Hukuk Genel Kurulu 2017/2661 E. , 2021/1163 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
1. Taraflar arasındaki “maddi ve manevi tazminat” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, İzmir 7. İş Mahkemesince verilen davanın kısmen kabulüne ilişkin karar taraf vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay (Kapatılan) 21. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda bozulmuş, mahkemece Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir.
2. Direnme kararı taraf vekilleri tarafından temyiz edilmiştir.
3. Hukuk Genel Kurulunca dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
I. YARGILAMA SÜRECİ
Davacı İstemi:
4. Davacı vekili dava dilekçesinde; davacının davalı işverenin Menemen’de yaptırdığı deri fabrikası tadilat işinde kalıp ustası olarak çalışırken 30.12.2009 tarihinde geçirdiği iş kazası sonucu yaralandığını, olayın iş kazası olduğunun tespit edildiğini ve maluliyet işlemlerinin devam ettiğini ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile şimdilik 2.000,00TL maddi tazminatın 30.12.2009 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
5. Davacı vekili 06.04.2015 tarihli ıslah dilekçesi ile; maddi tazminat talebini 124.676,72TL arttırarak 126.676,72TL’ye çıkarmış ve 40.000TL’de manevi tazminat talep etmiştir.
Davalı Cevabı:
6. Davalı ...Ş. vekili; gerekli işgüvenliği tedbirlerinin alındığını, davaya konu iş kazasının davacının dikkatsiz davranışları sonucunda meydana geldiğini, davacının geçirdiği kaza nedeni ile meslekte kazanma gücünde herhangi bir azalma olmadığını, kendisine Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) tarafından gelir bağlandığından maddi kaybının bulunmadığını belirterek davanın reddinin gerektiğini savunmuştur.
Mahkeme Kararı:
7. İzmir 7. İş Mahkemesinin 25.05.2015 tarihli ve 2013/309 E., 2015/303 K. sayılı kararında; 02.06.2014 tarihli kusur raporunda olayın meydana gelmesinde davalı ....’nin %70, kazazede işçi ...’ın %30 kusurlu olduğunun belirtildiği rapora itiraz edilmesi üzerine alınan 04.11.2014 tarihli kusur raporunda da aynı oranların tespit edildiği, Ankara Kocatepe Sosyal Güvenlik Merkezinin 29.01.2014 tarih ve 002942 sayılı sürekli işgöremezlik derecesi tespit formunda davacının iş gücü kaybı oranının %23,05 olduğu, davalı işyerinden düzenlenen ücret bordrolarının asgari ücret üzerinden düzenlendiği, ancak davacı vekilinin müvekkilinin 23 yıllık tecrübeli bir kalıpçı ustası olduğunu ve asgari ücretle çalışmasının hayatın olağan akışına aykırı olduğunu beyan ettiği, bunun üzerine İzmir İnşaat Sanatkarları Odasına müzekkere yazılarak davacının yaşı ve tecrübesine göre bir kalıpçı ustasının alabileceği ücretlerin sorulduğu cevabi yazıda 2009 yılı için günlük ücretin 65,00TL, 2010 yılı için 70,00TL, 2011 yılı için 75,00TL, 2012 yılı için 80,00TL, 2013 yılı için 85,00TL, 2014 yılı için 90,00TL olarak bildirildiği, işçilik ücretlerine her yıl için 5,00TL zam gelmiş olduğu anlaşıldığından davacının 2015 yılı ücreti de 95,00TL olarak kabul edilerek hesaplama yapıldığı, davacıya SGK tarafından bağlanan ilk peşin sermaye değerli gelir ile ödenen geçici iş göremezlik ödeneğinin %70’inin hesaplanan tazminattan mahsubundan sonra kalan 126.676,72TL’nin davacının maddi zararını oluşturacağı ayrıca takdiren 20.000,00TL manevi tazminata hükmedilmesi gerektiği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Özel Dairenin Bozma Kararı
8. İzmir 7. İş Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararını taraf vekilleri süresinde temyiz etmiştir.
9. Yargıtay (Kapatılan) 21. Hukuk Dairesinin 27.09.2016 tarihli ve 2015/21771 E., 2016/11771 K. sayılı kararı ile; “1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı gerektirici nedenlere göre; davacının tüm, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine,
2-Dava, zararlandırıcı sigorta olayı sonucu sürekli iş göremezliğe uğrayan sigortalının maddi ve manevi zararlarının giderilmesi istemine ilişkindir.
Mahkemece 126.676,72 TL maddi tazminat ile, 20.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
Dosyadaki kayıt ve belgelerin incelenmesinden, davacının deneyimli bir kalıpçı ustası olduğu, sigortalının imzasını taşıyan ücret tediye bordrolarının bulunduğu, bu bordroların asgari ücrete çok yakın bir ücret üzerinden düzenlendiği, davacının maddi zararının hesaplanmasında İzmir İnşaat Sanatkarları Odası"ndan emsal ücret araştırmasının yapıldığı, mahkemece hükme esas alınan hesap raporunda bu araştırma sonucu tespit edilen miktarlara itibar edildiği anlaşılmaktadır.
Uyuşmazlık maddi zararın belirlenmesi noktasında toplanmaktadır. Zararlandırıcı sigorta olayına maruz kalan sigortalının maddi zararının hesabında, gerçek ücretin esas alınması koşuldur. Her ne kadar işçinin imzasının bulunduğu ücret tediye bordroları mevcut ise de nitelikli ve tecrübeli bir işçinin, yaptığı işin özelliğine göre asgari ücret üzerinden ücret alması, hayatın olağan akışına aykırıdır. Bu durumun belirlenmesi halinde, işveren tarafından asgari ücret üzerinden düzenlenen belgelerin aksinin kanıtlanamayacağı düşünülemez. Bu durumda işçinin yaşı, kıdemi, mesleki durumu dikkate alınarak, emsal işi yapan işçilerin aldığı ücret gözönünde tutularak belirlenmesi gerektiği, Dairemizin giderek Yargıtay"ın yerleşmiş görüşlerindendir.
Yapılacak iş; sigortalının yaptığı iş, yaşı, kıdemi belirtilmek suretiyle emsal işçinin alabileceği günlük net ücreti TÜİK ve Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü"nden de sormak, buralardan gelecek neticelere göre davacının durumuna en uygun ücreti belirleyerek maddi zararını yeniden hesaplatmak, usuli kazanılmış hakları da gözeterek oluşacak sonuca göre bir karar vermekten ibarettir.
O halde, davalının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır...” gerekçesiyle karar bozulmuştur.
Direnme Kararı:
10. İzmir 7. İş Mahkemesinin 25.01.2017 tarihli ve 2016/667 E., 2017/6 K. sayılı kararı ile; emsal ücret araştırması yapıldığı ayrıca Türkiye"deki meslek odalarının vermiş olduğu ücret bilgilerinin birbirine teyit ettiğinin görüldüğü, bir başka davaya ilişkin 21.Hukuk Dairesinin 15.11.2016 tarihli ve 2016/3189 E., 2016/114139 K. sayılı bozma ilamında Çevre ve Şehircilik Bakanlığının bildirdiği fiyatın düşük, meslek odalarının bildirdiği fiyatın yüksek olduğu belirtilerek çelişki arz ettiği, ayrıca Çevre ve Şehircilik Bakanlığının bugüne kadar yayınladığı listede kalıpçı ustasının bulunmadığı, yapılan ücret araştırması sonucu maddi zararın hesabında gerçek ücrete en yakın ücret üzerinden hesaplama yapıldığı gerekçesi ve önceki gerekçeler tekrar edilmek suretiyle direnme kararı verilmiştir.
