Esas No: 2020/4443
Karar No: 2022/248
Karar Tarihi: 13.01.2022
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2020/4443 Esas 2022/248 Karar Sayılı İlamı
11. Hukuk Dairesi 2020/4443 E. , 2022/248 K."İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 12. HUKUK DAİRESİ
Taraflar arasında görülen davada Sakarya 1. Asliye Hukuk Mahkemesince verilen 15.02.2018 tarih ve 2014/356 E- 2018/60 K. sayılı kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf istemlerinin esastan reddine-kabulüne dair İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi'nce verilen 05.12.2019 tarih ve 2018/931 E- 2019/1540 K. sayılı kararın Yargıtay'ca incelenmesi davacılar vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçeler, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacılar vekili, davalı şirketin pvc işi yaptığını, müvekkilinin ise babası ile beraber davalı şirket ile cari hesap usulü ticaret yaptığını, müvekkilinden 70.000-TL'lik teminat senedi alan ve bu senetlerin dışında müvekkilinden şahsi senetlerini de alan davalı tarafın ayrıca yakın tanıdıkları olan ... isimli şahsa da müvekkilinin babası davacı ...’dan kendisine ait taşınmazın tapusunu teminat olarak aldığını, alınan maldan fazla ödeme yapıldığını, davalının teminat senedini de takibe koyduğunu, rehin bedelini kendisinin ödediği ...plaka ile ... plakalı araçların sahte belgeler ile satıldığını kendisinin ve babasının toplam olarak yaklaşık 600.000- TL haksız olarak zarara uğratıldığını bunun üzerine davalıya ihtarname keşide edildiğini, bugüne kadar ihtar gereğinin yerine getirilmediğini, davalı şirketin bu şekilde kendisine teminat olarak aldığı senedi alacağı olmadığı halde takibe koyması, müvekkilinin babasına ait evleri sattırması ve satılan malların karşılığı yerine daha fazlasını alması ve geri iadeye yanaşmaması üzerine işbu davayı açtıklarını ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile müvekkillerinden haksız olarak tahsil ettikleri 10.000- TL'nin ihtar tarihinden itibaren ticari faizi ile alınarak müvekkillerine verilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davacılar vekili 10.03.2015 tarihli ıslah dilekçesi ile dava değerini 300.000.-TL ile sınırlayarak bu değer üzerinden harcı tamamlamıştır.
Davalı vekili müvekkili şirketin davacılara bir borcunun bulunmadığını, davacıların müvekkiline borçlu olup, bunun için haklarında icra takibi yaptıklarını savunarak davanın reddini istemiştir.
İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama ve toplanan delillere göre, davacılar vekili dava dilekçesinde 600.000,00 TL haksız olarak zarara uğratıldıklarından bahsederek ilk önce 10.000,00 TL talep ettiği, daha sonra davasını ıslah ederek 300.000,00 TL talep etmiş ise de dosya içerisinde bulunan bilirkişi raporunda davacının mahkemeye delil olarak sunduğu defterlerin hiçbir resmi hüviyeti olmayıp, delil niteliğinin bulunmadığı, davalının da delil olarak resmi defterleri ibraz edilmediğinden borç alacak miktarı ile ilgili bir hesaplama yapılamadığının tespit edildiği, davacı tarafça başkaca delil sunulmadığından davacının davasını ispatlayamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Karara karşı, taraf vekilleri tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesince somut olayda uyuşmazlığın, davacının davalıdan aldığı mal bedeline karşılık teminat senedi verip vermediği ve davalının mal bedelinden daha fazla senet ödemesi yapıp yapmadığı noktasında toplandığı, dosyada mübrez satış faturalarından davacı ...'nın davalıdan 28/04/2007 ile 19/07/2008 tarihleri arasında 108.128-TL mal aldığı yine senet ihbarnamelerinden davacı ...'nın muhatap düzenleyici,davalının lehdar olduğu senetler nedeniyle 172.500- TL senet ödemesinde bulunmuş ise de davacının ödediği senetleri dosyaya sunmadığı, bu nedenle senet metninin incelenemediği, taraflar arasında imzalanan alt bayilik sözleşmesinde, teminat senedi verileceği veya senetlerin teminat olarak verildiğine dair bir kaydın bulunmadığı, davacının teminat senedi olarak davalıya verildiğini iddia ettiği davalı tarafından Sakarya 1. İcra Dairesi'nin 2013/9565 esas sayılı icra dosyası ile takibe konulan senet düzenleyicisi davacı ..., kefili diğer davalı ..., lehdarı davalı olan 70.000.-TL bedelli senet üzerinde teminat senedi olduğuna dair herhangi bir ibare bulunmadığı, senet ihbarnamelerinde senet türü teminat açıklaması mevcut ise de bu senetlerin neyin teminatı olarak verildiğinin açıkça yazılmadığı, kambiyo senedinin borç ikrarı olduğu gözetildiğinde davacıların senedin teminat senedi olduğu iddiasını ispatlayamadıkları, davacının kendi ticari defterleri ile birlikte davalı ticari defterlerine delil olarak dayandığı, davalı ticari defterlerini incelemeye sunmadığından incelenememiş ise de davacının incelenen ve usulüne uygun tutulmayan kendi aleyhine davalı lehine delil niteliği taşıyan ticari defterlerinde de dava konusu fatura ve senetlerle ilgili herhangi bir kayıt bulunmadığı, davacı senetlerin malların bedeline karşılık teminat olarak verildiği ve mal bedelinden daha fazla senet bedeli ödediği hususunu dosya kapsamında usulüne uygun kanuni ve yazılı delille ispatlayamadığı, mahkemece davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığından davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerektiği, ancak; dava değeri 300.000- TL üzerinden ıslah edilerek harcı ikmal edilmiş olup, davanın esastan reddi halinde AAÜT uyarınca harçlandırılmış değer üzerinden davalı lehine nispi vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken maktu vekalet ücretine hükmedilmesinin doğru olmadığı, dosyada yeniden yargılama yapılmasını gerektirir bir husus bulunmadığından, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile, HMK 353(1) b-2 uyarınca hükmün bu kısmının kaldırılmasına ve davalı lehine nisbi vekalet ücreti verilmesine karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle davacılar vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, Sakarya 1. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2014/356 Esas-2018/60 Karar sayılı ve 15/02/2018 tarihli hükmünün vekalet ücretine ilişkin 3. bendinin, HMK.'nın 353(1) b-2 maddesi gereği kaldırılmasına; "Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden AAÜT gereği 23.950-TL vekalet ücretinin davacılardan alınarak davalıya verilmesine" karar verilmiştir.
Kararı, davacılar vekili temyiz etmiştir.
Dava borçlu olunmadığının tespiti istemine ilişkin olup ilk derece mahkemesince verilen kararın davalının istinafı üzerine davalı vekilinin istinaf isteminin kabulü ile yalnız ücreti vekalet yönünden kaldırılmasına ve bu kısma ilişkin hüküm kurulmuş ise de, infazda tereddüte neden olmamak için 6100 sayılı HMK 351/1-b-3 maddesi uyarınca tarafların tüm yükümlülüklerini gösterir şekilde hüküm oluşturulması gerekirken bu hususa uyulmaksızın karar verilmesi doğru olmamış hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, Bölge Adliye Mahkemesi kararının re’sen BOZULMASINA, bozma sebep ve şekline göre davacılar vekilinin temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, HMK'nın 373/2. maddesi uyarınca dava dosyasının Bölge Adliye Mahkemesi'ne gönderilmesine, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz eden davacılara iadesine, 13/01/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.