17. Hukuk Dairesi 2016/9586 E. , 2017/8098 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki alacak davası üzerine yapılan yargılama sonunda, kararda yazılı nedenlerle, davanın kabulüne ilişkin verilen hüküm, davacı vekili tarafından süresi içinde temyiz edilmekle, dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı vekili, İtfaiye Daire Başkanlığı’na ait aracın dava dışı ...’in kullanımında iken, davalıya kasko sigortalı araca çarpması sonucu kaskolu araçta hasar meydana geldiğini, kaza nedeniyle davalıya ödenen 2.631,00 TL. tazminatın sürücüleri ...’den rücuen tahsili için açılan davada sürücünün kusursuz olduğu anlaşıldığından red kararı verildiğini ve kararın Yargıtay incelemesinden geçerek kesinleştiğini belirterek, 2.631,00 TL’nin ödeme tarihi olan 13.12.2002"den işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Davalı vekili, 2918 sayılı KTK’nun 109. maddesinde belirtilen iki yıllık zamanaşımı süresi dolduğundan davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, iddia, savunma, yapılan yargılama ve toplanan delillere göre; KTK"nun 109. maddesi uyarınca, kaza tarihinden itibaren davanın açıldığı tarihe kadar iki yıllık zamanaşımı süresinin dolduğu gerekçesiyle, davanın zamanaşımı nedeniyle reddine dair verilen hükmün, davacı vekili tarafından temyizi üzerine, Dairemiz"in 07.07.2008 tarih ve 2008/2007 Esas- 2008/3767 Karar sayılı ilamı ile; "Dava konusu trafik kazasının 22.09.2002 tarihinde meydana geldiği, davacı belediyenin trafik kaza tespit tutanağındaki kusur oranına göre 13.12.2002 tarihinde 2.631,00 TL. ödeme yaptığı, ... 4. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2003/42 Esas- 2004/219 Karar sayılı dosyasında davacı tarafından kurum sürücüsü ... aleyhine açılan rücuen alacak davasının sürücünün kazada kusursuz olduğu gerekçesiyle reddedildiği ve bu kararın temyiz incelemesinden geçerek 14.06.2006 tarihinde kesinleştiği; BK’nun 66. maddesine göre, haksız iktisaba ilişkin davanın mutazarrır olan tarafın verdiğini istirdada hakkı olduğunu ıttıla tarihinden itibaren bir sene geçmesiyle ve her halde bu hakkın doğduğu tarihten itibaren on senenin geçmesiyle sakıt olacağı, yerleşik Yargıtay içtihatları gereğince tüzel kişilerde bu zamanaşımının başlangıcının dava açma konusunda emir vermeye yetkili makamın ıttıla tarihi olduğu, davacı kurum yönünden dava açmaya emir verme yetkisi olan makamın kurum şoförü aleyhine açılan rücuen alacak davasının kesinleştiğini öğrendiği tarihten itibaren bir yılık sürenin işlemeye başlayacağı, bu durumda davanın bir yıllık zamanaşımı süresi içinde açıldığı gözetilip işin esasına girilerek delillerin toplanması ve karar verilmesi gerekirken, zamanaşımından davanın reddine karar verilmesinin doğru olmadığı" gerekçesiyle karar bozulmuştur.
Mahkemece, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda; davanın kabulü ile 2.631,00 TL. alacağın dava tarihinden işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, davalının kasko poliçesi nedeniyle ödediği ve davacıdan rücuen tahsil ettiği hasar bedelinin, sebepsiz zenginleşme mahiyetinde olduğu iddiasına dayanan alacak istemine ilişkindir.
Davalı ..., kasko poliçesi gereği sigortalısına ödediği 2.631,00 TL"lik hasar bedelini, zarara sebep olan aracın işleteni olan davacıdan rücuen tahsil etmiş; hasarın doğduğu kazaya ilişkin yargılamada davacıya ait araç sürücüsünün kazada kusursuz olduğu kesinleşmiş olduğundan; davacının davalıya yaptığı ödemenin, davalı lehine sebepsiz zenginleşme teşkil ettiği açıktır. Davacı tarafın bu istemi mahkemece de kabul edilmiş; ancak, tahsil hükmü kurulan bedel için dava tarihinden temerrüt faizine hükmedilmiştir. Davacının davalıya ödeme yaptığı 13.12.2002 tarihi itibariyle davalının sebepsiz zenginleştiği, sebepsiz zenginleşenin iade borcunun ise haksız zenginleşmenin gerçekleştiği tarih itibariyle doğduğu, haksız zenginleşen davalının bu tarihten itibaren temerrüt faizinden sorumlu tutulması gerektiği gözetilerek, davacı lehine faize hükmedilmemesi doğru değil bozma sebebi ise de; bu yanılgının giderilmesi yargılamanın tekrarını gerektirir nitelikte görülmediğinden, hükmün 6100 sayılı HMK"nun geçici 3/II. maddesi delaletiyle 1086 sayılı HUMK"nın 438/7. maddesi uyarınca düzeltilerek onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, hüküm fıkrasının 1. bendinde yer alan "dava tarihinden" ibaresinin hükümden çıkartılarak, yerine "davalının temerrüt tarihi olan 13.12.2002 tarihinden" ibaresinin yazılmasına ve hükmün bu şekilde DÜZELTİLEREK ONANMASINA; peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 25/09/2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.