Abaküs Yazılım
10. Hukuk Dairesi
Esas No: 2014/19929
Karar No: 2016/1284
Karar Tarihi: 08.02.2016

Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2014/19929 Esas 2016/1284 Karar Sayılı İlamı

10. Hukuk Dairesi         2014/19929 E.  ,  2016/1284 K.

    "İçtihat Metni"

    Mahkemesi :İş Mahkemesi

    Dava,10.02.2007 tarihinde meydana gelen trafik-iş kazası nedeniyle sürekli iş göremez hale gelen sigortalıya bağlanan gelirler ile yapılan diğer sosyal sigorta yardımlarından oluşan kurum zararının davalılardan rücuan tazmini istemine ilişkindir.
    Mahkemece, ilamında belirtildiği şekilde, davanın kısmen kabulü ile Davanın davalı ... şirketi yönünden davacının açmış olduğu Hastane masrafları ve tıbbi malzemeye ilişkin kısmı yönünden reddine,
    Davanın diğer yönlerden kabulü ile davacı tarafın talebi de dikkate alınarak 31.841,37 TL hastane masrafı, 40.591,24 TL PSDG, 240,47 TL tıbbi malzeme gideri, 2.922,45 TL geçici iş göremezlik ödeneği olmak üzere toplam 75,595.53 TL"nin davalı ... şirketi yönünden 1 nolu ara kararında olduğu üzere hastane masrafı ve tıbbi malzeme masrafı yönünden reddedildiği için bu yönden hariç tutulmak üzere ve diğer tüm alacaklar yönünden dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ve poliçe limiti ile sınırlı olmak üzere, diğer davalılar yönünden hastane masrafı ve tıbbi malzeme yönünden ödeme tarihinden itibaren PSDG yönünden tahsise onay tarihinden itibaren, geçici iş göremezlik ödeneği yönünden tahsise onay ve ödeme tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, davacının fazlaya ilişkin talep ve dava hakkının saklı tutulmasına, karar verilmiştir.
    Hükmün, davacı kurum ile davalılardan ... ve ... avukatları tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
    1-Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 297. maddesinde "Hüküm sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, mümkünse sıra numarası altında açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir", hükmü öngörülmüştür. Hükümlerin çelişkiden uzak ve infaza elverişli olması kamu düzeniyle ilgilidir.
    Eldeki davada da davalı ... şirketi hakkında sigortalıya bağlanan gelirlerden dolayı sorumluluk yüklenip yüklenmediği hususunda tereddüt oluşturacak şekilde hüküm tesisi, usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
    2-Davaya konu olayın, 10.02.2007 tarihinde meydana geldiği, davalılardan ...’nin ilçedeki temizlik ihalesini diğer davalı ...’den aldığı Belediye’ye ait olan kamyonun diğer davalılardan ... idaresinde iken kazalıya çarpması nedeniyle meydana geldiği anlaşılmakta olup, davanın yasal dayanaklarından olan 506 sayılı Yasanın 26 ve 87. Maddeleri kapsamında, öncelikle halledilmesi gereken sorun, davalı ... ’ ve davalı ... arasındaki asıl işveren-taşeron ilişkisi olup olmadığının saptanmasıdır.
    506 sayılı Kanunun 87. maddesi hükmüne göre aracı, bir işte veya bir işin bölüm veya eklentisinde işverenden iş alan ve kendi adına sigortalı çalıştıran 3. kişidir.
    Asıl işveren taşeron ilişkisinin varlığı için öncelikle, işin başka bir işverenden alınmış olması, bir başka ifade ile asıl işverenin işverenlik sıfatına devredilen iş dolayısıyla sahip olması, asıl işyeri ya da işyerinden sayılan yerlerde kendi adına işçi çalıştırıyor olması gerekir.
    İşin belirli bir bölümünde değil de, tamamının bir bütün halinde ya da bölümlere ayrılarak başkalarına devredildiği, işten bu yolla tamamen el çekildiği, sigortalı çalıştırılmadığı için işveren sıfatının haiz olunmadığı durumda ise, bunları devralan kişiler alt işveren, devredenler de asıl işveren olarak nitelendirilemeyecektir.
    Aracı sıfatının kazanılmasında diğer koşullar ise; asıl işverenden istenilen işin, asıl iş ya da işyeriyle ilgili işin bir bölümünde veya işyeri eklentilerinde alınmış olması ve bu işte işi alanın kendi işçilerinin çalıştırılması ve bu nedenle de işveren sıfatına sahip olunmasıdır.
    Mahkemece, açıklanan hususlar çerçevesinde öncelikle davalı ... ile davalı ... . arasında yapılan tüm sözleşmeler celbedilerek, hukuki ilişki irdelenmeli ve şayet anahtar teslimi iş sözleşmesi yok ise, asıl işverenlik hususunun da değerlendirilmesi gerekeceği hususunun dikkate alınması gerekirken yazılı şekilde eksik araştırmaya dayalı hüküm kurulması isabetsizdir.
    3- Diğer taraftan, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu 74. (818 sayılı Borçlar Kanunu 53.) maddesi hükmü gereğince, hukuk hâkimi kesinleşen ceza mahkemesi kararındaki maddi olgu ile bağlıdır. Ceza mahkemesi kendine has usuli olanakları nedeniyle hükme esas aldığı maddi olayların varlığını saptamada daha geniş yetkilere sahiptir. Bu nedenle, hukuk hâkiminin, ceza hâkiminin fiilin hukuka aykırılığını ve illiyet bağı saptayan maddi vakıa konusundaki kabulü ve ceza mahkemesinin kabul ettiği olayın gerçekleşme şekli diğer bir deyişle maddi vakıanın kabulü konusunda kesinleşmiş olan bir mahkûmiyet veya maddi vakıa tespiti yapan beraat hükmüyle bağlı olacağı hem ilmi (Prof Dr. Kemal Gözler, “Res Judicata’nın Türkçesi Üzerine”, Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, Cilt 56, Sayı 2, 2007, s.45-61 ) hem de kökleşmiş kazai içtihatlarla benimsenmiş bulunmaktadır.
    Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 01.02.2012 gün 2011/19–639 Esas, 2012/30 Kararı; Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 03.02.2009 gün ve 2009/4–13 Esas, 2009/12 Karar; Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 06.04.2010 gün ve 2010/2–76 Esas, 2010/77 Karar sayılı kararlarında da belirtildiği üzere düşme, takipsizlik, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin kararlar kesinleşmiş mahkûmiyet kararları olarak kabul edilemeyecektir.
    Eldeki davada ise meydana gelen olayla ilgili olarak açılan bir ceza davasının varlığı anlaşılmakta olup, maddi olgunun belirlenebilmesi bakımından, bu davanın sonucunun beklenilmesi ve kesinleşmesi halinde ceza davasında mahkûm olan kişilere de kusur izafesinin gerektiği hususları dikkate alınmak suretiyle bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
    4- Yasa koyucu tarafından, 25.02.2011 tarihli Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren, 13.02.2011 tarih 6111 sayılı Yasanın 59. maddesi ile 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 98. maddesi değiştirilmiş, anılan değişiklik ile trafik kazaları sebebiyle üniversitelere bağlı hastaneler ve diğer bütün resmî ve özel sağlık kurum ve kuruluşlarının sundukları sağlık hizmet bedelleri, kazazedenin sosyal güvencesi olup olmadığına bakılmaksızın Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından karşılanacağı esası getirilmiştir.
    6111 sayılı Kanunun, yayımı tarihinde yürürlüğe giren Geçici 1. maddesi ile, bu Kanunun yayımlandığı tarihten önce meydana gelen trafik kazaları nedeniyle sunulan sağlık hizmet bedelleri, yine Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından karşılanacağı belirtilmiştir.
    2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 85/1 maddesine göre “Bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüsün unvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen biletle işletilmesi halinde, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olurlar.” 91. maddesine göre de “İşletenlerin, bu Kanunun 85 inci maddesinin birinci fıkrasına göre olan sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere mali sorumluluk sigortası yaptırmaları zorunludur.”
    Eldeki davada, davaya konu edilen tedavi giderleri kapsamında, sigorta şirketinin, Güvence Hesabının, sürücünün ve işletenin, zorunlu olarak sigorta teminatına bağlanması nedeniyle yasadan ve sözleşmeden doğan bu yükümlülüğü, 6111 sayılı Yasa ile getirilen düzenlemenin yürürlüğe girmesi ile sona erdirilmiş bulunmaktadır.
    Bu haktan, sigorta sözleşmesinin tarafı olan işleteni ve sürücülerin yararlanması gerekmekte olup, poliçe limiti kapsamında kalan tedavi giderleri nedeniyle sorumlulukları sona erecektir. Sigorta sözleşmesinin sağladığı teminattan yararlanmayanlar bu haktan yararlanamazlar. Ancak, zorunlu sigorta teminat tutarlarını aşan tedavi giderlerinin, zarara sebep olan veya hukuken sorumlu olanlar tarafından karşılanacağı, but kişiler yönünden poliçe limitini aşan kısım yönünden sorumluğun devam edeceği de kabul edilmelidir.
    Mahkemece; yukarıda açıklanan maddi ve hukuki ilkeler uyarınca, tedavi giderleri kapsamında kalan ödemeler nedeniyle davalılar bakımından işleten sıfatı ile şoförler bakımından bu hususun dikkate alınmaksızın karar verilmesi, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
    O halde, mahkemece yapılacak iş; öncelikle davalılar arasında asıl işveren ve taşeron ilişkisinin varlığını aralarındaki tüm sözleşmelerin celbi suretiyle belirlemek, tazminat ve ceza davası içeriğini de dikkate alınarak, olayın meydana geldiği iş kolunda uzman bilirkişilerden çelişkiyi de giderecek şekilde kusur raporu aldırılması, ayrıca tedavi giderleri bakımından 6111 Sayılı Yasanın sigorta sözleşmesinin tarafı olan işleteni ve sürücüler bakımından getirdiği yeni durum dikkate alınarak sonucuna göre karar vermekten ibarettir.
    Yukarıda açıklanan maddi ve hukuki olgular göz önünde bulundurulmaksızın, mahkemece, eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
    O hâlde, davacı kurum avukatı ile davalılardan ..., ve .... avukatlarının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli hükmü temyiz etmeyen diğer davalı ... yönünden davacı Kurum lehine oluşan usuli kazanılmış hak durumu da nazara alınarak karar verilmek üzere hüküm bozulmalıdır.
    S O N U Ç : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davalılardan ..., ve ...."ye iadesine, 08.02.2016 gününde oy birliğiyle karar verildi.

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için destek@ictihatlar.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi