Esas No: 2020/6360
Karar No: 2022/324
Karar Tarihi: 17.01.2022
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2020/6360 Esas 2022/324 Karar Sayılı İlamı
11. Hukuk Dairesi 2020/6360 E. , 2022/324 K."İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 17. HUKUK DAİRESİ
Taraflar arasında görülen davada İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 29.12.2017 tarih ve 2016/244 E- 2017/1427 K. sayılı kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf istemlerinin esastan reddine dair İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi'nce verilen 27.02.2020 tarih ve 2018/850 E- 2020/230 K. sayılı kararın Yargıtay'ca incelenmesi (temlik alan) davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçeler, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, dava dışı asıl borçlu DB Telekominikasyon ... Ltd. Şti. ile davacı arasında faktoring sözleşmesi akdedildiğini, bu sözleşmeyi davalı ...'in müşterek borçlu ve müteselsil kefil olarak imzaladığını, akdedilen bu sözleşme kapsamında dava dışı asıl borçlu şirkete kredi kullandırıldığını, kredi borcunun ödenmemesi üzerine başlatılan icra takibine davalının itiraz ettiğini ileri sürerek, icra takibine yapılan itirazın iptali ile takibin devamına ve davalı aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davalının dava dışı asıl borçlu DB Telekomünikasyon .... Ltd. Şti.'nin eski ortağı olduğunu, 25/11/2013 tarihli Ticaret Sicil Gazetesi'nde yayınlanan hisse devri ile ortaklığının sona erdiğini, şirketin 25/11/2013 tarihine kadar yaptığı işlerden 500.000.-TL'lik faktoring sözleşmesini kefil olarak imzaladığından sorumlu olduğunu, ancak bu tarihe kadar yapılmış olan faktoring işlemleri ile ilgili hiçbir borç kalmadığını, davalının şirketten ayrılmasını müteakip, davacı ile şirketin yeni ortağı arasında 13/12/2013 tarihli 1.000.000.- TL’lik yeni bir sözleşme imzalandığını, davaya konu faktoring işlemlerinin ve davacı alacağının bu sözleşmeden kaynaklandığını belirterek, davanın reddine ve davacı aleyhine kötü niyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini istemiştir.
İlk derece mahkemesince, yapılan yargılama, toplanan deliller ve benimsenen bilirkişi raporuna göre, davalının taraflar arasında akdedilen 24/06/2013 tarih 500.000.-TL limitli kredi sözleşmesinin kefili olduğu, bu sözleşmeye istinaden kullandırılan kredilerin ödenerek kapatıldığı, davacı alacağının 13/12/2013 tarihli kredi sözleşmesinden kaynaklandığı, bu sözleşmede imzası bulunmayan davalının takip konusu borçtan sorumlu tutulamayacağı gerekçesiyle davanın reddine ve şartlar oluşmadığından kötü niyet tazminatı talebinin de reddine karar verilmiştir.
Karara karşı taraf vekilleri tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesince, davalının kefili olduğu 24/06/2013 tarihli faktoring sözleşmesi kapsamındaki faktoring işlemlerinden kaynaklanan tüm borçların kapatıldığı, davacının takibe konu ettiği alacağın davacı ile dava dışı şirket arasında 13/12/2013 tarihinde akdedilen 1.000.000.-TL limitli sözleşmeye istinaden 2014 tarihinde kullandırılan faktoring kredilerinden kaynaklandığı, davalının bu sözleşmede kefil olarak imzasının bulunmadığı, bu sözleşmenin müstakil ve bağımsız bir sözleşme olup, önceki sözleşme ile de ilişkilendirilmediği mahkemece benimsenen bilirkişi raporu ile tespit edildiğinden davacı vekilinin istinaf isteminin esastan reddine, davacı taraf, alacağını tahsil etmek amacıyla takip başlattığından, şartları oluşmayan kötü niyet tazminatı talebinin reddine karar verilmesinde usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davalı vekilinin istinaf isteminin esastan reddine karar verilmiştir.
Karar, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına göre yapılan istinaf başvurusunun HMK'nın 353/b-1 maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle, (temlik alan) davacı vekilinin temyiz isteminin reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK'nın 370/1. maddesi uyarınca ONANMASINA, HMK'nın 372. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, (temlik alan) davacı ...Ş. harçtan muaf olduğundan ödediği temyiz ilam harcı ve temyiz başvuru harcının isteği halinde temyiz eden davacı ...Ş.'ye iadesine, 17/01/2022 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.