Abaküs Yazılım
1. Hukuk Dairesi
Esas No: 2016/13692
Karar No: 2020/530
Karar Tarihi: 04.02.2020

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2016/13692 Esas 2020/530 Karar Sayılı İlamı

1. Hukuk Dairesi         2016/13692 E.  ,  2020/530 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
    DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL

    Taraflar arasında görülen davada;
    Davacı, davalının dava dışı ...den olan alacağı için kendisine zorla senet imzalattırıldığını, Küçükçekmece 1.İcra Müdürlüğünün 2011/283 sayılı takip dosyası üzerinden hakkında başlatılan kambiyo senetlerine mahsus ilamsız takip neticesinde maliki olduğu 58 ada 16 parsel sayılı taşınmazdaki payının alacağına mahsuben davalıya ihale edildiğini, iradesi fesada uğratılarak cebir ve tehdit altında senedi imzalamak zorunda kaldığını ileri sürerek, davalı adına olan tapu kaydının iptali ile adına tesciline karar verilmesini istemiştir.
    Davalı, ihale işlemi sonucunda taşınmazı iktisap ettiğini, iddiaların yersiz olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.
    Mahkemece, iddianın ispatlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
    Karar, davacı vekili tarafından süresinde, davalı vekili tarafından katılma yoluyla temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 04.02.2020 Salı günü saat 10.15"de daireye gelmeleri için taraf vekillerine tebligat yapıldığı halde gelmedikleri anlaşıldı, incelemenin dosya üzerinde yapılmasına, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra Tetkik Hakimi ..."un raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü:

    -KARAR-

    Dosya içeriğine, toplanan delillere, hükmün dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ve özellikle davanın hak düşürücü süre içerisinde açılmadığı gözetilerek davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığına göre; davacının yerinde bulunmayan temyiz itirazının reddiyle, usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı 25.20.TL bakiye onama harcının temyiz eden davacıdan, 25.20.TL bakiye onama harcının da diğer temyiz eden davalıdan alınmasına, 04.02.2020 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.

