkin olarak:
5271 sayılı CMK’nın 231. maddesinde düzenlenen “hükmün açıklanmasının geri bırakılması” müessesesinin uygulanabilmesi için öncelikle,
- Sanık hakkında kurulan mahkûmiyet hükmünde, hükmolunan cezanın iki yıl veya daha az süreli hapis veya adli para cezasından ibaret olması,
- Suçun CMK’nın 231. maddesinin 14. fıkrasında yazılı suçlardan olmaması,
- Sanığın daha önce kasıtlı bir suçtan mahkûm olmamış bulunması,
- Sanığın hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına itiraz etmemesi,
- Suçun işlenmesiyle mağdurun veya kamunun uğradığı zararın, aynen iade, suçtan önceki hale getirme veya tamamen giderilmesine ilişkin koşulların birlikte gerçekleşmesi gerekmektedir.
Anılan bu objektif koşulların gerçekleşmesi ile birlikte ayrıca “Mahkemece, sanığın kişilik özellikleri ile duruşmadaki tutum ve davranışları göz önünde bulundurularak yeniden suç işlemeyeceği hususunda kanaate varılmasına” ilişkin takdire dayalı subjektif koşulun da gerçekleşmesi halinde “hükmün açıklanmasının geri bırakılması” müessesesinin uygulanması olanağı bulunmaktadır.
Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 16/02/2010 tarih ve 4/253-28 sayılı kararında da belirtildiği üzere, “sanık hakkında kurulan mahkûmiyet hükmünün hukuki bir sonuç doğurmamasını ifade eden ve doğurduğu sonuçlar itibariyle karma bir özelliğe sahip bulunan hükmün açıklanmasının geri bırakılması kurumu, denetim süresi içinde kasten yeni bir suçun işlenmemesi ve yükümlülüklere uygun davranılması halinde, geri bırakılan hükmün ortadan kaldırılarak kamu davasının 5271 sayılı CYY’nın 223. maddesi uyarınca düşürülmesi sonucunu doğurduğundan, bu niteliğiyle sanık ile devlet arasındaki cezai nitelikteki ilişkiyi sona erdiren düşme nedenlerinden birisini oluşturmaktadır. Koşullu bir düşme nedeni oluşturan “hükmün açıklanmasının geri bırakılması” müessesesi, objektif koşulların (mahkûmiyet, suç niteliği ve ceza miktarı, daha önce kasıtlı bir suçtan mahkûm olmama, sanığın kabulü, zararın giderilmesi) varlığı halinde mahkemece, diğer kişiselleştirme hükümlerinden önce ve re’sen değerlendirilerek, uygulanması yönünde kanaate ulaşıldığı takdirde, hiçbir isteme bağlı olmaksızın öncelikle uygulanmalıdır.”
Kanun yararına bozma konusu yapılan hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilebilmesi için, CMK"nın 231. maddesinde sayılan objektif ve subjektif koşulların birlikte gerçekleşmesi gerekmektedir. Objektif koşulların değerlendirilmesindeki hatalar kanun yararına bozma konusu olabilecekken, subjektif koşula yönelik hukuka uygun gerekçeler takdire ilişkin olduğundan, kanun yararına bozma konusu yapılamayacaktır. Bununla birlikte, sanık veya müdafiinin bu kurumun lehlerine uygulanmasına yönelik talepleri bulunması ve objektif koşulların oluşmasına karşın, koşullu bir düşme nedeni olan hükmün açıklanmasının geri bırakılması kurumunun tartışılmaması da, yargılama hukukuna ilişkin hukuka aykırılık kabul edilerek, kanun yararına bozma konusu yapılabilecektir.
İnceleme konusu somut olayda; Suç tarihi itibariyle kasıtlı suçtan mahkumiyeti bulunmayan sanık hakkında, hakaret ve yaralama suçlarından adli para cezaları verildiği anlaşılmaktadır.
