Esas No: 2020/5538
Karar No: 2022/376
Karar Tarihi: 18.01.2022
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2020/5538 Esas 2022/376 Karar Sayılı İlamı
11. Hukuk Dairesi 2020/5538 E. , 2022/376 K."İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 6. HUKUK DAİRESİ
Taraflar arasında görülen davada Bolvadin Asliye Hukuk Mahkemesince verilen 12.12.2018 tarih ve 2017/71 E- 2018/493 K. sayılı kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin kabulüne dair Konya Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi'nce verilen 14.02.2020 tarih ve 2019/766 E- 2020/226 K. sayılı kararın Yargıtay'ca incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçeler, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkili şirketin MD Collection ... adlı kişiye/firmaya kullanacağı kredi için 30/09/2014 tarihinde davalı banka tarafından düzenlenen genel nakdi ve gayri nakdi kredi sözleşmesine kefil olduğunu, son ödeme tarihinden önce 30/06/2016 tarihinde ödeme yapılarak borcun ve verilen kefaletin sona erdiğini, ancak davalı bankanın müvekkili şirketin haberi, onayı ve imzası olmaksızın 20/02/2016 tarihinde önceki aynı genel kredi sözleşmesine istinaden müvekkilini aynı kişiye kendiliğinden ikinci defa kefil yaptığını ve borç altına soktuğunu, bu borç için vadesi gelen taksitlerin asıl borçlu tarafından ödenmediğinden davalı bankaca müvekkili şirkete borcun ödenmesini, ödenmediği takdirde icra takibi yapılacağı şeklinde bildirimde bulunduğunu, müvekkilinin borcu kabul etmemesine rağmen ticari faaliyette bulunması nedeniyle diğer bankalarla ilişkilerini bozmamak ve ticari faaliyetinin genelini etkilememesi için icra baskısı altında borcu ödemek zorunda kaldığını, müvekkilinin ikinci sözleşmeyi imzalamadığını, müvekkil şirket ödenmeyen ilk iki taksite karşılık 7.033,94 TL'yi 27/04/2016 tarihinde ödediğini, daha sonra tamamının kapatılması gerektiği banka tarafından söylenince kalan 67.572,18 TL'yi de 30/06/2016 tarihinde ödeyerek toplamda 74.606,12 TL ödediğini, müvekkilinin hukuken sorumlu olmadığı bir borcu baskı altında ödemek zorunda kaldığını ileri sürerek müvekkil şirketin borçlu olmadığının ve kefaletinin sona erdiğinin tespiti ile, davalı bankaya ödenen 74.606,12 TL'nin ödeme tarihinden itibaren bankaların mevduata uyguladığı en yüksek faiz oranı ile birlikte davacıya iadesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davacının 22/04/2014 tarihinde dava dışı ... lehine tesis edilen ve ilk limiti 55.000,00 TL olan 10/04/2014 tarihli krediye kefil olduğunu, buna ilişkin olarak genel nakdi ve gayri nakdi kredi sözleşmesini müteselsil kefil sıfatı ile imzaladığını, 18/08/2014 tarihli limit artırımına ilişkin beyan ve imzası ile kefaleti 145.000,00 TL'ye çıkarıldığını, 20/10/2014 tarihli limit artırımı ile davacının kefaletinin 165.000,00 TL olduğunu, 26/12/2014 tarihinde 10/04/2014 tarihli genel nakdi ve gayrinakdi kredi sözleşmesi ile bağlantılı ve onun eki/devamı niteliğindeki genel nakdi ve gayrinakdi kredi sözleşmesi ile 200.000,00 TL tutarında dava dışı ...'a 04/02/2015 tarihindeki beyan ve imzası ile kefil olduğunu, bu kredinin 10/04/2014 tarihli genel kredi sözleşmesi ve 26/12/2014 tarihli genel kredi sözleşmeleri içeriğindeki 14. maddede belirtildiği gibi birbirleri ile bağlantılı olduğunu, davacının bu sözleşmeler kapsamında 200.000,00 TL tutara müteselsil kefîl olduğunu, davacının kefil sıfatı ile imzalamış bulunduğu kredi sözleşmelerinin, belirsiz süreli ve çerçeve sözleşme niteliğinde genel kredi sözleşmeleri olduğunu, bu sözleşmelerin yenileme veya ortadan kaldırma, vs yolu ile feshedildiğine ilişkin irade beyanı olmadığını, davacının doğmuş ve doğacak borçlar bakımından ...'a kefil olduğunu, müvekkil bankanın davacının kefalete ilişkin beyan ve imzasının bulunduğu bu belirsiz süreli genel kredi sözleşmeleri çerçevesinde ...'a cari hesap şeklinde kredi kullandırabileceği gibi yeni açacağı kredileri de kullandırma hakkı bulunduğunu, müvekkil banka tarafından ... kredilerine 22/02/2016 tarihli genel kredi sözleşmesi ile Veli Uzuner'in kefil alındığını, ancak bu kredinin de sözleşmede açıkça belirtildiği şekilde, davacının kefil olduğu 10/04/2014 tarihli ve 26/12/2014 tarihli genel kredi sözleşmeleri ile bağlantılı olarak alındığını, açıkça bu hususun 14. madde de belirtildiğini, esas itibari ile bir kefil daha eklendiğini, bu şekilde 2014 yılı şubat ayında gecikmede olan ticari ek hesap borcu, ek bir limit kullandırılarak davacının da lehine olacak şekilde kapatıldığını davacının kefalete ilişkin sorumluluğunu sonlandıran ve kefil olduğu sözleşmeleri fesheden bir işlem olmadığını savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İlk derece mahkemesi, iddia, savunma, toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre, davacının dava dışı kredi borçlusu ...'ın genel kredi sözleşmelerinden doğan borçları nedeniyle davalı bankaya yapmış olduğu tüm ödemeler toplamının 137.655,06 TL olduğu, bu tutarın davacının kefalet limiti olan 200.000,00 TL'lik tutar kapsamında kaldığı, bu ödemelerle birlikte davalı banka ile dava dışı kredi borçlusu ...'ın genel kredi sözleşmelerinden doğan borçları ve kredi ilişkilerinin tasfiye edilmiş olduğu, dava dışı kredi borçlusunun bu tarihten önce kullandığı başka bir kredi bulunmaması koşuluyla, davacı şirketin 30.06.2016 tarihi itibariyle dava konusu genel kredi sözleşmelerinden kaynaklanan kefalet sorumluluğunun sona erdiği; davacı kefilin ödemelerinin ve bu kapsamda dava konusu 22.02.2016 tarihli 4019-52488 hesap nolu, 70.500,00 bedelli taksitli ticari kredi için yapılan ödemelerden oluşan toplam 74.606,12 TL taraflar arasında akdedilmiş olan genel kredi sözleşmeleri ile bağlantılı krediler nedeniyle yapılan ödemeler olduğundan, davacı kefil şirketin bu tutarın iadesi talebinin yerinde olmadığı, davalı bankaya fazladan yapılan bir ödemenin bulunmadığı bankacı bilirkişi tarafından düzenlenen raporla da sabit olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Karar, davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir.
İstinaf Mahkemesince iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, davacının davalı bankanın dava dışı ... ile imzaladığı 22/02/2016 tarihli sözleşmede imzasının ve kefaletinin bulunmadığı, her ne kadar bu sözleşmenin önceki sözleşmelerle bağlantı başlıklı 14. maddesinde "işbu sözleşme daha önce T.İş Bankası A.Ş. adına Bolvadin Şubesi/Şubeleriyle ... arasında akdedilmiş bulunan 10/04/2014 tarih ve 26/12/2014 tarihli genel nakdi ve gayri nakdi kredi sözleşmelerinin ve diğer sözleşmelerin ayrılmaz bir cüzüdür." ibaresi bulunmakta ise de bu sözleşmede davalının imzasının /kefaletinin bulunmaması sebebiyle bağlayıcılığının bulunmadığı, davacının yaptığı ödemelerin davacının kefaletinin ve imzasının bulunmadığı 22/02/2016 tarihli sözleşmeye istinaden kullandırılan krediye ilişkin olduğu, sonraki tarihli kredi sözleşmelerine istinaden kullandırılan kredilerden davalının sorumlu olmayacağı gerekçesiyle davacının istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın kabulü ile 74.606,12 TL'nin dava tarihi olan 15/03/2017 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
Karar, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
İlk Derece Mahkemesince verilen karara yönelik olarak yapılan istinaf başvurusu üzerine HMK'nın 355 vd. maddeleri kapsamında yöntemince yapılan inceleme sonucunda Bölge Adliye Mahkemesince esastan verilen nihai kararda, dosya kapsamına göre saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kurallarına aykırı bir yön olmadığı gibi HMK'nın 369/1. ve 371. maddelerinin uygulanmasını gerektirici nedenlerin de bulunmamasına göre usul ve yasaya uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz isteminin reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK'nın 370/1. maddesi uyarınca ONANMASINA, HMK'nın 372. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, aşağıda yazılı bakiye 3.821,34 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davalıdan alınmasına, 18/01/2022 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.