Direnme Kararının Temyizi:
11. Direnme kararı süresi içinde taraf vekilleri tarafından temyiz edilmiştir.
II. UYUŞMAZLIK
12. Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; iş kazasından kaynaklı tazminat istemli eldeki davada maddi zararın hesabında davacının ücretinin tespitinde mahkemece yapılan araştırmanın hüküm vermeye yeterli olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
III. GEREKÇE
A. Davacı vekilinin temyizi yönünden:
13. Hukukî yarar dava şartı olduğu kadar, temyiz istemi için de aranan bir şarttır.
14. Mahkemece verilen ilk kararın davacı ve davalı vekilleri tarafından temyiz edildiği, Özel Dairece davacı vekilinin temyiz itirazları reddedilerek bozma kararı verildiği, direnme kararının ise davacı ve davalı vekilleri tarafından temyiz edildiği dikkate alındığında; mahkemenin ilk hükmünü temyiz edip, bu istemi Özel Dairece reddedilen taraf yönünden karar kesinleşmiş olmakla, artık bu tarafın direnme kararını temyizde hukukî yararı bulunmamaktadır.
15. O hâlde davacı vekilinin direnme kararına yönelik temyiz isteminin hukukî yarar yokluğundan reddine karar verilmelidir.
B. Davalı vekilinin temyizi yönünden:
16. 4857 sayılı İş Kanunu’nun 32. maddesinin 1. fıkrasında genel anlamda ücret, bir kimseye bir iş karşılığında işveren veya üçüncü kişiler tarafından sağlanan ve para ile ödenen tutar olarak tanımlanmıştır.
17. İş sözleşmesinde işverenin en önemli borcu ücret ödeme borcudur. Ücret ödeme borcu, işçinin iş görme borcu karşısında yer alan ve işverenin iş sözleşmesinden doğan temel borcudur. Ücret iş sözleşmesinin kurucu unsuru olduğundan, ücret olmaksızın bu sözleşmenin varlığından söz edilemez.
18. İşçiler için taşıdığı yaşamsal önem nedeniyle ücret anayasal güvenceye kavuşturulmuş ve sosyal haklar arasında yer almıştır. 2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasa’nın 55. maddesi uyarınca "Ücret emeğin karşılığıdır. Devlet, çalışanlarının yaptıkları işe uygun adaletli bir ücret elde etmeleri ve diğer sosyal yardımlardan yararlanmaları için gerekli tedbirleri alır". Anayasanın buyruğuna uygun olarak devlet, ücretin korunması için emredici hukuk kuralları koymak sureti ile işverenin bu borcuna geniş ölçüde müdahale etmiştir. İş mevzuatında ücreti düzenleyen hükümler bu hakkı sadece işverene karşı değil, aynı zamanda üçüncü kişilere ve hatta işçinin bizzat kendisine karşı koruma amacını gütmektedir (Süzek, Sarper: İş Hukuku, 18. Baskı, İstanbul 2019, s.350).
19. İş kazası veya meslek hastalığı sonucu sürekli iş göremezliğe uğrayan sigortalının veya ölümü hâlinde hak sahiplerinin maddi zararı hesaplanırken öncelikle tazminat hesabını doğrudan etkileyecek olan sigortalının gerçek ücretinin (fiili ücret) açıkça saptanması gerekmektedir.
20. Gerçek ücret, işçinin fiilen almakta olduğu ücrettir. Bu ücret sigorta primine esas kazançtan farklıdır.
21. Uygulamada taraflar arasında ücretin miktarı konusunda uyuşmazlık daha çok görünüşte bir ücret belirlemeleri ancak bu ücretin aralarında kararlaştırdıkları gerçek ücret olmaması durumunda ortaya çıkmaktadır. Bazen taraflar arasında kararlaştırılmış olan gerçek ücret SGK primlerini daha az ödemek veya daha düşük vergi vermek amacıyla bordroya yansıtılmamakta görünüşte daha düşük (örneğin asgari ücret olarak) gösterilmektedir (Süzek, Sarper: İş Hukuku, 18. Baskı, İstanbul 2019, s:360).
22. Gerçek ücret, işçinin kıdemi, deneyimi, yaptığı işin özelliği ve niteliğine göre işçiye ödenmesi gereken ücrettir. Gerçek ücretin saptanmasında iş yeri kayıtları, ücret bordroları araştırılmalı, işyeri kayıtları ve bordrolardan hareketle gerçek ücretin belirlenememesi hâlinde işçinin yaşı, kıdemi, mesleki durumu, emsal işçilerin aldığı ücret dikkate alınarak emsal ücret araştırması yapılmalıdır.
23. Ücretin mevcut delillerle şüpheye yer bırakmayacak şekilde belirlenmesi mümkün bulunmayan kimi durumlarda, yapılan iş, hizmet süresi ve diğer belirleyici özellikler göz önünde tutularak ve ayrıca ilgili meslek örgütlerinden sorulmak suretiyle de belirlenebilir. Meslek örgütlerince bildirilen ücret miktarları tarafları ve mahkemeyi bağlayıcı nitelikte olmayıp, diğer bilgi ve belgelerle de desteklenmeleri gerekir.
24. Somut olaya gelince; kalıpçı ustası olan davacının 30.12.2009 tarihinde geçirdiği iş kazası sonucu yaralanarak %23,2 oranında meslekte kazanma gücünü kaybettiği kaza neticesinde maddi manevi tazminat istemli eldeki davanın açıldığı, davacı vekilince sunulan delil listesinde İzmir İnşaat Sanaatkarları Odasından kaza tarihinden itibaren alabileceği günlük net ücretin sorulmasının talep edildiği, davacıya ait banka hesap dökümlerinin araştırıldığı, davacının imzasını içeren asgari ücretin biraz üzerinde düzenlenen bordroların ve hesap pusulalarının iş kazası inceleme raporu eklerinde yer aldığı görülmektedir.
25. Mahkemece İzmir İnşaat Sanaatkarları Odasına 2009-2014 yılları arasında kalıpçı ustasının alabileceği ücretin sorulduğu, 14.05.2014 tarihli cevabi yazıda 2009 yılında günlük 65,00TL, 2010 yılında günlük 70,00TL, 2011 yılında günlük 75,00TL, 2012 yılında günlük 80,00TL, 2013 yılında günlük 85,00TL, 2014 yılında günlük 90,00TL alabileceğinin belirtildiği, belirtilen ücretlere itibar edilerek bilirkişi hesap raporunun düzenlendiği ve anılan raporun hükme esas alındığı anlaşılmaktadır.
26. Bu durumda yukarıda yapılan açıklamalar ile somut olaya ilişkin maddi ve hukukî olgular bir arada değerlendirildiğinde; kalıpçı ustası olarak çalışan davacının banka hesap dökümü ile asgari ücretin bir miktar üzerinde düzenlenen ücret bordroları karşısında mahkemece yalnızca İzmir İnşaat Sanaatkarları Odasına sorularak yapılan emsal ücret araştırmasının maddi tazminat hesabında esas alınan gerçek ücretin belirlenmesinde yeterli olmadığı görülmüştür. Açıklanan nedenlerle davacının kalıpçı ustası olduğu ve asgari ücret ile çalışmasının hayatın olağan akışına da uygun olmadığı gözetilerek, davacının yaptığı iş, yaşı, kıdemi belirtilmek suretiyle emsal işçinin alabileceği günlük net ücreti TÜİK ve Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğünden sorularak gelen cevabi yazılar doğrultusunda en uygun ücreti belirleyerek maddi zararı yeniden hesaplatarak sonucuna göre karar verilmesi gerektiği anlaşılmaktadır.
27. Hâl böyle olunca Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulması gerekirken, önceki hükümde direnilmesi doğru olmamıştır.
28. Bu nedenle direnme kararının Özel Daire bozma kararında belirtilen nedenlerle bozulmasına karar verilmesi gerekmiştir.
IV. SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
Davacı vekilinin temyiz isteminin hukukî yarar yokluğundan REDDİNE (III-A),
İstek hâlinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine,
Davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının yukarıda belirtilen nedenlerden dolayı 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun Geçici 3. maddesi uyarınca uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA (III-B),
İstek hâlinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine,
Karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 05.10.2021 tarihinde oy birliği ile kesin olarak karar verildi.