10. Hukuk Dairesi Esas No: 2020/2442 Karar No: 2021/4503 Karar Tarihi: 01.04.2021
Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2020/2442 Esas 2021/4503 Karar Sayılı İlamı
Özet:
Davanın konusu, Kuruma bildirilmeyen çalışma sürelerinin tespiti istemidir. Mahkeme, 01.03.2002-27.09.2002 arası süre için davayı kabul etmiştir. Ancak, davalıların temyiz itirazları doğrultusunda, mahkeme kararı bozulmuştur. Bu süre için dava reddedilmelidir. 506 sayılı Kanunun 79/10. maddesi, çalışmanın tespiti istemiyle hak arama yönünden getirdiği süre, hakkın özünü etkileyen hak düşürücü niteliktedir ve dolması ile hakkın özü bir daha canlanmamaktadır. İlgili kişiler işe giriş bildirgesi düzenlenmediği, Kuruma verilmediği, dönem bordrosu gibi yönetmelikte belirtilen belgelerin Kuruma verilmediği durumlarda, hizmetin varlığını ileri süren kişilerin hak düşürücü süre içerisinde yargı yoluna başvurması gerekmektedir.
10. Hukuk Dairesi 2020/2442 E. , 2021/4503 K.
"İçtihat Metni"
Mahkemesi :İş Mahkemesi
Dava, hizmet tespiti istemine ilişkindir. Mahkemece, bozma kararından sonra ilamında belirtildiği şekilde davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Hükmün, davalılar vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi. Dava, 01.02.1997-27.02.2009 döneminde (01.11.1998-01.05.2000 tarihleri arası askerlik dönemi hariç) davalı işverene ait işyerinde hizmet akdine tabi olarak geçen ve Kuruma bildirilmeyen çalışma sürelerinin tespitine ilişkin olup, Mahkemece yapılan yargılama sonunda 01.03.2002-27.09.2002 arası dönem bakımından davanın kabulüne karar verilmiştir. Davanın yasal dayanağı olan 506 sayılı Kanunun 79/10. maddesinde, yönetmelikle belirlenen belgeleri işveren tarafından verilmeyen veya çalıştıkları, Kurumca saptanamayan sigortalıların, çalıştıklarını, hizmetlerinin geçtiği yılın sonundan başlayarak 5 yıl içerisinde mahkemeye başvurarak alacakları ilâm ile kanıtlayabildikleri takdirde, bunların mahkeme kararında belirtilen aylık kazanç toplamları ile prim ödeme gün sayılarının göz önünde bulundurulacağı açıklanmış olup anlaşılacağı üzere çalışmanın tespiti istemiyle hak arama yönünden bu maddeyle getirilen süre, doğrudan doğruya hakkın özünü etkileyen hak düşürücü niteliktedir ve dolması ile hakkın özü bir daha canlanmamak üzere ortadan kalkmaktadır. Buna göre; ilgili kişi hakkında işe giriş bildirgesi düzenlenmediği, düzenlenmesine karşın yasal hak düşürücü süre içerisinde Kuruma verilmediği, sigortalılık bildirimini içeren dönemsel sigorta primleri bordrosunun/aylık prim ve hizmet belgesinin hazırlanmadığı veya anılan süre içerisinde Kuruma teslim edilmediği, sigorta priminin Kuruma yatırılmadığı, çalışmanın varlığı yönünde Kurum görevlilerince herhangi bir saptamanın söz konusu olmadığı durumlarda, hizmetin varlığını ileri süren kişilerin hak düşürücü süre içerisinde yargı yoluna başvurması zorunludur. Söz konusu hak düşürücü süre; yönetmelikle tespit edilen belgeleri işveren tarafından verilmeyen veya çalışmaları Kurumca tespit edilemeyen sigortalılar için geçerlidir. Bir başka anlatımla; sigortalıya ilişkin olarak işe giriş bildirgesi, dönem bordrosu gibi yönetmelikte belirtilen belgelerin Kuruma verilmesi ya da çalışmaların Kurumca tespit edilmesi halinde; Kurumca öğrenilen ve sonrasında kesintisiz biçimde devam eden çalışmalar bakımından hak düşürücü sürenin geçtiğinden söz edilemez. Eldeki dosya incelendiğinde somut dava, bildirilmeyen hizmet sürelerine ilişkin olup mahkemece davacı adına kabule karar verilen süreler zaten davalı işveren tarafından kuruma bildirimi yapılan süreler olup, davacının bu karar bakımından herhangi bir hukuki yararı yoktur. Ancak anılan hüküm davacı tarafından temyiz edilmediğinden davalılar adına bildirim dışı süreler yönünden oluşan usulü kazanılmış hak gözetilmeli ve hükme konu edilen süreler yönünden davanın reddine karar verilmelidir. Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın, eksik inceleme ve araştırmayla, yazılı şekilde hüküm kurulması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir. O hâlde, davalılar vekillerinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır. S O N U Ç : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istem halinde davalılardan ..."a iadesine, 01.04.2021 gününde oybirliğiyle karar verildi.