5271 sayılı CMK"nın “Hükmün gerekçesinde gösterilmesi gereken hususlar” başlıklı 230. maddesinin 1. fıkrasının (d) bendinde, cezanın bireyselleştirilmesine yönelik istemlerin kabul veya reddinde gerekçe gösterilmesinin zorunlu olduğuna işaret edilmiştir. Ancak sanığın hakaret ve yaralama suçlarında mahkemece kısa karar veya gerekçede hükmün açıklanmasının geri bırakılması kurumu tartışılmamıştır.
Ancak yaralama suçu somut zarar suçu olup, mağdur ............. hakkında düzenlenen adli raporda sanıkta kızarıklık ve ekimoz tespit edilmiş olması karşısında, sanığın yaralama suçu yönünden, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasının objektif koşullarının oluşmadığı anlaşılmakla, yaralama suçuna ilişkin hükmün açıklanmasının geri bırakılması yönünden kanun yararına bozma talebi yerinde görülmemiştir.
Hakaret suçuna ilişkin olarak ise, hükmün açıklanmasının geri bırakılması kurumunun objektif şartlarının oluşması karşısında, mahkemece subjektif koşul da değerlendirilerek sonucuna göre hüküm kurulması gerekirken, hükmün açıklanmasının geri bırakılması kurumunun tartışılmaması hukuka aykırıdır.
Ayrıca, hakaret fiilinin cezalandırılmasıyla korunan hukuki değer, kişilerin onur, şeref ve saygınlığı olup, bu suçun oluşabilmesi için, davranışın kişiyi küçük düşürmeye matuf olarak gerçekleşmesi gerekmektedir, bir hareketin tahkir edici olup olmadığı bazı durumlarda nispi olup, zamana, yere ve duruma göre değişebilmektedir. Kişilere yönelik her türlü ağır eleştiri veya rahatsız edici sözlerin hakaret suçu bağlamında değerlendirilmemesi, sözlerin açıkça, onur, şeref ve saygınlığını rencide edebilecek nitelikte somut bir fiil veya olgu isnadını veya sövmek fiilini oluşturması gerekmektedir. Mahkemece hakaret kabul edilen "lan" şeklinde ve kaba hitap tarzı niteliğindeki sözlerin, mağdurun onur, şeref ve saygınlığını rencide edici boyutta olmaması nedeniyle hakaret suçunun unsurlarının oluşmadığı gözetilmeden, mahkumiyet kararı verilmesi hukuka uygun bulunmamıştır.
2- Adli para cezalarının miktarının alt sınırdan belirlenmemesine ilişkin olarak:
Sanık hakkında, hakaret ve yaralama suçlarından kurulan hükümlerde, temel ceza belirlenirken, alt sınırdan uygulama yapıldığına ilişkin bir ifadeye yer verilmeyip, hakaret suçunda “takdiren” denilerek, takdire dayanıldığının belirtilmesi karşısında, mahkemece belirlenen cezaların, uygulama maddesindeki alt ve üst sınırlar arasında takdir hakkının kullanılması kapsamında değerlendirilmesi gerekeceğinden, yerinde görülmeyen, (1) no"lu kanun yararına bozma isteminin reddine karar vermek gerekmiştir.
Sonuç ve Karar:
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı"nın, düzenlediği tebliğnamedeki düşünce kısmen yerinde görüldüğünden,
1- Hakaret suçu yönünden, sanık ... hakkındaki hükme ilişkin (2) nolu kanun yararına bozma düşüncesi yerinde görülmekle, Sulh Ceza Mahkemesinin 26/02/2007 tarihli ve 2006/35 esas, 2007/10 sayılı kararının, 5271 sayılı CMK’nın 309. maddesi uyarınca BOZULMASINA,
2- Aynı Kanun maddesinin 4-b fıkrası gereğince, sonraki işlemlerin mahallinde tamamlanmasına,
3-Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı"nın düzenlediği tebliğnamedeki (1) nolu düşünce ve kasten yaralama suçu yönünden (2) nolu düşünce yerinde görülmediğinden CMK"nın 309. maddesi uyarınca KANUN YARARINA BOZMA İSTEĞİNİN REDDİNE, 22.02.2016 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.








 

 

 

Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için destek@ictihatlar.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


Avukat Web Sitesi