Abaküs Yazılım
11. Hukuk Dairesi
Esas No: 2020/899
Karar No: 2022/254
Karar Tarihi: 13.01.2022

Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2020/899 Esas 2022/254 Karar Sayılı İlamı

11. Hukuk Dairesi         2020/899 E.  ,  2022/254 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 6. HUKUK DAİRESİ

    Taraflar arasında görülen davada Sivas 3. Asliye Hukuk Mahkemesince verilen 12.09.2019 tarih ve 2018/424 E- 2019/469 K. sayılı kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan reddine dair Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi'nce verilen 26.12.2019 tarih ve 2019/66 E- 2019/161 K. sayılı kararın duruşmalı olarak Yargıtay'ca incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, duruşma için belirlenen 11.01.2022 günü başkaca gelen olmadığı yoklama ile anlaşılıp hazır bulunan davalı vekili Av. ... dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi Dr. ... tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçeler, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
    Davacı vekili, şirket ortağı ve temsilcisi ...’ın 28.09.2015 tarihinde davacıya, araba satın almayı ve bu arabaları resmi ve özel sektörde kiralama işi yapmayı teklif ettiğini, davacının da hem kendi sermayesi hem de annesi ...'ın banka hesabındaki birikintisi ile bu işi yapabileceğini düşünerek teklifi kabul ettiğini, şirket temsilcisi ...’ın 28.09.2015 tarihli, ... 64. Noterliği’nce düzenlenen vekaletname ile davacıya "şirketi temsilen TC hudutları dahilinde bilumum icra müdürlüklerinden veya kurum ve kuruluşlarının açtığı her türlü araç ihalelerine girmeye, araç satın almaya ve bedellerini ödemeye, araç kiraya vermeye vb." yetkiler verdiğini, davacının bu vekaletnameye dayanarak 13.10.2015 tarihinde Sivas 2. İcra Dairesi’nin 2014/10114 esas sayılı dosyasında ... plakalı aracın ihalesine davalı şirket adına vekaleten katılarak aracı 4.000,00 TL teminat, 10.755,00 TL ihale bedeli, 2.804,76 TL de KDV ve damga vergisi karşılığı olmak üzere toplam 17.559,76 TL ödeyerek aldığını, yine 15.10.2015 tarihinde ... 3. İcra Dairesi’nin 2015/16194 esas sayılı dosyası kapsamında ... plakalı aracın ihalesine davalı şirket adına katıldığını, teminat olarak kendi cebinden 16.000,00 TL icra satış dosyasına yatırdığını, daha sonra 21.10.2015 tarihinde annesi ...'ın ING Bank ... Şubesi’ndeki hesabından 50.000,00 TL çekerek ve kendi cebinden de 4.000,00 TL ekleyerek 54.000,00 TL ihale bedelini Vakıfbank ... Cebeci şubesindeki ... 3. İcra Müdürlüğü hesabına davalı şirket adına yatırdığını, böylece bu ihaleye de 70.000,00 TL ödediğini, davacının 08.12.2015 tarihinde İstanbul Anadolu 18. İcra Dairesi’nin 2015/19975 esas sayılı dosyası kapsamında 34 EJ 3809 plakalı aracın ihalesine davalı şirket adına katıldığını, teminat olarak kendi cebinden 3.600,00 TL icra satış dosyasına yatırdığını, daha sonra 14.10.2015 tarihinde annesi ...'ın ING Bank ... Şubesi’ndeki hesabından çekmiş olduğu paradan 9.000,00 TL ihale bedelini ve 15.12.2015 tarihinde ise 2.340,00 TL KDV ve damga vergisini İstanbul Anadolu 18. İcra Müdürlüğü hesabına davalı şirket adına yatırdığını, böylece ihaleye 14.940,00 TL ödediğini, 28.03.2016 tarihinde ... 64. Noterliği’nce 06166 yevmiye no ile düzenlenen araç satış sözleşmesi ile şahsına ait ... plakalı 2014 model Renault Sembol marka aracını hiçbir bedel almadan davalı şirkete resmi ve özel sektöre kiralaması için devrettiğini, bütün bu araç alımlarında ve devir işleminde davalı şirketten kesinlikle hiçbir bedel almadığını, sadece kiralamadan elde edilecek kazançtan kar alabilmek amacıyla güven esasına dayanarak bu işlemleri yaptığını, 15.10.2015 tarihinde ... 3. İcra Dairesi’nin 2015/16194 esas sayılı satış dosyasından ihale ile aldığı ... plakalı aracın ihalesine karşı, bu dosyanın borçlusu Gökay İnş. adlı holdingin ihaleyi fesih davası açtığını, dolayısıyla ihaleden satın alınan ... plakalı aracın teslim alınamadığını, ... 7. İcra Hukuk Mahkemesi’nde açılan fesih davası uzun sürdüğü ve Yargıtay aşamasına taşındığı için davacının icra dosyasına yatırdığı 70.000,00 TL’yi de geri alamadığını, alacaklarının tahsili için Sivas 1. İcra Müdürlüğü’nün 2017/4176 esas sayılı dosya ile davalı şirkete karşı toplam 102.499,76 TL alacak için icra takibi yapıldığını, davalının takibe itiraz ettiğini iddia ederek itirazın iptali ile takibin devamına ve icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
    Davalı şirket yetkilisi, derdestlik itirazından dolayı ikinci açılan davanın reddi gerektiğini, yetkisiz icra müdürlüğünde icra takibi yapıldığını, dava dilekçesindeki söz konusu iddiaları kabul etmediklerini, şirketin davacıya hiçbir borcu olmadığı gibi aksine alacağı bulunduğunu, davacının vekil sıfatıyla yaptığı işlemleri kendisinin ve annesinin sermayesi ile yaptığını iddia ettiğini, vekil sıfatıyla yapılan işlemlerde davacının vekil olarak sürekli bir şekilde kendi sermayesini kullanmasının hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, davacının dava dilekçesinde sunmuş olduğu belgelerin ispat açısından hiçbir hukuki değeri bulunmadığını, şirket ile davacının annesinin sermayesi ve banka hesap hareketleri arasında hiçbir illiyet bağı bulunmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
    İlk Derece Mahkemesi’nce, davacının iddiasının davalı şirket adına aldığı üç adet aracın bedelini, kendi hesabından ve annesinden aldığı paralar ile ödediği şeklinde olduğu, dosya kapsamına göre bu iddiasını ispat ettiği, bu durumda ispat yükünün karşı tarafa geçtiği, davalı tarafın ödeme yaptığını savunduğu ve ancak bu savunmasını ispat edemediği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş, hükme karşı davalı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
    Bölge Adliye Mahkemesi’nce, davalının ödeme savunmasını usulüne uygun delillerle ispat edemediği, davalının ticari defterlerinin incelenmesinin sonuca etkili olmayacağı, para alacağı söz konusu olduğu için davacının ikametgahı mahkemesinin de yetkili olduğu, taraflar arasında adi ortaklık ilişkisi olduğuna dair somut bir delilin bulunmadığı, vekalet ilişkisi bağlamında davacının ödediği ve takibe konu ettiği meblağları davalıdan talep edebileceği, açıklanan sebeplerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu edilen nihai kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu gerekçesiyle davalının istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
    Karar, davalı vekilince temyiz edilmiştir.
    Davacı vekili dava dilekçesinde, davalı şirket ortağı ve temsilcisi ...’ın 28.09.2015 tarihinde davacıya, araba satın almayı ve bu arabaları resmi ve özel sektörde kiralama işi yapmayı teklif ettiğini, davacının da hem kendi sermayesi hem de annesi ...'ın banka hesabındaki birikintisi ile bu işi yapabileceğini düşünerek teklifi kabul ettiğini, şirket temsilcisi ...’ın şirket adına davacıya vekaletname verdiğini, davacının bu vekaletname ile icra dosyalarında davalı şirket adına araçlar aldığını, yine davacının kendisine ait aracı davalı şirkete devrettiğini, bütün bu araç alımlarında ve devir işleminde davalı şirketten kesinlikle hiçbir bedel almadığını, sadece kiralamadan elde edilecek kazançtan kar alabilmek amacıyla güven esasına dayanarak bu işlemleri yaptığını, alacaklarının tahsili için Sivas 1. İcra Müdürlüğü’nün 2017/4176 esas sayılı dosya ile davalı şirkete karşı toplam 102.499,76 TL alacak için icra takibi yapıldığını, davalının takibe itiraz ettiğini iddia ederek itirazın iptali ile takibin devamına ve icra inkar tazminatına karar verilmesini istemiştir.
    Yukarıda özetlenen dava dilekçesi içeriğinden, davacı ile davalı şirket arasında bir adi ortaklık ilişkisi kurulduğunun iddia edildiği anlaşılmaktadır. Bu iddia çerçevesinde davacının, adi ortaklıktan tasfiye payını, artığını isteyebilmesi için taraflar arasında bir adi ortaklık ilişkisi kurulduğunu ispat etmesi ve ayrıca ispat edilen iş bu adi ortaklık ilişkisinin tasfiye edilmiş olması gerekmektedir.
    Adi ortaklık ilişkisi, TBK'nın 639. (eBK m. 538) maddesinde sayılan sona erme sebeplerinden birinin gerçekleşmesi ile sona erer. Bu şekilde ortaklığın sona ermesinin başlıca iki sonucu ortaya çıkar. Bunlardan ilki, yöneticilerin görevlerinin sona ermesi, diğeri de ortaklığın tasfiyesidir.
    Tasfiye, ortaklığın bütün malvarlığının belirlenip, ortakların birbirleriyle alacak verecek ve ortaklıktan doğan tüm ilişkilerinin kesilmesi yoluyla ortaklığın sonlandırılması, malların paylaşılması ya da satış yoluyla elden çıkarılmasıdır.
    Tasfiye usulünü düzenleyen TBK'nın 644. (eBK m.540) maddesi gereğince, ortaklığın sona ermesi hâlinde tasfiye, yönetici olmayan ortaklar da dâhil olmak üzere, bütün ortakların elbirliğiyle yapılır. Ancak, ortaklık sözleşmesinde, ortaklardan biri tarafından kendi adına ve ortaklık hesabına belirli bazı işlemlerin yapılması öngörülmüşse, bu ortak, ortaklığın sona ermesinden sonra da o işlemleri tek başına yapmak ve diğerlerine hesap vermekle yükümlüdür.
    Ortaklar, tasfiye işlerini yürütmek üzere tasfiye görevlisi atayabilirler. Bu konuda anlaşamamaları hâlinde, ortaklardan her biri, tasfiye görevlisinin hâkim tarafından atanması isteminde bulunabilir.
    Tasfiye görevlisine ödenecek ücret, sözleşmede buna ilişkin bir hüküm veya ortaklarca oy birliğiyle verilmiş bir karar yoksa tasfiyenin gerektirdiği emek ile ortaklık malvarlığının geliri göz önünde tutularak hâkim tarafından belirlenir ve ortaklık malvarlığından, buna imkân bulunamazsa, ortaklardan müteselsilen karşılanır. Tasfiye usulüne veya tasfiye sonucunda her bir ortağa dağıtılacak paya ilişkin olarak doğabilecek uyuşmazlıklar, ilgililerin istemi üzerine hâkim tarafından çözüme bağlanır.
    Eldeki somut uyuşmazlıkta yukarıda açıklanan davacı iddiasını aşar şekilde hüküm kurulması doğru görülmediği gibi İlk Derece Mahkemesi’nce adi ortaklık iddiası kabul edilmemesine rağmen davacının alacak isteminin, başka bir deyişle açtığı itirazın iptali davasının kabulüne karar verilmesi de isabetli olmamıştır. Zira davacının adi ortaklık iddiası karşısında adi ortaklığa koyduğu payı, tasfiye gerçekleşmeden doğrudan istemesi söz konusu değildir.
    Öte yandan davalı vekilinin temyiz dilekçesinde bahsi geçen ... 43. İş Mahkemesi’nin 2019/1101 esas sayılı dava dosyası içeriğinin (beyanların) de değerlendirilmesi gerekmektedir.
    Bu çerçevede yukarıda açıklanan hususlar, TBK’nın adi ortaklığa ilişkin hükümleri ve ... 43. İş Mahkemesi’nin 2019/1101 esas sayılı dosyası içeriği (beyanlar) değerlendirilerek taraflar arasında adi ortaklık ilişkisi kurulup kurulmadığı belirlenip tüm deliller hep birlikte değerlendirilerek varılacak uygun sonucuna göre bir hüküm kurulması için İlk Derece Mahkemesi hükmüne yönelik davalı vekilinin istinaf talebini esastan reddeden temyize konu Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulması gerekmiştir.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalının temyiz isteminin kabulü ile İlk Derece Mahkemesince verilen karara yönelik istinaf başvurusunun reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULARAK KALDIRILMASINA, HMK’nın 373/1. maddesi uyarınca dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, takdir olunan 3.815,00 TL duruşma vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalıya verilmesine, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz eden davalıya iadesine, 13/01/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.




    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi