Esas No: 2020/6398
Karar No: 2022/414
Karar Tarihi: 19.01.2022
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2020/6398 Esas 2022/414 Karar Sayılı İlamı
Özet:
Davacı, halde kabzımallık yapan davalıya sebze verdiğini ve komisyon aldığını iddia ederek, davalının kendisine olan 345.174 TL'lik borcunu tahsil etmek istemiştir. Ancak mahkeme, davalının iddialarını inkar ettiği ve alacağın varlığı ve miktarını ispat yükünün davacıda olduğu gerekçesiyle davayı reddetmiştir. İstinaf mahkemesi de bu kararı onaylamıştır. Kanun maddeleri olarak HMK'nın 353/b-1, 370/1 ve 372 uygulanmıştır.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 9. HUKUK DAİRESİ
Taraflar arasında görülen davada Adana 3. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 13.07.2018 tarih ve 2017/1885 E- 2018/695 K. sayılı kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan reddine dair Adana Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi'nce verilen 31.03.2020 tarih ve 2018/1760 E- 2020/349 K. sayılı kararın Yargıtay'ca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçeler, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, davacının sebze ve meyve müstahsili olduğunu ve halde kabzımallık yapan davalıya değişik tarihlerde sebze verdiğini, bu malların satımı sonucunda davacının komisyon aldığını, davalının satmış olduğu sebze ve meyvelerin parasının tamamını ödemesi gerekirken 345.174,00 TL'yi zimmetinde tuttuğunu, Adana 7. Noterliğinde düzenlenen ihtarnamenin davalıya gönderilmesine karşılık müvekkilinin alacağının ödenmediğini ileri sürerek 345.174,00 TL'nin yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davacının, davalının iş yerinde sigortalı işçi olarak çalıştığını, davacının müstahsil olabilmesi için ziraat odasına kayıtlı çiftçi olması gerektiğini, davacının böyle bir kaydının olmadığını, davalıya ürün vermediğini, davacının dilekçesi ekinde sunduğu ‘Ödeme Makbuzu’ başlıklı belgelerin davacının işçi olduğu dönemde müstahsile verilmesi için davalı tarafından davacıya verilen paralara ilişkin olduğunu, bu makbuzlara göre parayı alan kişinin davacı olduğunu, davacının delil olarak dayandığı bilgisayar çıktılarının imzasız, sahte olup delil vasfı olmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre, davalı tarafın davacı iddialarını (akdi ilişki ve mal alımı) inkar ettiği, alacağın varlığını ve miktarını ispat yükünün davacı tarafa düştüğü, davacı tarafın alacağın kaynağını sebze verilmesi olarak gösterdiğinden sebzelerin teslim edildiğini ve miktarını, tutarını da ispat yükü altında olduğunu, dava dilekçesine ekli muhtelif sayıda bilgisayar çıktısı ekleyerek bu çıktıların davalı bilgisayarlarından alındığını belirtmiş ve davalı bilgisayarının incelenmesi isteminde bulunmuş ise de davacı tarafın sunduğu çıktılarda, bu verilerin davalı tarafından davacıya gönderildiğine ilişkin bir kayıt içermediğinden bu talebin reddedildiği, davacı tarafın dayandığı makbuzlarda mal tesliminden söz edilmediğini, 2015-2016 yıllarına ait bu makbuzlarda ...’a muhtelif ödemelerin yapıldığı belirtildiği, bu makbuzların, davacının davalıdan alacaklı olduğunu değil para aldığını ispatlayan senetler olduğu, alacağın varlığını ve miktarını da ispatlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, kararı davacı vekili istinaf etmiştir.
İstinaf mahkemesince, ilk derece mahkemesinin davanın reddine ilişkin kararının usul ve yasaya uygun olduğu, davacı vekilinin istinaf sebeplerinin yerinde olmadığı gerekçesiyle davacı tarafın istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiş, kararı davacı vekili temyiz etmiştir.
Yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına göre yapılan istinaf başvurusunun HMK'nın 353/b-1 maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz isteminin reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK'nın 370/1. maddesi uyarınca ONANMASINA, HMK'nın 372. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, aşağıda yazılı bakiye 26,30 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davacıdan alınmasına, 19/01/2022 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.