Abaküs Yazılım
Ceza Genel Kurulu
Esas No: 2018/21
Karar No: 2018/110

Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2018/21 Esas 2018/110 Karar Sayılı İlamı

Ceza Genel Kurulu         2018/21 E.  ,  2018/110 K.

    "İçtihat Metni"


    Kararı veren
    Yargıtay Dairesi : 3. Ceza Dairesi
    Mahkemesi :Asliye Ceza
    Günü : 27.11.2014
    Sayısı : 592-585

    Sanık ..."in kasten yaralama suçundan TCK"nun 86/1, 87/3, 62/1, 51 ve 53/1. maddeleri uyarınca 11 ay 7 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına, ertelemeye ve hak yoksunluğuna; tehdit suçundan TCK"nun 106/1, 62/1, 51 ve 53/1. maddeleri uyarınca 5 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, ertelemeye ve hak yoksunluğuna ilişkin Alanya 5. Asliye Ceza Mahkemesince verilen 22.02.2007 gün ve 809-112 sayılı hükümlerin, sanık müdafii tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 3. Ceza Dairesince 03.06.2009 gün ve 3663-10769 sayı ile;
    "Hükümden sonra 08.02.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5728 sayılı Kanunun 562. maddesinin 1. fıkrası uyarınca, CMK"nun 231/5-14. madde ve fıkralarında öngörülen, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasında ceza sınırının 2 yıla çıkartılması ile soruşturma ve kovuşturması şikâyete bağlı suç olma şartının kaldırılması kuralları gereğince, bu hususların mahalli mahkemece birlikte değerlendirilmesi lüzumu" nedeniyle bozulmasına karar verilmiştir.
    Bozma ilamına uyan yerel mahkemece, 02.02.2010 gün ve 588-25 sayı ile; sanığın kasten yaralama suçundan TCK"nun 86/1, 87/3 ve 62/1 maddeleri uyarınca 11 ay 7 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına; tehdit suçundan TCK"nun 106/1 ve 62/1. maddeleri uyarınca 5 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına ve 5271 sayılı CMK"nun 231/5. maddesi uyarınca hükümlerin açıklanmasının geri bırakılmasına, sanığın 5 yıllık denetim süresine tabi tutulmasına karar verilmiş, bu karar, itiraz edilmeksizin 10.02.2010 tarihinde kesinleşmiştir.
    Sanığın 15.05.2014 tarihinde işlediği kasten yaralama suçundan Alanya 4. Sulh Ceza Mahkemesince 11.07.2014 gün ve 301-689 sayı ile kesin nitelikte 3.000 Lira adli para cezası ile cezalandırılmasına karar verilerek 5 yıllık denetim süresi içerisinde kasten yeni bir suç işlediği gerekçesiyle hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilen dosya için mahkemesine ihbarda bulunulmuştur.
    Bu ihbar üzerine, hükümlerin açıklanmasının geri bırakılması kararını ele alan Alanya 5. Asliye Ceza Mahkemesince 27.11.2014 gün ve 592-585 sayı ile, hükümlerin açıklanmasına karar verilmiş, bu hükümlerin de sanık müdafii tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 3. Ceza Dairesince 11.10.2017 gün ve 6591-12668 sayı ile;
    "1) Sanık hakkında müştekiye karşı kasten yaralama suçundan kurulan mahkûmiyet hükmüne yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde;
    a) Sanık hakkında Alanya 5. Asliye Ceza Mahkemesinin 02.02.2010 gün ve 588-25 sayı ilamıyla kurulan hükümlerin 5271 sayılı CMK"nun 231. maddesi gereğince açıklanmasının geri bırakılmasına ve 5 yıl süreyle denetimli serbestlik tedbirine tabi tutulmasına karar verildiği, hükmün kesinleşmesinden sonra denetim süresi içerisinde kasıtlı bir suç işlediğinden bahisle yapılan ihbar üzerine duruşma açılıp hükmün açıklanmasına karar verildiği anlaşılmış ise de; 28.06.2014 tarihli Resmi Gazetede yayımlanıp aynı tarihte yürürlüğe giren 6545 sayılı Kanunun 84. maddesi ile 5320 sayılı Kanuna eklenen geçici 6. madde hükmü ile sulh ceza mahkemelerinin kaldırılarak anılan maddenin yürürlüğe girdiği 28.06.2014 tarihi itibarıyla sulh ceza mahkemelerinde görülmekte olan dava dosyalarının bir ay içinde yetkili asliye ceza mahkemelerine devredileceğinin bildirilmesi karşısında, ihbara konu ve karar tarihinde görevli olmayan Alanya (Kapatılan) 4. Sulh Ceza Mahkemesince verilen 11.07.2014 gün ve 301-689 sayılı ilamın hukuken yok hükmünde olduğu ve sanığın UYAP sisteminden temin edilen güncel adli sicil kaydına göre, denetim süresi içerisinde kasıtlı başka bir suçtan mahkûm olmadığı ve bu itibarla hakkındaki hükmün açıklanmasının koşullarının oluşmadığı gözetilmeden yazılı şekilde hüküm tesisi,
    Kabule göre de;
    b) Müştekinin, hayat fonksiyonlarını hafif (1.) derecede etkileyecek kemik kırığı oluşacak şekilde yaralanması karşısında, 5237 sayılı TCK"nun 87/3. maddesinin 19.12.2006 tarih ve 5560 sayılı Kanunun 4. maddesi ile yapılan değişikliğe kadar müstakil fıkra olduğu da dikkate alınarak, 5237 sayılı TCK"nun 7/2. maddesi gereğince, suç tarihinde yürürlükte bulunan ve eylemine uyan 5560 sayılı Kanun ile yapılan değişiklikten önceki 5237 sayılı TCK"nun 87/3. maddesi ile hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 5237 sayılı TCK"nin 86/1 ve 87/3. maddeleri, kararın gerekçe bölümünde eyleme uygulanıp, elde edilecek sonuçların birbiriyle karşılaştırılması suretiyle lehe olan kanunun belirlenmesi gerekirken, denetime olanak vermeyecek şekilde değişiklikten sonraki yasa maddeleri ile yazılı şekilde hüküm kurulması,
    c) Sanık hakkında, Alanya 5. Asliye Ceza Mahkemesinin 22.02.2007 gün ve 809-112 sayı ile 5237 sayılı TCK"nun 86/1, 87/3 ve 62. maddeleri gereğince verilen 11 ay 7 gün hapis cezasının TCK"nun 51. maddesi gereğince ertelendiği, hükmün sanık müdafii tarafından temyizi üzerine CMK"nun 231. maddesi yönünden değerlendirilmesi gerektiği gerekçesi ile bozulduğu, bozma sonrası yapılan yargılama sonucunda sanık hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair karar verildiği, sanığın denetim süresi içinde kasıtlı bir suç işlemesi nedeniyle mahkemece açıklanması geri bırakılan hükmün aynen açıklanmasına karar verildiği anlaşılmış ise de; Ceza Genel Kurulunun 09.02.2016 gün ve 71-42 sayılı kararı gereğince, sanığın 1412 sayılı CMUK"nun 326/son maddesi gereğince kazanılmış hakkı nedeniyle hapis cezasının 5237 sayılı TCK"nun 51. maddesi gereğince ertelenmesine karar verilmesi gerektiğinin gözetilmemesi,
    d) Anayasa Mahkemesinin 24.11.2015 tarih ve 29542 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 08.10.2015 gün ve 140-85 sayılı kararı ile 5237 sayılı TCK"nun 53. maddesindeki bazı ibarelerin iptal edilmesi nedeniyle sanığın hukuki durumunun yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,
    2) Sanık hakkında müştekiye karşı tehdit suçundan kurulan mahkûmiyet hükmüne yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde;
