Esas No: 2017/2246
Karar No: 2021/1149
Karar Tarihi: 05.10.2021
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2017/2246 Esas 2021/1149 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi
1. Taraflar arasındaki “tazminat” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Ankara 9. Sulh Hukuk Mahkemesince verilen davanın kısmen kabulüne ilişkin karar davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay (Kapatılan) 17. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda bozulmuş, Mahkemece Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir.
2. Direnme kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
3. Hukuk Genel Kurulunca dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
I. YARGILAMA SÜRECİ
Davacı İstemi:
4. Davacı vekili dava dilekçesinde; kırmızı ışık yandığı hâlde kavşaktan geçen davalının aracının müvekkilinin iki yolcu ile seyir hâlinde olan ticari taksisine çarptığını, kazanın davalı tarafın kusurundan kaynaklandığını, Ankara 11. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2011/291 D. İş sayılı dosyası ile zarar miktarının tespit edildiğini ileri sürerek hasar gören ticari taksi için 300TL tamir süresince kazanç kaybı, 377TL tespit dosyası gideri ve 2.120TL araç hasar bedelinin kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı Cevabı:
5. Davalı vekili cevap dilekçesinde; müvekkilinin kendisine yeşil ışık yandığı sırada karşıya geçmek isterken ticari taksinin kırmızı ışık ihlali yaparak hızla kavşağa girmesi nedeni ile kazanın meydana geldiğini, kazada müvekkilinin kusurunun bulunmadığını, kaza tespit tutanağında gösterilen fren izi uzunluğunun bu durumu ortaya koyduğunu, tespit bilirkişi raporu ile belirlenen zarar miktarının fahiş olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemenin Birinci Kararı:
6. Ankara 9. Sulh Hukuk Mahkemesinin 19.12.2012 tarihli ve 2011/1539 E., 2012/1874 K. sayılı kararı ile; kazanın ışık kontrollü kavşakta meydana geldiği, sürücülerin ışıklara riayet ederek araçlarını kullanmak zorunda olduğu, 17.12.2012 tarihli bilirkişi raporunda davalı sürücünün kırmızı ışıkta kavşaktan geçerken kazanın meydana geldiğini doğru olarak belirledikten sonra olayda davalının %75 oranında, davacıya ait taksi sürücüsünün de kendisine yeşil ışık yanmış olsa bile karşı sağ yanından gelip kavşağı tamamlamak üzere olan davalı aracını görünce kavşağa giriş yapmaması gerektiği hâlde tedbirsiz hareket ettiği için %25 oranında kusurlu olduğunun belirtildiği, tanık beyanları ile dosya kapsamına göre bu belirlemenin yanlış olduğu, zira ışıklı kavşak yerinde ışığa tüm sürücülerin kesinlikle riayet etmesinin gerektiği, aksi hâlde yasaklanmış bir davranışa yani kırmızı ışık ihlali yapan sürücüye ihlali yapması için bir nev’i açık çek verilmesinin, bu ihlalin sonucundan lehine hak ya da imkân sağlamasının kabul edileceği, bu durumun da hukuk ve trafik kurallarına aykırı olacağından kırmızı ışık ihlali yapan davalı sürücünün tam kusurlu olduğunun kabul edildiği, bilirkişi raporunda araç hasarının 1914,85TL olarak belirlendiği, araç kazanç kaybının 225TL olduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile 2.139,85TL alacağın olay tarihi olan 17.06.2011’den işleyecek yasal faiziyle davalıdan tahsiline, fazlaya ilişkin istemin reddine, değişik iş gideri 377TL"nin yargılama gideri içerisinde değerlendirilmesine karar verilmiştir.
