Esas No: 2020/7367
Karar No: 2022/237
Karar Tarihi: 13.01.2022
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2020/7367 Esas 2022/237 Karar Sayılı İlamı
11. Hukuk Dairesi 2020/7367 E. , 2022/237 K."İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ (ASLİYE
Taraflar arasında görülen davada Batman 3. Asliye Hukuk Mahkemesi’nce bozmaya uyularak verilen 18.06.2020 tarih ve 2019/302 E. - 2020/344 K. sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçeler, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkili ile davalı şirketin mal alımı konusunda 07/10/2011 tarihinde anlaştıklarını, bu anlaşmaya göre davalı şirkete, müvekkil şirkete teslim edilecek 350.000,00 TL mal için, muhtelif tarihli ve bedelli çekler verdiğini, bu çeklerden 28/08/2012 tarihli 75.000.-TL'lik çek dışındaki tüm çeklerin davalıya ödendiğini, davalının ödeme aldığı halde kendilerine mal göndermediğini, müvekkili şirketin mal almadığı halde peşin ödeme yaptığını, davalı şirketin müvekkil şirkete 45.520,03 TL borçlu olduğunu, bu çek karşılığında verilmesi gereken malların davalı tarafından kendilerine teslim edilmediğini, bu nedenle çekin taraflarına iade edilmesi gerektiğini ancak çekin iade edilmediğini belirterek, davaya konu çekten dolayı davalıya 75.000,00 TL borçlu olmadıklarının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, müvekkili şirketin edimlerini yerine getirdiğini, tarafların ticari defterleri incelendiğinde alacaklı olduklarının görüleceğini, dava konusu çekin alınan seramik ürünlerin karşılığı olduğunu, verilen çekin ileride alınacak mala karşılık olduğunu ve malların verilmeyerek çekin bedelsiz kaldığını ispat etme yükünün davacıda olduğunu savunarak, davanın reddini, %40 icra inkar tazminatına hükmedilmesini istemiştir.
Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılamanın sonucunda, alınan bilirkişi raporu ile her iki tarafın ticari defterlerinin incelendiği, davacının 2011 yılına ait yevmiye defterinin usulüne uygun tutulmadığı, davalının ise ticari defterlerinin usulüne uygun olduğu, buna göre davalı ticari defterlerine göre davalının davacıya 28.177,24 TL borcunun bulunduğu, davacının ticari defterlerine göre ise davalıdan dava tarihi itibariyle 159.457,31 TL alacağının bulunduğu ancak, usulüne uygun tutulmayan davacı defterlerinin davacı lehine delil olarak gözönüne alınamayacağı gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, davacının, İş Bankası Batman Şubesi'ne ait 28/08/2012 keşide tarihli 3166475 nolu ve 75.000.-TL bedelli çek nedeniyle davalıya 28.177,24 TL yönünden borçlu olmadığının tespitine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir.
Karar, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davacı vekilinin bütün temyiz itirazları yerinde değildir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı, davacı vekilinin bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı bakiye 26,30 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davacıdan alınmasına, 13/01/2022 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.
KARŞIOY
Dava, avans olarak verildiği ileri sürülen çekten ötürü borçlu bulunmadığının tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece davanın kabulüne dair hüküm, davalı vekilinin temyiz istemi üzerine önce, dava konusu çekin davacıya iade edilmesi sebebiyle davanın konusuz kaldığından ba-hisle bozulmuş, bozma ilamına karşı davacı vekilinin karar düzeltme isteminde bulunması üzerine çekin davacıya henüz iade edilmemiş olduğu gerekçesiyle önceki bozma ilamı kaldırılmış, davalı yanın temyiz incelemesi sırasında değerlendirilmeye gerek görülmeyen temyiz itirazlarının bu kez kabulüyle yerel mahkemece eksik incelemeye dayalı olarak verilen hükmün davalı yararına bozulmasına hükmedilmiştir. Hemen belirtmek gerekir ki, karar düzeltme aşamasında verilen bozma kararında, davanın tümüyle kabulüne engel olacak mahi-yette bir değerlendirme yahut davalı yararına oluşmuş bir usuli müktesep haktan söz etmek mümkün değildir. Nitekim, ilamın 2 nolu bendinin 4. paragrafında da bu durum açıklıkla belirtilmiş, noksan incelemenin tamamlandıktan sonra dava konusu çek hakkında kısmen yahut tamamen menfi tespit kararı verilebileceğine hükmedilmiştir.
Mahkemece bozma ilamına uyulmuş, yeniden bilirkişi raporu alınmış, davalı yan vekilinin itirazı üzerine bilirkişiden ek rapor alınarak benimsenen raporlar dairesinde ve davalının ticari defterinde davacının alacaklı gösterilmesi olgusunun davalı aleyhine delil olduğu kabul edilerek davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Hüküm, yalnızca davacı yanca temyiz edilmektedir. Daire çoğunluğunca bozmadan sonra yapılan inceleme ve araştırmanın hükme varmaya yeterli olduğu değerlendirilmiş olup temyiz edenin sıfatına ve ileri sürdüğü temyiz sebeplerine göre, mahkemece araştırılacak başkaca husus kalmadığı benimsenebilir ise de çoğunluğun kararın onanması yolundaki düşüncesine katılmaya olanak görmüyorum.
Şöyle ki, bozma sonrası alınan rapor ve ek raporlar ile mahkemece benimsenen maddi olgular açısından aşağıda sıralanan hususlar saptanmaktadır:
(1) Her iki tarafa ait ticari defterlerde, açık hesap tarzında bir muhasebe işleyişinin benimsendiği, taraflar arasında varlığı uyuşmazlık konusu olmayan satım ilişkisinde alıcı konumundaki davacının her iki yan defterinde de “alacaklı” görünmekte olup satıcı konumundaki davalı defterinde davacının alacaklı olduğu tutarın 17.8.2012 tarihi (takip tarihi) itibariyle 28.177,24 TL olarak belirtildiği,
(2) Gerek davacıya ait ve gerekse de davalıya ait ticari defterlerde, dava konusu çekin her iki yan defterinde de “iade” olarak muhasebeleştirilmiş olup davalı defterlerinde söz konusu çekin davacının ödeme tutarlarına ilave edilmemiş bulunduğu,
(3) Mahkemece, taraflar arasındaki ticari ilişkinin sonlanması bakımından 17.8.2012 tarihinin kıstas alındığı, bu yoldaki kabulün dosya kapsamına uygun düşmemekle birlikte davalı yanca hükmün temyiz edilmemiş olması nedeniyle, temyiz incelemesi sırasında bu hususta herhangi bir tartışma yapılmasının mümkün olmadığı.
Saptanan bu husus ve olgular çerçevesinde, 17.8.2012 tarihi itibariyle davalı defterlerinde davacı alacaklı göründüğüne, avans olarak verildiği uyuşmazlık konusu olmaktan çıkan dava konusu çek, bizatihi davalı defterlerinde davacı tarafından yapılan ödemeler safında gösterilmediğine göre, davanın tümüyle kabulüne karar verilmesi gerekirken, saptanan bu olgulara, benimsenen hesap yöntemine ters düşecek ve mantık sınırlarını da zorlayacak şekilde davalı defterlerinde davacının alacaklı olarak göründüğü tutarın dava konusu çekin bedelinden düşülmesi suretiyle kalan kesim bakımından davanın kısmen kabulüne karar verilmesi doğru olmamıştır.
Açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazının kabulüyle hükmün davacı yararına bozulması gerektiği düşüncesindeyim.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.