    a) Sanık hakkında Alanya 5. Asliye Ceza Mahkemesinin 02.02.2010 gün ve 588-25 sayılı ilamıyla kurulan hükümlerin 5271 sayılı CMK"nun 231. maddesi gereğince açıklanmasının geri bırakılmasına ve 5 yıl süreyle denetimli serbestlik tedbirine tabi tutulmasına karar verildiği, hükmün kesinleşmesinden sonra denetim süresi içerisinde kasıtlı bir suç işlediğinden bahisle yapılan ihbar üzerine duruşma açılıp hükmün açıklanmasına karar verildiği anlaşılmış ise de; 28.06.2014 tarihli Resmi Gazetede yayımlanıp aynı tarihte yürürlüğe giren 6545 sayılı Kanunun 84. maddesi ile 5320 sayılı Kanuna eklenen geçici 6. madde hükmü ile sulh ceza mahkemelerinin kaldırılarak anılan maddenin yürürlüğe girdiği 28.06.2014 tarihi itibarıyla sulh ceza mahkemelerinde görülmekte olan dava dosyalarının bir ay içinde yetkili asliye ceza mahkemelerine devredileceğinin bildirilmesi karşısında, ihbara konu ve karar tarihinde görevli olmayan Alanya (Kapatılan) 4. Sulh Ceza Mahkemesince verilen 11.07.2014 gün ve 301-689 sayılı ilamın hukuken yok hükmünde olduğu ve sanığın UYAP sisteminden temin edilen güncel adli sicil kaydına göre, denetim süresi içerisinde kasıtlı başka bir suçtan mahkûm olmadığı ve bu itibarla hakkındaki hükmün açıklanmasının koşullarının oluşmadığı gözetilmeden yazılı şekilde hüküm tesisi,
    Kabule göre de;
    b) Sanığın aşamalarda alınan savunmalarında üzerine atılı suçlamayı kabul etmediği, müştekinin soyut iddiası dışında, sanığın mahkûmiyetine yeter, her türlü şüpheden uzak, kesin ve inandırıcı delil bulunmadığı gözetilmeden, sanığın atılı suçtan beraati yerine yetersiz gerekçe ile yazılı şekilde mahkûmiyetine karar verilmesi,
    c) Sanık hakkında, Alanya 5. Asliye Ceza Mahkemesinin 22.02.2007 gün ve 809-112 sayı ile 5237 sayılı TCK"nun 106/1-1. cümle ve 62. maddeleri gereğince verilen 5 ay hapis cezasının TCK"nun 51. maddesi gereğince ertelendiği, hükmün sanık müdafii tarafından temyizi üzerine CMK"nun 231. maddesi yönünden değerlendirilmesi gerektiği gerekçesi ile bozulduğu, bozma sonrası yapılan yargılama sonucunda sanık hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair karar verildiği, sanığın denetim süresi içinde kasıtlı bir suç işlemesi nedeniyle mahkemece açıklanması geri bırakılan hükmün aynen açıklanmasına karar verildiği anlaşılmış ise de; Ceza Genel Kurulunun 09.02.2016 gün ve 71-42 sayılı kararı gereğince sanığın 1412 sayılı CMUK"nun 326/son maddesi gereğince kazanılmış hakkı nedeniyle hapis cezasının 5237 sayılı TCK"nun 51. maddesi gereğince ertelenmesine karar verilmesi gerektiğinin gözetilmemesi,
    d) Anayasa Mahkemesi"nin 24.11.2015 tarih ve 29542 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 08.10.2015 tarih ve 140-85 sayılı kararı ile 5237 sayılı TCK"nin 53. maddesindeki bazı ibarelerin iptal edilmesi nedeniyle sanığın hukuki durumunun yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması" isabetsizliklerinden oyçokluğuyla bozulmasına karar verilmiş,
    Daire üyeleri H. Canan ve ... ise; "6545 sayılı Kanunun 84. maddesi ile 5320 sayılı Kanuna eklenen geçici 6. maddenin 1. fıkrası aynen şöyledir. "Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihte sulh ceza mahkemeleri kaldırılmıştır." Aynı Kanunun geçici 6. maddesinin 7. fıkrası ise şu şekildedir. "Sulh ceza hâkimlikleri faaliyete geçinceye kadar, sulh ceza mahkemelerinin görev alanına giren her türlü kararı vermeye kaldırılan sulh ceza mahkemeleri yetkilidir."
    Bu fıkradan da anlaşılacağı gibi Kanunun yürürlüğe girdiği 28.06.2014 tarihi ile sulh ceza mahkemeleri kaldırılmış ise de, sulh ceza hâkimlikleri faaliyete geçinceye kadar kaldırılan sulh ceza mahkemelerinin karar vermeye yetkili olduğu belirtilmiştir.
