15. Ceza Dairesi 2015/13599 E. , 2018/6706 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
SUÇ : Resmi belgede sahtecilik, nitelikli dolandırıcılık
HÜKÜM : 1- TCK"nın 204/1, 62/1, 53 maddeleri
2- TCK"nın 158/1-f, 35/2, 62/1, 52/2, 53 maddeleri gereğince mahkumiyet
Nitelikli dolandırıcılık ve resmi belgede sahtecilik suçundan sanığın mahkumiyetine ilişkin hükümler, sanık tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:
Sanığın üzerinde kendi resmi bulunan müşteki ...’ün kimlik bilgilerine göre sahte olarak düzenlenmiş sürücü belgesi ile Vakıflar Bankası Merter Şube"sine müracaat ederek, müşteki ..."ün hesabından para çekmek istediği, ancak; müşteki adına açılmış bulunan hesabın uzun süre hareketsiz kalması nedeni ile görevlilerin durumdan şüphelendikleri hesapta bulunan 58.000, TL paranın ödemesinin yapıldığı sırada banka görevlilerin polise olayı ihbarı sonucu sanığın yakalandığı, bu şekilde sanığın nitelikli dolandırıcılığa teşebbüs ve resmi belgede sahtecilik suçunu işlediği iddia edilen olayda; dolandırıcılık suçunun unsuru olan hilenin gerçekleşmesinde bankanın ve banka hesabının ödeme aracı durumunda bulunduğu dikkate alınarak, 5237 sayılı TCK"nın 158/1-f maddesi kapsamında kalan nitelikli dolandırıcılık suçunu oluşturmayıp, suçun Trafik Tescil Müdürlüğü’nün maddi varlığı olan sahte olarak tanzim edilmiş sürücü belgesi ile işlenmesi nedeniyle
TCK"nın 158/1-d maddesine uyan kamu kurum ve kuruluşlarının araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık suçunu oluşturduğu gözetilmeden suç vasfında yanılgıya düşülerek yazılı şekilde hüküm kurulması,
Kabule göre de;
1- Hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin 5271 sayılı CMK’nın 231/6-c madde ve bendinde işaret olunan zarar kavramının, kanaat verici basit bir araştırma ile belirlenebilir, ölçülebilir maddi zararlara ilişkin olduğu, manevi zararların bu kapsama dâhil edilmemesi gerektiği, zarar koşulunun ancak zarar suçlarında dikkate alınması gereken bir unsur olduğu, resmi belgede sahtecilik suçunun işlenmesi ile oluşmuş somut bir zarardan söz edilemeyeceği hususu da göz önünde bulundurularak, ayrıntıları Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun, 18.09.2012 tarih ve 2012/2-168-1776 sayılı kararında da vurgulandığı üzere; koşullu bir düşme nedeni oluşturan hükmün açıklanmasının geri bırakılması kurumunun, mahkûmiyet, suç niteliği ve ceza miktarına ilişkin objektif koşulların varlığı halinde, cezanın kişiselleştirilmesine ilişkin olan, seçenek yaptırıma veya tedbire çevirme ya da erteleme hükümlerinden ve 6008 sayılı Kanun ile yapılan değişiklikten önce re’sen, bu değişiklikten sonra ise, sanığın hükmün açıklanmasının geri
bırakılmasını kabul etmesi halinde mahkemece değerlendirilerek, uygulanması yönünde kanaate ulaşıldığı takdirde, hiçbir isteme bağlı olmaksızın öncelikle uygulanması gerektiğinden, dolandırıcılık suçunun teşebbüs aşamasında kalması, mahkemece zapta geçen olumsuz bir gözlemin bulunmaması, sanığın suç tarihi itibariyle sabıka kaydı bulunmaması hususları gözetilerek, sanık hakkında “ileride bir suç işlemeyeceği konusunda mahkememizde olumlu kanı oluşmadığından” gibi dosya içeriği ile uygun olmayan, soyut ve yetersiz gerekçe ile TCK 51. maddesinde düzenlenen erteleme ve 5271 sayılı CMK"nın 231/5 maddesinde düzenlenen hükmün açıklanmasının geri bırakılması hükümlerinin uygulanmamasına karar verilmesi,
2- Hapis cezası alt sınırdan tayin edildiği halde adli para cezası belirlenirken yeterli ve yasal gerekçe gösterilmeksizin, aynı gerekçeyle tam gün sayısının asgari hadden uzaklaşılması suretiyle belirlenerek sanığa fazla ceza tayini,
Kanuna aykırı olup, sanığın temyiz itirazları bu nedenle yerinde görüldüğünden, 5320 sayılı Kanun"un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK"nın 321. maddesi uyarınca, hükümlerin BOZULMASINA, 15/10/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.