2. Ceza Dairesi 2011/26633 E. , 2013/7638 K.
"İçtihat Metni"Tebliğname No : 4 - 2009/13477
MAHKEMESİ : Mersin 3. Sulh Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 17/06/2008
NUMARAS I : 2008/76 (E) ve 2008/551 (K)
SUÇ : Görevliye hakaret
Dosya incelenerek gereği düşünüldü:
Dosya içeriğine göre sair temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.Ancak,
1-Ceza yasasında, hapis cezası ile adli para cezasının seçenekli yaptırım olarak öngörüldüğü durumlarda mahkemece, öncelikle hapis ya da adli para cezasının neden seçildiğine ilişkin yasal ve yeterli gerekçe gösterilmeli, daha sonra ise alt ve üst sınırları arasında yasal ve yeterli gerekçe gösterilerek temel ceza belirlenmelidir.
Somut olayda sanığa yüklenen suç kamu görevlisine karşı görevinden dolayı hakaret suçu olup, hakaret suçunun düzenlendiği 5237 sayılı TCK .nun 125/1 maddesinde hapis ve adli para cezası olarak öngörülen seçenekli yaptırım, aynı maddenin 3-a fıkrasında yer alan görevliye hakaret suçunu da kapsadığından, kamu görevlisine karşı hakaret suçundan, seçenekli yaptırımlardan neden hapis ya da adli para cezasına hükmedildiğinin yasal ve yeterli gerekçesi gösterilip, daha sonra hükmedilen hapis ya da adli para cezasının alt ve üst sınırı arasında temel cezanın belirlenmesinde yasal ve yeterli gerekçe gösterilmesi gerekirken, yalnızca hapis cezasının alt ve üst sınırları arasında temel cezanın belirlenmesine ilişkin gerekçe gösterilmesi,
2-Suç için, yasada, kısa süreli özgürlüğü bağlayıcı ceza(hapis cezası) ve para cezası seçenekli olarak öngörülmüş olup da, mahkemece özgürlüğü bağlayıcı cezaya (hapis cezasına) hükmedilmişse, bu ceza artık adli para cezasına çevrilemez(Yeni TCY.m.50/2). Bu durumda, yasada yalnızca adli para cezasına çevrilemeyeceği belirtildiği için, önlemlere çevrilebilir.
TCY.nın 125/3-a maddesindeki suç tanımında, hapis cezası ile adli para cezası seçenekli olarak öngörülmüştür. Mahkemece hapis cezasına hükmedilmesine karşın, bu cezanın artık adli para cezasına çevrilemeyeceği gözetilmeden, hapis cezasının adli para cezasına dönüştürülmesi suretiyle aynı Yasanın 50/2.maddesine aykırı davranılması,
3-Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 03.06.2008 tarih ve 2008/2-149, 2008/163 sayılı ilamında da belirtildiği üzere koşullu bir düşme nedenini oluşturan hükmün açıklanmasının geri bırakılması kurumunun, objektif koşulların varlığı halinde, diğer kişiselleştirme hükümlerinden önce değerlendirilmesi gerektiği, ayrıca 5271 sayılı CYY.nın 231.maddesinin 5.fıkrasının son cümlesi gereğince hükmün açıklanmasının geri bırakılması, kurulan hükmün sanık hakkında bir hukuki sonuç doğurmamasını ifade edeceğinden, hükmolunan hapis cezasının adli para cezasına veya diğer tedbirlere çevrilmesine göre daha lehe olduğu gözetilmeden, 5271 sayılı CMK.nun 231.maddesinin 7. fıkrasına yanlış anlam verilerek; 5271 sayılı CMK.nun 231.maddesinin 6.fıkrası gereğince ‘Sanığın kişilik özellikleri ile duruşmadaki tutum ve davranışları göz önünde bulundurularak yeniden suç işleyip işlemeyeceği hususunda bir kanaate varılması ve suçun işlenmesiyle mağdurun veya kamunun uğradığı zararın, aynen iade, suçtan önceki hale getirme veya tazmin suretiyle tamamen giderilip giderilmediği’ hususlarının değerlendirilerek sonucuna göre sanığın hukuki durumunun belirlenmesi gerekirken yazılı şekilde kısa süreli hapis cezasının seçenek yaptırıma çevrilmiş olmasından bahisle yasal ve yeterli olmayan gerekçe ile hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına yer olmadığına karar verilmesi,
Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan 1412 sayılı CMUK.nun 326/son maddesi uyarınca kazanılmış hakları gözetilerek hükmün bu sebeplerden dolayı BOZULMASINA, 10/04/2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.