20. Hukuk Dairesi 2014/9567 E. , 2015/4734 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı ..., ... Kadastro Mahkemesine sunduğu dava dilekçesinde; ... ilçesi, ... Beldesi, ... mevkiinde bulunan 102 ada 5 parsel sayılı taşınmaz sınırları içinde kalan 1000 m2 yüzölçümündeki taşınmazın 15 yıla yakın zamandan beri zilyetliğinde bulunduğunu ve üzerinde 20 yaşında fındıklarının mevcut olduğunu, birleştirilen ... Kadastro Mahkemesinin 2010/21 Esas sayılı dosyasının davacısı ... ise aynı parsel içinde yer alan ve üzerinde kendisine ait ev ve ahır bulunan 1300 m2 yüzölçümündeki taşınmazın 30 yıla yakın zamandır zilyetliğinde bulunduğunu, dava konusu taşınmazların adına olan tescilinin iptali ile kendi adlarına tescil edilmesini talep etmiş iken, bilahare mahkemeye sundukları dilekçelerde ve duruşma sırasındaki beyanlarında dava dilekçelerinde dava konusu ettikleri taşınmazların sehven 102 ada 5 parsel içinde olduğunu belirttiklerini, dava konusu taşınmazların tapuda kayıtlı olmayıp kadastro sırasında tescil harici bırakılan alan içinde kaldığını belirterek kazandırıcı zamanaşımı zilyedliğine dayanarak dava konusu taşınmazların kendi adlarına tescili istemiyle dava açmışlardır.
Mahkemece, hakkında kadastro tutanağı düzenlenmemiş ve tespit dışı bırakılmış taşınmazlara ilişkin davalara bakma görevi genel mahkemelere ait olduğu gerekçesiyle görevsizlik nedeniyle davanın reddine karar verilmiştir.
Görevsizlik kararının temyiz edilmeksizin kesinleşmesi üzerine dosyanın gönderildiği ... Asliye Hukuk Mahkemesinde yapılan yargılama neticesinde davanın kabulüne, ... ili, ... ilçesi, ... mahallesi, ... mevkiinde bulunan, doğusunda ..."ın kullanımındaki 2/B vasfıyla adına tescil edilen 102 ada 5 nolu parsel, kuzeyinde yol, güneyinde ve batısında tescil harici bırakılan alan olan fen bilirkişinin 22/06/2012 tarihli raporunda (B) harfi ile gösterilen 1548,63 m²"lik taşınmazın davacı ... adına, aynı yerde kuzeyinde yol, güneyinde, batısında ve doğusunda tescil harici bırakılan alan olan fen bilirkişi 22/06/2012 tarihli raporunda (A) harfi ile gösterilen 1022,90 m²"lik taşınmazın ise davacı ... adına tesciline karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, Medenî Kanunun 713. maddesi hükmü uyarınca tapusuz taşınmazın tescili istemine ilişkindir.
1965-1967 yılları arasında 766 sayılı Kanuna göre yapılan tapulama çalışmaları sırasında dava konusu taşınmazlar kullanıma elverişli olmaması ve herhangi bir kişinin zilyet ve tasarrufunda bulunmaması nedeniyle tescil harici bırakılan alan içinde kalmış olup, kesinleşme tarihi ile davanın açıldığı tarih arasında 20 yıllık süre geçmiştir. Dava konusu taşınmazların bulunduğu yörede, 1952 yılında 3116 sayılı Kanuna göre yapılan orman kadastrosu, 1975 yılında 6831 sayılı Kanunun 1744 sayılı Kanunla değişen 2. madde uygulama çalışmaları ve 1990 yılında yapılan 6831 sayılı Kanunun 3302 sayılı Kanunla değişen 2/B madde uygulaması bulunmaktadır.
4721 sayılı TMK"nın 713/3. maddesi uyarınca, tescil davalarının ve ilgili kamu tüzel kişilerine yöneltilmesi gerekir. ... sınırları içinde yer alan taşınmazlar hakkında açılacak tescil davalarında, ... ile birlikte ... da "İlgili kamu tüzel kişisi" sıfatı ile kanunî hasımdır.
Somut olayda; çekişmeli taşınmaz ... ili, ... ilçesi, ... beldesinde bulunmakta olup; davacı, 08.07.2010 tarihli dava dilekçesi ile her ne kadar davasını yalnızca ... yöneltmiş ise de, yargılamanın devamı sırasında diğer yasal hasım ... tüzel kişiliği de davaya dahil edilmiştir. Ne var ki; ilgili hükümleri 30.03.2014 tarihinde yürürlüğe giren 6360 sayılı Kanunun 1/2. maddesi ile ... ...nin sınırları il mülkî sınırları olarak genişletilmiş; bu sınırlar içinde kalan köy ve beldelerin tüzel kişilikleri sona ererek bağlı bulundukları ilçe belediyelerine mahalle olarak katılmışlardır. Bu nedenle, büyükşehir sınırları içine giren davalı ... tüzel kişiliği yargılama sırasında sona ermiş olup, aynı Kanunun geçici 1. maddesinin onüçüncü bendi uyarınca yerine bağlı bulunduğu ... ... geçmiştir. Tescil davalarında, yargılama sırasında husumetin yaygınlaştırılması yoluyla taraf teşkilinin tamamlanması mümkün bulunmaktadır. Hal böyle olunca, mahkemece; davacı tarafa, ...... ile ... nın davaya katılımlarını sağlaması için olanak tanınmalı, husumet yaygınlaştırılarak taraf teşkili tamamlandığı takdirde yargılamaya devam edilmelidir. Mahkemece bu husus gözönünde tutulmaksızın, usûl ve kanuna aykırı gerekçelerle yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davalı ... temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre diğer yönlerin bu aşamada incelenmesine yer olmadığına 26/05/2015 günü oy birliğiyle karar verildi.