    6545 sayılı Kanunun 84. maddesi ile 5320 sayılı Kanuna eklenen geçici 6. maddenin 2. fıkrası da şöyledir. "Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren 20 gün içinde sulh ceza hâkimlikleri kurulur". Bu madde 28.06.2014 tarihinde yürürlüğe girdiğine göre bu tarihe 20 gün eklediğimizde 18.07.2014 tarihi sulh ceza hâkimliklerinin kurulduğu tarihtir. Sulh ceza hâkimliğinin faaliyete geçeceği tarih bu tarihten daha sonraki bir tarih olması gerekmektedir.
    Dosyamızda sanığın denetim süresi içerisinde kasıtlı yeni bir suç işlediği ihbarında bulunan, Alanya (Kapatılan) 4. Sulh Ceza Mahkemesi"dir. Bu mahkeme 28.06.2014 tarihinde kaldırılmış, 20 gün sonra yani 18.07.2014 tarihinde sulh ceza hâkimliği kurulmuş, ancak sulh ceza hâkimliği faaliyete henüz başlamadığından görevi hâlen devam etmektedir. Alanya (Kapatılan) 4. Sulh Ceza Mahkemesinin 11.07.2014 tarihinde verdiği karar yok hükmünde olmayıp mahkemece sanığın denetim süresi içerisinde kasıtlı yeni bir suç işlemesi nedeniyle hükümlerin açıklanmasına karar vermesi usulüne uygun olduğundan bozma ilamına bu yönüyle katılmıyoruz" düşüncesiyle karşı oy kullanmışlardır.
    Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı ise 15.11.2017 gün ve 73396 sayı ile;
    "6545 sayılı Kanun ile 5320 sayılı Kanuna eklenen geçici 6. maddedeki düzenleme;
    "(1) Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihte sulh ceza mahkemeleri kaldırılmıştır.
    (2) Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren yirmi gün içinde sulh ceza hâkimlikleri kurulur.
    (3) Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihte, sulh ceza mahkemelerinde görülmekte olan dava dosyaları bir ay içinde yetkili asliye ceza mahkemelerine devredilir.
    (4) Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihte, kaldırılan sulh ceza mahkemelerinde görülmekte olan işlerden, sulh ceza hâkimliğince bakılması gerekenler, sulh ceza hâkimliklerinin kurulmasından itibaren on beş gün içinde yetkili sulh ceza hâkimliğine devredilir.
    (5) Kaldırılan sulh ceza mahkemelerinde görev yapan hâkimler Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunca, sulh ceza hâkimliklerinin kurulmasından itibaren on beş gün içinde müktesepleri dikkate alınarak uygun görülecek bir göreve atanır veya yetkilendirilirler.
    (6) Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihte, sulh ceza mahkemelerince verilen kararlardan Yargıtay incelemesinde olanlar hakkında sadece görev nedeniyle bozma kararı verilemez.
    (7) Sulh ceza hâkimlikleri faaliyete geçirilinceye kadar, sulh ceza mahkemelerinin görev alanına giren her türlü kararı vermeye kaldırılan sulh ceza mahkemeleri yetkilidir. Kaldırılan mahkemelerde bulunan ve kesinleşen dosyalara ait arşiv ve emanetler ile diğer evrak ve dokümanlar Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu tarafından belirlenecek mahkeme veya mahkemelere ya da hâkimliklere devredilir ve müteakip işlem ve talepler bu mahkemelerce veya hâkimliklerce yerine getirilir veya karara bağlanır" şeklindedir.
    Nitekim Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK) tarafından 28.06.2014 tarihinde yürürlüğe giren maddenin uygulanması ile ilgili yapılan 30.06.2014 tarihli iki duyuru ile geçişin ne şekilde yapılacağı açıklanmış, devrin kendilerinin yapacağı görevlendirme ve açıklamalar ışığında yapılması gerektiği tüm adli teşkilata duyurulmuştur. Buna göre; HSYK aynı tarihli 1535 sayılı kararında kendileri tarafından düzenleme yapılana kadar "kaldırılan mahkemelerde bulunan derdest dosya ve kesinleşen dosyalara ait arşiv ve emanetler ile diğer evrak ve dokümanların HSYK tarafından devredilecek mahkemeler belirlenene kadar bekletilmesini" bildirmiş,
    30.06.2014 tarihli diğer kararında da özetle; "Anılan Kanunun öngördüğü bir aylık süre içerisinde, HSYK birinci dairesi tarafından sulh ceza mahkemelerinden devredilecek dosyaların asliye ceza mahkemelerine tevziine ilişkin kriterler belirlenerek tüm teşkilata duyuruluncaya kadar anılan Kanunun 84. maddesinin 7. fıkrasının birinci cümlesi uyarınca sulh ceza mahkemelerinin derdest dava dosyalarını devretmeyerek bu dosyalara (duruşma, keşif, karar verme, iddianamenin iadesi ve kabulü gibi her türlü iş ve işlem gibi) bakmaya devam etmelerinin uygun olacağı düşünülmektedir." denilmiştir.
    HSYK 1. Dairesinin 16.07.2014 tarihinde internet sitesinde yayınladığı 1642 sayılı karar uyarınca hangi sulh ceza mahkemesinin hangi asliye ceza mahkemesine devredileceğini ayrıntılı liste halinde yayınlamıştır. HSYK internet sitesinde tüm adli teşkilata duyurulan bu karar ile sulh ceza mahkemelerinin her tür karar verme yetkisi de bu tarih itibarıyla (16.07.2014) ortadan kalkmıştır.
    İtirazımıza konu olan Alanya (Kapatılan) 4. Sulh Ceza Mahkemesinin karar tarihi 11.07.2014"tür. Anılan mahkeme kararı bir aylık devir süresi içerisinde olduğu gibi, HSYK"nun devir sürecini belirli hâle getiren ve sonlandıran 16.07.2014 tarihli kararından da beş gün öncedir. Bu durumda Alanya 4. Sulh Ceza Mahkemesinin verdiği 11.07.2014 gün ve 301-689 sayılı kararını "yok hükmünde" saymak yasanın özüne ve düzenlemesine açıkça aykırıdır.
    Yine yukarıda da belirtildiği üzere, 6545 sayılı Kanunun 84. maddesi ile 5320 sayılı Kanuna eklenen geçici 6. maddenin 2. fıkrası şöyledir. "Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren 20 gün içinde sulh ceza hâkimlikleri kurulur". Bu madde 28.06.2014 tarihinde yürürlüğe girdiğine göre bu tarihe 20 gün eklediğimizde 18.07.2014 tarihi sulh ceza hâkimliklerinin kurulduğu tarihtir. Sulh ceza hâkimliğinin faaliyete geçeceği tarih bu tarihten daha sonraki bir tarih olması gerekmektedir.
    Dosyamızda sanığın denetim süresi içerisinde kasıtlı yeni bir suç işlediği ihbarında bulunan, Alanya (Kapatılan) 4. Sulh Ceza Mahkemesi"dir. Bu mahkeme 28.06.2014 tarihinde kaldırılmış, 20 gün sonra yani 18.07.2014 tarihinde sulh ceza hâkimliği kurulmuş, ancak sulh ceza hâkimliği faaliyete henüz başlamadığından görevi hâlen devam etmektedir. Alanya (Kapatılan) 4. Sulh Ceza Mahkemesinin 11.07.2014 tarihinde verdiği karar yok hükmünde olmayıp mahkemece sanığın denetim süresi içerisinde kasıtlı yeni bir suç işlemesi nedeniyle hükümlerin açıklanmasına karar vermesi usulüne uygun olduğundan bozma ilamının bu yönüyle yasaya aykırı olduğunu değerlendirmekteyiz" görüşüyle itiraz kanun yoluna başvurmuştur.
    5271 sayılı CMK"nun 308. maddesi uyarınca inceleme yapan Yargıtay 3. Ceza Dairesince 29.11.2017 gün, 18732-15690 sayı ve oyçokluğuyla itiraz nedenleri yerinde görülmediğinden bahisle Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
    TÜRK MİLLETİ ADINA
    CEZA GENEL KURULU KARARI
    Özel Daire çoğunluğu ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; 28.06.2014 tarihli Resmi Gazete"de yayımlanarak yürürlüğe giren 6545 sayılı Kanun ile kaldırılan sulh ceza mahkemelerince, sulh ceza hâkimlikleri faaliyete başlayıncaya kadar verilen kararların yok hükmünde olup olmadığının belirlenmesine ilişkindir.
    İncelenen dosya kapsamından;
    Alanya 5. Asliye Ceza Mahkemesince 02.02.2010 gün ve 588-25 sayı ile sanığın kasten yaralama suçundan TCK"nun 86/1, 87/3 ve 62/1 maddeleri uyarınca 11 ay 7 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına; tehdit suçundan TCK"nun 106/1 ve 62/1. maddeleri uyarınca 5 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına ve 5271 sayılı CMK"nun 231/5. maddesi uyarınca hükümlerin açıklanmasının geri bırakılmasına, sanığın 5 yıllık denetim süresine tabi tutulmasına karar verildiği, bu kararın 10.02.2010 tarihinde kesinleştiği, kararın kesinleşmesinden sonra sanığın 15.05.2014 tarihinde işlediği kasten yaralama suçundan Alanya 4. Sulh Ceza Mahkemesince 11.07.2014 gün ve 301-689 ile mahkûmiyetine karar verilerek 5 yıllık denetim süresi içerisinde kasten yeni bir suç işlediği gerekçesiyle hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilen dosya için mahkemesine ihbarda bulunulduğu, bunun üzerine Alanya 5. Asliye Ceza Mahkemesince 27.11.2014 gün ve 592-585 sayı ile hükümlerin açıklanmasına karar verildiği anlaşılmıştır.
    2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 142/1. maddesinde; "Mahkemelerin kuruluşu, görev ve yetkileri, işleyişi ve yargılama usulleri kanunla düzenlenir.” hükmüne yer verilmiş,
    5235 sayılı Adlî Yargı İlk Derece Mahkemeleri İle Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev Ve Yetkileri Hakkında Kanunun “Ceza mahkemeleri” başlıklı 8. maddesinde ceza mahkemelerinin hangileri olduğu tek tek sayılmış, 28.06.2014 tarih ve 29044 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren Türk Ceza Kanunu İle Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair 6545 sayılı Kanunun 46. maddesiyle 5235 sayılı Kanunun 8. maddesinin birinci fıkrasında yer alan “sulh ceza” ibaresi madde metninden çıkartılmış, 6545 sayılı Kanunun 48. maddesiyle 5235 sayılı Kanunun 10. maddesinde yapılan değişiklikle sulh ceza hâkimliği kurulmuş, 6545 sayılı Kanunun 84. maddesiyle 5320 sayılı Kanuna eklenen geçici 6. maddenin birinci fıkrası uyarınca da sulh ceza mahkemeleri kaldırılmıştır.
    6545 sayılı Kanunun yürürlüğe girmesiyle sulh ceza mahkemeleri kaldırılmış olup sulh ceza mahkemelerinin görev alanına giren suçlar için asliye ceza mahkemeleri görevlendirilerek sulh ceza-asliye ceza ayrımı ortadan kaldırılmış, yürütülen soruşturmalarda hâkim tarafından verilmesi gerekli kararları almak, işleri yapmak ve bunlara karşı yapılan itirazları incelemek amacıyla da sulh ceza hâkimliği kurulmuştur.
    Kanun koyucu tarafından, kapatılan sulh ceza mahkemelerindeki dava dosyalarının devir tarihi, sulh ceza mahkemelerinin faaliyetinin sona ereceği tarih ile sulh ceza hâkimliğinin faaliyete geçeceği tarih ve dosyaların asliye ceza mahkemelerine devrine kadar geçen sürede sulh ceza mahkemelerindeki dosyaların durumuyla ilgili bir takım düzenlemeler de yapılmıştır. Nitekim 6545 sayılı Kanunun 84. maddesiyle 5320 sayılı Kanuna eklenen geçici 6. maddenin üçüncü fıkrasında “Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihte, sulh ceza mahkemelerinde görülmekte olan dava dosyaları bir ay içinde yetkili asliye ceza mahkemelerine devredilir”, aynı maddenin yedinci fıkrasında ise “Sulh ceza hâkimlikleri faaliyete geçirilinceye kadar, sulh ceza mahkemelerinin görev alanına giren her türlü kararı vermeye kaldırılan sulh ceza mahkemeleri yetkilidir” şeklinde hükümler öngörülmüştür.
