8. Hukuk Dairesi 2020/2809 E. , 2020/7439 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Tapu İptali ve Tescil
Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonucunda Mahkemece verilen asıl ve birleşen davaların kısmen kabulüne dair kararın taraf vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine Dairenin 27.02.2020 tarihli ve 2017/10612 Esas, 2020/1933 Karar sayılı ilamı ile onanmasına karar verilmişti. Taraf vekilleri tarafından süresinde kararın düzeltilmesi istenmiş olmakla dosya incelendi gereği düşünüldü:
KARAR
Davacı Hazine vekili, eldeki dosya ve birleşen dosyadaki dava dilekçesinde, dava konusu 381 parselin belgesizden tarla niteliğinde davalılar adına tespit ve tescil edildiğini, komşu 382 parsele uygulanan tapu kaydının bu yönü "fundalık" olarak gösterdiğini, taşınmazın zilyetlikle kazanılması mümkün bulunmayan yerlerden olduğunu açıklayarak tapu kaydının iptaliyle Hazine adına tapuya tesciline karar verilmesini istemiştir.
Davalılar vekili, kazanma süresi ve koşullarının vekil edenleri lehine oluştuğunu, uzun yıllardan beri tarım arazisi olarak kullanıldığını açıklayarak, davanın reddine karar verilmesini savunmuş, davalılardan ... yargılama oturumlarda temsil olunmamıştır.
Mahkemece, Yargıtay 1. Hukuk Dairesinin bozma ilamlarına uyularak davanın kabulüne, 381 parselin tapu kaydının iptaliyle Hazine adına tapuya tesciline karar verilmesi üzerine; hüküm, davalılar vekili tarafından temyiz edilmiş, Dairemizin 2014/25680 Esas, 2015/1096 Karar sayılı ilamı ile, davanın, Devletin hüküm ve tasarruf altındaki yerlerden olduğu iddiasına dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkin olduğu, dava konusu taşınmazın 1937 tarih 50 sayılı vergi kaydına dayalı olarak tespit edildiği, 15 ar yüzölçümlü bahçe niteliğindeki vergi kaydının, kayıt maliklerinin miras bırakanı ... üzerinde kayıtlı olup güney sınırının fundalık olarak gösterildiği, dava konusu 381 parselin güney sınırında bulunan dava dışı 382 parsele uygulanan 14.12.1944 tarihli ve 278 sayılı tapu kaydının ise kuzey yönünü fundalık olarak gösterdiği, her iki kaydın birbirini gösteren yönleri fundalık olarak gösterildiğine göre, dayanak vergi kaydının miktar fazlası olan bölümün fundalık yerlerden açıldığının kabulü gerektiği, 29.05.2009 tarihinde taşınmaz başında yapılan keşif sırasında dinlenen yerel bilirkişi ve tanıkların, taşınmazın 50 yıldan fazla miras bırakan ve davalılar tarafından koşullarına uygun tarım arazisi olarak kullanıldığını bildirdikleri, aynı keşifte dinlenen fen ve orman bilirkişilerinden oluşan kurulun, dava konusu yerin %10-15 eğimli, orman harita ve belgelerine göre orman sınırları dışında kalan, 1968 yılına ait hava fotoğraflarında açık olarak gösterilen alanda kalan üzerinde muhtelif meyve ağaçları ile orman ağaç ve ağaççıkları bulunan yerlerden olduğunu açıkladıkları, buna göre mahkemece dayanak vergi kaydı esas alınmak suretiyle sabit sınırlardan hareket edilerek kayıt miktarı kadar yer üzerinde vergi kaydı ile birleşen kazanmayı sağlayan zilyetlik yoluyla davalılar lehine kazanma koşullarının gerçekleştiği ancak kalan bölüm üzerinde tespit tarihine kadar kazanma süresi ve koşullarının gerçekleşmediği kabul edilerek bu bölüm yönünden davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, dayanak vergi kaydı gözardı edilerek parselin tamamını kapsayacak şekilde davanın kabulüne karar verilmesinin doğru görülmediğine işaret edilerek bozma kararı verilmiştir.
Mahkemece asıl ve birleşen davaların kısmen kabulüne karar verilmiş, hükmün taraf vekilleri tarafından temyizi üzerine, Dairemizin 2017/10612 Esas, 2020/1933 Karar sayılı ilamıyla onanmasına karar verilmiş, davalı vekili tarafından süresi içinde kararın düzeltilmesi talep edilmiştir.
1. Dosya muhtevasına, dava evrakı ile tutanaklar münderecatına ve Yargıtay ilâmında açıklanan gerektirici sebeplere göre yerinde olmayan ve HUMK"un 440. maddesinde yazılı hallerden hiç birisine uymayan davacı vekilinin tüm, davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair karar düzeltme istemlerinin reddine karar verilmiştir.
2. Davalı vekilinin, vekalet ücretine yönelik temyiz itirazlarına gelince; Mahkemece davanın kısmen kabul kısmen reddine, 381 parselin davalılar adına olan tapu kaydının 06.06.2016 tarihli bilirkişi raporuna ekli krokide (b) ile gösterilen 6.760 m2 yönünden iptali ile anılan kısmın davacı adına tesciline, krokide (a) ile gösterilen 1.500 m2 bölüm hakkındaki davanın reddine karar verildiğine göre, hükümde davalı yönünden vekalet ücreti hususunda vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına karar verilmiş olması doğru görülmemiştir. Bu doğrultuda mahkemece davalı yönünden taşınmazın reddedilen 1.500 m2’lik bölümünün dava tarihindeki değeri belirlenmek suretiyle davalı lehine karar tarihindeki Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre, nisbi vekalet ücretine hükmedilmesi gerekmektedir. Hükmün bu nedenle bozulması gerekirken, maddi hataya dayalı olarak onandığı bu kez yapılan incelemede anlaşıldığından, davalı vekilinin karar düzeltme talebinin bu nedenle kabulü ile hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
SONUÇ: Davalı vekilinin karar düzeltme isteminin kısmen kabulü ile; davacı vekilinin tüm, davalı vekilinin sair karar düzeltme taleplerinin (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle reddine, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin karar düzeltme isteği yerinde olduğundan, Dairemizin 27.02.2020 tarihli ve 2017/10612 Esas, 2020/1933 Karar sayılı onama kararının KALDIRILMASINA, hükmün yukarıda (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle 6100 sayılı HMK"nin Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK"un 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, 450,00 TL para cezasının karar düzeltme isteyen davacıdan alınarak Hazineye irad kaydına, 23.11.2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.