Esas No: 2022/3992
Karar No: 2022/11564
Karar Tarihi: 06.06.2022
Yargıtay 11. Ceza Dairesi 2022/3992 Esas 2022/11564 Karar Sayılı İlamı
11. Ceza Dairesi 2022/3992 E. , 2022/11564 K."İçtihat Metni"
Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğünün 08.04.2022 tarih ve 2022/301 sayılı kanun yararına bozma istemine atfen, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca düzenlenen 13.05.2022 tarih ve KYB-2022/56596 sayılı ihbarname ile;
Banka veya kredi kurumlarınca tahsis edilmemesi gereken krediyi sağlamak amacıyla dolandırıcılık ve resmi belgede sahtecilik suçlarından sanık ...'nun, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 158/1-j-son, 204/1, 43/1, 35/2 ve 52/2. maddeleri gereğince 1 yıl 6 ay hapis, 30.000,00 Türk lirası adli para ve 4 yıl hapis cezaları ile cezalandırılmasına dair Bakırköy 8. Ağır Ceza Mahkemesinin 14/03/2017 tarihli ve 2017/48 esas, 2017/62 sayılı kararının,
"1-5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 158/1-j maddesinde yer alan, banka veya kredi kurumlarınca tahsis edilmemesi gereken krediyi sağlamak amacıyla dolandırıcılık suçundan verilecek cezanın aynı maddenin 1. fıkrası son cümlesinde yer alan "İşlenmesi halinde, üç yıldan on yıla kadar hapis ve beşbin güne kadar adlî para cezasına hükmolunur. (Ek cümle: 29/6/2005 –5377/19 md.; Değişik: 3/4/2013-6456/40 md.) Ancak, (e), (f), (j), (k) ve (l) bentlerinde sayılan hâllerde hapis cezasının alt sınırı dört yıldan, adli para cezasının miktarı suçtan elde edilen menfaatin iki katından az olamaz." şeklindeki düzenlemelere göre, 24/11/2016 tarihi itibariyle 6763 sayılı Kanunun 14. maddesi ile 5237 sayılı Kanun'un birinci fıkrasında yer alan "üç yıldan" ibaresinin "dört yıldan" şeklinde değiştirildiği, incelemeye konu suç tarihinin 09/12/2016 olduğu ve somut olayda sanığın 30.000,00 Türk lirası kredi çekmeye teşebbüs ettiği cihetle, atılı suçtan sanık hakkında temel cezanın en alt sınırdan belirlenmesi durumunda dahi 4 yıldan az hapis cezasının belirlenemeyeceği ve adli para cezası miktarının neticeten 30.000,00 Türk lirasının 2 katından az olamayacağı değerlendirildiğinde, 5237 sayılı Kanun'un 158/1-j-son maddesi uyarınca belirlenecek 4 yıl hapis ve 3.000,00 Türk lirası adli para cezasından, anılan Kanun'un 35/2. maddesi gereğince 1/2 oranında indirim yapılarak tayin edilecek 2 yıl hapis ve 1.500,00 Türk lirası adli para cezasının, aynı Kanun'un 52/2. maddesi uyarınca sanığın sosyal ve ekonomik durumuna göre takdir edilen günlüğü 20,00 Türk lirası üzerinden 30.000,00 Türk lirası adli parasına çevrilmesine; ancak 5237 sayılı Kanun'un 158/1-j maddesi son cümlesi gereğince sanığın 2 yıl hapis ve 60.000,00 Türk lirası adli para cezaları ile cezalandırılmasına karar verilmesi gerektiği gözetilmeden, eksik ceza tayininde,
2-Sanığın alışveriş merkezindeki ... standına gidip, ... adına düzenlenmiş sahte nüfus cüzdanını ibraz etmek suretiyle 30.000,00 Türk liralık kredi başvurusu yaptığı sırada, banka yetkilisinin nüfus cüzdanının sahte olduğundan şüphelenerek Genel Merkezle irtibata geçip, kimliğin sahte olduğunu anlaması üzerine, sanığı polislere yakalatması ve sanığın kollukta ifadesi alınırken üzerinde bulunan anılan sahte kimlik ile aynı kişi adına sahte olarak düzenlenmiş sürücü belgesini polislere teslim etmesi şeklinde gerçekleşen somut olaya ilişkin yapılan yargılama sonucunda, sanığın resmi belgede sahtecilik suçundan belirlenen temel cezadan, zincirleme suç hükümleri uyarınca 1/3 oranında artırım yapıldığı anlaşılmış ise de,
Benzer bir olaya ilişkin olarak Yargıtay 11. Ceza Dairesinin 03/02/2020 tarihli ve 2017/14699 esas, 2020/755 karar sayılı ilâmında, "...5237 sayılı TCK'nin “Kamu güvenine karşı suçlar’' bölümünde düzenlenen ve belgenin gerçeğe aykırı olarak düzenlenmesi ile kamu güveninin sarsıldığı kabul edilerek suç sayılıp yaptırıma bağlanan “belgede sahtecilik” suçunun hukuki konusunun kamu güveni olduğu, suçun işlenmesi ile kamu güveninin sarsılması dışında, bir veya birden fazla kişi de haksızlığa uğrayıp, suçtan zarar görmesi halinde dahi, suçun mağdurunun toplumu oluşturan bireylerin tamamının, diğer bir ifadeyle kamunun olduğuna dair kabulünün etkilenmeyeceği, eylemin belirli bir kişinin zararına olarak işlenmesi halinde bu kişinin mağdur değil, suçtan zarar gören olacağının kabulü gerekeceği ve bir suç işleme kararının icrası kapsamında 5237 sayılı TCK'nin 43. maddesinde, "değişik zamanlarda" denilmesi ve aynı anda işlenen eylemlerde zincirleme suça ilişkin hükümlerin uygulanma olanağı bulunmadığı, somut olayda ise sanığın evinde yapılan aramada gerçek üç ayrı şahıs adına sahte sürücü belgeleri ve pasaportun ele geçtiği ve bu suçun mağdurunun da yukarıda belirtildiği üzere kamu olduğunun anlaşılması karşısında, zincirleme suç hükümlerinin uygulanamayacağı,..BOZULMASINA... " şeklinde belirtilen açıklamalar karşısında,
Somut olayda, kolluk görevlilerince aynı anda ele geçirilen bir adet sahte nüfus cüzdanı ve bir adet sürücü belgesinin mağdurunun kamu olduğu, zincirleme suç hükümlerinin uygulanmasını gerektirecek şekilde sahte belgelerin farklı zamanlarda düzenlendiğine dair bir delil bulunmadığı cihetle, sanık hakkında zincirleme suç hükümlerinin uygulanamayacağı gözetilmeksizin, sanık hakkında fazla ceza tayininde, isabetgörülmediğinden” bahisle 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 309. maddesi uyarınca, bozulması istenilmiş olmakla,
Dosya incelendi, gereği görüşüldü:
1-Nitelikli dolandırıcılık suçu yönünden; 5237 sayılı TCK'nin 158. maddesinin 1. fıkrasının son paragrafı gereğince, temel para cezası suçtan elde edilmeye çalışılan haksız menfaatin iki katından az olmayacak şekilde gün karşılığı olarak tespit edilerek, artırım ve indirimlerin belirlenen gün üzerinden yapıldığı anlaşılmakla birlikte; 02.12.2016 tarih ve 29906 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak aynı tarihte yürürlüğe giren 6763 sayılı Kanun'un 14. maddesi ile TCK'nin 158/1-j maddesinde düzenlenen suçun cezasının alt sınırının 4 yıla yükseltilmesi ve dosyadaki suç tarihinin de 09.12.2016 olması karşısında, temel hapis cezasının 3 yıl olarak eksik tayin edilmesi yasaya aykırı olup, kanun yararına bozma istemine atfen düzenlenen ihbarnamedeki düşünce bu nedenle yerinde görüldüğünden; sanığın nitelikli dolandırıcılık suçundan mahkumiyetine ilişkin Bakırköy 8. Ağır Ceza Mahkemesinin 14.03.2017 tarihli 2017/48 Esas ve 2017/62 Karar sayılı kararının CMK'nin 309. maddesi uyarınca aleyhe sonuç doğurmamak ve yeniden yargılama yapılmamak üzere BOZULMASINA;
2-Resmi belgede sahtecilik suçu yönünden; 5237 sayılı TCK'nin 43. maddesinde, "değişik zamanlarda" denilmiş olması nedeniyle aynı anda işlenen eylemlerde zincirleme suça ilişkin hükümlerin uygulanma olanağının bulunmadığı, somut olayda sahte belgelerin aynı anda ele geçtiği, farklı tarihlerde düzenlendiğine ilişkin delil bulunmadığından, zincirleme suç hükümlerinin uygulanamayacağı, ancak belge sayısının temel cezanın belirlenmesinde dikkate alınacağı gözetilmeden, sanığın cezasının zincirleme suç hükümlerine göre artırılması yasaya aykırı olup, kanun yararına bozma istemine atfen düzenlenen ihbarnamedeki düşünce yerinde görüldüğünden; sanığın resmi belgede sahtecilik suçundan mahkumiyetine ilişkin Bakırköy 8. Ağır Ceza Mahkemesinin 14.03.2017 tarihli, 2017/48 Esas ve 2017/62 Karar sayılı kararının CMK'nin 309. maddesi uyarınca BOZULMASINA; bozma nedenine göre aynı maddenin 4. fıkrasının (d) bendi uyarınca karar verilmesi mümkün görüldüğünden, TCK‘nin 43/1. maddesinin uygulandığı bölümün hüküm fıkrasından çıkartılmasına, diğer hususların yerinde bırakılmasına, “resmi belgede sahtecilik“ suçuna ilişkin infazın “3 yıl hapis“ olarak yerine getirilmesine, dosyanın mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına İADESİNE, 06.06.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.