20. Hukuk Dairesi 2014/10679 E. , 2015/4750 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı ... ve müdahil davacı tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Yörede 1956 yılında yapılan kadastro sırasında ... köyü 384 parsel sayılı 26100,00 m² yüzölçümündeki taşınmaz, Temmuz 1931 tarih ve 16 sıra numaralı tapu kaydına dayanılarak ... adına tarla niteliğiyle tesbit edilmiş, ... ile ... isimli bir kişinin bu tesbite itirazı üzerine ...Arazi Kadastro Mahkemesinin kesinleşen 08/09/1961 tarih ve 1958/70 – 1961/114 sayılı kararıyla; ...’in davasının feragat nedeniyle reddine, davacı ...nin davası yönünden ise, taşınmazın 6000,00 m² yüzölçümündeki bölümünün orman tahdidi içinde kaldığı gerekçesiyle, 6000,00 m² yüzölçümündeki yerin orman olarak tapulama dışı bırakılmasına, geriye kalan 20100,00 m² yüzölçümündeki bölümün ise davalı ... adına tapuya tesciline karar verilmiştir.
Dava konusu taşınmaz, tapuda halen 20100,00 m² yüzölçümüyle davalı ... adına kayıtlı olup, beyanlar hanesinde "Taşınmazın 4453,43 m² yüzölçümündeki bölümünün 6831 sayılı Kanunun 2/B maddesi uyarınca orman sınırları dışına çıkartılan sahada, 13700,00 m² yüzölçümündeki bölümün ise orman sınırları içinde kaldığı" yönünde şerh bulunmaktadır. Ayrıca, yine beyanlar hanesine lehdar olarak ... ve ... gösterilerek “İstimlak mevzuu vardır” ve “...” şeklinde şerhler bulunmaktadır.
Davacı ... vekili, 10/02/2006 havale tarihli dilekçesiyle, dava konusu ... mahallesi 384 parsel sayılı taşınmazın kesinleşen orman kadastro sınırları içinde kaldığını iddia ederek, dava konusu taşınmazın orman olan bölümlerinin orman vasfıyla adına tescili ve müdahalenin önlenmesi istemleriyle dava açmıştır.
vekili ise, 14/05/2010 havale tarihli dilekçesiyle, dava konusu taşınmazın 4453,53 m² yüzölçümündeki bölümünün 1744 sayılı Kanuna göre adına orman sınırları dışına çıkartılan sahada kaldığı iddiasıyla, 384 parsel sayılı taşınmazın 4453,43 m² yüzölçümündeki bölümünün tapusunun iptali ile bu bölümün adına tescili istemiyle davaya katılmıştır.
Mahkemece, taraflar arasında ...Arazi Kadastro Mahkemesinin 1958/70 E ve 1961/114 sayılı kararının kesin hüküm niteliğinde olduğu gerekçesiyle davanın kesin hüküm nedeniyle reddine karar verilmiş; hükmün davacı ... ve müdahil davacı vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerinde Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 17/02/2014 gün ve 2013/9142 - 1972 sayılı ilamıyla ...nin temyiz itirazları kesin hüküm nedeniyle reddedilmiş, temyiz itirazları ise 6292 sayılı Kanununun emredici hükmü gereğince ...nin taşınmazın kısmen 2/B madde kapsamında kalan yerlerden olduğu iddiasıyla açtığı davada davadan vazgeçmiş sayılmasına karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle kabul edilerek hüküm bozulmuştur.
Mahkemece bozma ilamına uyulduktan sonra; davacı ...nin davasının reddine, müdahil davacı ...nin açmış olduğu davadan 6292 sayılı Kanun 7/1-a maddesi gereğince kanunen vazgeçmiş sayılmasına karar verilmiş, hüküm davacı ... ve katılan tarafından temyiz edilmiştir.
Dava dilekçelerindeki açıklamalara göre davalar, kesinleşen orman kadastrosu sınırları içinde kalan ve kesinleşen orman kadastrosu sınırları içinde iken nitelik kaybı nedeniyle adına orman rejimi dışına çıkartılan taşınmazın tapusunun iptal ve tescili ile müdahalenin önlenmesi istemlerine ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yörede dava tarihinden önce 3116 sayılı Kanun hükümlerine göre yapılıp 31/08/1947 tarihinde ilân edilerek kesinleşen orman kadastrosu, daha sonra 1976 yılında yapılıp ekip çalışması 08.12.1976 tarihinde, komisyon çalışması da 09.02.1982 tarihinde ilân edilen aplikasyon ve 1744 sayılı Kanun ile değişik 6831 sayılı Kanunun 2. madde uygulaması ve 3302 sayılı Kanun hükümlerine göre yapılıp 16.08.1991 tarihinde ilân edilerek kesinleşen aplikasyon ve 2/B madde uygulaması vardır.
Dosya kapsamına, mahkemece uyulan bozma kararı uyarınca işlem yapılıp, hüküm kurulmuş olmasına ve bozmanın kapsamının dışında kesinleşmiş yönlere ilişkin temyiz itirazları incelenemeyeceğine göre yazılı şekilde ...nin açmış olduğu davadan 6292 sayılı Kanun 7/1-a maddesi gereğince kanunen vazgeçmiş sayılmasına karar verilmiş olmasında bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Ancak Dairenin 17/02/2014 gün ve 2013/9142 - 1972 sayılı kararı ile ...nin temyiz itirazlarının reddine karar verilmiş olması nedeniyle mahkemenin 18/12/2012 gün ve 2006/2008 - 722 sayılı ... davasının reddine ilişkin ilk kararı kesinleşmiş olduğundan yeniden davasının reddine ilişkin hüküm kurulması doğru değil ise de, bu husus hükmün bozulmasını ve yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, hükmün düzeltilerek onanması uygun görülmüştür. Bu sebeple; hüküm fıkrasının 1 numaralı bendi hükümden tamamen kaldırılarak, bunun yerine, “1- ... tarafından açılan davanın reddine ilişkin mahkememizin 18/12/2012 gün ve 2006/2008 - 722 sayılı kararı Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 17/02/2014 gün ve 2013/9142 - 1972 sayılı ilâmıyla kesinleştiğinden, yeniden karar verilmesine yer olmadığına,” cümlesinin yazılması suretiyle düzeltilmesine ve 6100 sayılı Kanunun geçici 3. maddesi göndermesiyle HUMK’nın 438/7. maddesine göre düzeltilmiş bu şekliyle ONANMASINA, temyiz harcının istek halinde iadesine 27/05/2015 günü oy birliğiyle karar verildi.