Abaküs Yazılım
10. Hukuk Dairesi
Esas No: 2015/21096
Karar No: 2016/1234
Karar Tarihi: 08.02.2016

Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2015/21096 Esas 2016/1234 Karar Sayılı İlamı

10. Hukuk Dairesi         2015/21096 E.  ,  2016/1234 K.

    "İçtihat Metni"

    Mahkemesi :İş Mahkemesi

    Dava, rücuen tazminat istemine ilişkindir.
    Mahkemece, bozmaya uyularak yapılan yargılama neticesinde ilamında belirtildiği şekilde alacağın ödenmesi nedeniyle konusuz kalan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
    Hükmün, taraf vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
    Dava, iş kazası sonucu vefat eden sigortalıya bağlanan peşin değerli gelirler ve yapılan harcamalar nedeniyle uğranılan Kurum zararının rücuen ödetilmesi istemine ilişkin olup, davacı fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla oluşan zararından ıslah ile toplamda 14.197,32 TL"yi talep etmiştir.
    Mahkemece uyulan Dairemiz bozma ilamında, “Borçlar Kanunu’nun 53. maddesi hükmüne göre; hukuk hâkimi kusur olup olmadığına karar vermek için ceza hukukunun mesuliyete dair hükümleri ile bağlı olmadığı gibi kusurun takdiri ve zararının miktarını tayin hususunda da ceza mahkemesi kararı ile bağlı değildir. Ancak, kesinleşen ceza mahkemesi ilamında saptanmış olan maddi olguların hukuk hakimini de bağlayacağı tartışmasızdır. Yukarıda adı geçen dava dışı kooperatif yöneticilerinin ceza mahkemesince kusurlu bulunup mahkum olması ve hükmün kesinleşmesi halinde adı geçenlerin kusursuzluğundan söz edilemeyeceği gibi münasip oranda bir miktar kusurlu sayılmalarında da zorunluluk bulunmaktadır. Hükme dayanak kılınan kusur raporu bu nedenle yetersiz olup mahkemece, ceza davasının sonucu beklenip ilgili dosyanın kesinleşmesi halinde işçi sağlığı ve iş güvenliği konularında uzman bilirkişi heyetinden ceza davasında kesinleşen maddi olgular da değerlendirilerek tarafların kusur oran ve aidiyeti konusunda yeniden rapor alınıp sonucuna göre hüküm kurulması gerektiği ” belirtilmiştir.
    Mahkemece, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama neticesinde “...alacağın ödenmesi nedeniyle konusuz kalan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına" karar verilmiştir.
    Davanın yasal dayanağı 506 sayılı Yasanın 26.maddesidir.
    29.9.2002 tarihinde, davalı kooparatife ait yapı işyerinde elektrikçi olarak çalışan sigortalı işçi ..., sulama deposu içerisinde bulunan depoları birleştirirken, seyyar aydınlatma lambasını tutuğunda elektrik çarpaması sonucu vefat ettiği, somut olayda; dava devam ederken borçlu davalı ... Koparatifi tarafından icra takibi sonucu 14.197,32TL asıl alacak ve 19.987,48 TL işlemiş faiz ve masraflar olmak üzere toplam 41.875,60TL davacı Kuruma ödeme yaptığı anlaşılmaktadır.
    Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda; davalı işveren şirket % 60 (koparatif başkanı %10), mütevefa işçi % 40 oranında kusurlu olduğu kabul edilmişse de, ... Asliye Ceza Mahkemesi"nin 13.12.2005 tarih ve 2005/709 esas ve 2005/546 karar sayılı ceza davasına ilişkin bilirkişi raporunda, Kooparatif başkanı ... 2/8, 2. Başkan ... 1/8, üye ... 1/8 ve işçi ... 4/8 kusurlu bulunmuş, bu kusur raporuna istinaden Sanık ... hakkında 1134 TL adli para cezası verilmiş ve ceza ertelenmiştir
    Bilindiği gibi, 818 sayılı Borçlar Kanunu"nun 53. maddesi (6098 sayılı Yasa"nın 73. maddesi ) hükmü uyarınca, hukuk hakimi ceza davasında alınmış kusur raporu ile bağlı değilse de kesinleşmiş ceza ilamıyla saptanmış maddi olgularla bağlıdır.Bu anlamda; ceza davasında kusurlu bulunan da kusur payı verilmesi gerekeceği muhakkaktır.
    Bilirkişi raporunda belirlenen davalı işveren şirket % 60, mütevefa işçi % 40 oranında kusurlu olduğu kabul edilen oranlar isabetli olmakla birlikte, davalının % 60 kusur oranı içerisinde ceza davasındaki diğer sorumluların kusur oranlarının ayrıştırılması gerekir. Şu halde Mahkemece; ceza dosyasından alınan bilirkişi raporunda Koparatif Başkanı ... dışında Koparatif 2. Başkan ve Koparatif üyesine kusur izafe edildiği anlaşılmakta olup bu kusur atfedilen şahıslar hakkında dava açılıp ceza verilip verilmediği araştırılarak, ceza verilmiş ise, davalının % 60 kusur oranı içerisinde ceza davasındaki diğer sorumluların kusur oranlarının ayrıştırılması için yeniden kusur raporu aldırılmalıdır.
    818 sayılı Borçlar Kanunu"nun 50. maddesi (tam teselsül) yada birden çok kimsenin değişik nedenlerle meydana getirdikleri aynı zarardan sorumluluklarını düzenleyen Borçlar Kanunu"nun 51. maddesi (eksik teselsül) uyarınca ve aynı yasanın 142. maddesi hükmüne dayanarak davacı, zararının tümünü müteselsil sorumlulardan biri aleyhine açacağı tek bir dava ile isteyebileceği gibi sorumluların hepsi aleyhine açacağı tek bir dava ile de talep edebilir.
    6098 sayılı Türk Borçlar Kanununda da, öğretideki eleştiriler doğrultusunda tam ve eksik teselsül ayırımı kaldırılmışsa da (61. madde gerekçesi), teselsül esasına dayanan sorumluluk ilkesine ilişkin düzenlemeler korunmuş ve anılan Kanun"un birden çok kimsenin birlikte neden oldukları zarardan sorumluluklarını düzenleyen 61. maddesinde de; “ Birden çok kişi birlikte bir zarara sebebiyet verdikleri veya aynı zarardan çeşitli sebeplerden dolayı sorumlu oldukları takdirde, haklarında müteselsil sorumluluğa ilişkin hükümler uygulanır.” hükmü yer almıştır. Anılan Kanun"un 163. maddesinde de davacının, zararının tümünü müteselsil sorumlulardan biri aleyhine açacağı tek bir dava ile isteyebileceği gibi sorumluların hepsi aleyhine açacağı tek bir dava ile de talep edebileceği öngörülmüştür. Anılan Yasanın 163. maddesi gereğince teselsül, ister yasadan, ister sözleşmeden doğmuş olsun, bu kuraldan yararlanmak için, zarara uğrayanın, talebi gereklidir.
    Ayrıca, İcra ve İflas Kanunun icranın iadesi başlıklı 40. maddesinin değişik ikinci fıkrasında “Bir ilâm hükmü icra edildikten sonra bölge adliye mahkemesince kaldırılır veya yeniden esas hakkında karar verilir ya da Yargıtayca bozulup da aleyhine icra takibi yapılmış olan kimsenin hiç veya o kadar borcu olmadığı kesin bir ilâmla tahakkuk ederse, ayrıca hükme hacet kalmaksızın icra tamamen veya kısmen eski hâline iade olunur.” şeklinde düzlenmiştir.
    Mahkemece, somut olayda 3. kişinin kusuruna tekabül eden miktar yönünden teselsül ilkesine dayanılmadığı belirgin olup hak sahiplerine yapılan 27.635,50 TL peşin değerli gelir alacağının %50 kusur karşılığı toplam 11.831,10 TL Kurum alacağı bulunduğu, dava devam ederken icra takibi sonucu davalı tarafından faizler hariç asıl alacak olarak 2366,22TL fazla ödemesinin mevcut olduğu, bu ödemenin icra takibi sonucu gerçekleştirdiği, önceki kararın davalı tarafından temyiz edildiği, İcra İflas Kanun 40. maddesi gereği önceki hüküm bozulması nedeniyle hükmün tüm sonuçları ortadan kalktığı, ayrıca yapılan ödemelerin hükmün infazı aşamasında gözetileceği değerlendirildiğinde Mahkemece, ödenmesi gereken bedel yönünden hüküm kurulması gerekirken davanın konusuz kaldığı yönünde verilen karar usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
    O hâlde, taraf vekillerinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
    SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde temyiz eden davalıya iadesine, 08.02.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi