
Esas No: 2017/37409
Karar No: 2020/8988
Karar Tarihi: 07.07.2020
Yargıtay 22. Hukuk Dairesi 2017/37409 Esas 2020/8988 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ: ... 5. Hukuk Dairesi
DAVA TÜRÜ: ALACAK
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle, temyiz talebinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, davacı ile davalı Kurum arasında 20/07/2015 tarihinde 2 yıl süreli belirli süreli iş sözleşmesi düzenlendiğini, davacının idari personel olarak net 2.500,00 TL ücretle çalıştığını, iş sözleşmesinin davalı Kurum tarafından 06/01/2016 tarihli yazı ile hiç sebep bildirilmeden feshedildiğini, taraflar arasındaki belirli süreli iş sözleşmesinin 4.maddesine göre davacıya tazminat ödenmesi gerektiğini ileri sürerek söz konusu alacağının hüküm altına alınmasını talep etmiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili, davacının 22/07/2015-08/01/2016 tarihleri arasında üniversitede çalıştığını, iş sözleşmesinin personel maliyetlerinin azaltılması gerekliliği ve davacının çalışmalarından verim alınamaması sebebiyle feshedildiğini savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İlk Derece Mahkemesi Kararının Özeti:
Mahkemece, toplanan deliller ve bilirkişi raporu doğrultusunda davanın reddine karar verilmiştir.
İstinaf Başvurusu:
İlk Derece Mahkemesinin kararına karşı, davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesi Kararının Özeti:Bölge Adliye Mahkemesi tarafından, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, ilk derece mahkemesi hakiminin objektif, dosyadaki verilerle çelişmeyen tespitlerine ve uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kurallarına göre, Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 355. maddesi uyarınca istinaf sebepleriyle sınırlı olarak ve resen kamu düzeni yönünden yapılan inceleme sonucu; ilk derece mahkemesinin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, davacı tarafın yerinde görülmeyen istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.
Temyiz:
Karar yasal süresi içerisinde davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Gerekçe:Taraflar arasında, iş sözleşmesinde yer alan cezai şart düzenlemesinin geçerliliği ve cezai şart miktarının tespitinde oranlama ve indirim yapılıp yapılmayacağı hususları uyuşmazlık konusudur.6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu"nun 420. maddesine göre, hizmet sözleşmelerine sadece işçi aleyhine konulan ceza koşulu geçersizdir. Bu hükme göre hizmet sözleşmelerine işçi aleyhine konulan cezai şartlar geçersiz, işçi lehine konulan cezai şartlar ise geçerli kabul edilmelidir.Gerek belirli gerekse belirsiz iş sözleşmelerinde, cezai şart içeren hükümler, karşılıklılık prensibinin bulunması halinde kural olarak geçerlidir. Ancak, sözleşmenin süresinden önce feshi koşuluna bağlı cezai şartın geçerli olabilmesi için, taraflar arasındaki iş sözleşmesinin belirli süreli olması zorunludur. Yargıtay İçtihatları Birleştirme Genel Kurulu"nun 08.03.2019 tarihli 2017/10 esas 2019/1 karar sayılı kararı ile belirli süreli olarak yapılmış ancak objektif şartları taşımadığı için belirsiz süreli kabul edilen iş sözleşmesinde kararlaştırılan "süreden önce haksız feshe bağlı cezai şart hükmünün geçerli olduğuna" karar verildiğinden, iş sözleşmesi niteliği itibariyle belirsiz olmasına karşın belirli olarak yapılmış olsa bile haklı bir neden olmadan fesih şartına bağlı cezai şartın geçerliliğine etkisi bulunmamaktadır. Zira, Yargıtay Kanunu"nun 45/5. maddesi “İçtihadı birleştirme kararlarının benzer hukuki konularda Yargıtay Genel Kurullarını, Dairelerini ve Adliye Mahkemelerini bağlayacağı” hükmünü içermektedir.
Dosya kapsamından, davacı ile davalı ... arasında iki yıl süreli belirli süreli iş sözleşmesi aktedildiği, bu sözleşmenin 4. maddesinde "….İşbu iş sözleşmesi haklı neden olmaksızın sözleşmenin süresinden önce tek taraflı olarak Kurum tarafından feshedilirse, Kurum sözleşmelinin son aylık brüt ücreti ile sözleşmenin kalan ayları sayısının çarpımı tutarında toplam tazminatı sözleşmeliye peşinen ödemeyi kabul ve taahhüt eder" hükmü bulunduğu, iş sözleşmesinin 08/01/2016 tarihinde işverence feshedildiği anlaşılmakta olup, davacı haksız fesih nedeniyle sözleşmede kararlaştırılan tazminatın davalıdan tahsilini talep etmiş; davalı ise taraflar arasındaki iş sözleşmesinin belirli süreli iş sözleşmesi olmadığını savunmuştur.İlk derece mahkemesince, 20/07/2015 tarihli "İdari Personel Belirli İş Sözleşmesi" başlıklı iş sözleşmesinde davacının görevinin "İdari Personel" olarak belirtildiği, davacının idari personel olarak belirli iş sözleşmesi ile çalışmasının objektif nedeninin ortaya konmadığı, bu sebeple taraflar arasındaki iş sözleşmesinin belirsiz süreli olduğu, belirsiz süreli iş sözleşmelerinde cezai şart kararlaştırılamayacağı gerekçesiyle, cezai şartın geçersiz olduğu sonucuna varılmıştır. Bölge adliye mahkemesi de benzer gerekçelerle belirli süreli iş sözleşmesinde cezai şartın geçerli olmadığı sonucuna varmıştır.
Bu açıklamalara göre taraflar arasında iş sözleşmesinin belirli süreli olup olmadığı ve davacının sözleşmenin 4. maddesinde öngörülen cezai şarta hak kazanıp kazanmadığı uyuşmazlık konusudur. Gerek ilk derece mahkemesi gerekse bölge adliye mahkemesi tarafından iş sözleşmesinin belirsiz süreli olduğu gerekçesiyle cezai şartın geçerli olmadığı hükme bağlanmış ise de; Yargıtay İçtihatları Birleştirme Genel Kurulu"nun 08.03.2019 tarihli 2017/10 esas 2019/1 karar sayılı kararı ile belirli süreli olarak yapılan ancak objektif şartları taşımadığı için belirsiz süreli kabul edilen iş sözleşmesinde kararlaştırılan "süreden önce haksız feshe bağlı cezai şart hükmünün geçerli olduğuna" karar verilmiştir. İçtihadı Birleştirme kararları tüm kurumlar ve kişiler yönünden bağlayıcı olup, somut olayda içtihadı birleştirme kararı çerçevesinde değerlendirme yapılması gerektiği açıktır. Taraflar arasındaki iş sözleşmesi objektif şartları taşımadığı için belirsiz süreli olarak kabul edilse dahi, işverence süre bitiminden önce yapılan haksız fesih mevcut ise, davacının cezai şarta hak kazanacağı kabul edilmelidir. Dosya kapsamındaki deliller incelendiğinde, iş sözleşmesinin işverence sözleşme süresinin bitiminden önce feshedildiği, işverence bildirilen personel maliyetinin azaltılması yahut işçiden yeterli verim alınamaması şeklindeki gerekçelerin haklı fesih sebebi olmadığı anlaşılmaktadır. Şu halde, somut olayda davacının cezai şarta hak kazandığının kabulü gerekirken, yazılı gerekçelerle talebin reddine karar verilmiş olması hatalıdır.Diğer taraftan 6098 Sayılı Kanunun 182/son maddesinde, fahiş cezai şartın hâkim tarafından tenkis edilmesi gerektiği hükme bağlanmıştır. Mahkemece, davacının çalıştığı ve çalışması gereken bakiye süre oranlanmak suretiyle 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu"nun 182. maddesinin son fıkrası gereği cezai şarttan indirim yapılarak sonuca gidilmesi gerektiği gözardı edilmemelidir.
Açıklanan sebeplerle, ilk derece mahkemesinin ret kararına karşı davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin bölge adliye mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.SONUÇ:Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebeplerle BOZULMASINA, dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgililere iadesine, 07.07.2020 gününde oybirliği ile karar verildi.