
Esas No: 2015/3942
Karar No: 2015/5861
Karar Tarihi: 26.05.2015
Yargıtay 14. Hukuk Dairesi 2015/3942 Esas 2015/5861 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 24.12.2013 gününde verilen dilekçe ile tapu iptali ve tescil istenmesi üzerine yapılan muhakeme sonunda; davanın reddine dair verilen 27.11.2014 günlü hükmün Yargıtayca, duruşmalı olarak incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle, tayin olunan 26.05.2015 günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davacı vekili Av. ... geldi. Karşı taraftan gelen olmadı. Açık duruşmaya başlandı. Süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen tarafın sözlü açıklamaları dinlendi. Duruşmanın bittiği bildirildi. İş karara bırakıldı. Bilahare dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
KA R A R
Davacı, davalılar ile Noterliği’nde 24.06.2004 günü düzenledikleri satış vaadi sözleşmesi uyarınca davalılara murisleri ...’den intikal edecek 4 parsel sayılı taşınmazdaki 4 numaralı bağımsız bölümdeki paylarının satışının vaat edildiğini, edimini yerine getirdiği halde tapudan devir yapılmadığını ileri sürerek taşınmazın adına tescilini istemiştir.
Davalılar, davacının dayandığı sözleşmenin yükleniciyle inşaat yapılması amacıyla düzenlendiğini düşündüklerini, satış vaadi sözleşmesi olduğunu bilmediklerini, sözleşmenin hile ile düzenlendiğini, gabinin de söz konusu olduğunu, davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece, satış vaadi sözleşmesinin ifa olanağının bulunmadığı gibi hile ile düzenlendiği, gabin de bulunduğu gerekçeleriyle davanın reddine karar verilmiştir.
Hükmü, davacı vekili temyiz etmiştir.
Dava, satış vaadi sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
Satış vaadi sözleşmesinden kaynaklanan davaların kabulüne karar verebilmek için sözleşmenin ifa olanağı bulunmalıdır. Elbirliği mülkiyetine
(TMK m. 701) konu bir taşınmazda elbirliği (iştirak halinde) ortaklarından birinin, ortaklık dışı bir kişiye satım vaadinde bulunması halinde, sözleşme bir taahhüt muamelesi olarak geçerli olmakla birlikte elbirliği ortaklığı çözülünceye kadar sözleşmenin ifa olanağının varlığından söz edilemez.
Hile, bir kimseyi irade beyanında bulunmaya özellikle sözleşme yapmaya zorlamak için, onda kasten hatalı bir kanı uyandırmak veya esasen var olan hatalı bir kanıyı devam ettirmeyi sağlayıcı tavırlar sergilemektir. Hatada yanılma, hilede ise yanıltma söz konusudur. Karşılıklı edimleri içeren bir sözleşmede taraflardan birinin edimi diğerininkine oranla aşırı bir değer fazlalığı taşıması ve bu durumun karşı tarafın zor durumda kalmasından veya düşüncesizliğinden ya da deneyimsizliğinden yararlanılması suretiyle gerçekleşmesi halinde gabin başka bir ifadeyle aşırı yararlanmadan sözedilir. İradeyi sakatlayan nedenlerin bulunması halinde taraflar arasındaki sözleşme hükümsüz hale geleceğinden edimlerin yerine getirilmesi istenemez. İradeyi sakatlayan nedenlerin varlığının kanıtlanması özel bir biçime tabi tutulmamıştır. HMK’nın 203/ç maddesi uyarınca da hukuki işlemlerde irade bozukluğu ile aşırı yararlanma iddialarının tanıkla da kanıtlanabileceğini hükme bağlamıştır.
Somut uyuşmazlıkta, davacının dayandığı 24.06.2004 günlü satış vaadi sözleşmesi uyarınca tarafların murisi Sevim adına kayıtlı taşınmazdaki payların 1.000 YTL bedelle satışı vaat edilmiştir. Davalılar, sözleşmenin hile ve gabin ile düzenlendiğini savunmuşlar, bu savunmalarını kanıtlamak için de keşif, bilirkişi incelemesi, bono, tanık beyanları ve sair delillere dayanmışlardır. Davalıların tanığı uyuşmazlıkla ilgili olarak davalıların anlatımına göre bilgisi bulunduğunu, görgüye dayalı bilgisi olmadığını belirtmiştir. Bu nedenle, dosya kapsamına ve davalıların göstermiş olduğu delillerle sözleşmenin hile ile düzenlendiği ve gabin iddiaları ispatlanamamıştır.
Diğer taraftan, satış vaadi sözleşmesinin konusunu oluşturan 4 numaralı bağımsız bölüm tapuda ... adına kayıtlıdır. Malike ait veraset ilamı uyarınca mirasçıları davalılar ..., ... ve davacının babası ...’dür. ...’ün de 13.05.2012 tarihinde vefatıyla mirasçı olarak davacı ... ile kardeşleri ... ve ... kalmıştır. Dolayısıyla, davacı ve davalılar ...’ün mirasçıları olduklarından dava konusu taşınmazda TMK’nın 701. maddesi gereği elbirliği halinde maliktirler. TMK’nın 702. maddesi uyarınca, elbirliği ortaklığında amaç bir paydaşın tasarrufu ile diğer paydaşların zarar görmemesi, başka bir anlatımla diğer paydaşların dışa karşı korunması olup bunun sonucu üçüncü kişilerce yapılacak her türlü tasarruf tüm paydaşların oluru ile mümkündür. Somut olayda, satış vaadi elbirliği malikleri arasında yapılmış olduğundan satış vaadi sözleşmesinin ifa olanağı vardır.
Bu itibarla mahkemece, davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken yerinde olmayan gerekçelerle yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, belirtilen sebeplerle kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, 1.100TL Yargıtay duruşma vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 26.05.2015 tarihinde oybirliği ile karar verildi.