14. Hukuk Dairesi 2015/1830 E. , 2015/5871 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacılar vekili tarafından, davalılar aleyhine 20.05.2013 gününde verilen dilekçe ile mirasın hükmen reddi istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 28.01.2014 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalılar vekilleri tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
_K A R A R_
Davacılar, murisleri ..."ın 12.12.2012 vefat ettiğini, murislerinin ortağı ve müdürü olduğu ... "nin ... "na 81.802.00 TL ve ... yaklaşık 300.000.00 TL vergi borcu bulunduğunu bu nedenlerle terekenin borca batık olduğunun tespitine karar verilmesini talep ve dava etmişlerdir.
Karadeniz Asliye Hukuk Mahkemesinin 2013/55 Esas, 2013/331 Karar sayılı ilamı ile murisin diğer mirasçıları, murisleri ..."ın vefat ettiğini, geriye ortağı ve müdürü bulunduğu şirketin ... ve ... borcu bulunduğu, murisin malvarlığının borçlarını karşılamaya yeterli olmayıp, terekenin borca batık olduğunu beyanla mirasın hükmen reddi ile Karadeniz Asliye Hukuk Mahkemesinin 2013/20 Esas sayılı dosyası ile birleştirilmesini talep etmişlerdir, mahkemece iki dava arasında fiili bağlantı bulunduğu ve usul ekonomisi gerekçesiyle davaların birleştirilmesine karar verilmiştir.
Mahkemece, davanın kabulü ile davacıların murisi ..."ın terekesinin borca batık olduğunun ve davacılar tarafından mirasının hükmen reddedildiğinin tespitine karar verilmiştir.
Hükmü, davalı ... ve ... temyiz etmiştir.
Ölüm tarihinde murisin ödemeden aczi açıkça belli veya resmen tespit edilmiş ise miras reddedilmiş sayılır (TMK. m. 605/2).
Borcun, murisin şahsi vergi borcu değil, ortağı ve temsilcisi olduğu limited şirketin vergi borcu olduğu anlaşılmaktadır. 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsili Usulü Hakkındaki Kanunun 22.7.1998 tarihli 4369 sayılı Yasayla değişik 35. maddesi hükmüne göre; limited şirket ortakları, şirketten tamamen veya kısmen tahsil edilemeyen veya tahsil edilemeyeceği anlaşılan amme alacağından sermaye hisseleri oranında doğrudan doğruya sorumlu olurlar ve bu Kanun gereğince takibe tabi tutulurlar. Aynı Kanuna 25.5.1995 tarihli 4108 sayılı Kanunla ilave edilen Mükerrer 35. madde hükmüne göre de; tüzel kişilerin mal varlığından tamamen veya kısmen tahsil edilemeyen veya tahsil edilemeyeceği anlaşılan amme alacakları, kanuni temsilcilerin şahsi mal varlıklarından bu Kanun hükümlerine göre tahsil edilir. Şu halde açıklanan yasal hükümler gereğince, murisin; “ortağı” ve “temsilcisi” olduğu limitet şirketin, şirketin malvarlığından tahsil edilemeyen veya tahsil edilemeyeceği anlaşılan vergi borcundan, şirket ortağı olarak “koyduğu sermaye hissesi oranında” doğrudan doğruya; “temsilcisi” olarak da şahsi sorumluğu söz konusudur. Murisin yasal mirasçısı olan davacılar hakkında, amme alacaklısı tarafından henüz takibe geçilmemiş olması, yasal mirasçıların borç tehdidi altında olmadıkları anlamına gelmez. Öyleyse, bu işten anlayan bilirkişi veya bilirkişiler eliyle; murisin, “ortağı” ve “yasal temsilcisi” olduğu limited şirketin defter, kayıt ve belgeleri üzerinde inceleme yaptırılarak şirketin aktif ve pasifinin saptanması ve murisin şirketin kamu borcundan dolayı sermaye hissesi oranında şahsen sorumlu olacağı miktarın bu suretle belirlenmesi; amme alacağının şirketin malvarlığından tamamen tahsili mümkün ise; bu halde davacının borca batıklığın tespiti istemekte hukuki yararlarının bulunmayacağı gözetilerek isteğin reddedilmesi; değil ise, murisin ölüm tarihi itibarıyla tespit edilen terekesi aktifinin, borcu karşılamaya yeterli olmaması halinde isteğin kabulüne karar verilmesi gerekirken belirtilen hususlar araştırılmadan eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda gösterilen sebeple BOZULMASINA, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 26.05.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.