Esas No: 2020/4570
Karar No: 2022/393
Karar Tarihi: 18.01.2022
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2020/4570 Esas 2022/393 Karar Sayılı İlamı
11. Hukuk Dairesi 2020/4570 E. , 2022/393 K."İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İZMİR BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 17. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
Taraflar arasında görülen davada İzmir 5. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 13.04.2017 tarih ve 2016/758 E. - 2017/410 K. sayılı kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin kabulüne dair İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi'nce verilen 07.02.2019 tarih ve 2017/2210 E. - 2019/268 K. sayılı kararın Yargıtay'ca incelenmesi davacı vekili ve davalılar ..., ... ve ... vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçelerinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçeler, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkili bankanın dava dışı ...'e kullandırdığı kredilere davalıların kefil olduğunu, kredi borcunun zamanında ödenmediğini, hesap kat ihtarnamesi gönderilerek davalıların temerrüde düşürüldüğünü, ödeme yapılmayınca takip başlattıklarını, itiraz üzerine takibin durduğunu belirterek itirazın iptalini, takibin devamını ve icra inkar tazminatı verilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalılar vekili, takibe konu borcun dava dışı ...'in tarımsal kredi sözleşmesinden kaynaklandığını, müvekkillerinin bu sözleşmede kefil olduklarını, davacı bankaya olan borçların tümünün Anadolu Bank Turgutlu Şubesinden kullanılacak kredi ile kapatmak istediklerini davacı bankaya bildirdiklerini, davacı bankanın 1.150.000,00 TL'nin 15 gün içerisinde ödenmesi halinde borcun biteceğini bildirdiği, müvekkillerinin Anadolu Bank Turgutlu Şubesinden 02/12/2014 tarihinde bu meblağdaki parayı davacı bankaya kredi ödemesi olarak havale ederek tüm borçlarını kapattıklarını, ancak 7 ay sonra kefil olan müvekkillerine ihtarname gönderilerek haklarında dava konusu takibin başlatıldığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, tüm dosya kapsamına göre; davacı bankanın 21/11/2014 tarihinde Anadolu Bank A.Ş.'ye gönderdiği 1.150.000,00 TL. havale ile borcun ifasının kabul edileceğini bildirdiği, buna istinaden bilirkişi raporunda da belirlendiği üzere borcun 2/12/2014 tarihinde banka havalesi ile ödendiği, asıl borçlunun borcunun sona ermesi sonucunda davalı kefiller de borçlarından kurtulacakken davacı bankanın kötü niyetle takip yaptığı gerekçesiyle davanın reddine ve kötü niyet tazminat talebinin kabulüne karar verilmiştir.
Karara karşı davacı vekili istinaf kanun yoluna başvuruda bulunmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesince; davacı banka temsilcisinin 21/11/2014 tarihli yazısı ile açıkça, kredi borcunun 21/11/2014 tarihi itibariyle 1.150.000 TL olduğu, bunun "15 gün içerisinde ödenmesi halinde kredi borcunun kapatılacağı" yazısından sonra süresinde alacaklı bankaya 1.150.000,00 TL borç havale ile ödenmişken; alacağın 03/06/2013 tarihinden sonraki 21/11/2014 tarihinde 1.150.000 TL olduğuna dair bankanın tespit ve kabul beyanlarının kendini bağlayacağı gerekçesiyle davacının istinaf başvurusunun kabulüyle mahkeme kararının kaldırılmasına; davacının davasının ve kötüniyet tazminat talebinin reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili ve bir kısım davalılar (...- ...-...) vekili temyiz etmişlerdir.
(I) Dava, Genel Tarımsal Kredi Sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili için başlatılan ilamsız icra takibine yönelik itirazın iptali istemine ilişkindir. Mahkemece; dava dışı asıl borçlu tarafından yapılan ödeme ile borcun tamamen ortadan kalktığını belirtilerek davanın reddine karar verilmişse de; bilirkişi tarafından yapılan inceleme sonucunda davacının yapılan ödemelerin üzerinde alacağının bulunduğu görülmektedir. Bunun yanı sıra, bankanın ödeme ile borcun tamamen sona ereceği hususunda bir beyanda bulunduğu da davalı tarafından ileri sürülmüş ise de, kanıtlanamamıştır. Tüm bu hususlarla birlikte dava dışı asıl borçlunun ödemesinden sonra; bankanın bakiye alacağının olup olmadığı, kefillerin kefalet limitleri ve kendi temerrütlerinden sorumlu olacakları göz önüne alınarak davacının isteyeceği bakiye bir miktarın bulunup bulunmadığı belirlenerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken bu hususlar değerlendirilmeksizin yeterli olmayan gerekçe ile davanın reddine karar verilmesi doğru olmamıştır. Bu nedenlerle davacı vekilinin temyiz isteminin kabulü ile kararın temyiz eden davacı yararına bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
(II) Bozma sebep ve şekline göre bir kısım davalıların sair temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda; (I) numaralı bentte açıklanan nedenlerle temyiz eden davacı yararına kararın BOZULMASINA, (II) numaralı bentte açıklanan nedenlerle temyiz talebinde bulunan bir kısım davalıların temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine gerek olmadığına, HMK'nın 373/2. maddesi uyarınca dava dosyasının Bölge Adliye Mahkemesi'ne gönderilmesine, ödedikleri peşin temyiz harcının istekleri halinde temyiz edenlere iadesine, 18/01/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.