14. Hukuk Dairesi 2019/1496 E. , 2020/868 K.
"İçtihat Metni" 14. Hukuk Dairesi
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 30/04/2013 gününde verilen dilekçe ile tapu iptali ve tescil olmadığı takdirde tazminat talebi üzerine bozma ilamına uyularak yapılan duruşma sonunda; tapu iptali ve tescil talebinin reddine, tazminat talebinin kabulüne dair verilen 17/01/2019 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava, Türk Medeni Kanununun (TMK"nın) 724. maddesi gereğince temliken tescil, mümkün olmadığı takdirde tazminat isteğine ilişkindir.
Davacı vekili, davacının davalıya ait 1161 parsel sayılı taşınmaz üzerinde 1970"li yıllarda iyi niyetli olarak yapı inşa ettiğini ve dava tarihine kadar kullandığını, yapıların değerinin yaklaşık olarak 200.000,00 TL olup, arsadan çok değerli olduğunu belirterek, uygun görülecek muhik tazminat karşılığında taşınmazın tapu kaydının iptali ile davacı adına tesciline, olmadığı takdirde davalıdan tazminatın tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı vekili, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, 10.02.2015 tarihinde davacının iyi niyetli olmadığından bahisle tapu iptali ve tescil davasının reddine, tazminat talebi yönünden davanın kabulü ile davacıya malzeme ve ağaç bedeli olarak belirlenen 20.000,00 TL tazminat ödenmesine karar verilmiş, davacı vekilinin temyizi üzerine Dairemizce "...davacının iyi niyetli olduğu kanıtlanamadığından tapu iptali ve tescil davasının reddedilmesinde bir usulsüzlük bulunmadığı; ancak, asgari levazım bedeli belirlenerek davacıya ödenmesi gerekir." gerekçesiyle hüküm bozulmuştur.
Bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda, tazminat davasının kabulüne, 48.636,06 TL levazım bedelinin yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine dair verilen hüküm, davacı vekilinin temyiz etmesi üzerine Dairemizce "...Mahkemece önceki kararda tapu iptal ve tescil davasının reddine karar verilmesinde bir usulsüzlük bulunmadığı, Dairemizin bozma kararında belirtilmişse de, bu yönden de hüküm tekrarı ile yeniden bir hüküm kurulması gerekir..." gerekçesiyle bozulmuştur.
Mahkemece, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda, davacının davaya konu (.. ili, .. İlçesi, ... Köyü, Keleş mevkii, 1161 parsel) taşınmazın takdir edilecek bir bedel karşılığında tapu kaydının iptal edilerek davacı adına tesciline karar verilmesine ilişkin talebinin-davasının reddine, davacının taşınmaz malikinin tazminat talebinin kabulüne, 48.636,06 TL levazım bedelinin 10.000,00 TL"si için dava tarihinden itibaren (30/04/2013) kalan 38.636,06 TL"sinin ıslah tarihi olan 08/06/2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
Hükmü, davacı vekili temyiz etmiştir.
Başkasının taşınmazına temelli ve kalıcı nitelikte yapı inşa edilmesi durumunda, TMK"nın 684. ve 718. maddelerinin hükümleri gereğince yapı üzerinde bulunduğu taşınmazın mütemmim cüzü (tamamlayıcı parçası) haline geleceğinden ana taşınmazın mülkiyetine tabi olur. Bu konumdaki taşınmazın maliki ile yapıyı yapan kişi arasındaki ilişki TMK"nın 722, 723. ve 724. maddelerinde düzenlenmiştir.
Davacının temliken tescil talebi reddedildiğine göre yapı yıkılamadığı takdirde taşınmaz malikinin malvarlığında sebepsiz bir zenginleşme meydana geleceğinden, taşınmaz malikinin malzeme sahibine muhik (haklı) bir tazminat vermesi gerekir. Ancak malzeme sahibi iyiniyetli değilse tazminat miktarı levazımın en az kıymetini geçemez.
Somut olayda; mahkemece Dairemizin 09.02.2016 tarihli kararına atıf yapılmak suretiyle taşınmaz üzerindeki ağaçların bedeli tazminat kapsamına alınmadan hüküm kurulmuş ise de; Dairemizin 09.02.2016 tarihli bozma ilamında ağaçların bedelinin tazmin edilmeyeceğine dair bir hüküm kurulmadığı açıktır. O halde mahkemece taşınmaz üzerinde aidiyet ihtilafı bulunmayan ağaçların da olduğu gözetilerek bunların bilirkişiye dava tarihindeki değerleri hesap ettirildikten sonra belirtilen miktarın da tazminine karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirmeyle hüküm kurulması doğru görülmemiş, hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 03.02.2020 tarihinde oybirliği ile karar verildi.