    -KARŞI OY-

    Dava, ikrah (korkutma) hukuki sebebine dayalı tapu iptal tescil davasıdır.
     Yerel mahkemece davanın ispatlanamadığı gerekçesiyle reddine karar verilmiş, karar davacı vekilince temyiz edilmiştir.
     Sayın çoğunluk kararın gerekçesini düzelterek davanın hakdüşürücü sürede açılmadığı gerekçesiyle onanmasına karar vermiştir.
     Sayın çoğunluk ile aramızda oluşan görüş aykırılığı, davanın hak düşürücü sürede açılıp açılmadığı ilişkindir.
      İkrahın ortadan kalktığı tarih itibariyle uyuşmazlık hakkında uygulanacak yasa hükmü 818 sayılı Borçlar Kanunu"nun 31. maddesidir. Söz Konusu yasa hükmü " Hata veya hile ile haleldar olan yahut ikrah ile yapılan akit ile mülzem olmayan taraf bu akdi ifa etmemek hakkındaki kararını diğer tarafa beyan yahut verdiği şeyi istirdat etmeksizin bir seneyi geçirir ise, akde icazet vermiş nazarıyla bakılır. Bu mehil, hata veya hilenin anlaşıldığı veya korkutmanın zail olduğu tarihten itibaren cereyan eder.
      Hile ile haleldar olmuş yahut ikrah ile yapılmış olan bir akde icazet, zarar ve ziyan talebinden feragati istilzam etmez." şeklinde düzenlenmiştir.
      Bu yasal düzenlemede bahsedilen süre açıkça sözleşmeyle bağlı olmadığını diğer tarafa bildirmektir.
      "İptal beyanı hiçbir şekle tabi değildir. Şekle bağlı bir sözleşme örtülü irade beyanıyla da iptal edilebilir. İptal hakkı, yenilik doğuran bir hak olduğu için, bunun kullanılması şarta bağlı tutulamaz...
      İptal hakkı, açık bir irade beyanıyla kullanılabileceği gibi, örtülü bir irade beyanıyla da kullanılabilir. Örneğin karşı tarafa verdiği şeyi geri isteyen veya aldığı şeyi geri veren tarafın bu davranışı örtülü bir iptal beyanıdır...
       İptal hakkının bir yıllık kısa süre dışında ayrıca sözleşmenin kurulmasından itibaren on yıllık azami (mutlak) bir süre ile de sınırlandırılıp sınırlandırılamayacağı doktrinde tartışmalıdır. İradesi bozulan kimse, sözleşmeyi yaptıktan 5, 10 veya 30 yıl sonra yanılma veya aldatmayı öğrenmişse, acaba bu öğrenme tarihinden itibaren 1 yıllık süre içinde sözleşmeyi iptal edebilirmi?... Yargıtay sözleşmeden itibaren 10 yıl ile bu süreyi sınırlamıştır... İradesi sakatlanan kişinin, iptal beyanı, karşı tarafın hakimiyet alanına ulaştığı anda istenen sonucu kendiliğinden doğurmaya yeterlidir. Ayrıca bir iptal davası açmaya, dolayısıyla iptali dava yoluyla ileri sürmeye gerek yoktur." ( Prof. Dr. ...Bonçlar Hukuku Genel Hükümler 18.Baskı. 412 vd. sayfalar) 
       " Hata, hile, ikrah her türlü delille ispat edilebileceği gibi iptal hakkının kullanılması hiç bir şekle bağlı değildir. Korkutmanın (hilenin) öğrenildiği tarihten itibaren bir yıllık hak düşürücü süre içinde karşı tarafa yöneltilecek bir irade açıklaması, defi yahut dava yoluyla da kullanılabilir. (1.Hukuk Dairesinin 2014/11612 Esas, 2014/14462 Karar, 18.09.2014 tarihli-, 2013/21405 Esas, 2014/50 Karar, 13.01.2014 t.li, 2016/11701 Esas, 22.12.2016 t.li, 2003/52 Esas, 2003/762 Karar, 22.01.2003 t.li v.d. birçok karar)   Yargıtay 19.Hukuk Dairesinin emsal kararı;
      "Mahkemece, davacıların suç duyurusu üzerine ....’ın ihkak-ı hak suçundan mahkum olduğu, davalılar hakkında zorla senet imzalamaktan dolayı ceza davası bulunmadığı, ayrıca BK’nun 31. maddesine göre bir yıllık hak düşürücü sürenin geçmesinden sonra dava açıldığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacılar vekilince temyiz edilmiştir.
    1- Borçlar Kanunu’nun 31’nci maddesine göre, “Hata veya hile ile haleldar olan yahut ikrah ile yapılan akit ile mülzem olmayan taraf bu akdi ifa etmemek hakkındaki kararını diğer tarafa beyan yahut verdiği şeyi istirdat etmeksizin bir seneyi geçirir ise, akde icazet verilmiş nazariyle bakılır. Bu mehil, hata veya hilenin anlaşıldığı veya korkunun zail olduğu tarihten itibaren cereyan eder.” Bu kanun hükmü uyarınca ikrah ile akit yapmak zorunda kalan kişi, iptal hakkını bir yıllık hak düşürücü süre içinde kullanmak zorunda olup, bu beyanın bir yıllık hak düşürücü süre dolmadan karşı tarafın hakimiyet alanına ulaşması gerekir. İptal beyanının bir şekle tâbi olduğu konusunda kanunda açık bir hüküm bulunmadığından, hukuki niteliği itibarıyla bozucu yenilik doğuran bu hakkın kullanılmasının dava açma gibi belli bir usulde ileri sürülmesi zorunlu değildir...." şeklindedir. (19.H.D. 2012/6338 Esas, 2012/11554 Karar, 11.07.2012 t.)
       Yukarıda açıklanan gerek akademisyenlerin görüşü, gerekse Yargıtayın ve özellikle dairemizin “ ...bir yılık hak düşürücü süre içinde sözleşme karşı tarafa yöneltilecek tek taraflı sarih veya zımni bir irade açıklaması ile feshedilebileceği gibi def’i veya dava yoluyla da kullanılabilir.” şeklindeki müstakar uygulamaları  nazara alındığında, iptal hakkının ileri sürülmesinin hiç bir şekle tabi bulunmadığı, hele hele dava açmanın zorunlu olmadığı anlaşılmaktadır.
      Somut olayda davacı, senedin kendisine zorla imzalatıldığını iddia ederek Cumhuriyet Savcılığına şikayetçi olmuş, ilgililer hakkında Ağır Ceza Mahkemesinde dava açılmıştır.Bu nedenle öncelikle ceza dosyası getirtilerek incelenmeli, davacı sözleşmeyle bağlı olmadığını karşı tarafa yukarıda belirtilen usullerle iletmişse davanın süresinde açıldığı kabul edilmeli, aksi halde şimdiki gibi davanın reddine karar verilmelidir. Bu eksiklik giderilmeden, sayın çoğunluğun ikrah hukuki sebebine dayalı dayalı tapu iptal tescil  davasının ikrahın kalktığı tarihten itibaren  bir yıllık hak düşürücü sürede açılmadığı yönündeki  gerekçesi isabetsizdir .
      Sonuç itibariyle mahkemece  davanın süresinde açılıp açılmadığının tespiti ile sonucuna göre karar verilmesi gerekçesiyle bozulması gerekirken sayın çoğunluğun onama gerekçesine katılmıyorum.









    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi