10. Hukuk Dairesi 2015/21621 E. , 2016/1359 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :İş Mahkemesi
Dava, hizmet süresinin tespiti istemine ilişkindir.
Mahkeme, yapılan yargılama sonucunda kararında belirtildiği şekilde davanın kısmen kabulüne karar vermiştir.
Hükmün, davacı ve davalı Kurum vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi
Dava konusu somut olayda; davacının, 07.06.1993-30.06.2009 (10.11.1993-01.09.1995 tarihleri arası dönem hariç) tarihleri arasında kesintisiz davalı şirkette çalıştığı ve çalışmalarının eksik bildirildiği, bildirilmeyen sürelerin tespitine karar verilmesini istediği görülmüştür.
Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile davacının 01.01.1999-14.03.2005 tarihleri arasında davalı işyerinde Kuruma bildirilen günler dışında sürekli ve kesintisiz çalıştığının tespitine karar verilmiştir.
Davanın yasal dayanağı, 5510 sayılı Yasanın Geçici 7. maddesi kapsamında uygulama alanı bulan 506 sayılı Yasanın 79/10 maddesidir.
506 sayılı Yasanın 6. maddesinde ifade edildiği üzere “sigortalı olmak hak ve yükümünden kaçınılamaz ve feragat edilemez.” Anayasal haklar arasında yer alan sosyal güvenliğin yaşama geçirilmesindeki etkisi karşısında, sigortalı konumunda geçen çalışma sürelerinin saptanmasına ilişkin davaların, kamu düzenine ilişkin olduğu, bu nedenle özel bir duyarlılık ve özenle yürütülmesinin zorunlu ve gerekli bulunduğunun gözetilmesi zorunludur. Bu bağlamda, hak kayıplarının ve gerçeğe aykırı sigortalılık süresi edinme durumlarının önlenmesi, temel insan haklarından olan sosyal güvenlik hakkının korunabilmesi için, bu tür davalarda tarafların gösterdiği kanıtlarla yetinilmeyip, gerek görüldüğünde re’sen araştırma yapılarak kanıt toplanabileceği de göz önünde bulundurulmalıdır.
Davacının hizmet cetveli incelendiğinde; tespiti istenen 07.06.1993-10.11.1993 ve 01.09.1995-30.06.2009 tarihleri arası dönemlerde davacı adına davalı işyerinden 07.06.1993-10.11.1993 tarihleri arasında 94 gün, 01.09.1995-31.12.1998 tarihleri arasında 1145 gün, dava dışı 1020195 sicil sayılı işyerinden 14.03.2005-23.10.2008 tarihleri arasında 1274 gün ve davalı işyeri tarafından 24.10.2008-30.06.2009 tarihleri arasında 248 gün sigorta bildirimi yaplıdığı görülmektedir.
Mahkemece, davacının 01.01.1999-14.03.2005 tarihleri arasında davalı işyerinde çalıştığının kabulüne ilişkin bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Ne var ki davacının 01.09.1995 -01.01.1999 tarihleri arasında kesintisiz çalıştığı ancak işveren tarafından eksik bildirim yapıldığı anlaşılmakla, davacının 01.09.1995 -01.01.1999 tarihleri arasında da kesintisiz çalıştığının tespitine karar verilmesi gerekmektedir. 07.06.1993-10.11.1993 tarihleri arasındaki dönem yönünden ise yapılan araştırma eksik inceleme dayalıdır. Bu tür sigortalı hizmetlerin tespitine ilişkin davaların, kamu düzeniyle ilgili olduğu ve bu nedenle de özel bir duyarlılıkla ve özenle yürütülmesinin zorunlu ve gerekli bulunduğu gözetilerek, bu çerçevede, hak kayıplarının ve gerçeğe aykırı sigortalılık süresi edinme durumlarının önlenmesi, temel insan haklarından olan sosyal güvenlik hakkının korunabilmesi için, bu tür davalarda tarafların gösterdiği kanıtlarla yetinilmeyip, re"sen araştırma ilkesi doğrultusunda; uyuşmazlığa konu dönemde davalı işyerinde sekreter olarak çalışan birisi olup olmadığı araştırılmalı, sigortalının çalışmalarını bilebilecek komşu veya benzeri işleri yapan başka işverenler ve bu işverenlerin çalıştırdığı bordrolara geçmiş kişiler zabıta marifetiyle titizlikle araştırılarak belirlenmeli, belirlenen tarafsız tanıkların bilgi ve görgülerine başvurulmalı, tanıklara davacının ne iş yaptığı, hangi sürede çalıştığı, fiili çalışma olgusunun gerçekleşip gerçekleşmediği tüm açıklığıyla belirlenmeli ve deliller hep birlikte değerlendirilip takdir edilerek sonuca göre bir karar verilmelidir.
Açıklanan, bu maddi ve hukuki olgular göz önünde bulundurulmaksızın, mahkemece, eksik inceleme ve araştırma sonucu davanın kısmen kabulüne karar verilmesi, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O halde, taraf vekillerinin, bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
S O N U Ç: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 09.02.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.