12. Ceza Dairesi 2016/7973 E. , 2016/12761 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :Asliye Ceza Mahkemesi
Suç : Taksirle yaralama
Hüküm : TCK"nın 89/4, 22/3, 62/1, 51/1-3, 53/6. maddeleri gereğince mahkumiyet
Taksirle yaralama suçundan sanığın mahkumiyetine ilişkin hüküm, sanık müdafii ve katılan vekili tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:
Taksirli suçtan dolayı mahkumiyetine karar verilen sanık hakkında TCK"nın 53/1. maddesinde öngörülen hak yoksunluklarına hükmedilmeyeceğinden, tebliğnamedeki sanık hakkında anılan maddenin tatbik edilmemesi nedeniyle hükmün bozulmasını öneren (3) numaralı görüşe iştirak edilmemiştir.
Bozma ilamına uyularak yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanık müdafiinin ve katılan vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;
1- Yerel mahkemenin gerekçeli kararının, karar başlığı ve hüküm fıkrası hariç, yarım sayfadan ve bir paragraftan ibaret olduğu, bu paragrafta da bozma ilamındaki bozma nedenine atıf yapıldıktan sonra temel cezanın tayinine, hükmedilen hapis cezasının adli para cezasına çevrilmemesine ve erteleme hükümlerinin uygulanmasına ilişkin açıklamalara yer verildiği anlaşılmaktadır.
Türkiye Cumhuriyeti Anayasası"nın 141 ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu"nun 34. maddeleri uyarınca bütün mahkeme kararlarının, karşıoy da dahil olmak üzere gerekçeli olarak yazılması zorunludur. Gerekçe, hükmün dayanaklarının, akla, hukuka ve dosya içeriğine uygun açıklanmasıdır. Ceza Muhakemesi Kanunu"nun 230. maddesinde ise hükmün gerekçesinde, iddia ve savunmada ileri sürülen görüşlerin yazılması, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesi, hükme esas alınan ve reddedilen delillerin belirtilmesi; bu kapsamda dosya içerisinde bulunan ve hukuka aykırı yöntemlerle elde edilen delillerin ayrıca ve açıkça ifade edilmesi, suç oluşturduğu kabul edilen eylemin gösterilmesi, bunun nitelendirilmesinin yapılması, Ceza Kanunu"nda öngörülen sıra ve esalara göre cezanın ve ayrıca cezaya mahkumiyet yerine veya yanı sıra uygulanacak güvenlik tedbirinin belirlenmesi, cezanın ertelenmesine, hapis cezasının adli para cezasına veya tedbirlerden birine çevrilmesine ya da ek güvenlik tedbirlerinin uygulanmasına veya bu hususa ilişkin istemlerin kabul veya reddine dair dayanakların gösterilmesinin zorunlu olduğu belirtilmiştir. Yasal, yeterli ve geçerli bir gerekçeye dayanılmadan karar verilmesi, yasa koyucunun amacına uygun düşmeyeceği gibi, uygulamada da keyfiliğe yol açacaktır. Bu itibarla keyfiliği önlemek, tarafları tatmin etmek, sağlıklı bir denetime olanak sağlamak bakımından, hükmün gerekçeli olmasında zorunluluk bulunmaktadır. Hükmün gerekçeyi ihtiva etmemesi ise 1412 sayılı Kanun"un 308/7 ve 5271 sayılı CMK"nın 289/1-g bendi uyarınca hukuka kesin aykırılık halini oluşturacaktır.
Yerel mahkemece, bu ilkelere uyulmadan, iddia ve savunmada ileri sürülen görüşler yazılmaksızın, deliller tartışılıp değerlendirilmeksizin, olayın oluş şekli ile sanığın suç oluşturduğu kabul edilen eylemin ve dayanaklarının gösterilmemesi suretiyle yasal gerekçeden yoksun şekilde mahkumiyet kararı verilmesi,
2- Kabul ve uygulamaya göre de:
a) Sanığa TCK"nın 89/4 ve 22/3. maddeleri gereğince belirlenen 1 yıl 8 ay hapis cezasından, aynı Kanun"un 62/1. maddesi gereğince 1/6 oranında indirim yapılması sonucunda, 1 yıl 4 ay 20 gün hapis cezası hükmetmek yerine, hesap hatasından dolayı 1 yıl 5 ay 15 gün hapis cezasına hükmolunarak, fazla ceza tayini,
b) TCK"nın 51/7. maddesinde, denetim süresi içinde kasıtlı bir suç işleyen hükümlünün, ertelenen cezasının kısmen veya tamamen infaz kurumunda çektirilmesine karar verileceğinin düzenlendiği gözetilmeden, hükmolunan hapis cezası ertelenen sanık hakkında, denetim süresi içerisinde kasıtlı bir suç işlemesi halinde, ertelenen cezasının “tamamen infaz kurumunda çektirilmesine” şeklinde, infazı kısıtlar biçimde hüküm kurulması,
Kanuna aykırı olup, sanık müdafiinin ve katılan vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükmün bu nedenlerle 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK"un 321. maddesi gereğince isteme uygun olarak BOZULMASINA, 16.11.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.