Özel Dairenin İlk Bozma Kararı:
7. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
8. Yargıtay (Kapatılan) 17. Hukuk Dairesinin 03.06.2013 tarihli ve 2013/3758 E., 2013/8241 K. sayılı kararı ile;
“…7201 Sayılı Tebligat Kanunu"nun 11., Avukatlık Kanunu"nun 41. ve 6100 s. ...nin 71 ve devamı (1086 s.HUMK.nin 62.,68.maddeleri) maddeleri gereğince vekille takip edilen işlerde tebligatın vekile yapılması zorunludur. Davacı vekili tarafından dosyanın takipsiz bırakılması üzerine davalı adına çıkartılan yenileme dilekçesi davalının aynı adreste birlikte oturduğu annesi imzasına tebliğ edilerek yargılamaya devam edilmişse de, yapılan tebligat usule aykırıdır. Mahkemece yenileme dilekçesinin davalı vekiline tebliğ edilerek davalının savunma ve delillerinin sorulması ve toplanmayan delillerinin toplanarak yargılamaya devam edilmesi gerekirken savunma hakkı kısıtlanarak eksik araştırma ve inceleme ile karar verilmesi isabetli olmamıştır…” gerekçesiyle karar bozulmuştur.
Mahkemenin İkinci Kararı:
9. Ankara 9. Sulh Hukuk Mahkemesinin 25.09.2013 tarihli ve 2013/771 E., 2013/1035 K. sayılı kararı ile; bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda; önceki gerekçe ile davanın kısmen kabulü ile 2.139,85TL alacağın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle davalıdan tahsiline, fazlaya ilişkin istenin reddine, 377TL tespit dosyası giderinin yargılama gideri içerisinde değerlendirilmesine karar verilmiştir.
Özel Dairenin İkinci Bozma Kararı:
10. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
11. Yargıtay ( Kapatılan) 17. Hukuk Dairesinin 13.02.2014 tarihli ve 2013/21120 E., 2014/1714 K. sayılı kararı ile;
“…1-Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde, dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre davalı ... vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine karar verilmesi gerekmiştir.
2-Dava, trafik kazası sonucu uğranılan zararın tazmini istemine ilişkindir.
Olayla ilgili Kollukça düzenlenen 17.06.2011 günlü trafik kazası tespit tutanağında kazaya karışan araç sürücülerinin kendi yönüne yeşil trafik ışığı yandığına ilişkin iddialarına değinilmiş, sürücülerin kusurlarına yönelik her hangi bir değerlendirme yapılmamıştır. Kazanın oluşumuna ve kusur oranına ilişkin davacı ve davalı yan tanık deliline ve bilirkişi incelemesine dayanmış, her iki yanın tanıkları dinlenilmiş ve kusur oranına yönelik olarak bilirkişi raporu alınmıştır.
Mahkemece çözümü hukuk dışında, özel veya teknik bilgiyi gerektiren kusur oranı konusunda uzman bilirkişiden rapor düzenlettirilmiş, sözkonusu bilirkişi raporunda sürücülerin kolluk ifadeleri, kaza tespit tutanağı, tanık beyanları, kazanın meydana geldiği yer ve araçların kaza sırasında darbe aldıkları bölgeler incelenmesi sonucu davalı sürücünün %75 kusurlu olduğu, davacıya ait araç sürücüsünün ise %25 kusurlu olduğu değerlendirilmiştir. Ancak, mahkemece hukuk dışında teknik bilgiyi gerektiren bir konu ile ilgili olarak HMK 266 vd. maddeleri gereğince bilirkişi raporu alınmasına karşın, bilirkişinin görüşü benimsenmeyerek Karayolları Trafik Kanunu"nda belirtilen trafik kuralları ile bağdaşmayan değerlendirmelerle teknik konuda kusur oranı değerlendirmesi yapılmış ise de, esasen dosya kapsamında yer alan ve uzman bilirkişice de değerlendirilen delillere göre oluşa uygun olarak belirlenmiş kusur oranına göre karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu şekilde karar verilmiş olması doğru görülmemiştir…” gerekçesiyle karar bozulmuştur.
Direnme Kararı:
12. Ankara 9. Sulh Hukuk Mahkemesinin 10.06.2014 tarihli ve 2014/582 E., 2014/764 K. sayılı kararı ile; trafik kaza tespit tutanağında kusura ilişkin bir değerlendirme yapılmadığı, kimin kusurlu olduğunun adli tahkikat ile ortaya çıkacağı, bizzat mahkemece tanık beyanları ile konunun açıklığa kavuşturulduğu, ışık kontrollü kavşaktaki kırmızı ışık ihlali yapanın davalı olduğunun saptandığı, bilirkişinin bu sübuta yönelik olarak mahkemece yapılan tespite aykırı rapor düzenlediği, mahkemece benzer davalarda verilen kararlardaki uygulamanın kırmızı ışık ihlali yapanın yaya trafik güvenliğini tehlikeye düşürenin tam kusurlu kabul edilerek kazanın sonuçlarına katlanması gerektiği yönünde olduğu, aksi hâlde kuralın bir şekilde işlevsiz kalacağı kusurlu olana haksız yere atıfet sağlanacağı, adli tahkikatla olayı aydınlatma görevinin hâkime ait olduğu, sonuç olarak kırmızı ışık ihlali yapan davalının tam kusurlu olduğu, davalı aracına bağlı hasar miktarı 2.139,85TL"yi ödemekle yükümlü olduğu gerekçesiyle direnme kararı verilmiştir.
Direnme Kararının Temyizi:
13. Direnme kararı süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
II. UYUŞMAZLIK
14. Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; somut olayda teknik bilirkişi raporu ile yapılan kusur belirlemesinin dosya kapsamına uygun olup olmadığı, buradan varılacak sonuca göre mahkemenin teknik bilirkişi raporu ile belirlenen kusur oranına rağmen kazanın meydana gelmesinde davalının tamamen kusurlu olduğunun kabul edilmesi gerektiği yönündeki gerekçesinin ve bu gerekçeye dayanılarak verilen hükmün yerinde olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
III. GEREKÇE
15. 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun (KTK) 85. maddesi uyarınca; bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüsün unvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen biletle işletilmesi hâlinde, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olup, 86. maddesi uyarınca da; işleten veya araç işleticisinin bağlı olduğu teşebbüs sahibi, kendisinin veya eylemlerinden sorumlu tutulduğu kişilerin kusuru bulunmaksızın ve araçtaki bir bozukluk kazayı etkilemiş olmaksızın, kazanın bir mücbir sebepten veya zarar görenin ya da bir üçüncü kişinin ağır kusurundan ileri geldiğini ispat ederse sorumluluktan kurtulur. Sorumluluktan kurtulamayan işleten veya araç işleticisinin bağlı olduğu teşebbüs sahibi, kazanın oluşunda zarar görenin kusurunun bulunduğunu ispat ederse, hâkim, durum ve şartlara göre tazminat miktarını indirebilir.
16. Eldeki davada her iki taraf da yeşil ışıkta geçtiğini ileri sürmüş olup, olayla ilgili kollukça düzenlenen 17.06.2011 tarihli trafik kazası tespit tutanağında kazaya karışan araç sürücülerinin kendi yönüne yeşil trafik ışığı yandığına ilişkin bu iddialarına değinilmiş, ancak sürücülerin kusurlarına yönelik herhangi bir değerlendirme yapılmamıştır. Kazanın oluşumuna ve kusur oranına ilişkin taraflar tanık deliline ve bilirkişi incelemesine dayanmıştır.
17. Davacı taraf haksız fiil sorumlusu sürücü ...’u da tanık olarak göstermiş olup, mahkemece anılan kişinin tanık sıfatıyla beyanına başvurulmuş ise de; haksız fiil sorumlusunun işleten ile müteselsil sorumluluğunun bulunduğu, bu yönüyle olayla ilgili doğrudan menfaat sahibi olduğu dikkate alındığında, eldeki davada tanık sıfatıyla dinlenilmesi mümkün olmayıp, teknik bilirkişi raporunda bu beyan da esas alınmak suretiyle kusur durumunun belirlenmesi hatalı bulunmuştur. Davalı tanığının da görgüye dayalı bir bilgisinin bulunmadığı anlaşılmıştır. Ticari taksi içinde yolcu olan davacı tanığı Ahmet Öztürk beyanı ve kazaya ilişkin çarpma noktaları değerlendirildiğinde davalının kırmızı ışık ihlali yaptığı yönündeki tespit doğru bulunmuştur. Esasen bu noktada mahkeme ile Özel Daire hatta bilirkişi raporu bakımından uyuşmazlık bulunmamaktadır. Ancak dosya kapsamında yer alana teknik bilirkişi raporunda araçların çarpma noktalarının yanında tanık beyanlarına da dayanılarak kusur durumu tayin edilmiştir. Oysa haksız fiil sorumlusunun eldeki davada tanık sıfatıyla dinlenemeyeceği, araçların çarpma noktalarına göre davalının kırmızı ışıkta geçtiği ve bu sırada davacının kavşağa giriş yaptığı ve kaza anında davalı tarafa yeşil ışık yanmadığı anlaşılmaktadır. Aracın çarpma noktaları da bu durumu izah etmektedir. Tespit edilen bu maddi olguya rağmen bilirkişinin tanık beyanına dayanarak davacının kavşağı tamamlarken davalıya yeşil ışık yandığı, davacının da tedbirli davranmadığı şeklinde kazanın meydana geliş şekline, araç çarpma noktalarına aykırı olacak bir yorum ve farazi değerlendirme ile davacıya da %25 oranında kusur izafe edilmesi doğru bulunmamıştır. Bilirkişi raporunda bu bölüme ilişkin olarak yapılan değerlendirme ile de; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK) 266 vd. ile 6754 sayılı Bilirkişilik Kanunu’nun 3. kapsamı dışına çıkılmıştır. Bilirkişi raporunda teknik olmayan bu yorum bir yana bırakılacak olursa kazanın meydana gelmesinde davalının tamamen kusurlu olduğu sonucuna varılmaktadır. Hâl böyle olunca, her ne kadar mahkemece sunulan gerekçe hatalı ise de; verilen karar sonucu itibariyle doğrudur.
18. Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında; kazanın meydana gelişiyle ilgili raporda belirtilen bu oluş şekli konusunda mahkeme ile Özel Daire arasında uyuşmazlık bulunmayıp, bu oluş şekline rağmen davacının da olayda kusurunun bulunup bulunmadığının irdelenmesinin gerektiği, Hukuk Genel Kurulunca uyuşmazlık olmayan olayın oluş şeklinin farklı bir şekilde kabul edilerek buradan hareketle farklı bir sonuca varılamayacağı, bu oluş şekline göre davalı sürücü kırmızı ışıkta geçmiş olmakla asli kusurlu olsa da kendisi aracına yeşil ışık yanan davacı sürücü de davalı sürücünün sevk ve idaresindeki araca karşı ikaz ve zamanında fren tedbirine başvurmaması, çarpmamak için aracı kavşak başında durdurmamasıyla neden olduğu olayda kusurlu olduğu, kararın Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerle bozulması gerektiği yönünde görüş ileri sürülmüş ise de; bu görüş yukarıda açıklanan nedenlerle Kurul çoğunluğunca benimsenmemiştir.
19. O hâlde direnme kararının yukarıda açıklanan değişik gerekçe ve nedenlerle onanması gerekmiştir.
IV. SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
Davalı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile direnme kararının yukarıda açıklanan değişik gerekçe ve nedenlerle ONANMASINA,
Aşağıda dökümü yazılı (109,67TL) harcın temyiz edenden alınmasına,
6217 sayılı Kanun’un 30. maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na eklenen “Geçici madde 3” atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu"nun 440./III-1 maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 05.10.2021 tarihinde oy çokluğu ile kesin olarak karar verildi.
KARŞI OY
Dosyada alınan bilirkişi raporunda olayın oluş şekli ve kusur oranı yönünden yapılan değerlendirme ile; davalı sürücünün kırmızı ışıkta kavşakta karşıdan karşıya geçerken kazanın meydana geldiği, istikametinde bulunan trafik lambalarının kırmızı yanmasına rağmen, aracını kavşak girişinde durdurmaması, karşı yönden gelip düz seyreden davacı yana ait araca geçiş hakkı vermemesi nedeniyle kırmızı ışıkta kavşağa girerek neden olduğu olayda % 75 oranında asli kusurlu olduğu belirtilmiştir.
Raporda davacı taraf yönünden ise, çarpışma noktası ve hasar noktaları incelendiğinde; davalı sürücünün orta refüjle bölünmüş yolun birinci bölümünü ve orta adayı geçip kavşağı tamamlamak üzere iken davacı aracı ile çarpıştığı yani davalı sürücünün davacı yana ait araçtan önce kavşağa giriş yaptığı, davacı aracının önüne aniden çıkmadığı, davacı yana ait araç kavşağa yaklaşırken hızını azaltmadığı ve mevcut hızıyla kavşağa giriş yaparak olaya neden olduğu oysaki davacı yana ait araca yeşil ışık yanmış olsa bile, davacı yana ait araç sürücüsünün karşı sağ yanından gelip kavşağı tamamlamak üzere gelen davalı sürücünün sevk ve idaresindeki araca karşı kavşağa yapmaması gerektiği, Karayolları Trafik Kanununun 57. maddesinin d bendi gereğince ışıklı trafik işaretleri izin verse bile trafik akımı kendisini kavşak içinde durmaya zorlayacak veya diğer doğrultudaki trafiğin geçişine engel olacak ise sürücülerin kavşağa girmelerinin yasak olduğunu, sürücülerin kavşağa kontrollü ve düşük hızla yaklaşmalarının 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 52/a ve 57/a maddelerinin gereği olduğunu, davacı araç sürücüsünün kavşağı tamamlamak üzere olan davalı sürücünün sevk ve idaresindeki araca karşı ikaz ve zamanında fren tedbirine başvurmaması ve çarpmamak için aracı kavşak başında durdurmamasıyla neden olduğu olayda % 25 oranında tali kusurlu olduğu belirtilmiştir.
Kazanın meydana gelişiyle ilgili raporda belirtilen bu oluş şekli konusunda mahkeme ile özel daire arasında uyuşmazlık yoktur. Uyuşmazlık bu oluş şekline rağmen davacının da olayda kusuru bulunup bulunmadığı noktasındadır.
Mahkemece deliller değerlendirilip kazanın ne şekilde meydana geldiği konusunda vakıa tespiti yapılmış, özel dairece de vakıaların bu şekilde olduğu kabul edilmiş ve bu yönde bir bozma kararı verilmemiş ise artık direnme kararı üzerine dosyanın incelendiği Hukuk Genel Kurulu tarafından da vakıanın bu şekilde gerçekleştiği kabul edilmelidir. Diğer bir ifadeyle artık Hukuk Genel Kurulunca olayın oluş şekli bundan farklı bir şekilde kabul edilerek buradan hareketle farklı bir sonuca varılamaz.
Bu oluş şekline göre davalı sürücü kırmızı ışıkta geçmiş olmakla asli kusurlu olsa da kendisi aracına yeşil ışık yanan davacı sürücü de davalı sürücünün sevk ve idaresindeki araca karşı ikaz ve zamanında fren tedbirine başvurmaması ve çarpmamak için aracı kavşak başında durdurmamasıyla neden olduğu olayda kusurludur.
Karayolları Trafik Kanunu kırımızı ışıkta geçmeme kuralı yanında, ışıklı trafik işaretleri izin verse bile trafik akımı kendisini kavşak içinde durmaya zorlayacak veya diğer doğrultudaki trafiğin geçişine engel olacak ise sürücülerin kavşağa girmelerinin yasak olduğu, kavşaklara kontrollü yaklaşma ve hızını azaltma kuralını da getirmiş olup, kırmızı ışık kuralının ihlali ile diğer kuralların dikkate alınmayacağı gibi bir sonucu da öngörmemiştir. Davacı da belirtilen kurallara uysa idi bu kazanın meydana gelmeyebileceği rapordaki oluş şekli ile açıkça anlaşılmakta olup olayda davacının % 25 davalının % 75 oranında kusurlu olduğuna dair belirleme dosya kapsamındaki delillere göre belirlenen oluş şekline uygun olduğu hâlde salt kırmızı ışık ihlali kuralı esas alınarak davacının kusursuz davalının tümüyle kusurlu olduğu sonucuna varılamaz.
Özel dairenin bozma kararı yerinde olduğu hâlde önceki kararda direnilmesi isabetli olmadığı için hükmün özel daire kararında belirtilen nedenlerle bozulması gerektiği görüşünde olduğumuzdan olaya ilişkin özel daire ile mahkemenin uyuştuğu ve bozma konusu yapılmayan oluş şeklinden farklı bir vakıa tespiti ve oluş şekli benimsenerek direnme kararının onanması yönünde oluşan değerli çoğunluk görüşüne katılamıyorum.
Bu alandan sadece bu kararla ilintili POST üretebilirsiniz. Bu karardan bağımsız tamamen kendinize özel POST üretmek için TIKLAYINIZ
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.