Abaküs Yazılım
Hukuk Genel Kurulu
Esas No: 2017/2464
Karar No: 2021/1158
Karar Tarihi: 05.10.2021

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2017/2464 Esas 2021/1158 Karar Sayılı İlamı

Hukuk Genel Kurulu         2017/2464 E.  ,  2021/1158 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Tüketici Mahkemesi


    1. Taraflar arasındaki “abonelik tesisi” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Ankara 4. Tüketici Mahkemesince verilen davanın kabulüne ilişkin karar, davalı vekilinin temyizi üzerine Yargıtay 3. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda bozulmuş, Mahkemece Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir.
    2. Direnme kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    3. Hukuk Genel Kurulunca dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

    I. YARGILAMA SÜRECİ
    Davacı İstemi:
    4. Davacı dava dilekçesinde; satın aldığı daireye tedbiren su aboneliğinin yapılması ve dava sonunda aboneliğinin sağlanmasına karar verilmesini istemiş; davacı vekili 21.12.2012 havale tarihli ıslah dilekçesiyle, öncelikle kanal katılım ve şebeke hissesi bedeli alınmaksızın tedbiren su aboneliğinin tesisine, dava sonunda geçici su abonelik sözleşmesinin yapılmasına karar verilmesini talep etmiş; 27.09.2013 tarihli celsedeki beyanında ise; dava açıldıktan sonra abone olunduğunu, şebeke bedeli olarak 800TL ödeme yapıldığını ifade etmiştir.
    Davalı Cevabı:
    5. Davalı vekili cevap dilekçesinde; ferdi abonelik tesisi için ASKİ Tarifeler Yönetmeliğinin 6. ve 30. maddelerine uygun şekilde müracaat edilmesi hâlinde gerekli abonelik işlemlerinin yapılacağını, yönetmeliğe aykırı şekilde abonelik tesis edilmesine karar verilmesinin usul ve yasaya aykırılık teşkil edeceğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
    Mahkeme Kararı:
    6. Ankara 4. Tüketici Mahkemesinin 27.09.2013 tarihli ve 2012/2308 E., 2013/2867 K. sayılı kararı ile; davacının abone olduğunun anlaşıldığı, 27.09.2013 tarihli celsede 600TL ödeme yapıldığının belirtildiği gerekçeleriyle birlikte bilirkişi raporu dikkate alınarak davanın kabulü ile davacının 95,82TL kanal katılım ve 133,20TL şebeke hisse bedelinden sorumlu olduğunun tespitine, fazla ödenen 560,30TL bedelin ise davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
    Özel Daire Bozma Kararı:
    7. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
    8. Yargıtay 3. Hukuk Dairesinin 31.03.2014 tarihli ve 2013/20549 E., 2014/5095 K. sayılı kararı ile;
    “…3194 sayılı İmar Kanununun Yapı Kullanma İzni başlıklı 30. maddesinde; "Yapı tamamen bittiği takdirde tamamının, kısmen kullanılması mümkün kısımları tamamlandığı takdirde bu kısımlarının kullanılabilmesi için inşaat ruhsatını veren belediye... ve valilikten izin alınması mecburidir. Mal sahibinin müracaatı üzerine, yapının ruhsat ve eklerine uygun olduğu ve kullanılmasında fen bakımından mahzur görülmediğinin tespiti gerekir" denilmektedir. Yine aynı kanunun Kullanma İzni Alınmamış Yapılar başlıklı 31. maddesinde de; "İnşaatın bitme günü, kullanma izninin verildiği tarihtir. Kullanma izni verilmeyen ve alınmayan yapılarda izin alınıncaya kadar elektrik, su ve kanalizasyon hizmetlerinden ve tesislerinden faydalandırılmazlar. Ancak, kullanma izni alan bağımsız bölümler bu hizmetlerden istifade ettirilir." hükmü bulunmaktadır.
    Açıklanan madde hükümleri birlikte değerlendirildiğinde yapı kullanma (iskan) izni verilmeyen veya alınmayan yapıların izin alınıncaya kadar belediye hizmetlerinden ve tesislerinden faydalanamıyacakları açıktır.
    Hal böyle iken, yasa koyucu; ülkemizde, yapı (inşaat) ruhsatı alınmış olup, buna rağmen yapı kullanma (iskan) izni alınmamış birçok yapının bulunması nedeniyle yukarıda açıklanan yasal düzenlemelere, 3194 sayılı İmar Kanununa 5784 sayılı yasanın 25. maddesi ile eklenen geçici 11. maddesi ile bir istisna getirmiştir. 26.07.2008 tarihinde yürürlüğe giren bu madde; "Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihe kadar yapı (inşaat) ruhsatı alınmış ve buna göre yapılmış olup, kullanma izni verilmeyen ve alınmayan yapılara; yol, elektrik, su, telefon, kanalizasyon ve doğalgaz gibi altyapı hizmetlerinden birinin veya birkaçının götürüldüğünün belgelenmesi halinde, ilgili yönetmelikler doğrultusunda fenni gereklerin yerine getirilmiş olması ve bu maddenin yayımı tarihinden itibaren başvurulması üzerine, kullanma izni alınıncaya kadar ilgili mevzuatta tanımlanan ait olduğu abone grubu dikkate alınarak, geçici olarak su ve/veya elektrik bağlanabilir. Bu kapsamda, ilgili belediyeden dağıtım şirketlerine elektriğin kesilmesi talebinin söz konusu olması halinde, aboneliği iptal edileceğinden, su ve/veya elektrik bağlanması herhangi bir kazanılmış hak teşkil etmez. Ancak, yapı (inşaat) ruhsatı alınmış ve buna göre yapılmış olma şartı 12/10/2004 tarihinden önce yapılmış olan yapılarla ilgili olarak uygulanmaz. Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce yapılan abonelikler de ait olduğu gruba dönüştürülür." hükmünü ihtiva etmektedir.
    Yukarıda anılan yasal düzenlemeler ve yapılan açıklamalardan sonra, somut olaya dönüldüğünde; davacının dava dilekçesi ile dava konusu taşınmazına tedbiren su aboneliğinin sağlanması ve dava sonunda aboneliğinin yapılmasına karar verilmesinin talep edilmiş olduğu; Yenimahalle Belediye Başkanlığı"nın 24.01.2013 tarihli yazısı ile binanın yapı ruhsatının alındığı, henüz yapı kullanma izin belgesi almak için müracaat edilmediğinin ve önceden verilmiş iskan belgesinin bulunmadığının belirtildiği anlaşılmaktadır.
    Hal böyle olunca, davaya konu meskenin bulunduğu binanın yapı kullanma (iskan) izninin bulunmadığı yapı ruhsatının (ilk ruhsat tarihi) 10.07.1995 tarihinde alınmış olduğu, ruhsatın onay tarihinin 11.09.2008 olduğu anlaşılmakta olup, mahkemece davaya konu meskenin bulunduğu taşınmazın yapı ruhsat tarihinin tam olarak araştırılıp saptanmalı, bundan sonra 3194 sayılı İmar Kanununun Geçici 11. maddesinde ifade edilen istisnai halin, eldeki dava bakımından uygulanıp uygulanmayacağı tespit edilerek hasıl olacak sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekirken; ASKİ Tarifeler Yönetmeliğinin 39. maddesine göre şebeke hisse bedeli ve kanal katılım bedelinin bilirkişi marifetiyle hesaplattırılarak bu yönde hüküm tesisi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir…” gerekçesiyle karar bozulmuştur.
    Direnme Kararı:
    9. Mahkemenin 17.12.2014 tarihli ve 2014/1550 E., 2014/2760 K. sayılı kararı ile; önceki karar gerekçelerinin yanında, davacı vekilinin 21.12.2012 havale tarihli dilekçesi ile dava dilekçesine açıklık getirdiği ve davasının "kanal katılım ve şebeke hisse bedeli ödenmeksizin abonelik talebi" ne ilişkin olduğunu açıkladığı, incelemenin bu talep doğrultusunda yapılarak karar verildiği, uyuşmazlıkta yapı ruhsat tarihinin önemli olmadığı, bozmaya uyulması hâlinde davalı lehine usulü müktesep hak oluşacağı gerekçesiyle direnme kararı verilmiştir.
    Direnme Kararının Temyizi:
    10. Direnme kararı süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

    II. UYUŞMAZLIK
    11. Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; kanal katılım ve şebeke hissesi bedeli ödenmeksizin abonelik tesisi talebine ilişkin eldeki davada, Özel Dairenin bozma kararı uyarınca yapı ruhsat tarihinin araştırılmasının gerekli olup olmadığı, bu yönde yapılacak bir araştırmanın davalı lehine usulî müktesep hak oluşturup oluşturmayacağı noktasında toplanmaktadır.

    III. ÖN SORUN
    12. Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında; davalı tarafından istenilen kanal katılım ve şebeke hissesi bedeli toplamının 1.725,53TL, Mahkemece davacının sorumlu olduğu belirlenen bedelin toplam 229,02TL olduğunun anlaşılmasına, yargılama sırasında aboneliğin sağlandığının belirtilmesine ve kararın davalı tarafça temyiz edilmesine göre direnme kararının miktar itibariyle temyizinin mümkün olup olmadığı hususu ön sorun olarak tartışılıp değerlendirilmiştir.

    IV. GEREKÇE
    13. 01.10.2011 tarihinde 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK) yürürlüğe girmiş, anılan Kanun’un 450. maddesiyle de 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu (HUMK) ek ve değişiklikleriyle birlikte tümüyle yürürlükten kaldırılmıştır. Bununla birlikte yasa koyucu uygulamada birtakım sorunların ortaya çıkmasını engellemek için Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nda geçiş hükümlerini ayrıca düzenlemiştir.
    14. HMK’nın Geçici 3. maddesi;
    “(1) Bölge adliye mahkemelerinin, 26/9/2004 tarihli ve 5235 sayılı Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanunun geçici 2 nci maddesi uyarınca Resmî Gazete’de ilan edilecek göreve başlama tarihine kadar, 1086 sayılı Kanunun temyize ilişkin yürürlükteki hükümlerinin uygulanmasına devam olunur.
    (2) Bölge adliye mahkemelerinin göreve başlama tarihinden önce verilen kararlar hakkında, kesinleşinceye kadar 1086 sayılı Kanunun 26/09/2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanunla yapılan değişiklikten önceki 427 ilâ 454 üncü madde hükümlerinin uygulanmasına devam olunur. (Ek cümle: 1/7/2016-6723/34 md.) Bu kararlara ilişkin dosyalar bölge adliye mahkemelerine gönderilemez.
    (3) Bu Kanunda bölge adliye mahkemelerine görev verilen hallerde bu mahkemelerin göreve başlama tarihine kadar 1086 sayılı Kanunun bu Kanuna aykırı olmayan hükümleri uygulanır.” hükmünü içermekle birlikte, 28.07.2020 tarihli ve 31199 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 7251 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un 47. maddesi ile Geçici 3. maddenin ikinci fıkrasındaki “454” ibaresi “444” şeklinde değiştirilmiştir.
    15. Yukarıdaki düzenlemelerden, bölge adliye mahkemelerinin göreve başlama tarihinden önce verilmiş olan kararlar hakkında, kesinleşinceye kadar HUMK’nın 26.09.2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanun ile yapılan değişiklikten önceki 427 ilâ 444. madde hükümlerinin uygulanmasına devam olunacağı açıkça anlaşılmaktadır.
    16. Bilindiği üzere, 21.07.2004 tarihli ve 25529 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak, öngördüğü istisnalar dışındaki hükümleri yayım tarihinde yürürlüğe giren, 14.07.2004 tarihli ve 5219 sayılı Çeşitli Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un yürürlük tarihinden sonra mahkemelerce verilen hükümler yönünden 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 427. maddesindeki temyiz (kesinlik) sınırını bir milyar (1.000)TL; yine yürürlük tarihinden sonra Yargıtay Daireleri ve Hukuk Genel Kurulunca temyiz incelemesi sonucunda verilen kararlara karşı karar düzeltme yoluna gidilebilmesi için 440/III-1. maddesinde aranan parasal sınırı da altı milyar (6.000)TL olarak değiştirmiştir. 5219 ve 5236 sayılı Kanunlara göre katsayı artışı uygulanarak bu sınırlar arttırılmıştır.
    17. 16.07.1981 tarihli ve 2494 sayılı Kanun’un geçici maddesi ile temyiz ve karar düzeltme sınırlarına ilişkin değişikliklerin, Kanun’un yürürlüğe girmesinden sonra verilecek nihai kararlara yönelik temyiz ve karar düzeltme istemleri hakkında uygulanacağı belirtilmiş; dolayısıyla, dava hangi tarihte açılmış olursa olsun, temyiz ve karar düzeltme sınırlarının saptanmasında, hakkında bu yollara başvurulan hükmün verildiği tarihteki yasal durumun esas alınacağı kabul edilmiştir.
    18. Bir mahkeme kararının temyiz edilip edilemeyeceği belirlenirken, temyiz hakkının doğduğu (kararın verildiği) tarihteki hukuksal durum esas alınmalı; karar tarihinde yürürlükte bulunan kanun hükmü temyiz sınırı yönünden hangi düzenlemeyi içeriyor ise, ona bağlı kalınmalıdır. Buradaki “karar” teriminin, Mahkemenin, Özel Daire bozmasına karşı verdiği direnme kararını da kapsayacağında duraksama bulunmamaktadır.
    19. Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; davacının su aboneliği tesisi talebi üzerine davalının abonelik tesisi için kanal katılım ve şebeke hisse bedeli olmak üzere toplam 1.725,53TL talep etmesi nedeniyle, davacı anılan bedeller ödenmeksizin abonelik tesisi için işbu davayı açmıştır. Yargılama sırasında aboneliğin tesis edildiği anlaşılmakla birlikte artık davanın muarazanın meni niteliği ortadan kalkmış ve dava bedele münhasır hâle gelmiştir.
    20. Bu durumda davaya konu bedelin, temyiz istemine konu direnme kararının verildiği 17.12.2014 tarihinde 1.890TL olan temyiz (kesinlik) sınırının altında olduğu açık olduğundan davalı vekilinin temyiz itirazlarının miktar itibariyle incelenmesi mümkün değildir.
    21. Hâl böyle olunca, davalı vekilinin temyiz isteminin miktardan reddi gerekir.

    V. SONUÇ :
    Açıklanan nedenlerle;
    Davalı vekilinin direnme kararına yönelik temyiz isteminin miktar itibariyle kesin olduğundan REDDİNE,
    İstek hâlinde temyiz peşin harcının yatıranlara geri verilmesine, 05.10.2021 tarihinde oy birliği ile kesin olarak karar verildi.

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi