20. Hukuk Dairesi 2016/6127 E. , 2016/11410 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tazminat davasının yargılaması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca duruşmalı olarak incelenmesi davalı Hazine vekili tarafından istenilmekle, tayin olunan 29/11/2016 günü için yapılan tebligat üzerine, temyiz eden davalı Hazine vekili Av...... ile davacı ... vekili Av. ... geldiler, başka gelen olmadı, açık duruşmaya başlandı. Süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra, gelenlerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Dosya içindeki tüm belgeler incelenip, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı vekili, 26/06/2014 havale tarihli dava dilekçesi ile ..., ... Mahallesi 116 parsel sayılı taşınmaz hakkında, Orman Yönetimi tarafından açılan dava sonucunda, .. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2012/50-2013/337 sayılı kararı ile tapu kaydının iptaline ve Hazine adına tesciline karar verildiğini, Türk Medeni Kanunun 1007. maddesinde, tapu sicilinin tutulmasından doğan zararlardan Devletin sorumlu olduğunun düzenlendiğini belirterek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile 30.000.-TL"nin yasal faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiş, daha sonra 04/02/2016 tarihli harçlandırdığı dilekçesiyle dava değerini 857.920,95.-TL olarak ıslah etmiştir.
Mahkemece, davanın kabulü ile 857.920,95.-TL"nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine karar verilmiş, hüküm davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, 4721 sayılı TMK"nın 1007. maddesine göre açılan tazminat istemine ilişkindir.
Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş ise de hükme esas alınan rapor karar vermeye elverişli değildir.
Şöyle ki; uzman bilirkişiler 23/12/2014 tarihli keşif sonrası hazırladıkları ilk raporda arsa-arazi ayrımı yapmadan çevre taşınmazların rayicine göre ortalama bir değer tespit ederek arazinin değerini hesapladıktan sonra, bu değere taşınmaz üzerindeki ağaçların ve inşaat varlıklarının değerini eklemişler, ancak; değer tespitinin hangi tarih dikkate alınarak yapıldığını raporda açıklamamışlar, daha sonra 30/06/2015 tarihli ek raporda; taşınmazın arazi olarak kullanılması halindeki değerinin zeytin, buğday, mısır ekimi yapıldığında 2014 yılı itibarıyla 28.841.-TL olacağı açıklanmış, ancak; "belediye hizmetlerinden faydalanabilecek yerdir" denilerek tekrar ilk raporda bulunan değere atıf yapılmıştır. Çekişmeli taşınmazın tapudaki cinsi tarladır, belediyeden gelen bilgiye göre; 1990 onay tarihli imar planında günübirlik tesis alanı iken, 1993 yılında yapılan değişikle kıyı kenar çizgisi içinde kalması nedeniyle ağaçlandırma alanına çevrilmiştir.
Tazminat miktarı belirlenirken öncelikli konu, tapusu iptal edilen taşınmazın niteliğinin tespiti olup, arazi niteliğindeki taşınmaz; başka deyişle tarım alanlarında net gelir esas alınarak, arsa niteliğindeki taşınmazlar için ise emsal karşılaştırması yapılarak değer belirlenmelidir. Hükme esas alınan raporda olduğu gibi karma bir yöntemle değer tespiti mümkün değildir. 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 1007. maddesi gereğince, tapu sicilinin yanlış tutulması nedeniyle zarara uğrayan kişinin bütün zararlarından Devlet sorumludur. Tapu kaydının iptali nedeniyle, tapu sahibinin oluşan gerçek zararı neyse, tazminatın miktarı da o kadar olmalıdır. Gerçek zarar; tapu kaydının iptali nedeniyle, tapu malikinin mal varlığında meydana gelen azalmadır. Tazminat miktarı, zarar verici eylem gerçekleşmemiş olsaydı, zarar görenin mal varlığı ne durumda olacak idiyse, aynı durumun tesis edilebileceği miktarda olmalıdır (Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 05.03.2003 gün ve 2003/19-152 E. - 2003/125 K.; 29.09.2010 gün ve 2010/14-386 E. - 2010/427 K.; 15.12.2010 gün ve 2010/13-618 E. - 2010/668 K. sayılı kararı). Zarara uğrayan kişinin gerçek zararı, tazminat miktarının belirlenmesinde esas alınacak değerlendirme tarihine göre belirlenecek olup; bu tarih zararın meydana geldiği tarihtir. Zararın meydana geldiği tarihe göre, tapusu iptal edilen taşınmazın niteliği ve değeri belirlenmelidir. Taşınmazın niteliği arazi ise net gelir metodu yöntemi ile arsa vasfında ise değerlendirme gününden önceki özel amacı olmayan emsal satışlara göre hesaplanması suretiyle gerçek değer belirlenmelidir.
Somut davada; çekişmeli taşınmazın arsa niteliğinde olmadığı, arazi olarak kullanılması halindeki gelirinin hesaplanması gerektiği açıktır. Bu durumda mahkemece, yeniden oluşturulacak bilirkişi kurulu aracılığıyla, net gelir yöntemine göre ve tapu iptaline ilişkin kararın kesinleştiği 23/06/2014 tarihi itibarıyla taşınmazın değeri tespit ettirilmek suretiyle karar verilmelidir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davalı Hazine vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, Yargıtaydaki duruşma tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre takdir edilen 1350,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak kendisini vekil ile temsil ettiren davalı Hazineye verilmesine 29/11/2016 günü oybirliği ile karar verildi.