17. Hukuk Dairesi 2015/582 E. , 2017/8055 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Asliye Ticaret Mahkemesi
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı vekili, müvekkilin annesinin vefatı üzerine davalı şirket tarafından kesinti yapılan hayat sigortası primleri ve kar paylarının ödenmediğini, müvekkilinin annesinin sigortalık süresi genel işlem koşulu olarak 10 yıllık süre olarak yazıldığını, 4 ay daha yaşasaydı kendisinden 10. yıl pirimi de tahsil edileceğini ve müvekkile 63.502,56 TL + KP ödeneceğini, ödenen vefat tazminatının 25.762,59 TL olduğunu ileri sürerek, davalı şirket tarafından kesinti yapılan hayat sigortası primlerinin ve kar paylarının fazlaya dair haklar saklı kalmak kaydıyla 100 TL’nin vefat tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili, davaya bakmaya görevinin Asliye Ticaret Mahkemeleri olduğunu ve görevsizlik kararı verilmesi gerektiğini savunmuştur.
Mahkemece, iddia, savunma ve toplanan kanıtlara göre; yerinde görülmeyen davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, hayat sigorta poliçesinden kaynaklanan tazminat istemine ilişkindir.
Uyuşmazlık konusu 12.09.2003-12.09.2013 dönemini kapsayan hayat sigorta poliçesinden sigorta ettirenin davacı, sigortacının davalı, sigortalının ise davacının annesi vefat eden ... olduğunun anlaşıldığı, sigorta sözleşmesinin akdedilmesinden sonra düzenli şekilde primlerinin ödendiği, sigorta süresinin 10 yıl olarak belirlendiği, sigortalı ..."in 15.05.2012 tarihinde vefat ettiği, davalı tarafından davacıya 25.762,59 TL ödendiği hususları uyuşmazlık konusu değildir.
Dava konusu sigorta poliçesinin zorunlu bir unsuru olan Hayat Sigortası Genel Şartları"nın A.2 maddesinde de açıklandığı üzere, can sigortasının en önemli grubunu oluşturan hayat sigortasında sigortacı, prim ödeme karşılığında sigorta ettirene veya onun tarafından belirtilen bir kimseye sigortalının ölümü halinde veya sözleşmede belirtilen tarihte hayatta kalması koşulu ile belirli bir meblağın ödenmesini yükümlenir. Her iki halde de ölüm gerçekleşirse sigortalının ölüm tarihindeki riyazi ihtiyatı ödenir. Bu genel şartlara göre riyazi ihtiyat ödenmesi gereken hallerde varsa kar payı da ödenir. Hayat sigorta sözleşmesinin diğer tarafına da sigorta ettiren denilmektedir. Sigorta ettiren, prim ödeme dahil olmak üzere sigorta sözleşmesiyle sigortacıya karşı yükümlülük altına giren kişidir. Sigorta ettiren her zaman sigortalı olmayabilir. Başka bir anlatımla, sigortalının veya lehdarın sigorta ettiren dışında başka kimse olması mümkündür. Bu halde, sigortalının veya lehdarın sigortacıya karşı maddi bir taahhüdü bulunmamaktadır. Sigorta sözleşmesinin özel hükümleri, tamamen sigorta ettirenin iradesine göre tayin edilir. Sigorta ettirenin sigortalı olması hali dışında, sigortalının veya lehdarın değiştirilmesi, poliçenin ücretsiz hale getirilmesi, iştira, sigortacıdan ödünç alma gibi yetkiler, sigorta ettirene aittir. Esasen, somut uyuşmazlığa konu sigorta sözleşmesinin genel şartlarının A.1 maddesinde de sigortalı, sigorta ettiren ve lehdarın tanımları yapılmış, hak ve yetkileri belirlenmiştir.
Somut olayda, davacı, davalı sigorta şirketi nezdinde murisi annesi lehine hayat sigortası poliçesi imzalamış, sigortalının ölümü üzerine sigorta sözleşmesinden kaynaklanan tazminatını talep etmiş; mahkemece, taraflar arasındaki uyuşmazlığın davacı yanın sigorta sözleşmesinden dolayı alacaklı bulunup bulunmadığı noktasında toplandığı tespit edildikten sonra bu bağlamda uyuşmazlığın belirlenmesi için bilirkişi incelemesine karar verilmiş ve bilirkişi ..."tan rapor alınmış ve dava reddedilmiştir. Ancak alınan rapor, denetime elverişli, gerekçeli ve yeterli bir rapor değildir. O halde, mahkemece alanında uzman bir bankacı, iki sigorta hukukçusu bilirkişiden oluşacak heyetten denetime elverişli, açık, anlaşılır ve gerekçeli rapor alınması, sonucuna göre hüküm kurulması gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 21.09.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.