    Hâkimler ve Savcılar Kurulunun internet sitesinde 30.06.2014 tarihinde ilan edilen duyuruda; “6545 sayılı Kanunun öngördüğü bir aylık süre içerisinde, Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu Birinci Dairesi tarafından sulh ceza mahkemelerinden devredilecek dosyaların asliye ceza mahkemelerine tevziine ilişkin kriterler belirlenerek tüm teşkilata duyuruluncaya kadar anılan Kanunun 84. maddesinin yedinci fıkrasının birinci cümlesi uyarınca sulh ceza mahkemelerinin derdest dava dosyalarını devretmeyerek bu dosyalara (duruşma, keşif, karar verme, iddianamenin iadesi ve kabulü gibi her türlü iş ve işlem gibi) bakmaya devam etmelerinin uygun olacağı düşünülmektedir” görüşüne yer verilmiştir.
    Hâkimler ve Savcılar Kurulunun internet sitesinde 17.07.2014 tarihinde ilan edilen duyurulara göre ise; 16.07.2014 tarihli ve 1642 sayılı karar ile, sulh ceza mahkemelerinde bulunan dosyaların hangi asliye ceza mahkemelerine devredileceği belirlenmiş, ihbara konu kararı veren Alanya 4. Sulh Ceza Mahkemesinde bulunan dosyaların, Alanya 5. Asliye Ceza Mahkemesine devredilmesine ve 16.07.2014 tarihi itibarıyla ikinci bölge bazı yer sulh ceza hâkimliklerinin faaliyete geçirilmesine karar verildiği belirtilmiş, ikinci bölge adli yargı hâkimlerinin müstemir yetkileri belirlenmiştir. Son olarak 18.07.2014 tarihinde yayınlanan duyuruyla da sulh ceza hâkimlikleri arasındaki nöbet uygulaması düzenlenmiştir.
    Öte yandan, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6. maddesinde düzenlenen en önemli haklardan biri de makul süre içinde yargılanma hakkıdır. Anayasamızın 141. maddesinin son fıkrasında da, davaların en az giderle ve mümkün olan süratle sonuçlandırılmasının, yargının görevi olduğu belirtilmek suretiyle usul ekonomisi ilkesine yer verilmiştir.
    Hakkın özü ile ilgili olarak, makul sürede gereksiz gecikme olmaksızın yargılanma hakkı, daha çok ceza yargılamaları ile ilişkilendirilmektedir. Çünkü hak, kamu suçlaması sonucunda ortaya çıkan korku ve endişenin en aza indirilmesi ve uzun ertelemeler nedeniyle, suçlanan kişinin kendini savunma kabiliyetini zayıflatma olasılığını ortadan kaldırılması yönünde, yargılama öncesi gereksiz ve bunaltıcı tutukluluğun önlenmesi için önemli bir güvencedir. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi de ilk kararlarından itibaren makul sürede yargılama hakkına açıklık getirmiş ve hakkın amacının hak arayanların, yargılama işlemlerinin sürüncemede kalmasından korunması ve suçlanan ya da herhangi bir nedenle yargı kararı bekleyen kişinin uzun süre, işin nasıl sonuçlanacağı endişesi ile yaşamasının önlenmesi olduğunu belirtmiştir. (Başar Başaran s. 107 -113)
    Bu açıklamalar ışığında uyuşmazlık konusu değerlendirildiğinde;
    28.06.2014 tarih ve 29044 sayılı Resmi Gazete"de yayımlanarak yürürlüğe giren 6545 sayılı Kanunun 84. maddesiyle 5320 sayılı Kanuna eklenen geçici 6. maddenin yedinci fıkrasındaki “Sulh ceza hâkimlikleri faaliyete geçirilinceye kadar, sulh ceza mahkemelerinin görev alanına giren her türlü kararı vermeye kaldırılan sulh ceza mahkemeleri yetkilidir” şeklindeki emredici hükümden, kaldırılan sulh ceza mahkemelerinin, sulh ceza hâkimliklerinin faaliyete geçtiği 16.07.2014 tarihine kadar, "duruşma yapma, savunma alma, tanık dinleme, keşif yapma, iddianamenin kabulüne veya iadesine, koruma tedbirlerine ve davayı sonlandıran hüküm niteliğinde kararlar verme" gibi görev alanına giren her türlü kararı verme ve işlemi yapma yetkisine sahip olduğu anlaşılmalıdır. Aksinin kabulü, söz konusu mahkemelerin vereceği kararları tek tek belirtip sınırlandırmak yerine, "her türlü kararı" vermeye yetkili kılan kanun koyucunun iradesini sınırlamak anlamına gelecektir. Ayrıca sulh ceza mahkemelerinin, sulh ceza hâkimlikleri faaliyete geçinceye kadar davayı sonlandırıcı nitelikte kararlar vermesi, yargılamanın uzamasını önlemek, gereksiz emek ve gider kaybına neden olmamak anlamına gelen “usul ekonomisi” ilkesi ile davaların en az giderle ve mümkün olan süratle sonuçlandırılmasını emreden Anayasamızın 141/son maddesine de uygun olacaktır.
    Bu itibarla, kaldırılan sulh ceza mahkemelerinin, sulh ceza hâkimliklerinin faaliyete geçtiği 16.07.2014 tarihine kadar görevli olduğu anlaşıldığından, Alanya 4. Sulh Ceza Mahkemesinin 11.07.2014 gün ve 301-689 sayılı ihbara konu mahkûmiyet hükmünün yok hükmünde olduğunun kabulü mümkün bulunmamaktadır.
    Bu nedenle, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının kabulüne, Özel Daire bozma kararından "1-(a)" ve "2-(a)" numaralı bozma nedenleri ile "kabule göre de" ibarelerinin çıkarılmasına karar verilmelidir.
    Çoğunluk görüşüne katılmayan Ceza Genel Kurulu Üyeleri ... ve ...;
    "6545 sayılı Kanunun 84. maddesi ile 5320 sayılı Kanuna geçici 6. madde olarak eklenen yasa hükmünün birinci fıkrasında, sulh ceza mahkemelerinin kaldırıldığını, üçüncü fıkrasında kaldırılan sulh ceza mahkemelerinin ellerinde bulunan dosyaları bir ay içinde asliye
    ceza mahkemesine devredeceğini, yedinci fıkrasında ise sulh ceza hâkimliklerinin göreve başlamasına kadar sulh ceza mahkemelerinin vermesi gereken bütün kararları kaldırılan sulh ceza mahkemelerinin vermeye devam edeceğini amir olduğu;
    CMK’nun 223. maddesinde hükümlerin beraat, ceza verilmesine yer olmadığına, mahkûmiyet, güvenlik tedbirlerine hükmolunması, davanın düşmesi ve reddi şeklinde tadadi olarak sayılmak suretiyle "hüküm" tanımının yapıldığı, kaldırılan sulh ceza mahkemelerinin bu kapsamda hüküm veremeyeceği, yapacağı işlemin ellerindeki dosyaları asliye ceza mahkemesine göndermekten ibaret bulunduğu,
    Geçici 6. maddenin 7. fıkrasındaki "bütün kararlar" ifadesinin hükümleri kapsamadığı, koruma tedbirleri kapsamındaki arama, el koyma, gözaltına alma, yakalama, tutuklama, serbest bırakma, iletişimin dinlenmesi gibi itiraz kanun yoluna tabi kararları ifade ettiği düşüncesi ile sayın çoğunluğun görüşüne iştirak etmediğimizden itirazın reddi görüşündeyiz" düşünceleriyle,
    Bir Ceza Genel Kurulu Üyesi de; itirazın reddine karar verilmesi gerektiği görüşüyle karşı oy kullanmışlardır.
    SONUÇ:
    Açıklanan nedenlerle;
    1- Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının KABULÜNE,
    2- Yargıtay 3. Ceza Dairesinin 11.10.2017 gün ve 6591-12668 sayılı kararından, "1-(a)" ve "2-(a)" numaralı bozma nedenleri ile "kabule göre de" ibarelerinin ÇIKARILMASINA,
    3- Dosyanın 1-(b), (c), (d) ve 2-(b), (c), (d) numaralı bozma nedenleri uyarınca işlem yapılması için mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 20.03.2018 tarihinde yapılan müzakerede oyçokluğuyla karar verildi.

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi