Abaküs Yazılım
Ceza Genel Kurulu
Esas No: 2016/625
Karar No: 2018/109

Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2016/625 Esas 2018/109 Karar Sayılı İlamı

Ceza Genel Kurulu         2016/625 E.  ,  2018/109 K.

    "İçtihat Metni"


    Kararı Veren
    Yargıtay Dairesi : 1. Ceza Dairesi
    Mahkemesi :Ağır Ceza
    Günü : 06.02.2014
    Sayısı : 287-51

    Kasten öldürme suçundan sanık ..."in, TCK’nun 81/1, 62/1, 53/1, 54/1 ve 63. maddeleri uyarınca 25 yıl hapis cezası ile cezalandırılmasına, hak yoksunluğuna, müsadereye ve mahsuba ilişkin Bursa 3. Ağır Ceza Mahkemesince verilen 06.02.2014 gün 287-51 sayılı resen temyize tabi hükmün, sanık müdafii tarafından da temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 1. Ceza Dairesince 23.11.2015 gün, 1530-5661 sayı ve oyçokluğuyla onanmasına karar verilmiş,
    Daire üyeleri D. Kahveci ve C. Topaktaş ise; "Sanık ve ailesi ile maktul arasında bir adi ortaklık kurulmuştur. Sanık ve ailesi devletin verdiği sıfır faizli hayvancılık kredisinden yararlanarak hayvanlar ve bu hayvanların bakımı için malzemeler ve tarım aletleri almış, bu malları idare etmesi için maktule bırakmıştır. Maktul bu hayvanlardan bir kısmını satmış, ayrıca tarım aletlerinden traktörü ve yem kırma makinesini de satmıştır. Bir kısım mallar satılmış olmasına rağmen borcun ödenmediği iddiası sanık tarafından ileri sürülmüştür. Bu konu ile alakalı olarak dinlenilen tanıklar da sanığın iddialarını doğrulamışlardır. Ayrıca sanık tarafı güveni kötüye kullanma suçundan Mudanya Cumhuriyet Başsavcılığına müracaat etmiş olup, hazırlık dosya numarası 2013/123"tür. Bu dosya ile ilgili ölüm nedeniyle takipsizlik kararı verilmiştir.
    Hukuki uyuşmazlıklarda ya da başka bir deyişle alacak borç ilişkilerinde, Yargıtay tarafından ilkesel olarak tahrik uygulaması kabul edilmemektedir. Ancak olayımıza baktığımızda, maktule isnat edilenin bir alacak borç ilişkisi olmadığı, eylemin hukuki uyuşmazlık olarak nitelendirilemeyeceği anlaşılmaktadır. Maktule isnat edilen eylemlerin sübut bulduğunun kabul edilmesi hâlinde, TCK"nun 155. maddesi kapsamında güveni kötüye kullanma suçu olarak tanımlanacağı sabittir.
    TCK"nun 29. maddesine göre haksız bir fiilin meydana getirdiği hiddet veya şiddetli elemin etkisi altında suç işleyen kimse hakkında haksız tahrik hükümlerinin uygulanacağı belirtilmiştir. TCK"nun 155. maddesi kapsamına giren bir fiil icra edilmiş ise, bu durumda TCK"nun 29. maddesinin sanık lehine uygulanması gerekir. Bu nedenle mahkemenin bir kısım tanıkların ve sanığın savunması üzerinde durarak ayrıca Mudanya Cumhuriyet Başsavcılığındaki 2013/123 numaralı hazırlık dosyasını getirterek, malların maktul tarafından satılıp borçların ödenmediği sabit ise, yani maktul tarafından bir güveni kötüye kullanma durumu varsa, TCK"nun 29. maddesi hükümlerini uygulaması gerekirken, olayı hukuki uyuşmazlık olarak kabul ederek uygulamaması ve bu hükmün de onanması yerinde değildir. Zira sanığın sadece maktulün bu hareketlerine tepki olarak suçu işlediği, başka bir suç işleme nedeninin olmadığı görülmektedir. Bu nedenle tahrikin varlığını kabul etmeyen yerel mahkeme hükmünü onayan çoğunluğun görüşüne tahrik hususunda yeterli inceleme yapılmadığı, bu konuda gerekli araştırma yapılması gerektiğini düşündüğümüz için katılmıyoruz" açıklamasıyla karşı oy kullanmışlardır.
    Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı ise 30.12.2015 gün ve 103667 sayı ile;
    "...Dosya kapsamına göre, sanık ve ailesiyle maktul arasında, devlet bankalarından kredi kullanarak havyan çiftliği işletmek üzerine adi bir ortaklık kurulduğu, çekilen kredinin büyük bir kısmının sanığın babası Ahmet Altın tarafından kullanıldığı, çiftliğin idari ve mali işleriyle maktulün ilgilendiği, işletmenin faaliyete geçmesinden itibaren yaklaşık sekiz ay sonra zarar etmeye başlaması üzerine maktulün diğer ortakların haberi olmadan, hayvanların bir çoğunu ve çiftliğin çalışmasında kullanılan tarım aletlerini satmaya başladığı, satışlar sonucu Ahmet Altın hakkında, banka tarafından çekilen krediyle ilgili icra takibi işlemlerinin başlatıldığı ve kendisine idari para cezası uygulandığı, bunun üzerine sanık ve ailesi tarafından yapılan şikâyet üzerine, maktul hakkında TCK"nun 155/2. maddesinde düzenlenen "güveni kötüye kullanma" suçundan soruşturma başlatıldığı, ancak maktulün ölümü üzerine, Mudanya Cumhuriyet Başsavcılığınca 2013/123 numaralı dosyada kovuşturmaya yer olmadığına ilişkin karar verildiği, olay günü sanığın maktulün bulunduğu kahvehaneye gelerek kendilerini zarara uğrattığı gerekçesiyle borçlu olduğunu iddia ettiği paranın ödenmesini sağlayacak senetleri imzalamasını istediği, maktulün bu isteği kabul etmemesi üzerine de sanığın maktulü tabancayla öldürdüğü olayda;
    Başsavcılığımız ile Özel Daire arasındaki uyuşmazlık, sanık hakkında haksız tahrik hükmünün uygulanıp uygulanmaması gerektiğine ilişkindir.
    ...İlke olarak, yalnızca hukuki uyuşmazlıklardan kaynaklanan çekişmelerin haksız tahrik uygulamasına gerekçe olamayacağı kabul edilse de, maktulün satmış olduğu hayvanların ve tarım aletlerinin parasını, işletmenin zararını gidermek için mi, yoksa konusu suç teşkil eden bir fiil olan kendi menfaatine mi kullanıp kullanmadığı konusunun şüphede kaldığı, bu şüphenin de sanık lehine değerlendirilmesi gerektiğinin anlaşılması karşısında, sanık hakkında haksız tahrik hükmünün uygulanması gerektiği" düşüncesiyle itiraz kanun yoluna başvurmuştur.
    CMK"nun 308. maddesi uyarınca inceleme yapan Yargıtay 1. Ceza Dairesince 21.03.2016 gün, 1523-1358 sayı ve oyçokluğuyla, itiraz nedenlerinin yerinde görülmediğinden bahisle Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
    TÜRK MİLLETİ ADINA
    CEZA GENEL KURULU KARARI
    Sanık hakkında 6136 sayılı Kanuna aykırılık suçundan verilen hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair karar itiraz edilmeksizin kesinleşmiş olup itirazın kapsamına göre inceleme, sanık hakkında kasten öldürme suçundan kurulan mahkûmiyet hükmü ile sınırlı olarak yapılmıştır.
    Kasten öldürme suçunun sübutuna ilişkin bir uyuşmazlık ve bu kabulde dosya içeriği itibarıyla herhangi bir isabetsizlik bulunmayan somut olayda, Özel Daire çoğunluğu ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; sanık hakkında haksız tahrik hükmünün uygulanma koşullarının oluşup oluşmadığının belirlenmesine ilişkindir.
    Uyuşmazlığın esasına geçilmeden önce bir kısım Ceza Genel Kurulu Üyelerince haksız tahrik hükmünün uygulanma koşulları bakımından eksik araştırma ile hüküm kurulup kurulmadığının tartışılması gerektiğinin ileri sürülmesi üzerine Yargıtay İç Yönetmeliğinin 27. maddesi uyarınca öncelikle bu konunun değerlendirilmesi gerekmiştir.
    İncelenen dosya kapsamından;
    17.04.2013 tarihinde saat 12.45"te düzenlenen tutanakta; olay günü saat 12.00 sıralarında Bursa ili, Dikkaldırım Mahallesi, Stat Caddesi üzerinde 6-7 el silah sesi duyulması üzerine, devriye görevi yapan polis memurlarınca sesin geldiği yere gidildiğinde, yerde bir kişinin yattığı, yolun karşı tarafında elinde silah bulunan bir şahsın görülmesi üzerine etkisiz hâle getirildiği, elindeki siyah renkli, şarjörü tamamen boşalmış, sürgüsü geride kalmış silahın muhafaza altına alındığı, şahsın yapılan üst aramasında eşofman cebinden bir adet MKE yapımı 7,65 mm çapında dolu mermi ele geçirildiği, olayda kullanılan silah, şarjör ve merminin muhafaza altına alındığının belirtildiği,
    17.04.2013 tarihli olay yeri inceleme raporunda; olayın meydana geldiği yerde iş yerine ait ayaklı sehpaların bazılarının dışarıda kaldırım üzerinde olduğu, sehpa üzerinde 3 adet 7,65 mm çaplı kovan olduğu, sokak üzerinde 1 adet mermi çekirdeği ile 5 adet kovan bulunduğu, 10 numaralı iş yerinin kapı giriş yanında bulunan su tahliye borusu üzerinde mermi giriş çıkış deliği, yine iş yeri önünde kaldırım üzerinde bulunan manken direği üzerinde 1 adet sekme izi olduğu, iş yeri vitrin camında mermi sekmesinden dolayı hasar oluştuğu, aynı iş yerinin dış kısım su borusu yan duvarında sekme izinin olduğu bilgilerine yer verildiği,
    17.04.2013 tarihli tutanakta; maktulün kıyafetleri çıkarıldığı sırada yere bir adet mermi çekirdeğinin düşmesi üzerine görevlilere teslim edilmek üzere muhafaza altına alındığının bildirildiği,
    30.04.2013 tarihli uzmanlık raporunda; ele geçirilen tabancanın Çekoslovakya yapımı, Ceska (Vzor) marka, 70 model, 7,65 mm çapında, yarı otomatik tabanca olduğu, birlikte gönderilen 8 adet kovan ve 5 adet mermi çekirdeğinin suçta kullanılan bu tabanca ile atılmış oldukları; 30.05.2013 tarihli uzmanlık raporunda ise, maktul ... ile sanık ..."a ait svaplarda ve flaster bant numunelerinde atış artıklarına rastlanılmadığı, maktule ait kabanın ön kısmında 5 adet, arka kısmında 8 adet olmak üzere toplam 13 adet delik tespit edildiği, kaban üzerinde tespit edilen 5 adet mermi deliğinin uzak atış mesafesinden yapıldığı, diğer delikler etrafında atış artığına rastlanılmadığının belirtildiği,
    Bursa Çekirge Devlet Hastanesinde 17.04.2013 tarihinde saat 12.09"da düzenlenen raporda; maktulün, ateşli silah yaralanmasıyla 112 acil servis tarafından kardiyo pulmuner arrest hâlde getirildiği, entübe edilip canlandırma işlemine başlandığı, sol göğüs kafesinden sol lomber bölgede, sırt sol kısımda, sol kolda kurşun delikleri izlendiği, göğüs sağ taraftan göğüs tüpü takıldığı ancak yapılan canlandırma işlemine yanıt alınamayarak ölü kabul edildiğinin ifade edildiği,
    17.04.2013 tarihli ölü muayene zabıt tutanağında; maktulün sol kol orta ön kısımda yaklaşık 0,7 cm çaplı, etrafında vurma halkası izlenen ateşli silah mermi çekirdeği giriş yarası, sol kol alt dış yanda ve sol dirsek üzerinde aynı özellikte iki adet giriş yarası, sol kol orta iç yan arka kısımda, alt iç yanda ve dirsek iç kısımda toplam üç adet çıkış yarası, göğüs sol yanda arka aksiller hat üst kısımda, orta aksiller hat orta kısımda ve bunun yaklaşık 10 cm altında, sol koldan giren mermi çekirdeklerinin yine sol iç yandan çıkarak muhtemelen tekrar göğüs boşluğuna giren ateşli silah mermi çekirdeği yaraları, sırtta sol scapula orta iç kısımda yaklaşık 0,7-0,8 cm uzunluğunda muhtemel çıkış yarası, göğüs sağ yan alt kısımda ve üst kısımda yaklaşık 10"ar cm çaplı ekimozlu alanlar ve göğüste sağ yanda cilt altı amfizemi, sağ dirsek çukurunda ekimozlu yeni enjeksiyon izi, sağ diz kapağı üzerinde 2 adet 2x2"şer cm ebadında sıyrık olduğu ve göğüs sağ yanda ön koltuk altı hattında 4. interkostal aralık üzerinde dikişli lezyon izlendiği bilgilerine yer verildiği,
    Adli Tıp Kurumu Bursa Grup Başkanlığınca düzenlenen 21.05.2013 tarihli raporda; kişinin ölümünün ateşli silah mermi çekirdeği yaralanmalarına bağlı omur ve kaburga kırıkları ile birlikte her iki akciğer, karaciğer, dalak, bağırsak ve mezo yaralanmalarına bağlı gelişen iç kanama sonucu meydana geldiği, kişinin vücuduna 4 adet ateşli silah mermi çekirdeği isabet ettiği, sol kosta lomberde 1x0,5 cm ebadında sıyrığa neden olan ve vücuda giriş çıkış yapmayan ateşli silah yaralanmasının şahsın yaşamını tehlikeye sokmadığı ve basit bir tıbbi müdahale ile giderilebilecek ölçüde hafif nitelikte olduğu, vücuda giren diğer 3 adet mermi çekirdeğinin traje boyunca yaptıkları giriş ve çıkışlarla her birinin müstakilen ve müştereken iç organ yaralanmaları yaptığı, dolayısı ile müstakilen ve müştereken ölümcül nitelikte oldukları ve mermi çekirdeklerinin cilt, cilt altı bulgularına göre atışın uzak atış mesafesinden yapılmış olduğunun mütalaa edildiği,
    17.07.2013 tarihli inceleme raporunda; maktul ..."a ait telefon içerisindeki bilgiler ile sanık ..."e ait telefon içerisindeki bilgilerin bulunduğu DVD’nin incelenmesi neticesinde, kasten öldürme olayı ile ilgili olabileceği değerlendirilen bilgi ya da belgeye rastlanılmadığının ifade edildiği,
    Mudanya Cumhuriyet Başsavcılığına müracaatta bulunan sanığın babası olan ...’in, 15.01.2013 tarihli dilekçede; “2010 yılında, Ziraat Bankasından faizsiz, 7 yıl ödemeli hayvancılık teşvik kredisi ile 30 adet büyükbaş hayvan aldığını, maktul ... ile ortak olduklarını ve onun da 30 adet hayvan aldığını, daha sonra üçüncü ortak olarak ...Üze"nin de katıldığını, birlikte çiftlik kiraladıklarını, çiftliği kendisi adına oğlu sanık ... ile ...Üze ve maktul ..."ın birlikte kiraladıklarını, daha sonra bu çiftlikten ayrıldıklarını ve ortakları ...Üze adına Mudanya ilçesi Evciler köyünde çiftlik satın aldıklarını, bu çiftlikte de 57 adet hayvan olduğunu, 2011 yılının mayıs ayında bu çiftliğe taşındıklarını ve toplam 126 adet hayvanları olduğunu, çiftlikle ilgili her türlü gelir, gider, bakım ve masraf işlerinin maktul ... tarafından takip edildiğini, kendisi ve diğer ortak Yusuf"un gerektiğinde masraf olarak maktul ..."e para verdiklerini, bir yıl sonra maktul ..."in işlerin iyi gitmediğinden bahsetmeye başladığını, çok fazla borçlarının olduğunu söylediğini, 2012 yılı Kasım ayında çiftlikteki bütün hayvanları ve ...Üze adına kayıtlı traktör ve yem makinesini satan maktul ..."in ortadan kaybolduğunu, çiftlikte bakıcı olan .... ve Recep isimli kişilerin bu duruma şahit olduklarını, banka kredisi çekilene kadar hayvanların satılmaması gerektiğini, hayvanların satışıyla ilgili bilgi ve rızasının bulunmadığını, maktulü defalarca aramalarına rağmen ulaşamadıklarını, ilgili yerlere hiçbir ödeme yapılmadığını, maktul ...’in paraları zimmetine geçirdiğini, hatta veterinere bile ödeme yapılmadığı için icra takibi başlatıldığını, hayvanlar çiftlikte olmadığı için Mudanya Gıda Tarım ve Hayvancılık Müdürlüğünce 28.12.2012 tarihli tutanak ile 593 Liralık ceza kesildiğini, maktul ..."ın Uludağ"da ve il merkezinde iş yerleri açtığını” iddia ederek şikâyetçi olduğunu beyan ettiği,
    Mudanya Cumhuriyet Başsavcılığınca yapılan soruşturma sonucunda, şikâyet edilen maktul ...’in 17.04.2013 tarihinde ölmesi nedeniyle TCK’nun 64. maddesinin birinci fıkrası uyarınca 10.05.2013 tarihli kovuşturmaya yer olmadığına karar verildiği,
    Yerel mahkemece 28.08.2013, 30.10.2013, 28.11.2013 tarihli ara kararlarla, Keles İcra Müdürlüğünün 2012/63 talimat sayılı dosyasının incelenmek üzere istenilmesine rağmen icra müdürlüğünce bir cevap verilmediğinin, söz konusu icra dosyası fotokopisinin sanık müdafii tarafından ibraz edildiğinin 23.01.2014 tarihli duruşma tutanağına geçildiği,
    Keles İcra ve İflas Müdürlüğünün 2012/63 talimat sayılı dosyasında, sanığın babası ..."in, Keles ilçesinde bulunan 16 adet taşınmazıyla ilgili tespit ve kıymet belirlenmesine ilişkin bilirkişi raporu düzenlendiği,
    Dilekçe ekinde fotokopisi ibraz edilen belgelerden Keles Ziraat Bankası Şubesince çekilen 06.03.2013 tarihli ihtarnamede; sanığın babası ...’in borçlu, Recep Tülek ve Bedri Güneş’in kefil oldukları, büyükbaş hayvan alımı amacıyla 15.12.2010 tarihinde ... tarafından kullanılan faizsiz 180.000 Lira tutarlı 30 adet büyükbaş hayvan yetiştiriciliği/yatırım kredisi ile ilgili olarak 01.03.2013 tarihinde şube personelince yapılan incelemede, işletmede 30 adet büyükbaş hayvan bulunması gerekirken hiçbir hayvanın bulunmadığı, işletmenin faaliyetinin tamamen sona erdiği, terk edilmiş ve kullanılamaz hâlde olduğu görüldüğünden, borçlu ..."in 1 ay içerisinde 30 adet hayvan temin etmesi veya kredi tutarını ödemesi gerektiğinin ihtar edildiğinin yazılı olduğu; alacaklı Ziraat Bankası A.Ş. tarafından, 13.12.2013 tarihli ihtarnameye istinaden borçlu ... hakkında faiz ve vergilerle birlikte toplam 212.744,99 Lira bedelli ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile icra takibine ilişkin ödeme emrinin tebliğ edildiği; 01.10.2010 tarihli kira sözleşmesi örneğinde, maktul ..., sanık ... ve sanığın dayısı ...Üze’nin birlikte ....Çatalağıl köyünde aylık 3.450 Lira karşılığında ağıl kiraladıklarının belirtildiği; Mudanya İlçe Gıda, Tarım ve Hayvancılık Müdürlüğünce düzenlenen 28.12.2012 tarihli idari para cezası tutanağında, işletmede kayıtlı olan hayvanların yerinde olmadığının tespit edilmesi nedeniyle 5996 sayılı Kanunun 36. maddesinin (e) bendi uyarınca sanığın babası ...’e 593 Lira idari para cezası kesildiği bilgilerine yer verildiği,
    Dilekçe ekinde, işletmede yıllara göre kayıtlı olan hayvanların listesinin yer aldığı belgeler ile sanığın babası ... ve dayısı ...Üze"nin kullanmış olduğu krediler ve sigorta poliçelerine ilişkin belgeler ve ... aleyhine yapılan 3.295,64 Liralık icra takibine ilişkin ödeme emri örneğinin ibraz edildiği,
    Anlaşılmıştır.
    Katılan ... mahkemede; olayla ilgili bilgisinin olmadığını, eşi öldükten sonra ellerinde hiçbir şey kalmadığını, köydeki arazi ve traktörlerin sahipsiz kaldığını, ortaklaşa kurulan çiftliğin de dağıldığını, maddi zararının çok olduğunu, sanıktan şikâyetçi olduğunu,
    Tanık ... kollukta; maktul ...’in köylüsü ve uzaktan akrabası, sanık ...’ın da yakın köylüsü olduğunu, her ikisini de çocukluğundan beri tanıdığını, ...Üze ile birlikte maktul ve sanığın yaklaşık 2 yıl önce ortaklaşa büyükbaş hayvan yetiştiriciliği işine girdiklerini, işlerle maktul ve ...Üze’nin ilgilendiklerini, sanığın ise Bodrum ilçesinde çalıştığını ve oradan işleri takip ettiğini, ...Üze’nin vefatından sonra maktulün tek başına işleri takip etmeye başladığını, son zamanlarda çiftlikteki işlerin iyi gitmediğinden iflas ettiklerini ve çiftlikteki hayvanları sattıklarını duyduğunu, ...Üze’nin ölümünden önce de işlerin iyi gitmediğini duyduğunu, maktulün bu durumu sanığa anlattığını, ancak sanığın maktule inanmadığını ve sanığın kendisine göre bir hesap çıkartarak alacağı olduğunu iddia ettiğini, bütün bunları maktul ...’den duyduğunu, olay günü saat 11.00 sıralarında Stat Caddesi üzerinde bulunan Koza-Der isimli derneğe gittiğini, sanık ...’ı görmesi üzerine birlikte oturup çay içtiklerini, bir süre sonra tanık Ali İhsan’ın da geldiğini, sanığın bir ara telefon görüşmesi yapacağını söyleyerek masadan ayrıldığını, o dönmeden maktul ...’in yanında bulunan tanıklar İlker ve Recep ile birlikte gelip yan taraflarında bulunan bir masaya oturduklarını, yaklaşık 10 dakika sonra sanığın geldiğini, yan masada oturan tanık Recep’in sanığı masalarına çağırdığını, sırtı dönük olduğundan sanığı göremediğini, ancak sanığın "Şu senedi imzalayacak mısın" dediğini, maktulün cevap verip vermediğini duymadığını, belki işaret etmiş olabileceğini, hemen arkasından peş peşe 5-6 el silah sesi geldiğini, arkası dönük olduğu için sanığı silah çekerken görmediğini, silah sesinden sonra dönüp baktığında sanığı elinde tabanca ile gördüğünü, olaydan önce sanığın elinde senet görmediğini,
    Mahkemede bu beyanlarına ek olarak; bulunduğu yer ile maktulün oturduğu masa arasında 1 metre bile olmadığını, sanığın maktule “Şu senedi imzalayacak mısın” dediğinde normal ses tonunda konuştuğunu, maktulün ise bir cevap vermediğini, maktul yüksek sesle konuşmuş veya küfür etmiş olsaydı kesinlikle duyabileceğini,
    Tanık ... aşamalarda; maktulün köylüsü olduğunu, sanık ile de yakın köylerden olduklarını, her ikisini de küçüklüğünden beri tanıdığını, olay öncesinde maktul, sanık ve sanığın dayısının beraber hayvancılık işine girdiklerini duyduğunu, ancak ortaklığın mahiyetini bilmediğini, 17.04.2013 günü saat 11.30 sıralarında derneğe gittiğini, sanık ile tanıklar....ve Mustafa’nın derneğin dışındaki taburelerde oturup çay içmekte olduklarını, yanlarına gidip oturduğunu, bir süre sonra sanığın masadan kalkarak telefonla konuşmaya başladığını, sanığın telefon görüşmesi bittikten sonra tekrar gelip masaya oturduğunu, bu arada maktul ve tanık İlker’in birlikte geldiklerini, yan masaya oturduklarını, kısa bir süre sonra da tanık Recep’in gelerek maktulün bulunduğu masaya oturduğunu, bu esnada sanığın tekrar kalktığını ve biraz uzaklaşarak telefonla konuşmaya başladığını, telefon görüşmesi bittikten sonra maktulün masasına geldiğini ve oturmadan maktule hitaben "Senetleri imzalayacak mısın" dediğini, maktulün de “Hayır” diye cevap verdiğini, sanığın bir anda belinden çıkarttığı silahla maktule yaklaşık 1-1,5 metreden ateş etmeye başladığını, olayın heyecanından kaç el ateş edildiğini hatırlamadığını, aralarındaki ortaklık nedeniyle kimin kimden ne kadar alacağı olduğunu bilmediğini, maktulün sanığa küfür etmediğini, etseydi duyabilecek mesafede olduğunu,
    Tanık İlker Kalaycı kollukta; maktulü çocukluğundan beri tanıdığını, sanık ile ilk kez olay günü karşılaştığını, maktul ile sanığın ortaklaşa çiftlik alıp hayvan baktıklarını duyduğunu, ancak bu konuda fazla bilgisi olmadığını, olay günü saat 11.45 sıralarında maktul ile Stat Caddesinde bulunan derneğe çay içmek için gittiklerini, kaldırım üzerindeki bir masaya oturduklarını, kısa bir süre sonra sanığın geldiğini, ayağa kalkıp sanığa yer vermek istediğini ancak sanığın oturmadığını, sanığın maktule "İmzala şunu" dediğini, maktulün ise "İmzalamıyorum ağabey" diye cevap verdiğini, o tarafa döndüğünde sanığın belinden çıkarttığı tabancayı maktule doğrultup 5-6 el peş peşe ateş ettiğini, sanık ile maktul arasında para mevzusu olduğunu ancak detaylarından bilgisi olmadığını,
    Tanık ... kollukta; maktulün köylüsü olduğunu, sanık ile de yakın köylerden olduklarını, her ikisini de küçüklüğünden beri tanıdığını, daha önce maktul, sanık ve sanığın dayısının birlikte süt ineği yetiştiriciliği işine girdiklerini, hayvanları kredi ile aldıklarını, ortaklıklarının 1,5-2 yıl kadar sürdüğünü, ancak bu ortaklığın bozulduğunu, bildiği kadarıyla sanığın hayvanları aldıktan sonra Bodrum ilçesinde işlerine devam ettiğini, hayvanlarla ilgilenmediğini, yaklaşık 2 ay önce sanığın dayısı ...Üze’nin kalp krizinden öldüğünü, üç ortağın aralarında neler geçtiğinden haberi olmadığını, olay günü saat 11.30 sıralarında dernekte tanıklar Ali İhsan, Halil, İlker ve maktul ile birlikte oturup çay içmekte olduklarını, bu sırada sanığın yanlarına geldiğini, maktule hitaben "Senet imzala" dediğini, maktulün de "Ben imzalayamam" şeklinde cevap verdiğini, sanığın arkasına dönüp tekrar önüne döndüğünde belinden çıkarttığı silahla yaklaşık 1,5-2 metre mesafeden maktule ateş etmeye başladığını, aralarındaki ortaklık nedeniyle kimin kimden ne kadar alacağı olduğunu bilmediğini,
    Mahkemede bu beyanlarına ek olarak; maktulün sanık ve dayısını zarara uğratıp uğratmadığını bilmediğini, ortaklardan hiçbirisinin işi takip etmediğini, sadece hesaba maktulün baktığının söylendiğini, maktulün sanığa küfür etmediğini, etseydi duyabileceğini,
    Tanığı ... mahkemede; sanığın halasının oğlu olduğunu, babası ...Üze, maktul ve sanığın ortaklaşa bir işe girdiklerini, bu iş gereğince çiftlik ile büyükbaş ve küçükbaş hayvanlar alındığını, fakat resmî olarak bir şirket kurulmadığını, güvene dayalı olarak işlemler yapıldığını, ilk 8 ay kendisinin de işin başında olduğunu, işlerde bir problem olmadığını ancak aldıklarının sattıklarını karşılamadığını, işlerin bir miktar sarpa sardığını, daha sonra kendisinin işin başından ayrıldığını, sanığın zaten Bodrum ilçesinde bulunduğunu, babasının da Uludağ’da çalışmak zorunda olduğunu, maktulün işlerle tek başına ilgilendiğini, çiftlikte son olarak 60 kadar inek kaldığını, yem makinesi, traktör gibi malzemelerin olduğunu, bu malzemeleri maktulün sattığını ancak gereken yerlere ödeme yapmadığını, belgelere babası imza attığı için büyük oranda babasının borçlu gözüktüğünü, babasının bu işler nedeniyle sıkıntıya girdiğini, çok geçmeden vefat ettiğini, babasının vefatından sonra bankalar ve alacaklıların kendilerinden 300.000 Lira istediklerini, kalan 350.000 Lira borcun sigorta tarafından ödendiğini, ayrıca sanık ve maktule de bir miktar borç kaldığını, babasının vefatından önce son olarak bu olaylarla ilgili .... Otel’de sanık ve maktul ile babası ve tanık ...’ün toplantı yaptıklarını, bu toplantıda maktulün, son sattığı malzemeler ve meydana gelen zarar nedeniyle 150.000 ya da 180.000 Lirayı babasına ödemesi gerektiğini kabul ettiğini, ancak tam rakamı bilemediğini, maktulün tek başına işlerle ilgilenmesinden önce de işlerin kötüye gittiğini, çıkma tabir edilen inek ve buzağıları işin başında sattıklarını, bunlarla giderlerin bir kısmını karşılamaya çalıştıklarını, ancak tam olarak yetmediğini, maktul tarafından sonradan satılan malzemelerden elde edilen paraların giderlere verilip verilmediğini bilmediğini, en son konuştuklarında maktulün hesaplaşma sonucunda sanığa ödemesi gereken paranın 60.000 Lira kadar olduğunu,
    Tanık Ergin Eroğlu mahkemede; maktulü tanımadığını, sanığın ise arkadaşı olduğunu, olay günü iş yerine gelen sanıkla birlikte ....Derneğine gittiklerini, sanığın telefonundaki cevapsız çağrılara bakmak için masadan ayrıldığını, bu sırada yan masaya tanımadığı iki kişinin geldiğini, sanığın döndüğünde bu masanın başına gidip dikildiğini, bu kişilerle tartışmaya başladığını, sanığın sesinin yükseldiğini, “Ya borcunu öde ya da ödemiyorsan senet ver” dediğini, karşıda bulunan şahıslardan birisinin de “Sen beni mahkemeye vermişsin, git mahkemeden alacağını al” dediğini, bunun üzerine sanığın belinden çıkarttığı silah ile bu kişiye 2-3 metre mesafeden ateş ettiğini, maktulün sanığa küfür etmediğini, ancak bir münakaşa yaşandığını, sanıktan öğrendiği kadarıyla sanıkla maktul arasında ortak bir işten dolayı alacak verecek meselesi olduğunu, sanığın işlerin başında bulunmadığı süreçte maktulün, sanığa ait hayvanları sattığını, sanığa ödeme de yapmadığını, sanığın, dolandırıldığını ve faiziyle birlikte maktulden 250.000-300.000 Lira arasında bir alacağının bulunduğunu söylediğini,
    Tanık İsmail Hakkı Karaörs mahkemede; olaydan 3-4 ay kadar önce sanık, maktul ve vefat eden ...Üze ile birlikte .... Otel’de bahsedilen konuları konuşmak için toplandıklarını, sanığın maktule, işleri kendisinin yönettiğini, mevcut hayvanları, makineleri, traktörü satmış olduğunu ancak borçların hâlen ödenmediğini, bu paraları ödemesi gerektiğini söylediğini, maktulün ilk başta kabul etmeyip borcu olmadığını belirttiğini, konuşma sonrasında maktulün sanığa yaklaşık 200.000 Lira ödemeyi kabul ettiğini, sanığın maktule bir daha kendisiyle iş yapmayacağını söylediğini, sonradan maktulün ödemeyi kabul ettiği parayı inkâr ettiğini duyduğunu, maktulün baskı ya da tehdit altında olmadığını, borcunu kabul etmesine rağmen neden yazılı bir belge vermediğini bilmediğini, hatta sanığın alacağı belirli olsun diye belge imzalatmak istediğini ancak maktulün buna yanaşmadığını,
    Tanık .... mahkemede; sanığın eniştesi olduğunu, söz konusu çiftlikte hayvan bakıcısı olarak çalıştığını, çiftlik ile maktulün ilgilendiğini, sanığın işleri uzaktan takip ettiğini, çiftlikteki hayvanlardan önceki dönemde hastalananlar olduğunu, bunlardan bir kısmının iyileştiğini, bir kısmının da satıldığını, gününü tam olarak hatırlayamadığı 2012 yılında maktulün, kendisine özel borçları olduğunu, çeşitli bankalardan kredi çektiğini, ancak borcunu ödeyememesi nedeniyle haciz geldiğini, bu nedenle hayvanlardan bir kısmını satıp bu parayı ödeyeceğini, daha sonra diğer ortaklarla görüşüp konuyu aralarında halledeceğini söyleyip çiftlikte bulunan 52 adet küçüklü büyüklü hayvanı kasap ...’a sattığını, kaça sattığını tam olarak bilmediğini ancak ortalama 2.000 Liraya sattığını, daha sonra da farklı tarihlerde 20 adet, 5 adet ve 10 adet olmak üzere üç değişik zamanda Bursa ilinden Hayati Atlı isimli bir kasaba hayvan sattığını, maktulün bunları satarken de kendisine yem borcu için sattığı gibi şeyler söylediğini, ama onlardan aldığı paraları da kendi hesabına geçirdiğini duyduğunu, çünkü sanığa hiçbir ödeme yapılmamış olduğunu, bu hayvanlar satıldıktan sonra çiftlikte ancak 10 tane buzağının kaldığını, sanığı arayarak bu işlerden haberdar olup olmadığını sorduğunu, sanığın da kendisinin gelip maktulle konuşacağını söylediğini, ancak gelmesinin geciktiğini, bu arada maktulün çiftlikte kalan 10 adet buzağı, traktör ve yem karma makinesi gibi tüm aletleri Mustafakemalpaşa ilçesinden Ahmet Atlı ve ismini bilmediği bir kişiye sattığını, çiftlik kurulduğunda ilk 6-7 ay çalışmadığını, o dönemde çiftlikle kimin ilgilendiğini bilmediğini, hayvanların tamamen satılmaya yakın olduğu zamanda işlerin kötü gittiği düşüncesi ile eniştesi olan sanığa haber verdiğini, maktul ile sanığın konuştukları esnada uzaktan duyduğu kadarıyla maktulün sanığa hissesine karşılık yaklaşık 200.000 Lira vereceğini söylediğini, maktulün sürekli işleri halledeceğini söyleyip hiçbir iş yapmayan birisi olduğunu, buna rağmen sanığın neden yazılı bir belge almadığını bilmediğini,
    Tanık Hayati Atlı mahkemede; maktulü tanıdığını, kendisinden yaklaşık 1,5 yıl önce 30-32 adet büyükbaş hayvanı 90.000 ya da 92.000 Liraya iki parti hâlinde aldığını, paraları maktule ödediğini, sanığı tanımadığını, maktulün kendisine üç ortak olduklarını ancak ayrılacakları için ellerinde satılık hayvan olduğunu söylediğini, sonradan duyduğuna göre maktulün hayvan satımından aldığı paraları sanığa vermediğini ya da aralarında paylaşmadıklarını,
    İfade etmişlerdir.
    Sanık soruşturma aşamasında; maktul ... ile yakın köylerden olup çocukluklarından beri tanıştıklarını, dayısı ...ve maktul ile birlikte 2010 yılında faizsiz teşvik primi ile süt ineği almaya karar verdiklerini, ancak dayısının bankalarla problemi olması ve kendisinin de teminat olarak gösterebileceği gayrimenkulü olmaması nedeniyle babası ... adına kredi kullanarak 180.000 Lira karşılığında 30 adet büyükbaş hayvan aldıklarını, hayvanların yarısının kendisine, diğer yarısının da dayısına ait olduğunu, maktulün de 180.000 Lira kredi çekerek 30 adet büyükbaş hayvan satın aldığını, hayvanların bakımı için ....Çatalağıl köyünde çiftlik kiraladıklarını, maktul, dayısı ve kendisinin eşit olarak 20’şer adet hayvanları olduğunu, hayvanlara birlikte bakmaya başladıklarını, sonradan çıkan işleri nedeniyle hayvanlara bir süre anne ve babasının baktıklarını, 2011 yılı Şubat ayında Bodrum ilçesine gidip hazır yemek dükkânı açtığını, amacının çiftliğe ek gelir sağlamak olduğunu, satın aldıkları hayvanların istedikleri gibi çıkmadığını, hatta satın aldıkları kişiler hakkında suç duyurusunda bulunduklarını, gelir elde edemedikleri gibi sürekli gider olduğunu, bunun üzerine 2011 yılı Nisan ayında yine devlet kredisiyle Mudanya ilçesi Evciler köyünde bir çiftlik satın aldıklarını, bu çiftlikteki hayvanlarla birlikte toplam 122 adet inek ve 50’ye yakın da buzağıları olduğunu, bu çiftliğin dayısı ...adına alındığını, babası ve maktulün de kefil olduklarını, o zamana kadar ortaklıklarında bir sorun olmadığını, sütten aylık yaklaşık 15.000 Lira gelir elde ettiklerini, bütün hesapları maktulün tutmakta olduğunu, dayısı ve kendisinin maktule güvendiklerini, kazanılan paradan hisse almadıkları gibi para lazım olduğunda takviye yaptıklarını, 2011 yılı Aralık ayında Bursa iline geldiğini, dayısı ve maktul ile birlikte .... Otel’de toplandıklarını, çiftliğin gelir gider durumunu konuştuklarını, dayısı ile maktulün 50.000 Lira daha olsa hiçbir sıkıntılarının kalmayacağını söylediklerini, bunun üzerine 20 adet büyükbaş hayvanı satmaya karar verdiklerini, maktule gelir gider durumunu sorduğunda hesap tuttuğunu söylediğini ancak bir türlü bu hesapları göstermediğini, çiftlikte işlerin çoğalması sebebiyle ilk etapta 2 bakıcı tuttuklarını, 2012 yılı Temmuz ayında bu bakıcılardan kayınbiraderi olan Bayram’ın kendisini arayarak maktulün buzağılardan 50-55 tanesini sattığını söylediğini, bunun üzerine maktulü aradığını, yem parası için hayvanları sattığını söylediğini, kendisinin de zaten sütten gelir elde ettiklerini söyleyip yem için hayvan sattıysa süt parasının ne olduğunu sorduğunu, bu işlerin böyle yürümeyeceğini düşünerek birkaç gün içinde Bursa iline gitmeye karar verdiğini, dayısını arayarak durumu sorduğunu, dayısının da bir şey bilmediğini, hesapları maktulün tuttuğunu söylediğini, toplam 160-170 civarındaki büyükbaş hayvandan büyük kısmının satılmış olduğunu, ellerinde 60 adet hayvan kaldığını, bu olaylardan sonra maktulü defalarca aramasına rağmen telefonunu açmadığını, 2012 yılı Ağustos ayında Bursa iline geldiğini ve tekrar toplandıklarını, dayısı ve maktulün hayvanları çiftliğin masrafları nedeniyle sattıklarını söylediklerini, hesapları görmek istediğini söylediğinde, maktulün hesapların yazılı olduğunu ancak yanında bulunmadığını söylediğini, hesaplarla ilgili cevap veremediğini, maktulün boş laflarla kendilerini oyaladığını, bunun üzerine ilk etapta diğer bankalardan yem ve giderler için çekilen kredi borçlarını ödemeleri gerektiğine ve gelecek sene daha ucuz hayvan bulup çiftliğe koyabileceklerine karar verdiklerini, ellerine bir kâğıt, kalem alarak borçlarını yazdıklarını, haricen çekilen kredi ve diğer borçlar hariç olmak üzere 235.000 Lira borç çıktığını, bunun üzerine çiftlikteki malları satıp çiftliği feshetmeye karar verdiklerini, toplantıda maktulün kendisine ait çok lüks bir kafeteryasının olduğunu öğrendiğini, maktule bu parayı nereden bulduğunu sorduğunda çiftlikten hiç para aktarmadığını söylediğini, birkaç gün sonra tekrar Bodrum iline gittiğini, ilerleyen zamanda hayvan sayısının 30"a düştüğünü ve borçların ödenmemiş olduğunu öğrendiğini, maktulü aradığını ancak ulaşamadığını, dayısının hayvanların satıldığından haberdar olduğunu, tekrar Bursa iline dönmeye karar verdiğini ancak dönene kadar maktulün geri kalan 30 adet hayvanı, yem karma makinesini, traktörü ve buzağı barınaklarını yani para edebilecek ne varsa hepsini sattığını, bu satışlardan dayısının haberi olmadığını, 2012 yılı Aralık ayında tekrar Bursa iline geldiğini, Uludağ’da toplandıklarını, maktulün kendilerine yine hesap veremediğini, bir karar alamadıklarını, maktulün paraları kendi dükkânlarına aktardığını öğrendiğini, aynı zamanda başka dükkânlar da aldığını öğrendiklerini, ilerleyen zamanlarda maktule hiçbir şekilde ulaşamadığını, telefonlarına cevap vermediğini, bunun üzerine savcılığa giderek bu konularla ilgili suç duyurusunda bulunduğunu, dayısına icra geldiğini, bu sebeple dayısının 2013 yılının Şubat ayında kalp krizi geçirerek vefat ettiğini, cenazeden sonra tekrar Bodrum ilçesine döndüğünü, bankaların çiftlikte yaptıkları kontrollerde hayvanları görememeleri üzerine kredi borcunu ödemeleri için icra takibi yapmaya başladıklarını, bunun üzerine Bodrum ilçesinden Bursa iline geldiğini, olay gününden 3-4 gün önce maktul ile oturup konuştuklarını, maktule dayısının kendisi yüzünden öldüğünü, mahvolduklarını söylediğini, maktulün ise kimseye borcunun olmadığını söylediğini, ortamın biraz gerildiğini, maktule yasal yollara başvurduğunu söylediğinde, maktulün “Elinizde bir belge yok, alabiliyorsan al” şeklinde alaycı bir hâlde konuştuğunu, bu olaylardan dolayı babası hakkında icra takibi yapıldığını, anne ve babasının bu olaylar nedeniyle boşanmayı düşündüklerini, dayısının ölmeden önce kendisine silah verdiğini, olay günü çiftliğe gitmek üzere evden çıktığını, yanına silahını da aldığını, önce derneğe gittiğini, tanıklar ....ve....ile beraber çay içtiklerini, telefonunu arabada unuttuğu için almaya gittiğini, geri döndüğünde maktulü yan masada otururken gördüğünü, maktulün yanında tanık Recep ve tanımadığı bir şahsın olduğunu, yanlarına gidip maktule vermesi gereken senetleri sorduğunu, maktulün de borcu olmadığını söyleyerek alaycı bir şekilde konuşmaya başladığını, bunun üzerine belinden çıkarttığı silahın namlusuna mermi sürerek maktule yaklaşık 1-1,5 metreden ateş etmeye başladığını, maktulün oturur vaziyette olduğunu, niyetinin ayaklarına ateş etmek olduğunu, ancak oturduğu için mermilerin vücuduna isabet ettiğini, öldürme kastının olmadığını, olaylar nedeniyle çok pişman olduğunu,
    Mahkemede bu beyanlarına ek olarak; maktulün kendisine söylediği aşağılayıcı sözlerden kastının hem kendisine hem de dayısına sinkaflı küfür etmesi olduğunu, soruşturma aşamasındaki ifadelerinde yanında bayan avukat olduğu için ayıp olur düşüncesiyle maktulün küfrettiğini söyleyemediğini,
    Savunmuştur.
    Bu açıklamalardan sonra uyuşmazlık konularının sırasıyla değerlendirilmesinde yarar bulunmaktadır.
    I- Haksız tahrik hükmünün uygulanma koşulları bakımından eksik araştırma ile hüküm kurulup kurulmadığı;
    2010 yılında devlet tarafından verilen faizsiz kredi kullanmak suretiyle ortaklaşa süt ineği üreticiliği yapmaya karar veren sanık, maktul ve sonradan vefat eden sanığın dayısı arasında, güvene dayalı bu ortaklıkla ilgili herhangi bir yazılı anlaşma veya sözleşme bulunmaması, resmî olarak herhangi bir şirket veya adi ortaklık kurulmaması, ayrıca çiftliğin gelir ve gider durumu ile ilgili defter tutulmamış olması ve satılan hayvan ve çiftlik mallarına ilişkin herhangi bir belge bulunmaması, Mudanya Cumhuriyet Başsavcılığınca maktul ... hakkında yürütülen ve dosyada fotokopisi bulunan 2013/123 sayılı soruşturma sonucunda maktulün ölümü nedeniyle kovuşturmaya yer olmadığına karar verilmesi ve Keles İcra Müdürlüğünün 2012/63 talimat sayılı dosya fotokopisi, çekilen kredilerle ilgili belge ve banka dekontları, yapılan icra takiplerine ilişkin ödeme emri örneklerinin sanık müdafii tarafından dosyaya ibraz edilmiş olması karşısında; maktulün eylemlerinin güveni kötüye kullanma suçunu oluşturup oluşturmayacağı ve bu doğrultuda haksız tahrik nedeni sayılıp sayılmayacağına dair araştırılması gereken herhangi bir husus bulunmadığı anlaşıldığından, eksik araştırmaya dayalı hüküm kurulmadığı kabul edilmelidir.
    Çoğunluk görüşüne katılmayan yedi Ceza Genel Kurulu Üyesi; "Eksik araştırma ile hüküm kurulduğu" düşüncesiyle karşı oy kullanmışlardır.
    II- Ön sorunun bu şekilde çözümlenmesinden sonra mevcut delillere göre sanık hakkında haksız tahrik hükmünün uygulanma koşullarının oluşup oluşmadığına ilişkin uyuşmazlık konusu ele alındığında;
    5237 sayılı TCK"nun 29. maddesinde haksız tahrik; "Haksız bir fiilin meydana getirdiği hiddet veya şiddetli elemin etkisi altında suç işleyen kimseye, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası yerine onsekiz yıldan yirmidört yıla ve müebbet hapis cezası yerine oniki yıldan onsekiz yıla kadar hapis cezası verilir. Diğer hâllerde verilecek cezanın dörtte birinden dörtte üçüne kadarı indirilir" şeklinde, ceza sorumluluğunu azaltan bir neden olarak hüküm altına alınmıştır.
    Ceza sorumluluğunu azaltan bir neden olarak düzenlenen haksız tahrik, kişinin haksız bir fiilin kendisinde meydana getirdiği hiddet ya da şiddetli elemin etkisi altında suç işlemesi durumunda kusur yeteneğindeki azalmayı ifade etmektedir. Bu hâlde fail, suç işleme yönünde önceden bir karar vermeden, dışarıdan gelen etkinin ruhsal yapısı üzerinde meydana getirdiği karışıklığın neticesi olarak bir suç işlemeye yönelmektedir. Bu yönüyle haksız tahrik, kusurun irade unsuru üzerinde etkili olan nedenlerden biridir. Başka bir anlatımla, haksız tahrik hâlinde failin iradesi üzerinde zayıflama meydana gelmekte, böylece haksız fiilin meydana getirdiği hiddet veya şiddetli elemin etkisi altındaki kişinin suç işlemekten kendisini alıkoyma yeteneği önemli ölçüde azalmaktadır.
    Ceza Genel Kurulunun istikrar kazanmış kararları ile öğretide de kabul gören görüşler doğrultusunda haksız tahrik hükmünün uygulanabilmesi için;
    a) Tahriki oluşturan haksız bir fiil bulunmalı,
    b) Fail öfke veya şiddetli elemin etkisi altında kalmalı,
    c) Failin işlediği suç bu ruhsal durumunun tepkisi olmalı,
    d) Haksız tahrik teşkil eden eylem mağdurdan sâdır olmalıdır.
    01.06.2005 tarihinde yürürlüğe giren 5237 sayılı Türk Ceza Kanununda, 765 sayılı Kanunda yer alan "ağır – hafif tahrik" ayırımına son verilerek; tahriki oluşturan eylem, somut olayın özelliklerine göre hâkim tarafından değerlendirilip, sanığın iradesine etkisi göz önünde bulundurulmak suretiyle, maddede gösterilen iki sınır arasında belirlenen oranda cezasından makul bir indirim yapılacağı hüküm altına alınmıştır.
    Haksız tahrik hükmünün uygulanabilmesi açısından, failin suçu ilk haksız fiilin doğurduğu öfke veya şiddetli elemin etkisiyle işleyip işlememesi önemlidir. Mağdur ya da maktulden gelen haksız hareketin psikolojik etkisinin devam ettiğinin kabulünde zorunluluk bulunan hâllerde, haksız tahrik hükmünün uygulanması gerekmektedir.
    Bu açıklamalar ışığında uyuşmazlık konusu değerlendirildiğinde;
    Çocukluk arkadaşı olan sanık ile maktulün, sanığın dayısı ile birlikte 2010 yılında devlet tarafından verilen faizsiz kredi kullanmak suretiyle ortaklaşa süt ineği üreticiliği yapmaya karar verdikleri, aralarında herhangi bir yazılı anlaşma düzenlemedikleri, ortaklıklarının güvene dayalı olduğu ve resmî olarak herhangi bir şirket veya adi ortaklık kurmadıkları, söz konusu faizsiz kredilerin sanığın babası ile maktul adına çekilerek ilk aşamada 60 adet büyükbaş hayvan satın aldıkları, önce Bursa ili, Nilüfer ilçesinde kiraladıkları bir çiftlikte işe başladıkları, 2011 yılının Nisan ayında yine devlet kredisi ile Bursa ili, Mudanya ilçesinde bir çiftlik alıp mevcut hayvanları buraya taşıdıkları, hayvanların bakımı ve gelir gider durumuyla daha çok maktulün ilgilendiği, sanığın ise başka bir iş yeri açması nedeniyle genellikle Muğla ili, Bodrum ilçesinde bulunduğu, hayvancılık işine başlamalarından itibaren uzun bir süre geçmesine rağmen çiftliğin bir türlü kâra geçememesi ve hayvan sayısının azalmasına karşın borçların eksilmemesi nedeniyle tarafların anlaşmazlığa düştüğü, sanığın maktule bu olumsuzlukların nedenini sorduğunda çiftlik giderlerinin fazla olduğu, işlerin iyi gitmediği gibi cevaplar aldığı, sanık, maktul ve sanığın dayısının toplantı yaparak ortaklığı feshetmeye karar verdikleri, bu arada sanığın dayısının vefat ettiği, sanık ile maktulün kısa bir süre sonra tekrar buluşarak yine bu konuları konuştukları, sanığın, maktulü dayısının ölümünden sorumlu olmakla ve kendisini zarara sokmakla suçladığı, maktulün de kimseye borcu olmadığını savunduğu, sanığın, maktulün kendisini zarara uğrattığını, sattığı hayvan ve çiftlik mallarından elde ettiği paralarla borçları ödemediğini, hatta bu paraları kendi özel işleri için kullandığını, bu nedenle alacaklı olduğunu düşünerek maktulden para veya senet istediği, sanığın, ayrıca babası aracılığıyla maktulü savcılığa şikâyet ettiği, 17.04.2013 tarihinde sanığın, çiftliğe gideceğini söyleyerek evden ayrılıp yanına ruhsatsız silahını da alarak Dikkaldırım Mahallesindeki ....Derneğine gittiği, derneğin dışında kaldırım üzerindeki taburelerde tanıklar ....ve....ile oturup çay içerek sohbet etmeye başladığı, bir süre sonra maktulün de arkadaşlarıyla birlikte derneğe gelip sanığın yanındaki masaya oturduğu, sanığın yerinden kalkarak maktulün oturduğu masaya gidip maktule hitaben "Senetleri imzalayacak mısın" diye sorduğu, maktulün de "Hayır" demesi üzerine, sanığın üzerinde taşıdığı ruhsatsız silahını çıkarıp oturmakta olan maktule peş peşe ateş ederek ölümüne neden olduğu olayda; çiftliğin gelir gider durumu ve hayvanların bakımıyla genellikle maktulün ilgilendiği, işlerin iyi gitmemesi nedeniyle ortakların bir araya gelerek ortaklığı feshetme ve hayvanları satma kararı aldıkları, hayvanların tamamı ile çiftlikteki malların bir kısmının satılmasına rağmen borçların ödenmemesi nedeniyle sanığın babası aleyhine icra takipleri yapıldığı, sanığın, maktulün satmış olduğu hayvanlar ve çiftlik malları karşılığında elde etmiş olduğu paraları kendi özel işleri için kullandığını düşündüğü ve aşamalarda istikrarlı bir şekilde maktulü bu nedenle öldürdüğünü beyan ettiği, maktulün, hayvan ve bir kısım çiftlik mallarının satışından elde ettiği paraları işletmenin zararını gidermek için mi, yoksa güveni kötüye kullanma suçunu oluşturabilecek şekilde kendi menfaatine mi kullandığı hususunda şüphe bulunduğu, dosya içeriği itibarıyla da sanığın bu yöndeki savunmasının aksinin ispatlanamadığı anlaşıldığından, "şüpheden sanık yararlanır" ilkesi uyarınca sanık yararına haksız tahrik hükmünün uygulanması gerektiği kabul edilmelidir.
    Ayrıca hükümden sonra 24.11.2015 gün ve 29542 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren Anayasa Mahkemesinin 08.10.2015 gün ve 140-85 sayılı kararı ile, 5237 sayılı TCK"nun 53. maddesinin bazı hükümlerinin iptal edilmesi karşısında, sanık hakkında belirtilen maddenin uygulanması bakımından, mahkemece yeniden değerlendirme yapılmasında zorunluluk bulunmaktadır.
    Bu itibarla, yerel mahkeme hükmünün, sanık hakkında haksız tahrik hükmünün uygulanması gerektiğinin gözetilmemesi ve TCK"nun 53. maddesinin uygulanması bakımından yeniden değerlendirme yapılmasında zorunululuk bulunması nedenlerinden bozulmasına karar verilmelidir.
    Çoğunluk görüşüne katılmayan yedi Ceza Genel Kurulu Üyesi; "Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının reddine karar verilmesi gerektiği" düşüncesiyle karşı oy kullanmışlardır.
    SONUÇ:
    Açıklanan nedenlerle;
    1- Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının KABULÜNE,
    2- Yargıtay 1. Ceza Dairesinin 23.11.2015 gün ve 1530-5661 sayılı onama kararının KALDIRILMASINA,
    3- Bursa 3. Ağır Ceza Mahkemesinin 06.02.2014 gün ve 287-51 sayılı hükmünün, sanık hakkında haksız tahrik hükmünün uygulanması gerektiğinin gözetilmemesi ve Anayasa Mahkemesinin 08.10.2015 gün ve 140-85 sayılı kararı ile, 5237 sayılı TCK’nun 53. maddesinin bazı hükümlerinin iptal edilmesi karşısında, sanık hakkında belirtilen maddenin uygulanması bakımından, yeniden değerlendirme yapılmasında zorunluluk bulunması nedenlerinden BOZULMASINA,
    4- Dosyanın, mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 20.03.2018 tarihinde yapılan müzakerede her iki uyuşmazlık yönünden de oyçokluğuyla karar verildi.


    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi