22. Hukuk Dairesi 2016/29151 E. , 2020/4269 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
AVUKAT ...
DAVA TÜRÜ : ALACAK
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle, temyiz talebinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, müvekkilinin davalı yanında şirket avukatı olarak 26/01/2006-08/08/2014 tarihleri arasında çalıştığını, davacının iş sözleşmesinin işverence haklı neden olmaksızın feshedildiğini, davacının sadece sendikaya üye olduğunu, sendikaya üye olmanın Anayasal bir hak olduğunu, hiç kimsenin sendikaya üye olmaya ve üyelikten ayrılmaya zorlanamayacağını, davacının koşulları taşıması sebebiyle sendika üyesi olduğunu, kapsam dışı personel listesinde şirket avukatının bulunmadığını belirterek kıdem ve ihbar tazminatı, sendikal tazminat ile toplu iş sözleşmesinden kaynaklanan kıdem primi, giyim ödentisi ve yakacak yardımı alacaklarının tahsilini talep etmiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili, davacının Petrol İş Sendikasına üye olabilmesi ve toplu iş sözleşmesinden faydalanmasının hukuken mümkün olmadığını, sendika ile işveren arasında 2014 yılında yaşanan sorunlar nedeniyle davacının sendikaya üye olduğunda, iş akdinin feshedileceğini bildiğini, davacının hukuk müşaviri olarak görev yaptığını, toplu iş sözleşmesinde işvereni temsil eden kişi konumunda olduğunu, işveren tarafından görüşmelere katılma görevinin verilebilmesinin mümkün olduğunu, Petrol İş Sendikasıyla, davalı arasında pek çok davanın bulunduğunu, davacının petrol sahasında çalışan olmayıp, avukat olduğunu, davalı işverenle menfaat çatışması içinde bulunan Petrol İş Sendikasına üye olmasının hem hukuken mümkün olmadığını, hem de dürüstlük kuralına uygun olmadığını beyanla davanın reddini savunmuştur.
Mahkeme kararının özeti:
Mahkemece, toplanan delillere ve bilirkişi raporuna göre, davanın reddine karar verilmiştir.
Temyiz:
Karar davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Gerekçe:
1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2-Taraflar arasındaki uyuşmazlık, davacının iş sözleşmesinin haklı nedenle feshedilip edilmediği ile davacının işyerinde yürülükte bulunan toplu iş sözleşmesi hükümlerinden faydalanıp faydalanamayacağı noktasında toplanmaktadır.
6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu’nun 39/7 maddesinde “Bu Kanun anlamında işveren vekilleri ile toplu iş sözleşmesi görüşmelerine işvereni temsilen katılanlar, toplu iş sözleşmesinden yararlanamaz.” düzenlemesi bulunmaktadır.
Davalıya ait işyerinde uygulanan Türkiye Kimya Petrol Lastik ve Plastik Sanayi İşverenleri Sendikası (KİPLAS) ile Türkiye Petrol Kimya Lastik İşçileri Sendikası (PETROL-İŞ) arasındaki imzalanan 01/04/2010–31/03/2012, 01/04/2012–31/03/2014, 01/04/2014–31/03/2016 tarihli toplu iş sözleşmeleri mevcuttur. Her üç toplu iş sözleşmesinin 4. maddesinde “A)1.İşbu Toplu İş Sözleşmesi işin niteliği ve yürütümü bakımından İşverenin Türkiye"de kurulu ve kurulacak bütün işyerlerinde çalışan ve çalışacak olan 4857 sayılı İş Kanunu"nun 2. maddesinde yazılı işçileri kapsar. İş grubu 5S ve daha yüksek mevkilerdeki iş grupları EK:A kapsam dışı listesinde yazılı görevler itibariyle kapsam dışı bırakılmıştır.
2.EK:A"da gösterilen kapsam dışı mevkilere yeni ihdas edilecek görevler olursa ve bunlar EK:A"da gösterilen vasıftaki benzeri işlerin görev ve sorumluluklarını yüklenmişlerse, bunlar da kapsam dışıdır.
B)1. İşbu sözleşmeden kapsam içi işçilerden Petrol-iş üyesi olanlar yararlanırlar.
2. Toplu İş Sözleşmesinin imzalanması tarihinde Sendikaya üye olanlar yürürlük tarihinden, imza tarihinden sonra üye olanlar ise üyeliklerinin Sendikaca İşverene bildirildiği tarihten itibaren yararlanırlar....”düzenlemesi bulunmaktadır.
Yine her üç toplu iş sözleşmesinin EK:A tablosunda “Hukuk Müşaviri” ve “Hukuk Müşavirliği Asistanı” kapsam dışı bırakılan personel arasında sayılmıştır.
Somut uyuşmazlıkta davacı davalı işyerinde 26/01/2006-08/08/2014 tarihleri arası avukat olarak çalışmıştır. Mahkemece, davacının görevinin niteliği itibari ile işverene karşı iş ilişkisi sürdüğü müddetçe avukatlık mesleğinin kendisinden kaynaklanan sır saklama, güven sarsıcı her türlü fiilden çekinme zorunda olduğu, 2014 yılından önce şirketi temsilen toplu iş sözleşmesi görüşmelerine katılıp işveren adına bu görüşmeleri yürüttüğü, adına yetki belgesi düzenlendiği, sendikalı işçilerin işverene karşı açmış olduğu davaların bulunduğu, işveren avukatının benzeri davalarda işvereni temsil etmesi gerektiği, aynı sendikanın üyesi olan avukata işverenin böyle bir durumda güveninin sarsıldığını ileriye sürmesinin menfaat çatışması yaşanması olasılığı bakımından doğru olduğu gerekçesi ile davalı işverenin haklı feshi ispatladığı kabul edilerek davanın reddine karar verilmiş ise de karar dosya içeriğine uygun düşmemektedir.
Şöyle ki; davacının fesihten kısa süre önce işverene işyerinde sendikasız güvenlik görevlilerine önerilen teklif doğrultusunda yazılı ikale icabında bulunduğu, işverence davacının ikale teklifinin kabul edilmediği, davacının 09/07/2014 tarihinden 07/08/2014 tarihine kadar raporlu olduğu, 18/07/2014 tarihinde işyerinde yürürlükte olan toplu iş sözleşmesine taraf sendikaya üyelik başvurusunda bulunduğu, 21/07/2014 tarihinde üyeliğe kabul edilerek 22/07/2014 tarihinde üyeliğinin davalı işverene bildirildiği görülmektedir. Davacının daha öncesinde işveren adına toplu iş sözleşmesi görüşmelerine katıldığı ve fesihten önce devam eden görüşmelerde de görevlendirilmesinin düşünüldüğü ancak raporlu olması sebebiyle görevlendirilemediği değerlendirilmiş olup işverence davacının toplu iş sözleşmesi görüşmelerinde görevlendirdiği düşünüldüğünde sendika üyesi olmasının davacının güvenirliği ile ilgili şüphelere neden olacağı ve bu şüphelerin işçinin yetersizliğinden kaynaklanan geçerli neden kabul edilebilir ise de haklı neden olarak kabul edilmesinin isabetli olmadığı ancak ikale ile ayrılma talebininin kabul edilmemesi üzerine davacının işverene tepki olarak sendika üyesi olduğu gözetildiğinde sendikal feshin kabul edilemeyeceği anlaşılmış olup davacının kıdem ve ihbar tazminatı taleplerinin kabulü gerekirken yanılgılı değerlendirme ile reddine karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir.
Öte yandan davacının 01/04/2014–31/03/2016 tarihli toplu iş sözleşmesi görüşmelerine katılmadığı ve bu sözleşme hükümlerinden yararlanabileceği düşünülse de işyerinde yürürlükte bulunan toplu iş sözleşmesinin kapsamını düzenleyen madde hükmü ve davacının yaptığı işin niteliğine göre davacının kapsam dışı personel olduğu ve toplu iş sözleşmesinden faydalanamayacağı anlaşılmış olup dava konusu toplu iş sözleşmesinden kaynaklanan kıdem primi, giyim ve yakacak yardımı alacaklarının reddine karar verilmesinde isabetsizlik bulunmamaktadır.
Ayrıca dava konusu işçilik alacaklarının hesaplanması genel bilgi veya tecrübeyle ya da hakimlik mesleğinin gerektirdiği hukuki bilgiyle çözümlenmesi mümkün olan konulardandır. Mahkemece her ne kadar bilirkişiden rapor alınmışsa da Hukuk Muhakemeleri Kanunun"nun 266. maddesi uyarınca dava konusu tazminat ve alacakların hesaplanması hukuk dışında, özel ve teknik bilgi gerektirmemektedir. Hal böyle olunca Mahkemece görevlendirilen bilirkişinin salt tarafsız olmaması hükmün bozulmasını gerektirmeyeceğinden davacının buna ilişkin itirazlarıda sonuca etkili görülmemiştir.
SONUÇ :Temyiz olunan hükmün yukarıda açıklanan sebeplerden BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 05/03/2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.